BORÇLAR GENEL
KİTAP ÖZETİ 2. KISIM
BORÇLARIN İFASI
>> Maddi bir fiille
veya yapmama edimine ilişkin
ifalarda edimin fiilen yerine getirilmesi ifa için yeterlidir
Tarafların edimin ifa amacıyla yerine
getirildiği konusunda anlaşmış olmalarına gerek yoktur Tarafların fiil
ehliyetine sahip olmalarına da gerek yoktur
>> İfa hukuki işlem ile gerçekleştiriliyorsa
ifanın geçerli
olabilmesi için tarafların edimin borcun
ifası amacıyla yerine getirildiği konusunda anlaşmış olmaları gerekir
Böyle bir durumda her iki tarafın da fiil ehliyetine sahip olması gerekir
Borcun bizzat
borçlu tarafından ifa edilmesinde alacaklının
menfaati bulunmadıkça borçlu
borcunu şahsen ifa etmekle yükümlü
değildir
Eser sözleşmesinde Yüklenici meydana getirilecek eseri doğrudan
doğruya kendisi yapmak veya kendi yönetim altında yaptırmakla yükümlüdür. Ancak
eserin meydana getirilmesinde yüklenicinin kişisel
özellikleri önem taşımıyorsa işi
başkasına da yaptırabilir
Vekalet
sözleşmesinde vekil vekalet borcunu bizzat ifade etmekle yükümlüdür Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da mümkün kıldığı
hallerde vekil işi
başkasına yaptırabilir
!! Üçüncü kişinin ifası ile kural
olarak borç son bulur
Üçüncü kişi ifayı bağış
amacıyla yapmışsa borçluya başvuramaz
Borçlunun isteği
ile ifada bulunmuşsa vekalet sözleşmesine göre borçluya başvurabilir
Borçlunun isteği
dışında ifa yapmışsa gerçek vekaletsiz iş görme hükümleri uyarınca borçluya başvurabilir
Bazı durumlarda üçüncü kişinin ifası borcu sona erdirmez
Borcu ifa eden üçüncü kişi ifası ölçüsünde alacaklının
haklarına halef olur
Eşlerden biri birliğin
giderlerine katılma yükümlülüğünü yerine getirmezse hakim onun borçlularına ödemeyi tamamen veya kısmen diğer eşe yapmalarını emredebilir
Borçlu neyi
borçlanmışsa kural olarak onu ifa etmekle yükümlüdür (İfanın edime uygun olması ilkesi)
Kararlaştırılan edilen farklı bir şey ifa edilmiş ise ALUİD ifa söz
konusu olur Böyle bir durumda borç ifa
edilmemiş sayılır.
- Seçimlik yetkide borcun
konusu tektir
- Seçimlik borçlarda birden
çok edim vardır
Seçimlik yetkide edim borçlunun kusuru olmaksızın imkansızlaşmışsa
borç sona erer. Yedek yedim onun yerine
geçmez
Seçimlik borçlarda seçim hakkı kullanılmadan önce edimlerden
biri borçlunun kusuru olmaksızın imkansızlaşmışsa borç sona ermez diğer edin borcun konusu olur
Örnek: Necati
Aydın'a ineğini teslim etmeyi borçlanmıştır anlaşmaya göre Necati bu borcu
Aydın'ın çiftliğinde 1 ay süreyle çalışarak da ifa edebilir Necati Aydın'a ineği teslim
etmezse Aydın yedek edimin ifasını isteme yetkisine sahip değildir [ seçimlik borç ]
Borcun konusunu
birden fazla edim oluşturmasına rağmen borçlu bunlardan yalnızca birini ifa ile borçtan kurtulacaksa seçimlik borç vardır
Örnek: Süleyman
ile Aydın arasında yapılan sözleşmeye göre Aydın Süleyman'a ya televizyonunu ya da bilgisayarını teslim edecektir
Seçim hakkı
seçimlik borçlarda kural olarak borçluya aittir
[SEÇİMLİK BORÇ
> BORCUN KONUSU FAZLA
SEÇİMLİK YETKİ
> BORCUN KONUSU TEK]
İfa esnasında tarafların anlaşması ile borçlanılan edimden başka bir şeyle borcun yerine getirilmesine ifa yerine edim denir
İfa yerine edim ile borç son bulur
aradaki fark istenemez
İfa amacıyla edimde borçlu alacaklıya
paraya çevirip alacağını alabilmesi için edimden başka bir şey teklif eder borç
derhal sona ermez
Verilen şeyin ifa
yerine edim mi yoksa ifa amacıyla edim mi olduğu tespit edilemiyorsa ifa amacıyla edim olarak kabul
etmek uygun olur
Bölünemeyen bir borcun birden çok alacaklısı varsa alacaklılardan her biri borcun alacaklıların tamamına ifasının isteyebilir
Borçlu edimini alacaklılardan hepsine birden İfa etmek zorundadır
Bölünemeyen borcun birden çok borçlusu varsa borçlulardan her biri borcun tamamını ifa etmekle yükümlüdür
Birinin ifadesi ile borç son bulur
İfada bulunan borçlu durumun gereğinden aksi anlaşılmadıkça alacaklıya halef olur ve diğer borçlulardan payları
oranında alacağını
isteyebilir
Zamanaşımı bölünemeyen borcun borçlularından birine karşı kesilince diğerlerine
karşı da kesilmiş olur
Borçlulardan
birinin zamanaşımından feragat etmiş olması diğerlerine karşı ileri
sürülemez.
Alacaklı aşağıdaki
hallerde kısmı ifayi kabul etmek zorundadır
1. borcum miktarı kısmen ihtilaflı ise
2. sözleşmede
borcun kısmen ifade edilebileceği öngörülmüşse
3. kısmi ifaya kanun izin vermişse
4. edimin miktarı itibarıyla bir defada ifası mümkün görünmüyorsa
5. dürüstlük kuralı gereği
kısmı ifanın kabulü zorunlu ise
Çeşit borçlarında hukuki ilişkiden ve işin özelliğinden aksi
anlaşılmadıkça edimin seçimi borçluya aittir
Borçlunun seçeceği
edim ortalama nitelikten daha
düşük olamaz
Yabancı para
borçları sözleşmede aynen ödeme veya bu anlama gelen bir ifade bulunmadıkça ÖDEME GÜNÜNDEKİ rayiç
üzerinden ülke parasıyla da ödenebilir
Borçlu açısından seçimlik yetki vardır
Yabancı para
borcunun vade gününde ödenmemesi üzerine alacaktı borcun AYNEN veya VADE veya FİİLİ ÖDEME günündeki rayiç üzerinden TL olarak ödenmesini isteyebilir
[Aynen ödeme kaydı
yoksa]
SORU: Faizin
hukuki niteliği ile ilgili hangi ifade hatalıdır?
A. asıl alacağı
genişleten fer'i bir haktır
B. asıl alacak geçersizse
faiz alacağı da geçersizdir ve asıl alacak sona ererse kural olarak faiz de
sona erer
C. asıl alacak
temlik edildiği takdirde faiz alacağı da temlik edilmiş sayılır
D. Faiz asıl alacaktan bağımsız olarak dava konusu yapılamaz
E. Faize ilişkin
ödeme kısmı ödeme sayılmaz alacaklı faize ilişkin ödemeyi kısmi ifa
gerekçesiyle reddedemez
CEVAP) D
[ faiz asıl
alacağın unsuru olmadığı için asıl alacaktan bağımsız
olarak dava konusu yapılabilir ]
SORU: Anapara
faizi ile ilgili hangi ifade hatalıdır?
A. Hem adi hem
ticari işlerde anapara faizinin asıl alacağı geçmesi mümkündür
B. Anapara faizi ödemekte temerrüde düşen
borçludan icra takibine girişildiği veya dava açıldığı günden başlayarak
temerrüt faizi istenebilir
C. Adi işlerde
taraflarca belirlenecek anapara faizine ilişkin oran yasal faiz oranının %50
fazlasını aşamaz
D. Hem adi işlerde hem de ticari işlerde anapara faizi istenebilmesi
için sözleşmede hüküm olması gerekir
E. Adi işlerde
anapara faizi oranı için getirilen yasal sınır ticari işlerde uygulanmaz.
CEVAP ) D
Sözleşmede daha
yüksek akdi veya temerrüt faizi kararlaştırılmadıkça takdirde yabancı para borcunun faizinde devlet bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanır.
Kısmi ödeme
durumunda faiz veya giderler muaccel ise borçlunun kısmen yaptığı ödeme bu borçlardan
mahsup edilir Asıl borçtan mahsup edilmez
Ancak borçlu faiz veya giderleri ödemede temerrüde düşmemiş ise kısmen yaptığı ödemeyi ana borçtan düşme hakkına sahiptir
Ancak faiz ve
giderleri ödeme borcunda temerrüde düşmemiş borçlu kısmi ödeme durumunda asıl
borçtan mahsup edilmesini isteyebilir.
