AİLE HUKUKU NOTLARIM
Nişanlılığın sona ermesinden doğan dava hakları,
sona ermenin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
Evlenme koşullarının bulunmadığının anlaşılması
veya belgelerin verilmesinden başlayarak altı ayın geçmesi halinde, evlendirme
memuru evlenme törenini yapamaz.
Evlenme, tarafların olumlu sözlü cevaplarını
verdikleri anda oluşur
Evlenme töreni biter bitmez evlendirme memuru
eşlere bir aile cüzdanı verir.
Aile cüzdanı gösterilmeden evlenmenin dini töreni
yapılamaz.
Evlenmenin geçerli olması dini törenin
yapılmasına bağlı değildir.
Evlenmenin Mutlak butlan davası, Cumhuriyet
savcısı tarafından resen açılır.
Bu dava, ilgisi olan herkes tarafından da
açılabilir.
- Sona ermiş bir evliliğin mutlak butlanı
Cumhuriyet savcısı tarafından resen dava edilemez; fakat her ilgili, mutlak
butlanın karar altına alınmasını isteyebilir.
- Ayırt etme gücünün sonradan kazanılması veya
akıl hastalığının iyileşmiş olması durumlarında mutlak butlan davasını yalnız
ayırt etme gücünü sonradan kazanan veya akıl hastalığı iyileşen eş açabilir.
- Evliyken yeniden evlenen bir kimsenin önceki
evliliği mutlak butlan kararı verilmeden önce sona ermişse ve ikinci evlenmede
diğer eş iyiniyetli ise, bu evlenmenin butlanına karar verilemez.
Evlenmenin İptali davası açma hakkı, iptal
sebebinin öğrenildiği veya korkunun etkisinin ortadan kalktığı tarihten
başlayarak altı ay ve her halde evlenmenin üzerinden beş yıl geçmekle düşer.
Küçük veya kısıtlı, yasal temsilcisinin izni
olmadan evlenirse, izni alınmayan yasal temsilci evlenmenin iptalini dava
edebilir.
Bu suretle evlenen kimse;
1 sonradan onsekiz yaşını doldurmak suretiyle
ergin olur,
2. kısıtlı olmaktan çıkar veya
3. karı gebe kalırsa
evlenmenin iptaline karar verilemez.
[Batıl bir evlilik ancak hakimin kararıyla sona
erer. Mutlak butlan halinde bile evlenme, hakimin kararına kadar geçerli bir
evliliğin bütün sonuçlarını doğurur.]
Evlenmenin butlanını dava etme hakkı mirasçılara
geçmez. Ancak, mirasçılar açılmış olan davayı sürdürebilirler. Dava sonucunda
evlenme sırasında iyiniyetli olmadığı anlaşılan sağ kalan eş, yasal mirasçı
olamayacağı gibi, daha önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla kendisine
sağlanan hakları da kaybeder.
Evlenmenşn butlanı, boşanma veya ayrılık
davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce
son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir.
ZİNA
Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma
davası açabilir.
Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini
öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde zina eyleminin üzerinden beş yıl
geçmekle dava hakkı düşer.
Affeden tarafın dava hakkı yoktur.
KÖTÜ MUAMELE
Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına
kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur
kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir.
Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini
öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her halde bu sebebin doğumunun üzerinden
beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.
Affeden tarafın dava hakkı yoktur.
SUÇ İŞLEME
Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya
haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması
diğer eşten beklenemezse, bu eş HER ZAMAN boşanma davası açabilir
TERK
Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan
yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı
bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde [terk olgusu]
Ayrılık, en az altı ay sürmüş ve
Bu ayrılık durumu devam etmekte ise ve
İstem üzerine hakim veya noter tarafından yapılan
ihtar sonuçsuz kalmış ise;
terk edilen eş, boşanma davası açabilir.
[Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya
haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş
sayılır.]
Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hakim veya
noter, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak
konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi halinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda
bulunur.
Bu ihtar gerektiğinde ilan yoluyla yapılır.
Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar
isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz
ANLAŞMALI BOŞANMA
Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin
birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde,
evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde boşanma kararı
verilebilmesi için, hakimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe
açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların
durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır.
Hakim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada
gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da
kabulü halinde boşanmaya hükmolunur. Bu halde tarafların ikrarlarının hakimi
bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.
Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış
bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten
başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat
yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden
birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.
[[ Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili
mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan
beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir. ]]
Boşanma yrrine ayrılığa bir yıldan üç yıla kadar
bir süre için karar verilebilir. Bu süre ayrılık kararının kesinleşmesiyle
işlemeye başlar.
Maddi tazminat ve yoksulluk nafakasının toptan
veya durumun gereklerine göre irat biçiminde ödenmesine karar verilebilir.
Manevi tazminatın irat biçiminde ödenmesine karar
verilemez.
İrat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi
tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan
birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın
fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz
hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır.
Boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında,
nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir.
Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan
dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle
zamanaşımına uğrar.
Boşanan eşler, bu sıfatla birbirlerinin yasal
mirasçısı olamazlar ve boşanmadan önce yapılmış olan ölüme bağlı tasarruflarla
kendilerine sağlanan hakları, aksi tasarruftan anlaşılmadıkça, kaybederler.
Boşanma davası devam ederken, ölen eşin
mirasçılarından birisinin davaya devam etmesi ve diğer eşin kusurunun
ispatlanması hâlinde de yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır
Boşanmada yargılama usulü (Butlan davaları da
dahil}
MADDE 184. Boşanmada yargılama, aşağıdaki
kurallar saklı kalmak üzere Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa tabidir:
1. Hakim, boşanma veya ayrılık davasının
dayandığı olguların varlığına vicdanen kanaat getirmedikçe, bunları ispatlanmış
sayamaz.
2. Hakim, bu olgular hakkında gerek resen, gerek
istem üzerine taraflara yemin öneremez.
3. Tarafların bu konudaki her türlü ikrarları
hakimi bağlamaz.
4. Hakim, kanıtları serbestçe takdir eder.
5. Boşanma veya ayrılığın fer'i sonuçlarına
ilişkin anlaşmalar, hakim tarafından onaylanmadıkça geçerli olmaz.
6. Hakim, taraflardan birinin istemi üzerine
duruşmanın gizli yapılmasına karar verebilir.
EŞLERİN SORUMLULUĞU
Birliği temsil yetkisinin kullanıldığı hallerde,
eşler üçüncü kişilere karşı müteselsilen sorumlu olurlar.
Eşlerden her biri, birliği temsil yetkisi
bulunmaksızın yaptığı işlemlerden kişisel olarak sorumludur. Ancak, temsil
yetkisinin üçüncü kişilerce anlaşılamayacak şekilde aşılması halinde eşler
müteselsilen sorumludurlar.
Temsil yetkisinin kaldırılması veya sınırlanması
Eşlerden biri birliği temsil yetkisini aşar veya
bu yetkiyi kullanmada yetersiz kalırsa hakim, diğer eşin istemi üzerine temsil
yetkisini kaldırabilir veya sınırlayabilir. İstemde bulunan eş, temsil
yetkisinin kaldırıldığını veya sınırlandığını, üçüncü kişilere sadece kişisel
duyuru yoluyla bildirebilir.
Temsil yetkisinin kaldırılmasının veya
sınırlanmasının iyiniyetli üçüncü kişilere karşı sonuç doğurması, durumun
hakimin kararıyla ilan edilmesine bağlıdır.
AİLE KONUTU
Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası
bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile
konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.
Rızayı sağlayamayan veya haklı bir sebep olmadan
kendisine rıza verilmeyen eş, hakimin müdahalesini isteyebilir.
Aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın
maliki olmayan eş, tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesini
“tapu müdürlüğünden” isteyebilir.
Aile konutu eşlerden biri tarafından kira ile
sağlanmışsa, sözleşmenin tarafı olmayan eş, kiralayana yapacağı bildirimle
sözleşmenin tarafı haline gelir ve bildirimde bulunan eş diğeri ile
müteselsilen sorumlu olur.