Borçlu güvencesi daha iyi olan kısma mahsup etme hakkına sahip değildir
Kısaca kısmi ödeme
teminatsız kısım varsa teminatsız kısma mahsup edilir
Borcun bir kısmı
rehinle bir kısmı kefaletle teminat altına alınmışsa rehinle teminat altına
alınan miktara mahsup edemez kefaletle alınan miktarı mahsup edilecektir
[rehin daha iyi
teminat]
Bir borçlunun aynı kişiye birden çok borcu varsa ödenen bir miktar para şu sıralamaya göre borca mahsup
edilir
- Borçlu ve alacaklının bildirimine göre
- ödeme gününde borçlu
hangisini ödemek istediğini alacaklıya bildirmiş ise ödeme o borca mahsup edilir
- Borçlu böyle bir bildirimde bulunmazsa yapılan
ödeme derhal itiraz edilmiş olmadıkça alacaklının
makbuzda gösterdiği borç için
yapılmış sayılır
- Borçlu borçlardan hangisini ödediğini
belirtmemiş alacaktı da ödenen paranın hangi borca mahsup edileceğini makbuzda
göstermemiş ise kanuni sıralama izlenir
1.Muaccel borca
2.Birden çok muaccel borç varsa aleyhine İlk takip başlatılan borca
3.Takip yapılmamış ise vadesi ilk önce gelmiş olan borca
4.Birden çok borcun aynı zamanda vadesi
gelmişse mahsup orantılı olarak
5.Borçlardan hiçbirinin vadesi gelmemişse ödeme
güvencesi en az olan borç için yapılmış sayılır
Borcu ifa eden
borçlu, bir makbuz veya borcun tamamı ödenmişse buna ilişkin borç senedinin
geri verilmesini veya iptalini isteyebilir
Alacaklı buna
itiraz ederse borçlu ifadan kaçınabilir
Borcun tamamını
ödenmemiş veya borç senedi alacaklıya başka haklar da vermekte ise borçlu ancak
makbuz verilmesini ve ödemenin borç senedinin işlenmesini isteyebilir
Faiz veya kira
bedeli gibi dönemsel edimlerden biri için alacaklı tarafından çekince
belirtilmeksizin makbuz verilmişse önceki dönemlere ait edimler de ifa edilmiş
sayılır
Alacaklı herhangi
bir çekince belirtmeksizin anaparanın tamamı için makbuz vermişse faizlerini de
almış olduğu kabul edilir [yani ana borcun ödendiğine dair makbuz aksi
belirtilmedikçe faizin de ödendiğine karine sayılır]
Senet borçluya
iade edilmişse borç sona ermiş sayılır
Borcun ifa yeri
ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
A.Borcun ifa yeri
tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenebilir ancak ifa yeri
üzerinde hiç durulmamış olması sözleşmenin geçerli olarak kurulmasına engel
değildir
B.İfa yeri işin
niteliğinden anlaşılabiliyorsa bu halde ifa yeri o yerdir
C.Para borçları
aksi kararlaştırılmadıkça alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilir
D.Kıymetli evraka bağlanmış para borçlarında da ödeme yeri
alacaklının yerleşim yeridir
E.Parça borçları
aksi kararlaştırılmadıkça sözleşmenin kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu
yerde ifa edilir Ancak tarafların malın borçlunun yerleşim yeri dışında bir
yerde olduğunu sözleşme kurulurken bilmemeleri durumunda borç borçlunun yerleşim yerinde ifa edilir
CEVAP ) D
[ Kıymetli evraka bağlanmış para borçları asıl borçlunun yerleşim yerinde ödeme için
ibraz edilir
Para ve parça
borcu dışındaki borçlar doğumları sırasında borçlunun
yerleşim yerinde ifa
edilir]
Alacaklının yerleşim yerinde ifası kararlaştırılan bir borcun doğumundan sonra alacaklının yerleşim yerini değiştirmesi sebebiyle ifa önemli ölçüde güçleşecek ise borç alacaklının önceki yerleşim yerinde ifade edilebilir
İfa zamanı
taraflarca kararlaştırılmadıkça veya hukuki ilişkinin niteliğinden
anlaşılmadıkça her borç doğumu anında
muaccel olur [yani süreye bağlı
olmayan borçlarda ifa zamanı borcun doğumudur]
Borcun ifası gün
belirtilmeksizin sadece ay belirlenmişse bundan o ayın son günü anlaşılır
Süre uzatılmış ise yeni süre aksi kararlaştırılmış olmadıkça
önceki sürenin sona ermesini izleyen birinci günden başlar
Örneğin; son gün
28 Mayıs ise ve süre 1 ay uzatılmışsa yeni son gün 29 haziran olur
Kanun veya
sözleşme ya da adet gereği olmadıkça borçlu erken
ifada bulunması sebebiyle indirim isteyemez
Bazı tüketici sözleşmelerinde erken ödeme durumunda indirim yapılacağı belirtilmiştir
Karşılıklı borç
yükleyen sözleşmelerde kural tarafların edimlerini
aynı anda ifa etmeleridir
Karşılıklı borç
doğuran sözleşmelerde ödemezlik definin ileri sürdürebilmesi için şu koşulların
bulunması gerekir
- karşılıklı borç doğuran yani tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme bulunmalıdır
- borçlar aynı sözleşmeden
doğmuş olmalı ve birbirlerinin karşılığını oluşturmalıdır
- Karşılıklı borçlar
muaccel olmalıdır
-
Taraflardan
biri edimini önce ifa ile yükümlü olmamalıdır
- Karşı taraf edimini
ifa etmemiş ve ifasını dahi teklif etmemiş olmalıdır
Karşılıklı borç doğuran bir sözleşmede sözleşmenin kurulmasından
sonra ancak henüz borçların ifa edilmeden önce borçlu İfa güçsüzlüğüne düşmüş ise diğer taraf alacağı güvence altına
alınıncaya kadar kendi
borcunu ifadan kaçınabilir. Uygun sürede istediği güvence verilmezse sözleşmeden dönebilir
Haksız fiillerden Müteselsil borçluluk
Birden çok kişi birlikte aralarında
işbirliği olup olmaması fark etmeksizin
-
bir zarara sebebiyet verdikleri veya
-
aynı zarardan çeşitli sebeplerden
dolayı sorumlu oldukları
takdirde haklarında Müteselsil sorumluluğa ilişkin
hükümler uygulanır
Tazminatın müteselsil borçlular arasında paylaştırılmasında bütün
durum ve koşullar özellikle onlardan her birine yüklenebilecek kusurun ağırlığı ve yarattıkları
tehlikenin yoğunluğu dikkate alınır
Kendi payına düşenden fazla ödemede bulunan bir
müteselsil borçlu zarar görenin haklarına halef
olur ve diğerlerine rücu edebilir
[RUCU ZAMANAŞIMI 2 VE 10 YIL]
Rücu talebi tazminatın
tamamının ödendiği ve birlikte sorumlu
olunan kişinin öğrenildiği tarihten başlayarak 2
YILIN ve herhalde tazminatın tamamının
ödendiği tarihten başlayarak 10 YIL geçmesi
ile zaman aşımına uğrar
Tazminatın ödenmesi kendisinden istenilen kişi
durumu birlikte sorumlu olduğu kişilere bildirmek
zorundadır
Haksız fiillerde maddi tazminatın
kapsamını etkileyen unsurlar şunlardır:
-
uğranılan zarar
-
kusurun derecesi
-
zarar görenin rızası
-
zarar görenin ortak kusuru
-
failin ekonomik durumu
-
diğer hal ve koşulları
Ölüm halinde uğranılan
zararlar özellikle şunlardır:
-
cenaze giderleri
-
ölüm hemen gerçekleşmemiş ise tedavi
giderleri ve çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar
-
ölenin desteğinden yoksun kalan
kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar
Bedensel zararlar özellikle
şunlardır
-
tedavi giderleri
-
kazanç kaybı
-
çalışma gücünün azalmasından ya da
yitirilmesinden doğan kayıplar
-
ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan
kayıplar
Kısmen veya tamamen rucu edilemeyen
Sosyal Güvenlik ödemeleri ile İfa
amacını taşımayan ödemeler destekten yoksun kalma zararlarının ve bedensel
zararların belirlenmesinde göz önüne alınmaz Zarar
veya Tazminattan indirilemez.
Hesaplanan tazminat miktarı esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılmaz
İdarenin eylemleri ile meydana gelen
vücut bütünlüğünün ihlali veya ölüm durumunda zararlara ilişkin
davalarda Türk Borçlar Kanunu ve sorumluluk hukuku ilkeleri uygulanır.
Şu hususa dikkat etmek gerekir
Zarar görenin rızası bir hukuka uygunluk sebebidir
ve haksız fiil sorumluluğu gündeme gelmez
Ancak zarar görenin rızası
hukuka aykırı ise hakim bu durumu tazminattan
indirim veya tazminatı kaldırma sebebi sayabilir
Fail zarara hafif
kusuruyla sebep olmuş ve tazminat ödediğinde yoksulluğa
düşecek ve hakkaniyet de gerektiriyorsa
hakim tazminatı indirebilir
Maddi tazminat Aynen veya nakden Tazmin şeklinde
olabilir
Adi işlerde haksız
rekabet konusunda Türk Borçlar Kanunu 57 maddesi hükmü uygulanır
Gerçek olmayan haberlerin yayılması veya bu tür
ilanların yapılması ya da dürüstlük kurallarına aykırı diğer davranışlarda
bulunması yüzünden müşterileri azalan veya onları
kaybetme tehlikesi ile karşılaşan kişi bu davranışlara son verilmesini
ve kusurun varlığı halinde zararının giderilmesini isteyebilir
!! Tüzel kişiler ve
ayırt etme gücü bulunmayanlar manevi tazminat talep
edebilirler
Kişilik hakkı zedelenen kişi
manevi tazminat olarak bir miktar para ödenmesini
talep edebilir. Hakim bunun yerine veya buna ek olarak
başka bir tazminat biçimine de karar verebilir
Bedensel zarara uğrayan kişi
hakimden manevi tazminat talep edebilir bu durumda hakim bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine
karar verebilir
Ağır bedensel zarar veya ölüm halinde
zarar görenin veya ölenin yakınlarının talebi
üzerine manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın
ödenmesine karar verilebilir
MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT DAVASI
DAVACILAR:
Zarar gören: ayırt etme
gücüne sahip küçük veya kısıtlı ise maddi tazminat davasının yasal
temsilcisinin rızası ile açabilir. Ancak bu kişiler manevi tazminat davasını
tek başına açabilir. Zarar gören ayırt etme gücüne sahip değilse onun adına
maddi ve manevi tazminat davasını yasal temsilcisi açar. Zarar gören dava açılmadan ölmüşse
maddi tazminat davası açma hakkı mirasçılara geçer. Manevi tazminat talebinin
mirasçılara geçmesi için ise mirasbırakan tarafından ileri sürülmüş olması
gerekir
ölenin mirasçıları
ölenin desteğinden yoksun kalanlar
zarar görenin veya ölenin yakınları:
ağır bedensel zarar veya ölüm halinde zarar
görenin veya ölenin yakınları kendi uğradıkları
manevi zarar için tazminat talebinde bulunurlar
Haksız fiilden doğan maddi ve manevi tazminat
davalarında görevli mahkeme: Asliye Hukuk Mahkemesi
Dava:
-
davalının yerleşim yeri
-
haksız fiilin işlendiği yer
-
zararın meydana geldiği ya da gelme ihtimalinin bulunduğu yer
-
zarar görenin yerleşim yeri mahkemesinde
açılabilir
Tazminat davasına bakan hukuk hakimi failin kusurunun olup olmadığı ve ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında
karar verirken ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleri ile bağlı değildir
Hukuk hakimi ceza hakiminin Beraat kararı ile bağlı değildir
Hukuk hakimi ceza hakiminin kusurun değerlendirilmesine ilişkin kararı ile ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı ile bağlı değildir
!! Bedensel zararın kapsamı karar verme sırasında tam olarak belirlenemiyorsa hakim KARARIN KESİNLEŞMESİNDEN
başlayarak 2 YIL içinde tazminat
hükmünü değiştirme yetkisini saklı tutabilir
Tazminat davasında hakim geçici
ödemeye bükme edebilmesi için gereken şartlar şunlardır:
-
davacının iddisasının haklılığını
gösteren inandırıcı
kanıtlar sunmuş olması
-
davacının ekonomik durumunun geçici
ödemeyi gerektiriyor olması
-
davacının talepte bulunmuş
olması
Geçici ödemelere ilişkin
hüküm haksız fiil davalarının yanında sözleşmeye
dayanan tazminat davalarında da uygulanabilir
Çünkü haksız fiil
sorumluluğuna ilişkin hükümler kıyas yoluyla sözleşmeye aykırılık hallerinde de
uygulanır
Haksız fiilde tazminat yükümlüsü fiilin işlendiği tarihte temerrüde düşmüş olur ayrıca
İhtar gerekmez
Tazminat istemi zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten
başlayarak 2 yılın geçmesiyle zamanaşımına
uğrar
Tazminat istemi her halde fiilin
işlendiği tarihten başlayarak 10 yılın geçmesiyle
zamanaşımına uğrar
Ceza kanununda daha
uzun bir zaman aşımı süresi öngörülmüşse Bu süre uygulanır
!! Hukuka ve ahlaka aykırı bir fiilin
sonucunda borç doğmuşsa sürekli Defi hakkı bulunduğu unutulmamalıdır
Haksız fiil sorumluluğu ile sözleşme sorumluluğu yarışıyor
ise sözleşmeye dağılmasının avantaj noktaları şunlardır:
-
Haksız fiil sorumluluğunda zarar
verenin kusurunu ispat yükü zarar görene yani alacaklıya aittir. Sözleşme
sorumluluğunda kusursuzluğunu ispat yükü borçluya aittir
-
Haksız fiil sorumluluğunda 2 ve 10
yıllık sureler vardır. Sözleşme sorumluluğunda sadece 10 yıllık zamanaşımı
süresi vardır
-
Haksız fiil sorumluluğunda
adam çalıştıran Kurtuluş kanıtı getirebilir Sözleşme
sorumluluğunda yardımcı şahıs kullanan böyle bir imkana sahip değildir
SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME
Zenginleşmenin meydana gelebilmesi için şu şartlar
gerekir
-
Zenginleşme
-
zenginleşmenin başkasının mal varlığından veya emeğinden gerçekleşmesi
-
zenginleşme ile zenginleştirici olay
arasında illiyet bağı bulunmalı
-
zenginleşme haklı
bir sebebe dayanmamalı
Aynı dava açılması gereken hallerde
koşullar gerçekleşmeyeceği için sebepsiz zenginleşme davası açılamaz.
Örneğin:
Geçersiz bir taşınmaz satış sözleşmesi varsa mülkiyet karşı tarafa
geçmez Aynı bir dava olan sicilin düzeltilmesi davası açılır Sebepsiz
zenginleşme davası açılamaz
Bir hukuki sebebe dayanan zenginleşmeler durumunda
sebepsiz zenginleşmesi davası açılamaz
Yani geçerli bir sözleşmeye
dayanan bir dava ile sebepsiz zenginleşme davası yarışmaz
Aşağıdaki zenginleşmeler haklı bir sebebe
dayanmaktadır yani sebepsiz zenginleşmedir:
-
Geçerli bir hukuki sebebin olmaması ve
borçlanılmamış edimin ifası
[ Borçlanmadığı bir edimi kendi isteğiyle yerine
getiren kimse bunu ancak kendisini borçlu sanarak yerine getirdiğini ispat
ederse geri isteyebilir Bir kişi borçlu olmadığını bilerek ifada bulunmuşsa
kural olarak bu durum bağışlama sayılır ]
[Taraflar arasındaki bir sözleşme ilişkisi
çerçevesinde yapılan fazla ödemeler sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre değil
sözleşme hukuku kurallarına göre geri istenebilir ]
-
Hukuki sebebin gerçekleşmemesi
-
Hukuki sebebin ortadan kalkması
-
Başkasının hukuken korunan bir değerine
haksız müdahale sonucu ortaya çıkan bir zenginleşme varsa bu zenginleşme de
sebepsiz zenginleşmedir
Örneğin:
Ahmet'in komşu bahçedeki kümesteki yumurtaları 1 ay boyunca tüketmesi
Bu örnekte haksız fiil hükümlerine göre de Ahmet'e
başvurulabilir
Yani haksız fiilden doğan
tazminat davası ve sebepsiz zenginleşme davası yarışabilir
-
Sebepsiz zenginleşme tabiat olayından veya bir hayvan fiilinden de
kaynaklanabilir
-
Sebepsiz zenginleşmenin varlığı için zenginleşenin kusuru aranmaz
-
Tam ehliyetsizler de
sebepsiz zenginleşmelerinden sorumlu olur
Sebepsiz zenginleşme hükümleri ve gerçek
vekaletsiz iş görme hükümleri birbiriyle yarışmaz
Gerçek vekaletsiz iş görme durumunda iş gören
- durumun gereğine göre zorunlu ve yararlı bulunan
bütün masrafları faizi ile birlikte ödenmelidir ve
- gördüğü iş dolayısıyla üstlendiği edimleri ifa
etmelidir.