Eşlerden biri, birliğin giderlerine katılma
yükümlülüğünü yerine getirmezse, hakim onun borçlularına, ödemeyi tamamen veya
kısmen diğer eşe yapmalarını emredebilir
Tasarruf yetkisinin sınırlanması
Ailenin ekonomik varlığının korunması veya
evlilik birliğinden doğan mali bir yükümlülüğün yerine getirilmesi gerektirdiği
ölçüde, eşlerden birinin istemi üzerine hakim, belirleyeceği malvarlığı
değerleriyle ilgili tasarrufların ancak onun rızasıyla yapılabileceğine karar
verebilir.
Hakim, eşlerden birinin taşınmaz üzerinde
tasarruf yetkisini kaldırırsa, resen durumun tapu kütüğüne şerhedilmesine karar
verir.
ÖNLEMLERDE YETKİ
Evlilik birliğinin korunmasına yönelik önlemler
konusunda yetkili mahkeme > eşlerden herhangi birinin yerleşim yeri
mahkemesidir.
Eşlerin yerleşim yerleri farklı ve her ikisi de
önlem alınması isteminde bulunmuş ise, yetkili mahkeme > ilk istemde
bulunanın yerleşim yeri mahkemesidir.
Önlemlerin değiştirilmesi, tamamlanması veya
kaldırılması konusunda yetkili mahkeme, > önlem kararını veren mahkemedir.
Ancak, her iki eşin de yerleşim yeri değişmişse, yetkili mahkeme > eşlerden
herhangi birinin yeni yerleşim yeri mahkemesidir.
Mal rejimi sözleşmesi, ancak ayırt etme gücüne
sahip olanlar tarafından yapılabilir.
Küçükler ile kısıtlılar, yasal temsilcilerinin
rızasını almak zorundadırlar.
Mal rejimi sözleşmesi, noterde düzenleme veya
onaylama şeklinde yapılır. Ancak, taraflar evlenme başvurusu sırasında hangi
mal rejimini seçtiklerini yazılı olarak da bildirebilirler.
Mal rejimi sözleşmesinin taraflarca ve
gerektiğinde yasal temsilcilerince imzalanması zorunludur.
Eşler veya mirasçılar arasında bir mal rejiminin
tasfiyesine ilişkin davalarda, aşağıdaki mahkemeler yetkilidir:
1. Mal rejiminin ölümle sona ermesi durumunda
ölenin son yerleşim yeri mahkemesi,
2. Boşanmaya, evliliğin iptaline veya hakim
tarafından mal ayrılığına karar verilmesi durumunda, bu davalarda yetkili olan
mahkeme,
3. Diğer durumlarda davalı eşin yerleşim yeri
mahkemesi.
Mal rejimi, eşler arasındaki borçların muaccel
olmasını önlemez. Bununla beraber bir borcun yerine getirilmesi, borçlu eşi
evlilik birliğini tehlikeye düşürecek derecede önemli güçlüklere sokacaksa, bu
eş ödeme için süre isteyebilir. Durum ve koşullar gerektiriyorsa, hakim istemde
bulunan eşi güvence göstermekle yükümlü tutar.
OLAĞANÜSTÜ MAL REJİMİ
1. EŞLERDEN BİRİNİN İSTEMİ İLE
Haklı bir sebep varsa hakim, eşlerden birinin
istemi üzerine, mevcut mal rejiminin mal ayrılığına dönüşmesine karar
verebilir.
Özellikle aşağıdaki hallerde haklı bir sebebin
varlığı kabul edilir:
1. Diğer eşe ait malvarlığının borca batık veya
ortaklıktaki payının haczedilmiş olması,
2. Diğer eşin, istemde bulunanın veya ortaklığın
menfaatlerini tehlikeye düşürmüş olması,
3. Diğer eşin, ortaklığın malları üzerinde bir
tasarruf işleminin yapılması için gereken rızasını haklı bir sebep olmadan
esirgemesi,
4. Diğer eşin, istemde bulunan eşe malvarlığı,
geliri, borçları veya ortaklık malları hakkında bilgi vermekten kaçınması,
5. Diğer eşin sürekli olarak ayırt etme gücünden
yoksun olması.
Eşlerden biri ayırt etme gücünden sürekli olarak
yoksun ise, onun yasal temsilcisi de bu sebebe dayanarak mal ayrılığına karar
verilmesini isteyebilir.
Yetkili mahkeme eşlerden herhangi birinin yerleşim
yeri mahkemesidir.
2. CEBRİ İCRA DURUMUNDA
> [ iflas] Mal ortaklığını kabul etmiş olan
eşlerden birinin iflasına karar verildiği takdirde, ortaklık kendiliğinden mal
ayrılığına dönüşür.
> [ haciz] Mal ortaklığını kabul etmiş
eşlerden birine karşı icra takibinde bulunan alacaklı, haczin uygulanmasında
zarara uğrarsa, hakimden mal ayrılığına karar verilmesini isteyebilir.
Alacaklının istemi her iki eşe yöneltilir.
Yetkili mahkeme, borçlunun yerleşim yeri
mahkemesidir.
EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA
Edinilmiş mallara katılma rejimi, edinilmiş
mallar ile eşlerden her birinin kişisel mallarını kapsar.
Edinilmiş mal, her eşin bu mal rejiminin devamı
süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleridir.
Bir eşin edinilmiş malları özellikle şunlardır:
1. Çalışmasının karşılığı olan edinimler,
2. Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve
kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin
yaptığı ödemeler,
3. Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen
tazminatlar,
4. Kişisel mallarının gelirleri,
5. Edinilmiş malların yerine geçen değerler
[kanuna göre kişisel mal]
Aşağıda sayılanlar, kanun gereğince kişisel
maldır:
1. Eşlerden birinin yalnız kişisel kullanımına
yarayan eşya,
2. Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine
ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde
karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri,
3. Manevi tazminat alacakları,
4. Kişisel mallar yerine geçen değerler
[sözleşmeye göre kişisel mal]
- Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle, bir mesleğin
icrası veya işletmenin faaliyeti sebebiyle doğan edinilmiş mallara dahil olması
gereken malvarlığı değerlerinin kişisel mal sayılacağını kabul edebilirler.
- Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle kişisel
malların gelirlerinin edinilmiş mallara dahil olmayacağını da
kararlaştırabilirler.
Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu
iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür.
Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen
mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır.
Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye
kadar edinilmiş mal kabul edilir.
Aksine anlaşma olmadıkça, eşlerden biri diğerinin
rızası olmadan paylı mülkiyet konusu maldaki payı üzerinde tasarrufta
bulunamaz.
Eşlerden her biri kendi borçlarından bütün
malvarlığıyla sorumludur
Mal rejimi, eşlerden birinin ölümü veya başka bir
mal rejiminin kabulüyle sona erer.
Mahkemece evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle
sona erdirilmesine veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi hallerinde,
mal rejimi DAVA TARİHİNDEN geçerli olmak üzere sona erer.
Değer artış payı
Eşlerden
biri diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına
hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa, tasfiye sırasında
bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip
olur ve bu alacak o malın tasfiye sırasındaki değerine göre hesaplanır; bir
değer kaybı söz konusu olduğunda katkının başlangıçtaki değeri esas alınır.
Böyle bir malın daha önce elden çıkarılmış olması
halinde hakim, diğer eşe ödenecek alacağı hakkaniyete uygun olarak belirler.
Eşler, yazılı bir anlaşmayla değer artışından pay
almaktan vazgeçebilecekleri gibi, pay oranını da değiştirebilirler.
Eklenecek değerler (diğer eşin edinilmiş mal
miktarını azaltmayı önlemek için)[mirastaki tenkis gibi]
Aşağıda sayılanlar, edinilmiş mallara değer
olarak eklenir:
1. Eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden
önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler dışında
yaptığı karşılıksız kazandırmalar,
2. Bir eşin mal rejiminin devamı süresince diğer
eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler.
Bu tür kazandırma veya devirlere ilişkin
uyuşmazlıklarda mahkeme kararı, davanın kendisine ihbar edilmiş olması
koşuluyla, kazandırma veya devirden yararlanan üçüncü kişilere karşı da ileri
sürülebilir.
Kişisel mallar ile edinilmiş mallar arasında
denkleştirme
# Bir eşin
kişisel mallara ilişkin borçları edinilmiş mallardan veya edinilmiş mallara
ilişkin borçları kişisel mallarından ödenmiş ise, tasfiye sırasında
denkleştirme istenebilir.
# Her borç, ilişkin bulunduğu mal kesimini
yükümlülük altına sokar. Hangi kesime ait olduğu anlaşılamayan borç, edinilmiş
mallara ilişkin sayılır.!!!
# Bir mal kesiminden diğer kesimdeki malın
edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına katkıda bulunulmuşsa, değer
artması veya azalması durumunda denkleştirme, katkı oranına ve malın tasfiye
zamanındaki değerine veya mal daha önce elden çıkarılmışsa hakkaniyete göre
yapılır.
Aile konutu ve ev eşyası
Sağ kalan eş, eski yaşantısını devam
ettirebilmesi için, ölen eşine ait olup birlikte yaşadıkları KONUT üzerinde
kendisine katılma alacağına mahsup edilmek, yetmez ise bedel eklenmek suretiyle
İNTİFA VEYA OTURMA HAKKI tanınmasını isteyebilir;
Sağ kalan eş, aynı koşullar altında EV
EŞYASI üzerinde kendisine MÜLKİYET hakkı
tanınmasını isteyebilir.
HAKLI SEBEPlerin varlığı halinde, sağ kalan eşin
veya ölen eşin yasal mirasçılarının istemiyle intifa veya oturma hakkı yerine,
KONUT üzerinde MÜLKİYET hakkı tanınabilir.
Sağ kalan eş, mirasbırakanın bir meslek veya
sanat icra ettiği ve altsoyundan birinin aynı meslek veya sanatı icra etmesi
için gerekli olan bölümlerde bu hakları kullanamaz.
PAYLAŞMALI MAL AYRILIĞI
Paylaşmalı mal ayrılığı rejimi sona erdiğinde,
üstün yararı olduğunu ispat eden eş, eşine payının ödeme günündeki karşılığını
vermek suretiyle paylı mülkiyetteki malın kendisine verilmesini isteyebilir.
Paylaşmalı mal ayrılığında Aile konutu ve ev
eşyası
1. İptal veya boşanma halinde
MADDE 254.
[anlaşma varsa] Evliliğin iptal veya boşanma
kararıyla sona erdirilmesi halinde, ailenin ortak kullanımına özgülenmiş ve
eşler arasında eşit olarak paylaşma konusu olan konutta kalmaya ve ev eşyasını
kullanmaya hangisinin devam edeceği konusunda eşler anlaşabilirler.
Konutta kalma hakkını elde eden eş, bu hakkın
tapu kütüğüne şerh edilmesini isteyebilir.
[anlaşma yoksa] Eşlerin aile konutunda kimin
kalmaya ve ev eşyasını kimin kullanmaya devam edeceği konusunda anlaşamamaları
halinde, hakkaniyet gerektiriyorsa hakim, olayın özelliklerini, eşlerin
ekonomik ve sosyal durumlarını ve varsa çocukların menfaatlerini göz önünde
bulundurarak bu hakka hangisinin sahip olacağına iptal veya boşanma kararıyla
birlikte resen karar verir
Bu kararında kalma ve kullanma süresini
belirleyerek tapu kütüğüne şerhi için tapu memurluğuna bildirir.
Hakim aksine karar vermedikçe hak, belirlenen
sürenin bitiminde kendiliğinden sona erer.
Ancak, bu süre sona ermeden yararlanan tarafın
durumunda değişiklik olması halinde, diğer taraf hakimden, kararın gözden
geçirilmesini isteyebilir.
[kira durumu] Eşler konutta kira ile
oturuyorlarsa hakim, gerektiğinde konutta kiracı sıfatı taşımayan eşin
kalmasına karar verebilir.
Bu durumda, kiralayanın sözleşmeden doğan
haklarını güvenceye almak için gerekli düzenleme yapılmasına iptal veya boşanma
kararıyla birlikte resen karar verilir.
2. Ölüm halinde
Eşlerden birinin ölümü halinde, paylaşma konusu
olan mallar arasında EV EŞYASI veya eşlerin birlikte yaşadıkları KONUT varsa;
sağ kalan eş, bunlar üzerinde kendisine miras ve paylaşmadan doğan hakkına
mahsup edilmek ve yetmezse bir bedel eklenmek suretiyle MÜLKİYET hakkı
tanınmasını isteyebilir.
HAKLI SEBEPlerin varlığı halinde sağ kalan eşin
veya ölenin diğer yasal mirasçılardan birinin istemi üzerine, mülkiyet yerine
İNTİFA VEYA OTURMA hakkı tanınmasına da karar verilebilir.
Sağ kalan eş, mirasbırakanın bir meslek veya
sanat icra ettiği ve altsoyundan birinin aynı meslek veya sanatı icra etmesi
için gerekli olan bölümlerde bu hakları kullanamaz.
MAL ORTAKLIĞI
Aile konutu ve ev eşyası
- Eşlerin
birlikte yaşadıkları KONUT veya EV EŞYASI ortaklık mallarına dahil ise, sağ
kalan eş, payına mahsuben bunların MÜLKİYETİNİN kendisine verilmesini
isteyebilir.
- HAKLI SEBEPlerin varlığı halinde, sağ kalan eş
veya ölenin diğer yasal mirasçılarının istemiyle bunlar üzerinde mülkiyet
yerine İNTİFA VEYA OTURMA hakkı tanınabilir.
Mal ortaklığı rejiminin ölüm dışındaki bir
sebeple son bulması halinde, eşlerden her biri, üstün bir yararının varlığını
ispat etmek suretiyle aynı istemleri ileri sürebilir.
SOYBAĞI
soybağının kurulması
Çocuk ile ana arasında soybağı doğumla kurulur.
Çocuk ile baba arasında soybağı, ana ile evlilik,
tanıma veya hakim hükmüyle kurulur.
Soybağı ayrıca evlat edinme yoluyla da kurulur
yetki
Soybağına ilişkin davalar, taraflardan birinin
dava veya doğum sırasındaki yerleşim yeri mahkemesinde açılır.
Yargılama usulü
Soybağına ilişkin davalarda, aşağıdaki kurallar
saklı kalmak kaydıyla Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu uygulanır:
1. Hakim maddi olguları resen araştırır ve
kanıtları serbestçe takdir eder.
2. Taraflar ve üçüncü kişiler, soybağının
belirlenmesinde zorunlu olan ve sağlıkları yönünden tehlike yaratmayan
araştırma ve incelemelere rıza göstermekle yükümlüdürler. Davalı, hakimin
öngördüğü araştırma ve incelemeye rıza göstermezse, hakim, durum ve koşullara
göre bundan beklenen sonucu, onun aleyhine doğmuş sayabilir.
Babalık karinesi
Evlilik devam ederken veya evliliğin sona
ermesinden başlayarak üçyüz gün içinde doğan çocuğun babası kocadır.
Bu süre geçtikten sonra doğan çocuğun kocaya
bağlanması, ananın evlilik sırasında gebe kaldığının ispatıyla mümkündür.
Kocanın gaipliğine karar verilmesi halinde üçyüz
günlük süre, ölüm tehlikesi veya son haber tarihinden işlemeye başlar.
SOYBAĞININ REDDİ
Dava hakkı
Koca, soybağının reddi davasını açarak babalık
karinesini çürütebilir. Bu dava ana ve çocuğa karşı açılır. [DAVACI BABA]
Çocuk da dava hakkına sahiptir. Bu dava ana ve
kocaya karşı açılır. [DAVACI ÇOCUK]
İspat
1. Evlilik içinde ana rahmine düşme
Çocuk evlilik içinde ana rahmine düşmüşse davacı,
kocanın baba olmadığını ispat etmek zorundadır.
Evlenmeden başlayarak en az yüzseksen gün geçtikten
sonra ve evliliğin sona ermesinden başlayarak en fazla üçyüz gün içinde doğan
çocuk evlilik içinde ana rahmine düşmüş sayılır
2. Evlenmeden önce veya ayrı yaşama sırasında ana
rahmine düşme
Çocuk, evlenmeden önce veya ayrı yaşama sırasında
ana rahmine düşmüşse, davacının başka bir kanıt getirmesi gerekmez.