- Hakimin takdir edeceği zararı da gidermelidir
Bir kişi vekaleti olmadan başkasının hukukça
korunan bir menfaatine müdahale ile kendi yararına bir
iş görmüşse gerçek olmayan vekaletsiz iş görme vardır
Gerçek olmayan vekaletsiz davası ile
sebepsiz zenginleşme yarışır
Örneğin:
Aydın'ın Necati'nin yaptığı portreleri izinsiz olarak bir fuarda
sergilemesi sonucu 3000 TL kazanç elde etmesi
Gerçek olmayan vekaletsiz iş görme davası ile kötü niyetli işgörenin elde
ettiği tüm kazançların iadesi talep edilebilir
Sebepsiz zenginleşme davasında ise objektif sebepsiz zenginleşme miktarı talep edilebilir
Sebepsiz zenginleşme talebi aynı değil şahsi bir taleptir
Sebepsiz zenginleşenin iflası halinde zenginleşme
konusu mal iflas masasında bulunsa bile malın iadesi istenemez. İade alacağı
para alacağını dönüşmüş olur
Sebepsiz zenginleşme talebi aynı zamanda nispi bir taleptir. Yalnızca zenginleşen ve külli
haleflerine karşı ileri sürülebilir
Sebepsiz zenginleşen aynen
iade ile yükümlüdür
Eğer malın yerine başka bir değer geçmişse bunu
iade ile yükümlüdür Aynen iadenin mümkün olmaması durumunda bedel üzerinden iade yapılır
İyiniyetli sebepsiz zenginleşenin iade borcu ve
giderleri talep hakkı
-
Elinde kalanı iade
-
Zorunlu ve yararlı giderleri talep
hakkı
-
Lüks giderler ayrılıp alma hakkı
Kötü niyetli sebepsiz zenginleşenin iade borcu ve
giderleri talep Hakkı
1. zenginleşmenin tamamını ödeme
2. zorunlu giderleri talep hakkı
3. yararlı giderlerden sadece geri verme zamanında
mevcut olan değer artışının isteyebilme
4. Lüks giderleri ayırıp alma hakkı
İyi niyetli sebepsiz zenginleşen zenginleşme konusu
şeyi bağışlamışsa iade borcu yoktur
Şeyin yok olmasından veya hasara uğramasından
sorumlu değildir
Sebepsiz zenginleşen kötü niyetli ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu
temerrüde düşmüş olur.
İyi niyetli ise temerrüt için
bildirim şarttır
Sebepsiz zenginleşmeden doğan iade alacağı hak
sahibinin
-
GERİ İSTEME HAKKI OLDUĞUNU ÖĞRENDİĞİ
tarihten başlayarak 2 yıl ve
-
herhalde ZENGİNLEŞMENİN GERÇEKLEŞTİĞİ
tarihten başlayarak 10 yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar
Zenginleşme zenginleşenin bir alacak
hakkı kazanması sureti ile gerçekleşmişse diğer taraf, İstem
hakkı zamanaşımına uğramış olsa bile her zaman bu borcunu ifadan kaçınabilir
Burada sürekli bir defi hakkı vardır
Eksik borç durumunda sebepsiz zenginleşme davası
açılamaz
Hukuka ve ahlaka aykırı bir sonucun gerçekleşmesi
amacıyla verilen şey geri istenemez. Açılan davada hakim bu şeyin devlete mal
edilmesine karar verebilir
Örneğin:
Aydın dayıoğlu Uğur'u öldürmesi için Kamile 5 dolar para vermiştir fakat
Kamil edimini yerine getirmemiştir
Burada Aydın hukuka aykırı bir sonucun
gerçekleşmesi için verdiği 5000 doların sebepsiz zenginleşme ile iadesini
isteyemez
ALACAKLI TEMERRÜDÜ
Yapma veya verme edimi gereği
gibi kendisine önerilen alacaklının haklı bir sebep olmaksızın onu kabulden
veya borçlunun borcunu ifa edebilmesi için kendisi tarafından yapılması gereken
hazırlık fiillerini yapmaktan kaçınmasına alacaklının temerrüdü denir
Alacaklı müteselsil borçlulardan
birine karşı temerrüde düşerse diğerlerine karşı da temerrüde düşmüş olur
Alacaklının temerrüde düşmesi için koşullar
şunlardır
-
yapma veya verme borcu bulunmalı
-
borcun ifası mümkün olmalı
-
Borcun gereği gibi ifası teklif edilmiş
olmalı
-
alacaklı haklı bir sebep olmadan ifayı
kabulden veya ifa için gerekli hazırlık fiillerini yapmaktan kaçırmış olmalı
Yapmama borçlarında alacaklı
temerrüdü olmaz
Alacaklının temerrüdü için alacaklının
kusurlu olmasına gerek yoktur
Alacaklının temerrüdü sonuçları şunlardır
1.Alacaklının temerrüt durumu borçlunun temerrüde düşmesine engel
olur
2.Temerrüde
düşen alacaklı ödemezlik defi İleri süremez
3.Borçlu alacaklının
temerrüdü nedeniyle yaptığı giderleri alacaklıdan talep edebilir
4.Borçlunun borç konusu
şeyi özenle muhafaza etme sorumluluğu hafifler
5.Alacaklının temerrüdü
borcu kendiliğinden sona erdirmez
6.Alacaklı kefilin ifa teklifini haklı bir sebep olmaksızın
reddederse kefil borcundan kurtulur
7.Verme
edimlerinde alacaklının temerrüde düşmesi durumunda borçlu
hasar ve giderleri alacaklıya ait olmak üzere teslim edeceği şeyi tevdi ederek
borcundan kurtulabilir [yani verme edimlerinde alacaklının temerrüdü durumunda
TEVDİ ile BORÇ SON BULUR]
Borçlunun malı tevdi edeceği yeri İFA YERİNDEKİ hakim belirler Ticari mallar hakim kararı olmadan da bir ardiyeye tevdi
edilebilir
Borçlu tevdi ettiği şeyi geri alabilir Bu durumda
alacak bütün yan hakları ile birlikte varlığını sürdürür Ancak alacaklı tevdi edilen şeyi kabul ettiğini bildirmiş ise veya
bir rehnin ortadan kaldırılması sonucunu doğurmuşsa
artık borçlu tebdi ettiği şeyi geri alamaz
Verme edimlerinde tevdi
edilmeye elverişli olmayan şeyler satılır ve bedeli tevdi edilebilir.
Bunun için alacaklıya önceden ihtarda bulunulması ve
hakimden izin alınması gerekir
Satış kural olarak açık
artırma ile olur
-
Mal borsada kayıtlı veya piyasa fiyatı
olan bir malsa ya da
-
Yapılacak gidere oranla değeri az ise
satış açık artırma yoluyla yapılmak zorunda
değildir
Hakim önceden ihtarda
bulunma koşulunu aramaksızın satışa izin verebilir
Yapma edimlerinde alacaklının
temerrüdü durumunda borçlu borçlunun temerrüdüne
ilişkin hükümlere göre sözleşmeden dönebilir
Buna göre borçlu alacaklıya ifayı kabul etmesi için
süre tayin eder
Süre içerisinde ifa kabul edilmezse borçlu sözleşmeden döner ve menfi zararlarının tazmini
ister
BORÇLUDAN KAYNAKLI NEDENLERLE BORCUN İFA EDİLMEMESİ
Geçerli olarak doğmuş ifası mümkün ve muaccel bir
borç ifa edilmezse alacaklı kural olarak Aynen ifa
talebinde bulunabilir
Bunun için bir ifa davası açar
Taşınmazlara ilişkin ifa davası sonucunda
mahkeme mülkiyetin geçtiğine hükmeder Mülkiyet mahkeme kararı ile geçer Daha
sonra yapılan tescil açıklayıcı tescildir
Taşınırlarda mahkeme
mülkiyetin geçirilmesine karar verir mahkeme kararı ile taşınırlarda mülkiyet
geçmez
Yapma borcu borçlu
tarafından ifa edilmediği takdirde alacaklı masrafı
borçluya ait olmak üzere edimin kendisi veya başkası tarafından yapılmasına
izin verilmesini isteyebilir
Yapmama borcuna aykırı
davranan borçludan alacaklı bu yüzden uğranılan zararların
tazminini isteyebilir
Yapma ve yapmama edimlerinde borçlu
temerrüdü durumunda alacaklı borca aykırı durumun
ortadan kaldırılmasını veya bu konuda masrafı borçluya
ait olmak üzere kendisinin yetkili kılınmasını isteyebilir
Borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı
sebeplerle imkansızlaşırsa borç sona erer Kusursuzluğunu
ispat yükü borçluya aittir [ SONRAKİ KUSURSUZ İMKANSZLIK]
Sonraki kusurlu imkansızlık durumunda
borç sona ermez. Asli edimin yerini tali yüküm alır Alacaklı
müspet
zararın
tazmini isteyebilir [SONRAKİ KUSURLU İMKANSIZLIK]
Bölünebilen edimlerde borcun ifası kısmen
imkansızlaşmışsa alacaklı imkansız olmayan kısmın ifasını isteyebilir
Geri kalan kısım için imkansızlığa ilişkin hükümler
uygulanır
Fakat kalan kısmın ifası alacaklı için bir anlam
ifade etmezse edimin tamamı için imkansızlığa ilişkin hükümler uygulanır
Sonraki kusurlu imkansızlık durumunda
alacaklıya sözleşmeden dönme hakkı tanınmamıştır
Müspet zararın tazmini istenildiğinde borç sona
ermez
Borcun konusu değişir
Borç sona ermediği için borç için verilmiş
teminatlar tazminat alacağı için varlığını devam ettirir
Borca ilişkin savunma araçları tazminat alacağı
için de dermeyan edilebilir
Müspet zararın tazminini istendiği durumlarda
sözleşme devam ettiğine göre alacaklı da kendi edimini ifa eder
Mübadele teorisine göre alacaklı edimini aynen ifa
etmelidir
Fark teorisine göre tazminat olarak edimler
arasındaki farkı talep edecektir
Borç gereği gibi ifa edilmezse [burada ifa vardır ama
gereği gibi ifa yoktur yani kötü ifa vardır]
borçlu kendisine hiçbir kusuru
yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe alacaklının bundan doğan zararını
gidermekle yükümlüdür
Zararı ispat yükü
alacaklıya aittir [ m. 112]
Satım sözleşmesinde kötü
ifa ile karşılaşan alıcı aşağıdaki seçimlik haklardan birini
kullanabilir
-
Satılanı geri vermeye hazır olduğunu
bildirerek sözleşmeden dönme
-
satılanı alıkoyup ayıp oranında satış
bedelinden indirim isteme
-
aşırı bir masrafı gerektirmediği
takdirde bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılan ücretsiz
onarılmasını isteme
-
İmkan varsa satılanın ayıpsız bir
benzeri ile değiştirilmesini isteme
Borçlunun sorumluluğunun özellikleri: [m.112]
Borcun hiç veya gereği
gibi ifa edilmemesi nedeniyle tazminat talep edilebilmesi için borçlunun kusurlu olması gerekir
Borçlu her türlü kusurundan sorumlu olur
Sözleşmeye aykırılık durumlarında kusurun
varlığını alacaklı ispatlamak zorunda değildir Kusursuzluğunu ispat yükü
borçluya aittir yani borçlu aleyhine bir kusur
karinesi vardır
Haksız fiil sorumluluğuna ilişkin
hükümler kıyas yoluyla sözleşmeye aykırılık hallerinde de uygulanır BK 114
Sözleşmeden doğan zarar Maddi zarar ve Manevi zarar
olarak ikiye ayrılır
Maddi zararlar Menfi zararlar ve Müspet
zararlardır.