Ancak, gebe kalma döneminde kocanın karısı ile
cinsel ilişkide bulunduğu konusunda inandırıcı kanıtlar varsa, kocanın
babalığına ilişkin karine geçerliliğini korur.
Dava süresi ( 1 YIL )
KOCA, davayı, doğumu ve baba olmadığını veya
ananın gebe kaldığı sırada başka bir erkek ile cinsel ilişkide bulunduğunu
öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl içinde açar.
ÇOCUK, ergin olduğu tarihten başlayarak en geç
bir yıl içinde dava açmak zorundadır.
Gecikme haklı bir sebebe dayanıyorsa, bir yıllık
süre bu sebebin ortadan kalktığı tarihte işlemeye başlar.
[ Dava açma süresinin geçmesinden önce kocanın
ölmesi veya gaipliğine karar verilmesi ya da sürekli olarak ayırt etme gücünü
kaybetmesi hallerinde
kocanın altsoyu, anası, babası veya baba olduğunu
iddia eden kişi, doğumu ve kocanın ölümünü, sürekli olarak ayırt etme gücünü
kaybettiğini veya hakkında gaiplik kararı alındığını öğrenmelerinden başlayarak
bir yıl içinde soybağının reddi davasını açabilir.
Ergin olmayan çocuğa atanacak kayyım, atama
kararının kendisine tebliğinden başlayarak bir yıl, içinde soybağının reddi
davasını açar. ]
Karinelerin çakışması
Çocuk evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz
gün içinde doğmuş ve ana da bu arada yeniden evlenmiş olursa, ikinci
evlilikteki koca baba sayılır.
Bu karine çürütülürse ilk evlilikteki koca baba
sayılır.
SONRADAN EVLENME
Koşulları
Evlilik dışında doğan çocuk, ana ve babasının
birbiriyle evlenmesi halinde kendiliğinden evlilik içinde doğan çocuklara
ilişkin hükümlere tabi olur.
Bildirim
Eşler, evlilik dışında doğmuş olan ortak
çocuklarını, evlenme sırasında veya evlenmeden sonra, yerleşim yerlerindeki
veya evlenmenin yapıldığı yerdeki nüfus memuruna bildirmek zorundadırlar.
Bildirimin yapılmamış olması, çocuğun evlilik
içinde doğan çocuklara ilişkin hükümlere tabi olmasını engellemez.
Daha önce tanıma veya babalığa hükümle soybağı
kurulmuş çocukların ana ve babası birbiriyle evlenince, nüfus memuru resen
gerekli işlemi yapar.
İtiraz ve iptal
Ana ve babanın yasal mirasçıları, çocuk ve
Cumhuriyet savcısı sonradan evlenme yoluyla soybağının kurulmasına itiraz
edebilirler.
İtiraz eden, kocanın baba olmadığını ispatla
yükümlüdür.
Çocuğun altsoyu da, çocuğun ölmüş ya da ayırt
etme gücünü sürekli olarak kaybetmiş olması halinde itiraz hakkına sahiptir.
Tanımanın iptaline ilişkin hükümler kıyas yoluyla
uygulanır.
TANIMA
Koşullar ve şekil
Tanıma, babanın, nüfus memuruna veya mahkemeye
yazılı başvurusu ya da resmi senette veya vasiyetnamesinde yapacağı beyanla
olur.
Tanıma beyanında bulunan kimse küçük veya kısıtlı
ise, veli veya vasisinin de rızası gereklidir.
Başka bir erkek ile soybağı bulunan çocuk, bu bağ
geçersiz kılınmadıkça tanınamaz.
Bildirim
Beyanda bulunulan nüfus memuru, sulh hakimi,
noter veya vasiyetnameyi açan hakim, tanımayı babanın ve çocuğun kayıtlı
bulunduğu nüfus memurluklarına bildirir.
Çocuğun kayıtlı bulunduğu nüfus memurluğu da
tanımayı çocuğa, anasına, çocuk vesayet altında ise vesayet makamına bildirir.
İptal davası
(1) Tanıyan, yanılma, aldatma veya korkutma
sebebiyle tanımanın iptalini dava edebilir.
İptal davası anaya ve çocuğa karşı açılır.
(2) Ana,
çocuk ve çocuğun ölümü halinde altsoyu, Cumhuriyet savcısı, Hazine ve diğer
ilgililer tanımanın iptalini dava edebilirler.
Dava tanıyana, tanıyan ölmüşse mirasçılarına
karşı açılır.
İspat yükü
Davacı, tanıyanın baba olmadığını ispatla
yükümlüdür.
Ana veya çocuk tarafından tanıyanın baba olmadığı
iddiasıyla açılan iptal davasında ispat yükü, tanıyanın, gebe kalma döneminde
ana ile cinsel ilişkide bulunduğuna ilişkin inandırıcı kanıtları göstermesinden
sonra doğar.
Süre
(1) Tanıyanın dava hakkı, iptal sebebinin
öğrenildiği veya korkunun etkisinin ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir
yıl ve her halde tanımanın üzerinden beş yıl geçmekle düşer.
(2) İlgililerin dava hakkı, davacının tanımayı ve
tanıyanın çocuğun babası olamayacağını öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl ve
her halde tanımanın üzerinden beş yıl geçmekle düşer.
(3) Çocuğun dava hakkı, ergin olmasından
başlayarak bir yıl geçmekle düşer.
Yukarıdaki süreler geçtiği halde gecikmeyi haklı
kılan sebep varsa, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak 1 AY içinde dava
açılabilir.
Babalık hükmü
Babalık davası
Çocuk ile baba arasındaki soybağının mahkemece
belirlenmesini ana ve çocuk isteyebilirler.
Dava babaya, baba ölmüşse mirasçılarına karşı
açılır.
Babalık davası, Cumhuriyet savcısına ve Hazineye;
dava ana tarafından açılmışsa kayyıma; kayyım tarafından açılmışsa anaya ihbar
edilir.
İspat
Davalının, çocuğun doğumundan önceki üçyüzüncü
gün ile yüzsekseninci gün arasında ana ile cinsel ilişkide bulunmuş olması,
babalığa karine sayılır.
Bu sürenin dışında olsa bile fiili gebe kalma
döneminde davalının ana ile cinsel ilişkide bulunduğu tespit edilirse aynı
karine geçerli olur.
Davalı, çocuğun babası olmasının olanaksızlığını
veya bir üçüncü kişinin baba olma olasılığının kendisininkinden daha fazla olduğunu
ispatlarsa karine geçerliliğini kaybeder.
Süte
(1) Babalık davası, çocuğun doğumundan önce veya
sonra açılabilir. Ananın dava hakkı, doğumdan başlayarak bir yıl geçmekle
düşer.
(2) Çocuk ile başka bir erkek arasında soybağı
ilişkisi varsa, bir yıllık süre bu ilişkinin ortadan kalktığı tarihte işlemeye
başlar.
(3) Bir yıllık süre geçtikten sonra gecikmeyi
haklı kılan sebepler varsa, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay
içinde dava açılabilir.
EVLAT EDİNME
A. Küçüklerin evlat edinilmrsi
- Bir küçüğün evlat edinilmesi, evlat edinen
tarafından bir yıl süreyle bakılmış ve eğitilmiş olması koşuluna bağlıdır.
- Evlat edinmenin her halde küçüğün yararına
bulunması gerrkir.
- Evlat edinenin diğer çocuklarının yararlarının
hakkaniyete aykırı bir biçimde zedelenmemesi gerekir.
- Eşler, ancak birlikte evlat edinebilirler; evli
olmayanlar birlikte evlat edinemezler.
- Eşlerin en az beş yıldan beri evli olmaları
veya otuz yaşını doldurmuş bulunmaları gerekir.
[ Eşlerden biri, en az iki yıldan beri evli
olmaları veya kendisinin otuz yaşını doldurmuş bulunması koşuluyla diğerinin
çocuğunu evlat edinebilir.]
- Evli olmayan kişi otuz yaşını doldurmuş ise tek
başına evlat edinebilir.