Ø Menfi
zarar sözleşmenin geçerliliğine olan güvenin boşa
çıkmasından dolayı uğranılan zarardır
Ø Fiili
zararlar ve kaçırılan fırsatları kapsar
Ø Müspet
zarar geçerli bir sözleşmenin ifa edilmemesinden doğan
zarardır.
Ø Fiili zararları ve yoksun kalınan kazançları
kapsar
Borçlunun sözleşmeye
aykırı davranışlarından tamamen veya kısmen sorumlu olmayacağına dair ÖNCEDEN YAPILAN anlaşmaya Sorumsuzluk Anlaşması
denir
Zarar doğduktan sonra yapılan
anlaşma borçtan kurtarma yani İbra veya sulh Anlaşması olabilir
Sorumsuzluk Anlaşması alacaklı
bakımından bir tasarruf işlemidir
Sorumsuzluk Anlaşması borçlu
bakımından kazandırıcı işlemdir
Borçlunun ağır kusurundan
sorumlu olmayacağına dair önceden yapılan sorumsuzluk anlaşmaları kesin hükümsüzdür
Borçlunun hafif kusurundan
sorumlu olmayacağına dair sorumsuzluk Anlaşması yapılabilir.
Aşağıdaki iki durumda borçlunun
hafif kusurundan sorumlu olmayacağına dair anlaşmalar kesin hükümsüzdür
-
Hizmet sözleşmesinden kaynaklanan
borçlar
Borçlunun alacaklı ile hizmet
sözleşmesinden kaynaklanan herhangi bir borç sebebiyle sorumlu olmayacağına
ilişkin olarak önceden yaptığı her türlü anlaşma kesin olarak hükümsüzdür
-
Uzmanlığı gerektiren bir
hizmet meslek veya sanatın kanun ya da yetkili makamlar tarafından verilen
izinle yürütüldüğü durumlara ilişkin borçlar
Uzmanlığı gerektiren bir hizmet
meslek veya sanat kanun ya da yetkili makamlar tarafından verilen izinle
yürütülebiliyorsa borçlunun hafif kusurundan sorumlu olmayacağına ilişkin
önceden yapılan anlaşma kesin olarak hükümsüzdür
Yardımcı kişilerin fiillerinden sorumluluk
Sorumluluğun şartları şunlardır
-
borcun ifası veya
bir borç ilişkisinden doğan hakkın kullanılmasının yardımcı
kişiye bırakılması
-
Borçlu ile yardımcı kişi arasında emir alma ilişkisinin olması şart değildir
-
yardımcı şahsın alacaklıya borca aykırı davranış ile Zarar vermiş olması
[ Borcu aykırı davranışlar 1- ifa imkansızlığı 2-
borçlunun temerrüdü 3- borçlunun gereği
gibi borcu ifa etmemesi olabilir ]
-
Borç bizzat borçlu tarafından yerine
getirilmiş olsaydı borçlunun zarardan sorumlu tutulabiliyor olması
Yardımcı kişilerin fiillerinden sorumluluk için gerek yardımcı kişinin gerekse borçlunun gerçek bir kusurunun bulunması gerekmez
Farazi kusur yeterlidir
Kurtuluş kanıtı getirme imkanı yoktur
İlliyet bağının kesildiği ispatlanarak ancak
sorumluluktan kurtulabilir
Yardımcı kişi ayırt etme gücüne sahip
olmasa bile borçlunun sorumluluğu gündeme gelebilir
-
Sorumluluk anlaşması bulunmaması
Yardımcı kişilerin fiilinden doğan sorumluluk
önceden yapılan bir anlaşma ile tamamen ya da kısmen kaldırılabilir
Yardımcı kişilerin kast ve ağır ihmalinden dahi
borçlunun sorumlu olmayacağı öngörülebilir.
!! Uzmanlığı gerektiren
bir hizmet meslek veya sanat ancak kanun veya yetkili makamlar
tarafından verilen izinle yürütülebiliyorsa borçlunun yardımcı
kişilerin fiillerinden hafif kusurlarından dahi sorumlu olmayacağını ilişkin
anlaşma kesin olarak hükümsüzdür
Yardımcı kişilerin fiillerinden sorumluluk ve adam
çalıştıranın sorumluluğu arasındaki farklar
[ m. 114 ve m 66)
Ø Yardımcı
kişilerin sorumluluğunda sözleşmesel bir sorumluluk söz konusudur [SÖZLEŞME]
Adam çalıştıranın sorumluluğu
sözleşme dışı bir sorumluluktur [HAKSIZ FİİL]
Ø Zarar gören kişi ile yardımcı şahıs kullanan kişi arasında önceden
kurulmuş bir borç ilişkisi bulunmalıdır
Zarar gören ve
zarar veren çalışan işçi çalıştıran kişi arasında akdi
bir ilişkinin bulunması aranmaz
Ø Yardımcı
kişilerin sorumluluğunun uygulanabilmesi için borçlu ve yardımcı kişi arasında
istihdam ilişkisi olması zorunlu değildir
Adam çalıştıranın sorumluluğunda
adam çalıştıran ve çalıştırılan kişi arasında bir istihdam ilişkisi olmalıdır
Ø Yardımcı
kişilerin sorumluluğunda kurtuluş kanıtı getirme imkanı yoktur
Adam çalıştıranın sorumluluğunda
kurtuluş kanıtı getirme imkanı vardır
Ø Yardımcı
kişilerin sorumluluğuna göre ileri sürülecek talepler kural olarak 10 yıllık
zamanaşımına tabidir
Adam çalıştıranın sorumluluğuna
ilişkin talepler haksız fiil sorumluluğuna ilişkin 2 ve 10 yıllık zamanaşımına
tabidir
BORÇLUNUN TEMERRÜDÜ
Borçlu temerrüdünün koşulları şunlardır
-
borcun ifası mümkün olmalıdır
-
alacaklı ifayı kabule hazır olmalıdır
-
borç muaccel olmalıdır
-
borçluya ihtarda bulunulmuş olmalıdır
-
temerrüt için kusur aranmaz
Borçlu temerrüde düştükten sonra edim
imkansızlaşmışsa imkansızlık meydana gelene kadar
temerrüt hükümleri uygulanır
İmkansızlık meydana geldikten sonra temerrüt son
bulur
Temerrüde düşen borçlu beklenmedik
kaza nedeniyle doğacak zarardan kural olarak sorumludur
Muaccel bir borcun borçlusu defi ileri sürme
hakkına sahip olmasına rağmen bu hakkı kullanmamışsa temerrüde düşer
Ancak daha sonra defi ileri sürerse temerrüt
sonuçları ile birlikte ortadan kalkar
Tacirler arasında borçluyu temerrüde düşmek için
yapılan ihtar
-
noter aracılığı ile
-
taahhütlü bir mektupla
-
telgrafla
-
güvenli elektronik imza ile yapılabilir
Bu hükmün uygulanması için her
iki tarafın da Tacir olması ve ihtarın her iki tarafın da ticari İşletmesi ile
ilgili bir işten kaynaklanması gerekir
Tacirler arasındaki ihtarın şekli geçerlilik şartı
değil ispat şartıdır
İhtara gerek olmadan borçlunun
temerrüde düşeceği haller:
-
Borcun ifa edileceği gün taraflarca
belirlenmişse yani belirli vade varsa
-
İfa gününü belirleme yetkisi sözleşme ile taraflardan birine verilmiş ve bu taraf
usulüne uygun bildirimde bulunmak suretiyle günü belirlemişse
-
Haksız fiilde fiilin
işlendiği tarihte borçlu temerrüde düşer
-
Sebepsiz zenginleşmede zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde
düşer. Sebepsiz zenginleşen iyi niyetli ise temerrüdü için ihtar gerekir
-
Borçlunun borcu
ifa etmeyeceğini kesin bir şekilde belirttiği durumlar
Borçlu temerrüdünde kusura
bağlı olmayan sonuçlar:
-
Aynen ifa talebi
-
Aynen ifadan vazgeçme
-
Gecikme faizi
-
Sözleşmeden dönme
Kusura bağlı sonuçlar
-
Gecikme tazminatı
-
Munzam zararın tazmini
-
Müspet zararın tazmini
-
Menfi zararın tazmini
Borçlunun temerrüdünde genel sonuçlar:
Alacaklı temerrüde düşen borçludan aynen ifayı
talep edebilir
Alacaklı temerrüde düşen borçludan gecikme tazminatı
isteyebilir
Temerrüde düşen borçlu beklenmedik hal nedeniyle
doğacak zarardan sorumludur. Kazada kusurunun olmaması onu sorumluluktan
kurtarmaz Temerrüde düşen borçlunun kazadan sorumlu olmaması için şu iki
durumdan birini ispatlaması gerekir
-
Temerrüde düşmekte kusuru olmadığını
[dikkat kazanın meydana gelmesinde kusurlu olmadığını değil]
-
Borcu zamanında ifa etmiş olsaydı bile
beklenmedik halin ifa konusu şeye zarar vereceğini
Para borçlarında borçlunun temerrüdünün özel
sonuçları
-
Temerrüt faizi
Temerrüt faizi zarar ve kusurdan bağımsız bir
sonuçtur
Temerrüt faizi kural olarak borçlunun temerrüde düştüğü tarihi izleyen günden itibaren işlemeye
başlar ve borcun ifa edildiği güne kadar devam
eder
Ancak faiz veya İrat
borçlarında ya da bağışlanması vaat edilen bir
miktar parada temerrüde düşülmesi halinde icra
takibine girişildiği veya dava açıldığı günden başlayarak temerrüt faizi
istenebilir
-
Munzam zararın tazmini
Alacaklı para borcunun zamanında ifa edilmemesi
nedeniyle temerrüt faizini aşan bir miktar zarar görmüşse bunun tazminini
isteyebilir
Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde borçlunun
temerrüdünün özel sonuçları
Ø Alacaklıya
tanınan seçimlik haklar
-
Aynen ifa ve gecikme tazminatı talep
hakkı
-
Aynen ifadan vazgeçerek müspet zararın
giderilmesini talep hakkı
-
Sözleşmeden dönme ve menfi zararın
giderilmesi isteme hakkı
Son 2 Hakkın kullanılması için kural olarak ek süre
verilmesi gerekir
Şu hallerde ek süre verilmesine gerek
yoktur:
-
Borçlunun içinde bulunduğu durumdan
veya tutumdan süre verilmesinin etkisiz olacağı
anlaşılıyorsa
-
Borçlunun temerrüdü sonucunda borcun ifası alacaklı için yararsız kalmışsa
-
Borcun ifasını belirli bir zamanda veya
belirli bir süre içinde gerçekleşmemesi üzerine ifanın artık kabul edilmeyeceği
sözleşmeden anlaşılıyorsa [Yani kesin vade söz konusu
ise]
Belirli vadeli ticari satışlarda
satıcının temerrüdünde özgü hükümler
-
Alıcı malı ticari gaye ile satın
almışsa [yani malı tekrar satarak kar elde etmeyi meslek edinmişse] ticari
satıştan bahsedilir
-
Ticari bir satışta satıcının
edimini ifa etmesi için belirli bir vade öngörülmüşse bu vade kesin
vade kabul edilir
-
Belirli vadeli ticari bir satışta
satıcının temerrüdü durumunda alacaklı hangi seçimlik hakkı kullandığına dair
bir beyanda bulunmazsa karine olarak Aynen ifadan vazgeçerek müspet zararın giderilmesini
istediği kabul edilir Oysa adi satışlarını alacaklının sessiz kalması
aynen ifada ısrar ettiği anlamına gelir
Satış sözleşmesinde alıcının temerrüdüne özgü hükümler
Ø Satış
konusu mal bedeli ödendikten sonra veya ödeme anında teslim edilecekse [ yani peşin veya ön ödemeli satış varsa] ve alıcı bedeli
ödemede temerrüde düşerse satıcı ek süre vermeden ancak
durumu geciktirmeksizin alıcıya bildirmek koşuluyla sözleşmeden dönebilir
Ø Malın
zilyetliği satış bedeli ödenmeden alıcıya devredilmişse [yani veresiye satış varsa] Alıcının
temerrüdü sebebiyle satıcının dönme hakkını kullanarak satılanı geri alması
bu hakkın sözleşmede açıkça saklı tutulmasına bağlıdır
[Mal para ödendikten sonra veriliyorsa ön ödemeli
satış
Mal paranın ödenmesi anında veriliyorsa peşin satış
Mal para ödenmesinden önce veriliyorsa veresiye
satış söz konusudur]
Mülkiyeti muhafaza kaydı ile satışlarda
satıcı dönme hakkını saklı tutmuş sayılır
[NORMAL
VERESİYE SATIŞTA > ALICI PARAYI ÖDEMEZSE
SATICININ DÖNME HAKKI VARDIR DENMESİ GEREKİR.
MÜLKİYETİ MUHAFAZA KAYDIYLA VERESİYE
SATIŞTA > SÖZLEŞMEDE HÜKÜM OLMASA DA ALICI PARAYI ÖDEMEZSE SATICI
DÖNEBİLİR.
PEŞİN VE ÖN ÖDEMELİ SATIŞTA > ALICI PARAYI ÖDEMEZSE SATICI SÖZLEŞMEDE HÜKÜM OLMASA DA
DÖNEBİLİR.]
Borçlu temerrüdünün sürekli
edimli sözleşmelerdeki özel sonuçları:
Ø İFASINA
BAŞLANMIŞ sürekli edimli sözleşmelerde borçlunun temerrüdü halinde alacaklı şu
seçimlik hakları kullanabilir
-
Aynen ifa ve gecikme tazminatı
-
Sözleşmeyi geleceğe etkili olarak feshederek
sözleşmenin suresinden önce sona ermesi yüzünden
uğradığı MÜSPET zararın giderilmesi
[İFASINA
BAŞLANAN SÜREKLİ EDİMLİ SÖZLEŞMELERDE GEÇMİŞE ETKİLİ OLARAK SÖZLEŞMEDEN DÖNME
VE MENFİ ZARAR TAZMİNATI İSTENEMİYOR.]
Ø İFASINA
HENÜZ BAŞLANMAMIŞ Sürekli edimli sözleşmelerde alacaklı üç seçimlik hakkı da
kullanabilir
BORCUN SONA ERMESİ
Geniş anlamda borç ilişkisinin sona
ermesi
Ø Anlaşma
ile son bulma [ İkale Anlaşması ile olur her iki taraf açısından tasarruf
işlemidir]
Ø Tek
taraflı irade beyanı ile son bulma
-
İptal
-
Dönme
-
Fesih
Ø Özel
durumlar nedeniyle son bulma
-
Ölüm
-
Fiil ehliyetinin kaybı
-
İflas
Dar anlamda borç ilişkisini sona erdiren
durumlar
-
İfa
-
İbra
-
Yenileme
-
Birleşme
-
Sonraki kusursuz imkansızlık
-
Takas
İBRA
Alacaklının alacağından kısmen veya tamamen vazgeçmesi
borçlunun da bu vazgeçmeyi kabul etmesine İBRA
yani borçtan kurtarma denir
İbra bir sözleşmedir ve ibrada
borçlunun susması kabul olarak yorumlanır
!! Borcu doğuran işlem belli bir şekilde
yapılmış olsa bile İbra geçerlilik açısından şekle
tabi değildir.