[ Otuz yaşını doldurmuş olan eş, diğer eşin ayırt
etme gücünden sürekli olarak yoksunluğu veya iki yılı aşkın süreden beri nerede
olduğunun bilinmemesi ya da mahkeme kararıyla iki yılı aşkın süreden beri
eşinden ayrı yaşamakta olması yüzünden birlikte evlat edinmesinin mümkün
olmadığını ispat etmesi halinde, tek başına evlat edinebilir.]
- Evlat edinilenin, evlat edinenden en az onsekiz
yaş küçük olması şarttır.
- Ayırt etme gücüne sahip olan küçük, rızası
olmadıkça evlat edinilemez.
Vesayet altındaki küçük, ayırt etme gücüne sahip
olup olmadığına bakılmaksızın vesayet dairelerinin izniyle evlat edinilebilir.
- Evlat edinme, küçüğün ana ve babasının rızasını
gerektirir.
Rıza, küçüğün veya ana ve babasının oturdukları
yer mahkemesinde sözlü veya yazılı olarak açıklanarak tutanağa geçirilir.
Verilen rıza, evlat edinenlerin adları
belirtilmemiş veya evlat edinenler henüz belirlenmemiş olsa dahi geçerlidir.
Rıza, küçüğün doğumunun üzerinden altı hafta
geçmeden önce verilemez.
Rıza, tutanağa geçirilme tarihinden başlayarak
altı hafta içinde aynı usulle geri alınabilir.
Geri almadan sonra yeniden verilen rıza kesindir.
Aşağıdaki hallerde ana ve babadan birinin rızası
aranmaz:
1. Kim olduğu veya uzun süreden beri nerede
oturduğu bilinmiyorsa veya ayırt etme gücünden sürekli olarak yoksun bulunuyorsa,
2. Küçüğe karşı özen yükümlülüğünü yeterince
yerine getirmiyorsa.
B. Erginlerin ve kısıtlıların evlat edinilmesi
Evlât edinenin altsoyunun açık muvafakatiyle
ergin veya kısıtlı aşağıdaki hallerde evlât edinebilir:
1. Bedensel veya zihinsel engeli sebebiyle
sürekli olarak yardıma muhtaç ve evlat edinen tarafından en az beş yıldan beri
bakılıp gözetilmekte ise,
2. Evlat edinen tarafından, küçükken en az beş
yıl süreyle bakılıp gözetilmiş ve eğitilmiş ise,
3. Diğer haklı sebepler mevcut ve evlat edinilen,
en az beş yıldan beri evlat edinen ile aile halinde birlikte yaşamakta ise.
- Evli bir kimse ancak eşinin rızasıyla evlat
edinilebilir.
- Bunlar dışında küçüklerin evlat edinilmesine
ilişkin hükümler kıyas yoluyla uygulanır.
C. Evlat edinmenin hükümleri
- Ana ve babaya ait olan haklar ve yükümlülükler
evlat edinene geçer.
- Evlatlık, evlat edinenin mirasçısı olur.
- Evlatlık küçük ise evlat edinenin soyadını
alır. Evlat edinen isterse çocuğa yeni bir ad verebilir.
- Ergin olan evlatlık, evlat edinilme sırasında
dilerse evlat edinenin soyadını alabilir.
- Eşler tarafından birlikte evlat edinilen ve
ayırt etme gücüne sahip olmayan küçüklerin nüfus kaydına ana ve baba adı olarak
evlat edinen eşlerin adları yazılır.
- Evlatlığın, miras ve başka haklarının
zedelenmemesi, aile bağlarının devam etmesi için evlatlığın naklen geldiği aile
kütüğü ile evlat edinenin aile kütüğü arasında her türlü bağ kurulur. Ayrıca
evlatlıkla ilgili kesinleşmiş mahkeme kararı her iki nüfus kütüğüne işlenir.
- Evlat edinme ile ilgili kayıtlar, belgeler ve
bilgiler mahkeme kararı olmadıkça veya evlatlık istemedikçe hiçbir şekilde
açıklanamaz.
D. Şekil
- Evlat edinme kararı, evlat edinenin oturma
yeri; birlikte evlat edinmede eşlerden birinin oturma yeri mahkemesince
verilir.
- Mahkeme kararıyla birlikte evlatlık ilişkisi
kurulmuş olur.
- Evlat edinme başvurusundan sonra evlat edinenin
ölümü veya ayırt etme gücünü kaybetmesi, diğer koşullar bundan etkilenmediği
takdirde evlat edinmeye engel olmaz.
- Başvurudan sonra küçük ergin olursa, koşulları
daha önceden yerine getirilmiş olmak kaydıyla küçüklerin evlat edinilmesine
ilişkin hükümler uygulanır.
E. Evlatlık ilişkisinin kaldırılması
- (rızanın bulunmaması) Yasal sebep bulunmaksızın
rıza alınmamışsa, rızası alınması gereken kişiler, küçüğün menfaati bunun
sonucunda ağır biçimde zedelenmeyecekse, hakimden evlatlık ilişkisinin
kaldırılmasını isteyebilirler.
- ( diğer noksanlıklar) Evlat edinme esasa
ilişkin diğer noksanlıklardan biriyle sakatsa, Cumhuriyet savcısı veya her
ilgili evlatlık ilişkisinin kaldırılmasını isteyebilir.
Noksanlıklar bu arada ortadan kalkmış veya sadece
usule ilişkin olup ilişkinin kaldırılması evlatlığın menfaatini ağır biçimde
zedeleyecek olursa, bu yola gidilemez.
( süre ) Dava hakkı, evlatlık ilişkisinin
kaldırılması sebebinin öğrenilmesinden başlayarak bir yıl
geçmekle düşer
Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı
çocuk adına nafaka davası açabilir.
Ayırt etme gücüne sahip olmayan küçük için
gereken hallerde nafaka davası, atanacak kayyım veya vasi tarafından da
açılabilir.
Ayırt etme gücüne sahip olan küçük de nafaka
davası açabilir.
VELAYET
Ergin olmayan çocuk, ana ve babasının velayeti
altındadır. Yasal sebep olmadıkça velayet ana ve babadan alınamaz.
Hakim vasi atanmasına gerek görmedikçe,
kısıtlanan ergin çocuklar da ana ve babanın velayeti altında kalırlar.
Evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velayeti
birlikte kullanırlar.
Ortak hayata son verilmiş veya ayrılık hali
gerçekleşmişse hakim, velayeti eşlerden birine verebilir.
Velayet, ana ve babadan birinin ölümü halinde sağ
kalana, boşanmada ise çocuk kendisine bırakılan tarafa aittir.
# Ana ve baba evli değilse velayet anaya aittir.
Ana küçük, kısıtlı veya ölmüş ya da velayet
kendisinden alınmışsa hakim, çocuğun menfaatine göre, vasi atar veya velayeti
babaya verir.
Çocuk ile ana ve baba arasındaki hukuki işlemler
Çocuk ile
ana veya baba arasında ya da ana ve babanın menfaatine olarak çocuk ile üçüncü
kişi arasında yapılacak bir hukuki işlemle çocuğun borç altına girebilmesi, bir
kayyımın katılmasına ve hakimin onayına bağlıdır.
Nafaka yükümlüleri
Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa
düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür.
Kardeşlerin nafaka yükümlülükleri, refah içinde
bulunmalarına bağlıdır.
Ev başkanının sorumluluğu
- Ev başkanı, ev halkından olan küçüğün,
kısıtlının, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı bulunan kişinin verdiği
zarardan, alışılmış şekilde durum ve koşulların gerektirdiği dikkatle onu
gözetim altında bulundurduğunu veya bu dikkat ve özeni gösterseydi dahi zararın
meydana gelmesini engelleyemeyeceğini ispat etmedikçe sorumludur.
- Ev başkanı, ev halkından akıl hastalığı veya
akıl zayıflığı bulunanların kendilerini ya da başkalarını tehlikeye veya zarara
düşürmemeleri için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür.
- Zorunluluk halinde gerekli önlemlerin alınmasını
yetkili makamdan ister.
Altsoyun denkleştirme alacağı
- Ana ve baba veya büyük ana ve baba ile birlikte
yaşayan ve emeklerini ya da gelirlerini aileye özgüleyen ergin altsoylar, buna
karşılık uygun bir bedel isteyebilirler.
- Uyuşmazlık halinde hakim, bedelin miktarı,
güvence altına alınması ve ödeme şekli hakkında karar verir.
- Altsoy, bu bedeli borçlunun ölümü halinde
isteyebilir.
- Alacaklı, bu alacağını borçlunun sağlığında,
birlikte yaşamanın sona ermesi veya işletmenin el değiştirmesi, borçluya karşı
icra takibi yapılması veya onun iflası hallerinde de isteyebilir.
- Bu alacak zamanaşımına uğramaz. Fakat en geç
borçlunun terekesinin taksimi anına kadar istenebilir.
AİLE YURDU
(1) Konutlar, (2) tarıma veya sanayiye elverişli
taşınmazlar, eklentileriyle birlikte aile yurdu haline getirilebilir.
Koşulları
Aile yurdu haline getirilecek taşınmazların
büyüklüğü, üzerindeki rehin haklarına ve malikin diğer mallarına bakılmaksızın,
bir ailenin normal geçimine ve barınmasına yetecek ölçüden fazla olamaz.
Mahkemece haklı sebeplere dayanılarak geçici bir
istisna kabul edilmiş olmadıkça malikin, taşınmazı veya üzerindeki tesisi
kendisinin işletmesi ya da konutta oturması zorunludur.
Usul ve şekil
Alacaklılar ve aile yurdu kurulması yüzünden
haklarının zedelenmesi ihtimali bulunan kişiler, kuruluştan önce mahkemece
yapılan ilanla itirazlarını iki ay içinde bildirmeye çağrılırlar.
Durum, alacakları taşınmaz rehniyle güvenceye
bağlanmış olanlara ve hacizli alacaklılara ayrıca bildirilir.
Üçüncü kişilerin korunması
Aile yurdu haline getirilecek taşınmazda yurt
olabilmesi için gerekli koşullar bulunur ve yurdun kurulmasına üçüncü kişiler
itiraz etmez veya itirazın haksız olduğu anlaşılırsa, mahkeme kuruluşa izin
verir.
Süresi içinde itiraz eden alacaklıların
ilgilerinin kesildiği ispat edilmedikçe veya taşınmaz üzerinde bulunan rehin ve
hacizler kaldırılmadıkça, aile yurdu kurulmasına izin verilemez. Borç, itiraz
eden veya rehinli alacaklı lehine vadeye bağlı olsa bile, aile yurdu kurmak
isteyen borçlu hemen ödemede bulunabilir
Tapuya şerh
Bir taşınmazın aile yurdu haline getirilmesi,
ancak izne ilişkin mahkeme kararının o taşınmazın tapu kütüğüne şerh
verilmesiyle mümkün olur; bu husus mahkemece ilan edilir
Sonuçları
1. Aile yurdu haline getirilen taşınmazlar
devrolunamaz, rehnedilemez ve kiraya verilemez.
2. Aile yurdu ve eklentileri hakkında, mahkeme
eliyle yönetim hali saklı kalmak kaydıyla, cebri icra yoluna başvurulamaz.
3. Malikin, yoksulluğu sebebiyle aile yurduna
alınmaya muhtaç bulunan ve kabullerine engel olacak durumları olmayan
üstsoyunu, altsoyunu ve kardeşlerini yurda kabul etmesine mahkemece karar
verilebilir.
4. Malik borçlarını ödemede acze düşerse, aile
yurdunu yönetmek üzere mahkemece bir yönetici atanır
Sona erme
Malikin ölümü halinde
Malikin ölümünden sonra aile yurdunun devam
edebilmesi, taşınmazın mirasçılara yurt olarak geçmesine ilişkin bir ölüme
bağlı tasarrufun yapılmış olmasına bağlıdır.
Böyle bir tasarruf yoksa, malik ölünce tapu
kütüğündeki yurda ilişkin şerh silinir
Malikin sağlığında
Malik sağlığında yurda son verebilir.
Bunun için malik, tapu kütüğündeki kaydı
sildirmek üzere bir dilekçeyle mahkemeye başvurur; bu istem mahkemece ilan
olunur.
İlan tarihinden başlayarak iki ay içinde bir itiraz
yapılmaz veya yapılan itirazın haksızlığı anlaşılırsa, mahkeme kütükteki kaydın
silinmesine izin verir.
VESAYET 396
Vesayet organları
1. vesayet daireleri ile
2. vasi ve kayyımlardır.
A. Kamu vesayeti, vesayet makamı ve denetim
makamından oluşan vesayet daireleri tarafından yürütülür.
Vesayet makamı, sulh hukuk mahkemesi; denetim
makamı, asliye hukuk mahkemesidir
B.Özel vesayet
Vesayet altındaki kişinin menfaatinin haklı
gösterdiği, özellikle bir işletmenin, bir ortaklığın veya benzeri işlerin
sürdürülmesi gerektiği takdirde vesayet istisnai olarak bir aileye verilebilir.
Bu durumda vesayet makamının yetki, görev ve
sorumluluğu kurulacak aile meclisine geçer
- Özel vesayet, vesayet altına alınan kişinin
fiil ehliyetine sahip iki yakın hısımının veya bir hısımı ile eşinin istemi
üzerine denetim makamı tarafından kurulur
- Aile meclisi, vesayet altındaki kişinin vasi
olmaya ehil, denetim makamınca dört yıl için atanacak en az üç hısımından
oluşur.
Vesayet altına alınanın eşi de aile meclisine üye
olabilir.
- Aile meclisi üyeleri, görevlerini gereği gibi
yerine getireceklerine dair güvence vermek zorundadırlar.
Güvence sağlanmadan özel vesayet kurulamaz
- Aile meclisi görevini yapmadığı veya vesayet
altındaki kişinin menfaati gerektirdiği takdirde, denetim makamı her zaman aile
meclisini değiştirebileceği gibi özel vesayeti de sona erdirebilir.
Vasi ve kayyım
Vasi, vesayet altındaki küçüğün veya kısıtlının
kişiliği ve malvarlığı ile ilgili bütün menfaatlerini korumak ve hukuki
işlemlerde onu temsil etmekle yükümlüdür.
Kayyım, belirli işleri görmek veya malvarlığını
yönetmek için atanır.
Bu Kanunun vasi hakkındaki hükümleri, aksi belirtilmiş
olmadıkça kayyım hakkında da uygulanır.
VESAYETİ GEREKTİREN HALLER
A. Küçüklük
Velayet altında bulunmayan her küçük vesayet
altına alınır.
B. Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı
Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle
işlerini göremeyen veya korunması ve bakımı için kendisine sürekli yardım
gereken ya da başkalarının güvenliğini tehlikeye sokan her ergin kısıtlanır.
C. Savurganlık, alkol veya uyuşturucu madde
bağımlılığı, kötü yaşama tarzı, kötü yönetim
Savurganlığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı,
kötü yaşama tarzı veya malvarlığını kötü yönetmesi sebebiyle kendisini veya
ailesini darlık veya yoksulluğa düşürme tehlikesine yol açan ve bu yüzden
devamlı korunmaya ve bakıma muhtaç olan ya da başkalarının güvenliğini tehdit
eden her ergin kısıtlanır.
D. Özgürlüğü bağlayıcı ceza
Bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı
bir cezaya mahkum olan her ergin kısıtlanır.
E. İstek üzerine
Yaşlılığı, engelliliği, deneyimsizliği veya ağır
hastalığı sebebiyle işlerini gerektiği gibi yönetemediğini ispat eden her ergin
kısıtlanmasını isteyebilir.
Bir kimse dinlenilmeden savurganlığı, alkol veya
uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı, kötü yönetimi veya isteği
sebebiyle kısıtlanamaz.
Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı sebebiyle
kısıtlamaya ancak resmi sağlık kurulu raporu üzerine karar verilir. Hakim,
karar vermeden önce, kurul raporunu göz önünde tutarak kısıtlanması istenen
kişiyi dinleyebilir.
!!! Kısıtlama kararı, kesinleşince hemen
kısıtlının yerleşim yeri ile nüfusa kayıtlı olduğu yerde ilan olunur.
Kısıtlama, iyiniyetli üçüncü kişileri ilandan
önce etkilemez.
Ayırt etme gücüne sahip olmamanın sonuçlarına
ilişkin hükümler saklıdır.