Alacaklı açısından İbra Bir tasarruf işlemidir
İbra sebebe bağlıdır İbranın
hukuki sebebini oluşturan temel ilişkideki sakatlık İbrayı da sakatlar
YENİLEME
Yenileme Bir tasarruf
işlemidir
Borcun yenilenmesi ile kural olarak borç ilişkisi yenilenmiş olmaz var olan borç ilişkisinden yeni bir borç doğar
Mevcut borç için
-
Kambiyo taahhüdünde bulunması
-
Yeni bir alacak senedi düzenlenmesi
-
Yeni bir kefalet senedi düzenlenmesi
Tarafların açık yenileme iradeleri olmadıkça
yenileme sayılmaz
İpotekli borç senedinin veya İrat senedinin düzenlenmesi ile birlikte dayanağı olan borç ilişkisi yenileme yoluyla sona erer
Çeşitli kalemlerin bir cari hesaba sadece
kaydedilmiş olması borcun yenilenmiş olduğu anlamına gelmez
Ancak hesabın kesilmiş ve hesap sonucu diğer tarafça
kabul edilmiş olması durumunda borç yenilenmiş olur
Yenileme ile eski borç ve ona bağlı feri
haklar sona erer
Bunun istisnası cari hesapta kalemlerden birinin
güvencesi varsa hesap kesilip sonucun kabul edilmiş olması güvenceyi sona erdirmez
Yenileme ile birlikte eski
borç için işleyen zamanaşımı ortadan kalkar
Alacaklı ve borçlu sıfatlarının aynı
kişide birleşmesi ile borç sona erer ancak üçüncü
kişilerin hakları bu durumdan etkilenmez
Aşırı ifa güçlüğü borcu
sona erdirmez
Aşırı ifa güçlüğü halinde hakim sözleşmenin değişen
koşullara uyarlanmasına karar verir Bu mümkün
değilse borçlu sözleşmeden dönebilir ya da sözleşmeyi
feshedebilir
Aşırı ifa güçlüğü dolayısıyla değişen koşullara
uyarlanması veya dönme hakkının kullanılmasına şu şartlar altında imkan
tanınmıştır
-
sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca
öngörülemeyen ve öngörülmesi ile Beklenmeyen olağanüstü
bir durum ortaya çıkmış olmalıdır
-
Bu durum borçludan
kaynaklanmamış olmalıdır
-
Bu durum sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut
olguları kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük
kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirmiş
olmalıdır
-
Borçlu borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın
aşırı ölçüde güçlenmesinden Doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olmalıdır
Değişen koşullara uyarlama yabancı para borçlarında
da istenebilir
Takasın koşulları şunlardır
-
karşılıklı alacaklılık
-
Alacakların Aynı türden olması
-
alacağın muaccel olması
-
takas beyanında bulunulmuş olması
Ø Örnek
Aydın'ın Necati'den 2000 TL alacağı vardır ve bu alacağı için Erdem kefil
olmuştur
Necati'nin de Aydın'dan 4000 TL alacağı vardır
Bu durumda karşılıklılık unsuru Aydın ve Necati
arasında vardır
Aydın Necati'den olan 2000 liralık alacağı
nedeniyle Erdem'e başvurursa Erdem Aydının
Necati'den olan alacağı nedeniyle takas İleri süremez. Ancak Erdem'in
burada defi hakkı bulunmaktadır
Ø 3
kişi yararına borçlanan kişi bu borcu ile sözleşmenin diğer tarafından olan
alacağını takas edemez
Örnek: Aydın arabasını Süleyman'a satmıştır
Süleyman arabanın parasini Erdem'e ödeyecektir. Süleyman Aydın'dan daha önceki bir ödünç sözleşmesinden dolayı 2000
TL alacaklıdır.
Olayda Süleyman Aydın'dan olan 2000 TL alacağını
Erdem'e olan araba borcu ile takas edemez. Dikkat edilirse burada da karşılıklı
alacaklılık durumu yoktur
Ø Müteselsil
borçlular takas bakımından ayrı ayrı kişiler olarak değerlendirilir yani
Müteselsil borçlulardan birinin alacaklıdan Başka Bir nedenden dolayı alacağı
olsa bile diğer Müteselsil borçlular bu alacağı takas edemezler Burada da
karşılıklı alacaklılık yoktur
Ø Karşılıklılık ilkesinin istisnası alacağın devrinde ortaya
çıkmaktadır
Borçlu alacağın devrini
öğrendiği sırada devredene karşı sahip olduğu savunmaları devralana
karşı da ileri sürebilir
Borçlu Devri öğrendiği
anda muaccel olmayan alacağını, devredilen
alacaktan önce veya onunla aynı anda muaccel olması koşuluyla borcu ile
takas edebilir
ÖRNEK. Erdemin Aydına 1
NİSAN günü muaccel olacak 2000 TL alacağı var.
Aydının da Erdeme 1 ŞUBAT günü muaccel olacak
alacağı var.
Erdem alacağını Necatiye 1 OCAK günü devrediyor.
AYDININ ALACAĞI HENÜZ DOĞMAMIŞ. AMA ALACAĞI
DEVREDİLEN ALACAKTAN ÖNCE MUACCEL OLACAĞI İÇİN TAKAS İLERİ SÜREBİLİR.
Ø Yabancı
para borcuna ilişkin anlaşmada Aynen ödeme veya buna
benzer bir kayıt bulunmuyor ise Türk lirası ve yabancı para alacakları
takas edilebilir
Ø Talep ve dava konusu yapılamayan alacaklar takas edilemez Örneğin
eksik borçtan Doğan alacaklar
Ø Karşı
tarafın takas ileri sürme hakkı varsa alacaklı kural olarak takas İleri süremez
Ø Zamanaşımına uğramış bir alacak takas
edilebileceği anda henüz zaman aşımına uğramamış
ise takas İleri sürülebilir
Ø Alacağı
muaccel olmayan bir kişi takas beyanında bulunamaz
Ancak borçlunun iflası
halinde alacaklı muaccel olmasa bile alacağını müflise olan borcu ile takas
edebilir
Ø Alacaklardan
biri çekişmeli olsa bile takas İleri sürülebilir
Ø Aşağıdaki
alacaklar takas hakkının doğumundan sonra ancak
alacaklının rızasıyla takas edilebilir:
-
Haksız olarak alınmış
veya aldatma sonucunda alıkonulmuş eşyanın geri verilmesine veya bedeline ilişkin
alacaklar
-
Tevdi edilmiş eşyanın
geri verilmesine veya bedeline ilişkin alacaklar
-
Nafaka ve işçi ücreti gibi
borçlunun ve ailesinin bakımı için zorunlu olup özel niteliği gereği doğrudan alacaklıya verilmesi gereken alacaklar
Ø Takasın
hükümleri geçmişe etkilidir
Ø Takas
ileri sürme hakkından önceden feragat edilebilir [ZAMANAŞIMINDAN ÖNCEDEN
FERAGAT EDİLEMEZ.]
Aşağıdaki alacaklar zamanaşımına
uğramaz:
-
Taşınmaz rehni ile
teminat altına alınan alacaklar
-
Gemi ipoteği ile
teminat altına alınan alacaklar
-
Altsoyun denkleştirme
alacağı
-
Taşınmaz yüküne konu
olan alacaklar
! Taşınır Rehni alacak hakkında zamanaşımı
işlemesine engel olmaz
Bir borcun zamanaşımına uğraması için şu koşulların
bulunması gerekir
-
Borcun muaccel olması
-
zamanaşımı suresinin geçmiş olması
-
zamanaşımının durmamış olması
-
zamanaşımının kesilmemiş olması
Erteleyici koşula bağlı borçlarda zamanaşımı koşulun gerçekleştiği tarihten itibaren işlemeye
başlar
Asli edim yükümlülüğünün yerini Tali yüküm almışsa
zamanaşımı Aslı edim yükümlülüğünün muaccel olduğu
andan itibaren işlemeye başlar
Dönemsel edimlerde alacağın tamamı için zamanaşımı ifa edilmemiş ilk dönemsel edimin muaccel olduğu günde
işlemeye başlar
Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça her alacak 10
yılda zamanaşımına uğrar Bu genel zamanaşımı suresidir
Aşağıdaki alacaklar 5 yılda zamanaşımına uğrar:
-
kira
bedelleri, anapara faizleri ve ücret gibi diğer dönemsel
edimler
-
otel motel pansiyon ve tatil köyü gibi
yerlerdeki konaklama bedelleri ile lokanta ve
benzeri yerlerdeki yeme-içme bedelleri
-
küçük sanat işlerinden ve
küçük çapta perakende satışlardan doğan
alacaklar
-
vekalet, komisyon ve
acentelik sözleşmelerinden; ticari simsarlık ücreti alacağı
dışında simsarlık sözleşmelerinden doğan
alacaklar
-
yüklenicinin yükümlülüklerini ağır
kusuruyla hiç ya da gereği gibi ifa etmemesi dışında Eser
sözleşmesinden doğan alacaklar
Yüklenici ayıplı bir eser meydana getirmişse bu
sebeple açılacak davalar TESLİM TARİHİNDEN BAŞLAYARAK:
-
Taşınmaz yapılar dışındaki eserlerde
2 yıl
-
Taşınmaz yapılarda ise 5 yıl
-
Yüklenicinin ağır kusur varsa ayıplı
eserin niteliğine bakılmaksızın 20 yıl
geçmesiyle zamanaşımına uğrar.
Zamanaşımının başladığı gün sürelerin hesabında
dikkate alınmaz ve zamanaşımı sürenin son günü de hak kullanılmaksızın
geçirilirse dolmuş olur
Aşağıdaki hallerde zamanaşımı durur
-
velayet süresince çocukların ana ve
babalarından olan alacakları için
-
Vesayet süresince vesayet altında
bulunanların vasiden veya vesayet işleri sebebiyle devletten olan alacakları
için
-
evlilik devam ettiği sürece eşlerin
diğerinden olan alacakları için
-
hizmet ilişkisi süresince ev
hizmetlilerinin onları çalıştıranlardan olan alacakları için
-
borçlu alacak üzerinde intifa
hakkına sahip olduğu sürece
-
alacağı Türk mahkemelerinde ileri sürme
imkânının bulunmadığı sürece
-
Alacaklı ve borçlu sıfatının aynı
kişide birleşmesinde birleşmenin ileride geçmişe etkili olarak ortadan kalkması
durumunda bu durumun ortaya çıkmasına kadar geçecek sürede
-
Terekenin resmi defterinin tutulması
devam ettiği sürece
Zamanaşımının kesilmesi
Borçlu - borcu ikrar etmişse - faiz ödemiş veya -
kısmen ifada bulunmuşsa - rehin vermiş veya kefil gösterilmişse zamanaşımı
kesilir
Borçlunun borcu ikrar ettiğini gösteren başka
davranışlarda bulunması da zamanaşımını keser
Örneğin takas beyanında bulunması sulh isteminde
bulunması
Alacaklının - dava açması - hakeme başvurulması -
İcra takibinde bulunması - iflas masasına başvurulması zamanaşımını Keser
Ø Alacağın
bir kısmı için açılan dava yalnızca o kısım için zamanaşımını keser
Ø Asıl
alacak için açılan dava faize ilişkin zamanaşımı kesmez
İtiraz veya defi;
-
Mahkemenin yetkili veya görevli
olmaması ya da
-
düzeltilebilecek bir yanlışlık
yapılması ya da
-
vaktinden önce açılmış olması
nedeniyle reddedilmiş olup da o arada zamanaşımı
veya hak düşürücü süre dolmuş ise alacaklı 60 Günlük ek
süre içinde haklarını kullanabilir
Zamanaşimi müteselsil borçlulardan veya bölünemeyen
borcun borçlularından birine karşı kesilirse diğerlerine karşı da kesilmiş olur
Zamanaşımı asıl borçluya karşı kesilince kefile
karşı da kesilmiş olur
Zamanaşımı kefile karşı kesilince asıl
borçluya karşı kesilmiş olmaz
Ø Zamanaşımı
kesildikten sonra kural olarak işleyen yeni süre de eski sürenin aynısıdır
Borç - bir senetle ikrar edilmişse
ya da - mahkeme veya hakem kararına bağlanmışsa
yeni süre 10 yıldır.
Zamanaşımının sonuçları
-
borç sona ermez
-
Eksik borç söz konusu olur
-
yapılan ödeme geri istenemez
-
zaman aşımı sürekli bir defi hakkıdır
hakim tarafından resen dikkate alınmaz
-
asıl borçla birlikte yan
borçlar da zaman aşımına uğrar
-
Zamanaşımını uğramış bir
alacak koşulları varsa takasa konu yapılabilir
Dikkat: Asıl borca ilişkin dava açılması faize
ilişkin zamanaşımını kesmez
Ancak asıl borç zamanaşımına uğramışsa ona bağlı
faiz hakkı da zamanaşımına uğrar
Ø Zamanaşımından
önceden feragat edilemez [Takas hakkından önceden feragat edilebilir.]
Borç zamanaşımına uğramışsa borçlu zamanaşımı
defini ileri sürme hakkından feragat edebilir
Ø Müteselsil
borçlulardan birinin feragati diğerlerine karşı ileri sürülemez Aynı durum
bölünemeyen borcun borçlularından birinin feragat etmiş olması durumunda da
geçerlidir
Ø Asıl
borçlunun feragati kefile karşı ileri sürülemez
Alacaklıya Halef olma
Alacaklıya halef olma durumlarında
borç sona ermez
Borcu ifa eden üçüncü kişi ifası ölçüsünde
alacaklının haklarına Halef olur
Alacağı teminat altına alan kefalet ve rehin gibi
haklar da yeni alacaklı sıfatıyla üçüncü kişiye geçer
KURAL: Alacaklıya ifada bulunan üçüncü kişinin ona
halef olacağı borçlu tarafından ifadan önce
alacaklıya bildirildiği takdirde üçüncü kişi alacaklıya halef olur
Halefiyet bildirimi borçlu
tarafından yapılmalıdır ve ifadan önce
yapılmalıdır
İSTİSNA: Aşağıdaki hallerde borçlunun halefiyet
için alacaklıya bildirimde bulunmasına gerek yoktur:
-
başkasının borcu için rehnedilen bir
şey üzerinde aynı Hakkı bulunan kimsenin halefiyeti
-
Kefilin halefiyeti
-
Müteselsil borçlunun halefiyeti
-
sigortacının halefiyeti
Örnek: Aydın
Erdem'in borcu için kendi taşınmazı üzerinde ipotek tesis etmiştir.
Daha sonra Aydın Erdem'in borcunu Necati'ye
ödemiştir.
Bu durumda başkasının borcu için rehnettiği
taşınmazı üzerinde aynı hakkı bulunan Aydın borcunu ödediği Erdem'in yerine
geçer ve onun haklarına halef olur
Sınırlı ayni hak sahipleri için de bu Kural
geçerlidir
Üçüncü kişinin fiilini üstlenme
Örnek: Ankara Kazan yolunun asfaltlama işinin
ihalesine giren Yüklenici Aydın için Garanti Bankası tarafından ihale yapan
kuruma Teminat mektubu verilmiştir
Bu Teminat mektubu ile banka ihaleyi yapan kuruma
Aydın'ın fiilini üstlenmiştir
Aydın edimini ifası etmezse banka sorumlu olur
Üçüncü bir kişinin fiilini başkasına
karşı üstlenen bu fiilin gerçekleşmemesi
nedeni ile doğan MÜSPET zararı gidermekle
yükümlüdür
Ø Banka
teminat mektupları üçüncü kişinin fiilini üstlenme niteliğinde bir Garanti
sözleşmesidir
Ø Üçüncü kişinin fiilini üstlenen kişi gerçek kişi ise
- kefaletin şekline - kefil olma ehliyetine ve - eşin rızasına ilişkin hükümler
burada da uygulanır
Kefalet ve üçüncü kişinin fiilini üstlenme
arasındaki farklar şunlardır:
-
Üçüncü kişinin fiilini
üstlenenin borcu bağımsız bir borçtur
Kefilin borcu feri bir borçtur
-
Üçüncü kişinin fiilini üstlenmede fiili taahhüt edilen 3. kişi ile garanti alan arasında
herhangi bir borç ilişkisinin bulunması gerekmez
Ancak kefalet sözleşmesi kural
olarak mevcut ve geçerli bir borç için yapılabilir
-
Üçüncü kişinin fiilini
üstlenen kişinin garanti alanın zararını Tazmin etmesi durumunda ona halef
olması söz konusu değildir
Kefil alacaklıya ifada bulunduğu
ölçüde onun haklarına Halef olur
-
Kefil asıl borçluya ait olan ve asıl
borçlunun ödeme güçsüzlüğünden doğmayan bütün defileri alacaklıya karşı ileri
sürme hakkına sahip olduğu gibi bunları ileri sürmek zorundadır
Ancak üçüncü kişinin fiilini
üstlenmede kural olarak böyle bir durum söz konusu değildir
Üçüncü kişi yararına sözleşme
Örneğin Süleyman Osmancık'ta bulunan iş yerini
Aydın'a satmıştır. Fakat sözleşmede işyerinde şuan kiracı olarak bulunan
Necati'nin 3 yıl daha buradan tahliye edilemeyeceği kararlaştırılmıştır
Burada Necati lehine bir hüküm vardır
Üçüncü kişi yararına sözleşme bağımsız
bir sözleşme tipi değildir
Yararına sözleşme yapılan kişinin rızası
veya bilgisi aranmaz
Lehine sözleşme yapılan 3. kişinin de edimin
ifasında talep yetkisine sahip kılındığı sözleşmeler Tam 3 kişi yararına
sözleşmelerdir
Tam 3 kişi yararına sözleşmeler borç ilişkisinin nisbiliği ilkesinin istisnasıdır
3. kişi talep hakkını kullanmak istediğini borçluya
bildirdikten sonra alacaklı borçluyu İbra edemeyeceği gibi borcun nitelik ve
kapsamını da değiştiremez
Borçlu alacaklıya karşı ileri
sürebileceği savunmaları 3. kişiye de ileri sürebilir
Ancak borçlu bu borcu
ile sözleşmenin diğer tarafından yani alacaklıdan olan alacağını takas edemez
Başkasını çalıştıran kişi çalıştırdığı
kişiye karşı hukuki sorumluluğunu güvence altına almak üzere sigorta yaptırmış ise
sigortadan doğan haklar doğrudan çalışana ait
olur
Tam 3 kişi yararına sözleşmelerde 3. kişiye bir alacak hakkı tanınmış olmasına rağmen eksik 3.
kişi yararına sözleşmelerde sadece ifayı kabule
yetki verilmektedir
Eksik 3. kişi yararına sözleşmelerde ifayı yalnızca
sözleşmenin tarafı talep edebilir
[ÜÇÜNCÜ KİŞİ, EKSİK ÜÇÜNCÜ KİŞİ YARARINA
SÖZLEŞMELERDE İFAYI TALEP EDEMEZ. YALNIZC KABUL EDEBİLİR.]
Alacaklı ifaya kadar her zaman alacak hakkı
üzerinde tasarruf edebilir
19 KASIM SALI
2019
OSMANCIK
Yorumlar
Yorum Gönder