Vesayette yetki
Vesayet işlerinde yetki küçüğün veya kısıtlının
yerleşim yerindeki vesayet dairelerine aittir.
Vesayet makamının izni olmadıkça vesayet
altındaki kişi yerleşim yerini değiştiremez.
Yerleşim yerinin değişmesi halinde yetki, yeni
vesayet dairelerine geçer. Bu takdirde kısıtlama yeni yerleşim yerinde ilan
olunur.
Vasi atanması
Vesayet makamı, bu görevi yapabilecek yetenekte
olan bir ergini vasi olarak atar.
Gereken durumlarda, bu görevi birlikte veya
vesayet makamı tarafından belirlenen yetkileri uyarınca ayrı ayrı yerine
getirmek üzere birden çok vasi atanabilir.
Rızaları bulunmadıkça birden çok kimse vesayeti
birlikte yürütmekle görevlendirilemez.
Haklı sebepler engel olmadıkça, vesayet makamı,
vesayet altına alınacak kişinin öncelikle eşini veya yakın hısımlarından
birini, vasilik koşullarına sahip olmaları kaydıyla bu göreve atar. Bu atamada
yerleşim yerlerinin yakınlığı ve kişisel ilişkiler göz önünde tutulur
Haklı sebepler engel olmadıkça, vasiliğe, vesayet
altına alınacak kişinin ya da ana veya babasının gösterdiği kimse atanır.
Vesayet altına alınan kimsenin yerleşim yerinde
oturanlardan vasiliğe atananlar, bu görevi kabul etmekle yükümlüdürler.
Aile meclisince atanma halinde vasiliği kabul
yükümlülüğü yoktur.
Vasilikten kaçınma sebepleri
Aşağıdaki
kişiler vasiliği kabul etmeyebilirler:
1. Altmış yaşını doldurmuş olanlar,
2.Bedensel engelleri veya sürekli hastalıkları
sebebiyle bu görevi güçlükle yapabilecek olanlar,
3. Dörtten çok çocuğun velisi olanlar,
4. Üzerinde vasilik görevi olanlar,
5. Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi ve
Bakanlar Kurulu üyeleri, hakimlik ve savcılık mesleği mensupları.
Vasiliğe engel olan sebepler
Aşağıdaki kişiler vasi olamazlar:
1. Kısıtlılar,
2. Kamu hizmetinden yasaklılar veya haysiyetsiz
hayat sürenler,
3. Menfaati kendisine vasi atanacak kişinin
menfaati ile önemli ölçüde çatışanlar veya onunla aralarında düşmanlık
bulunanlar,
4. İlgili vesayet daireleri hakimleri.
Vasiliğe atanan kişi, bu durumun kendisine
tebliğinden başlayarak on gün içinde vasilikten kaçınma hakkını kullanabilir.
İlgili olan herkes, vasinin atandığını öğrendiği
günden başlayarak on gün içinde atamanın kanuna aykırı olduğunu ileri
sürebilir.
Vesayet makamı, vasilikten kaçınma veya itiraz
sebebini yerinde görürse yeni bir vasi atar; yerinde görmediği takdirde, bu
konudaki görüşü ile birlikte gerekli kararı vermek üzere durumu denetim
makamına bildirir.
Vasiliğe atanan kimse, vasilikten kaçınmış veya
atanmasına itiraz edilmiş olsa bile, yerine bir başkası atanıncaya kadar vasiye
ait görevleri yerine getirmekle yükümlüdür.
Denetim makamı, vereceği kararı vasiliğe atanmış
olan kimseye ve vesayet makamına bildirir.
Vasiliğe atananın görevden alınması halinde
vesayet makamı, hemen yeni bir vasi atar
Kayyımlığı gerektiren haller
Temsil için
Vesayet makamı, aşağıda yazılı olan veya kanunda
gösterilen diğer hallerde ilgilisinin isteği üzerine veya resen temsil kayyımı
atar:
1. Ergin bir kişi, hastalığı, başka bir yerde
bulunması veya benzeri bir sebeple ivedi bir işini kendisi görebilecek veya bir
temsilci atayabilecek durumda değilse,
2. Bir işte yasal temsilcinin menfaati ile
küçüğün veya kısıtlının menfaati çatışıyorsa,
3. Yasal temsilcinin görevini yerine getirmesine
bir engel varsa.
Yönetim kayyımı
A. Kanun gereği
Vesayet makamı, yönetimi kimseye ait olmayan
mallar için gereken önlemleri alır ve özellikle aşağıdaki hallerde bir yönetim
kayyımı atar:
1. Bir kimse uzun süreden beri bulunamaz ve
oturduğu yer de bilinemezse,
2. Vesayet altına alınması için yeterli bir sebep
bulunmamakla beraber, bir kişi malvarlığını kendi başına yönetmek veya bunun
için temsilci atamak gücünden yoksunsa,
3. Bir terekede mirasçılık hakları henüz belli
değilse veya ceninin menfaatleri gerekli kılarsa,
4. Bir tüzel kişi gerekli organlardan yoksun
kalmış ve yönetimi başka yoldan sağlanamamışsa,
5. Bir hayır işi veya genel yarar amacı güden
başka bir iş için halktan toplanan para ve sair yardımı yönetme veya harcama
yolu sağlanamamışsa
B. İstek üzerine
İsteğe
bağlı kısıtlama sebeplerinden biri varsa, ergin bir kişiye kendi isteği üzerine
bir kayyım atanabilir.
Yasal danışmanlık
Kısıtlanması için yeterli sebep bulunmamakla
beraber korunması bakımından fiil ehliyetinin sınırlanması gerekli görülen
ergin bir kişiye aşağıdaki işlerde görüşü alınmak üzere bir yasal danışman
atanır:
1. Dava açma ve sulh olma,
2. Taşınmazların alımı, satımı, rehnedilmesi ve
bunlar üzerinde başka bir ayni hak kurulması,
3. Kıymetli evrakın alımı, satımı ve
rehnedilmesi,
4. Olağan yönetim sınırları dışında kalan yapı
işleri,
5. Ödünç verme ve alma,
6. Ana parayı alma,
7. Bağışlama,
8. Kambiyo taahhüdü altına girme,
9. Kefil olma.
Aynı koşullar altında bir kimsenin malvarlığını
yönetme yetkisi, gelirlerinde dilediği gibi tasarruf hakkı saklı kalmak üzere
kaldırılabilir
Temsil kayyımı, kendisine kayyım atanacak
kimsenin yerleşim yeri vesayet makamı tarafından atanır.
Yönetim kayyımı, malvarlığının büyük bölümünün
yönetildiği veya temsil edilen kimsenin payına düşen malların bulunduğu yer
vesayet makamı tarafından atanır.
Vasinin atanması usulüne ilişkin kurallar, kayyım
ve yasal danışmanın atanmasında da uygulanır.
Kayyım veya yasal danışman atanmasına ilişkin
karar, ancak vesayet makamının gerekli görmesi halinde ilan olunur.
Vasinin temsi yetkisi
( kural) Vesayet dairelerinin yetkilerine ilişkin
hükümler saklı kalmak kaydıyla vasi, vesayet altındaki kişiyi bütün hukuki
işlemlerinde temsil eder.
(yasak işlem ) Vesayet altındaki kişi adına kefil
olmak, vakıf kurmak ve önemli bağışlarda bulunmak yasaktır.
(Vesayet altındaki kişinin görüşünün alınması)
Vesayet altındaki kişi görüşlerini oluşturma ve
açıklama yeteneğine sahipse, vasi önemli işlerde karar vermeden önce olanak
ölçüsünde, onun görüşünü almakla yükümlüdür.
Vesayet altındaki kişinin işi uygun bulmuş olması
vasiyi sorumluluktan kurtarmaz
( vasünin rızasıyla işlem yapma )
Ayırt etme gücüne sahip olan vesayet altındaki
kişi, vasinin açık veya örtülü izni veya sonraki onamasıyla yükümlülük altına
girebilir veya bir haktan vazgeçebilir.
Yapılan işlem diğer tarafın belirlediği veya
başvurusu üzerine hakimin belirleyeceği uygun bir süre içinde onanmazsa, diğer
taraf bununla bağlı olmaktan kurtulur
.Vasinin onamadığı işlemlerde taraflardan her
biri verdiğini geri isteyebilir. Ancak, vesayet altındaki kişi, sadece kendi
menfaatine harcanan veya geri isteme zamanında malvarlığında mevcut olan
zenginleşme tutarıyla ya da iyiniyetli olmaksızın elden çıkarmış olduğu
miktarla sorumludur.
Vesayet altındaki kişi, fiil ehliyetine sahip
olduğu hususunda diğer tarafı yanıltmış ise, onun bu yüzden uğradığı zarardan
sorumlu olur.
(Meslek veya sanat)
Vesayet altındaki kişiye vesayet makamı
tarafından bir meslek veya sanatın yürütülmesi için izin verilmiş ise, o kişi
bununla ilgili her türlü olağan işlemleri yapmaya yetkilidir ve bu tür
işlemlerden dolayı bütün malvarlığı ile sorumludur.
(serbest mallar)
Vesayet altındaki kişi, kendi tasarrufuna
bırakılmış olan mallar ile vasinin izniyle çalışarak kazandığı malları
serbestçe yönetir ve kullanır.
Bir kimseye kayyım atanması onun fiil ehliyetini
etkilemez. Yasal danışmanlığa ilişkin hükümler saklıdır.
Belli bir iş için görevlendirilmiş olan kayyım,
vesayet makamının talimatına aynen uymak zorundadır.
Kayyım bir malvarlığının yönetimi ve gözetimi ile
görevlendirilmiş ise, yalnız o malvarlığının yönetim ve korunması için gerekli
olan işleri yapabilir.
Kayyımın, bunun dışındaki işleri yapabilmesi,
temsil olunanın vereceği özel yetkiye, temsil olunan bu yetkiyi verecek durumda
değilse vesayet makamının iznine bağlıdır
Vesayet daireleri görevleri
Ayırt etme gücüne sahip olan vesayet altındaki
kişi ve her ilgili, vasinin eylem ve işlemlerine karşı vesayet makamına
şikayette bulunabilir.
Vesayet makamının kararlarına karşı tebliğ
gününden başlayarak on gün içinde denetim makamına itiraz edilebilir.
Aşağıdaki hallerde vesayet makamının izni
gereklidir:
1. Taşınmazların alımı, satımı, rehnedilmesi ve
bunlar üzerinde başka bir ayni hak kurulması,
2. Olağan yönetim ve işletme ihtiyaçları dışında
kalan taşınır veya diğer hak ve değerlerin alımı, satımı, devri ve
rehnedilmesi,
3. Olağan yönetim sınırlarını aşan yapı işleri,
4. Ödünç verme ve alma,
5. Kambiyo taahhüdü altına girme,
6. Bir yıl veya daha uzun süreli ürün ve üç yıl
veya daha uzun süreli taşınmaz kirası sözleşmeleri yapılması,
7. Vesayet altındaki kişinin bir sanat veya
meslekle uğraşması,
8. Acele hallerde vasinin geçici önlemler alma
yetkisi saklı kalmak üzere, dava açma, sulh olma, tahkim ve konkordato
yapılması,
9. Mal rejimi sözleşmeleri, mirasın
paylaştırılması ve miras payının devri sözleşmeleri yapılması,
10. Borç ödemeden aciz beyanı,
11. Vesayet altındaki kişi hakkında hayat
sigortası yapılması,
12. Çıraklık sözleşmesi yapılması,
13. Vesayet altındaki kişinin bir eğitim, bakım
veya sağlık kurumuna yerleştirilmesi,
14. Vesayet altındaki kişinin yerleşim yerinin
değiştirilmesi.
Aşağıdaki hallerde vesayet makamının izninden
sonra denetim makamının da izni gereklidir:
1. Vesayet altındaki kişinin evlat edinmesi veya
evlat edinilmesi,
2. Vesayet altındaki kişinin vatandaşlığa girmesi
veya çıkması,
3. Bir işletmenin devralınması veya tasfiyesi,
kişisel sorumluluğu gerektiren bir ortaklığa girilmesi veya önemli bir sermaye
ile bir şirkete ortak olunması,
4. Ömür boyu aylık veya gelir bağlama veya
ölünceye kadar bakma sözleşmeleri yapılması,
5. Mirasın kabulü, reddi veya miras sözleşmesi
yapılması,
6. Küçüğün ergin kılınması,
7. Vesayet altındaki kişi ile vasi arasında
sözleşme yapılması.
Kanunen gerektiği halde vasinin yetkili vesayet
dairelerinin iznini almadan yapmış olduğu işlemler, vesayet altındaki kişinin
vasinin izni olmaksızın yaptığı işlem hükmündedir.
Sorumluluk
Vesayet organları ve vesayet işleriyle
görevlendirilmiş olan diğer kişiler, bu görevlerini yerine getirirlerken iyi
bir yönetimin gerektirdiği özeni göstermekle yükümlüdürler
Vasi, görevini yerine getirirken kusurlu davranışıyla
vesayet altındaki kişiye verdiği zarardan sorumludur.
Kayyım ve yasal danışmanlar hakkında da aynı
hüküm uygulanır.
Devlet, vesayet dairelerinde görevli olanların
hukuka aykırı olarak sebebiyet verdikleri zararlardan doğrudan doğruya sorumlu
olduğu gibi; vasi, kayyım ve yasal danışmanlara tazmin ettirilemeyen
zararlardan da sorumludur.
Zararı tazmin eden Devlet, zararın meydana
gelmesinde kusurlu olanlara rücu eder.
Zararın doğmasına kusurları ile sebep olanlar,
rücu hakkını kullanan Devlete karşı müteselsilen sorumludurlar.
- Devletin vesayet dairelerinde görevli kişilere
karşı RUCU davasına bakmaya, vesayet dairelerinin bulunduğu yere EN YAKIN
asliye mahkemesi yetkilidir.
- Vesayetle ilgili tazminat ve diğer rücu
davaları vesayet dairelerinin bulunduğu yer asliye mahkemesinde görülür.
VESAYETİ GEREKTİREN HALLERİN SONA ERMESİ
A. Küçüklerde
Küçük üzerindeki vesayet, onun ergin olmasıyla
kendiliğinden sona erer.
Erginliğe mahkemece karar verilmiş ise, mahkeme
aynı zamanda küçüğün hangi tarihte ergin olacağını tespit ve ilan eder.
B. Hükümlülerde
Özgürlüğü
bağlayıcı cezaya mahkumiyet sebebiyle kısıtlı bulunan kişi üzerindeki vesayet,
hapis halinin sona ermesiyle kendiliğinden ortadan kalkar
C. Diğer kısıtlılarda
Diğer kısıtlılar üzerindeki vesayet, yetkili
vesayet makamının kararıyla sona erer.
Vesayeti gerektiren sebebin ortadan kalkması
üzerine vesayet makamı vesayetin sona ermesine karar verir.
Kısıtlı ve ilgililerden her biri, vesayetin
kaldırılması isteminde bulunabilir
Sorumluluk davasında zamanaşımı
I. Olağan zamanaşımı
Sorumlu
vasi ve kayyıma karşı açılacak tazminat davası kesin hesabın tebliğ edildiği
tarihten başlayarak bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
Tazmin ettirilemeyen zararlar için Devlete karşı
açılacak tazminat davasının zamanaşımı süresi, zararın vasi, kayyım ve yasal
danışmana tazmin ettirilemeyeceğinin anlaşılmasından başlayarak bir yıldır.
Vesayet dairelerinde görevli olanların sebebiyet
verdikleri zararlardan dolayı Devlete karşı açılacak davaların zamanaşımı genel
hükümlere tabidir.
Devletin rücu davası, rücu hakkının doğumunun
üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
Olağanüstü zamanaşımı
Olağan zamanaşımı süresi işlemeye başlamadan önce
zarar gören tarafından bilinmesi veya anlaşılması olanağı bulunmayan bir hesap
yanlışlığına veya bir sorumluluk sebebine dayanan tazminat davası, hesap
yanlışlığının veya sorumluluk sebebinin öğrenilmesinden başlayarak bir yıl
içinde açılabilir.
Vesayetten doğan tazminat davaları, her halde
kesin hesabın tebliğinin üzerinden on yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
Yorumlar
Yorum Gönder