Ana içeriğe atla

BORÇLAR GENEL KİTAP ÖZETİ 2


BORÇLAR GENEL KİTAP ÖZETİ 2. KISIM
BORÇLARIN İFASI
>> Maddi bir fiille veya yapmama edimine ilişkin ifalarda edimin fiilen yerine getirilmesi ifa için yeterlidir
Tarafların edimin ifa amacıyla yerine getirildiği konusunda anlaşmış olmalarına gerek yoktur Tarafların fiil ehliyetine sahip olmalarına da gerek yoktur

>> İfa hukuki işlem ile gerçekleştiriliyorsa
ifanın geçerli olabilmesi için tarafların edimin borcun ifası amacıyla yerine getirildiği konusunda anlaşmış olmaları gerekir
Böyle bir durumda her iki tarafın da fiil ehliyetine sahip olması gerekir

Borcun bizzat borçlu tarafından ifa edilmesinde alacaklının menfaati bulunmadıkça borçlu borcunu şahsen ifa etmekle yükümlü değildir
Eser sözleşmesinde Yüklenici meydana getirilecek eseri doğrudan doğruya kendisi yapmak veya kendi yönetim altında yaptırmakla yükümlüdür. Ancak eserin meydana getirilmesinde yüklenicinin kişisel özellikleri önem taşımıyorsa işi başkasına da yaptırabilir
Vekalet sözleşmesinde vekil vekalet borcunu bizzat ifade etmekle yükümlüdür Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da mümkün kıldığı hallerde vekil işi başkasına yaptırabilir

!! Üçüncü kişinin ifası ile kural olarak borç son bulur
Üçüncü kişi ifayı bağış amacıyla yapmışsa borçluya başvuramaz
Borçlunun isteği ile ifada bulunmuşsa vekalet sözleşmesine göre borçluya başvurabilir
Borçlunun isteği dışında ifa yapmışsa gerçek vekaletsiz iş görme hükümleri uyarınca borçluya başvurabilir
Bazı durumlarda üçüncü kişinin ifası borcu sona erdirmez Borcu ifa eden üçüncü kişi ifası ölçüsünde alacaklının haklarına halef olur

Eşlerden biri birliğin giderlerine katılma yükümlülüğünü yerine getirmezse hakim onun borçlularına ödemeyi tamamen veya kısmen diğer eşe yapmalarını emredebilir

Borçlu neyi borçlanmışsa kural olarak onu ifa etmekle yükümlüdür (İfanın edime uygun olması ilkesi)
Kararlaştırılan edilen farklı bir şey ifa edilmiş ise ALUİD ifa söz konusu olur Böyle bir durumda borç ifa edilmemiş sayılır.

-     Seçimlik yetkide borcun konusu tektir
-     Seçimlik borçlarda birden çok edim vardır

Seçimlik yetkide edim borçlunun kusuru olmaksızın imkansızlaşmışsa borç sona erer. Yedek yedim onun yerine geçmez
Seçimlik borçlarda seçim hakkı kullanılmadan önce edimlerden biri borçlunun kusuru olmaksızın imkansızlaşmışsa borç sona ermez diğer edin borcun konusu olur

Örnek: Necati Aydın'a ineğini teslim etmeyi borçlanmıştır anlaşmaya göre Necati bu borcu Aydın'ın çiftliğinde 1 ay süreyle çalışarak da ifa edebilir Necati Aydın'a ineği teslim etmezse Aydın yedek edimin ifasını isteme yetkisine sahip değildir [ seçimlik borç ]

Borcun konusunu birden fazla edim oluşturmasına rağmen borçlu bunlardan yalnızca birini ifa ile borçtan kurtulacaksa seçimlik borç vardır

Örnek: Süleyman ile Aydın arasında yapılan sözleşmeye göre Aydın Süleyman'a ya televizyonunu ya da bilgisayarını teslim edecektir
Seçim hakkı seçimlik borçlarda kural olarak borçluya aittir
[SEÇİMLİK BORÇ > BORCUN KONUSU FAZLA
SEÇİMLİK YETKİ > BORCUN KONUSU TEK]

İfa esnasında tarafların anlaşması ile borçlanılan edimden başka bir şeyle borcun yerine getirilmesine ifa yerine edim denir
İfa yerine edim ile borç son bulur aradaki fark istenemez

İfa amacıyla edimde borçlu alacaklıya paraya çevirip alacağını alabilmesi için edimden başka bir şey teklif eder borç derhal sona ermez

Verilen şeyin ifa yerine edim mi yoksa ifa amacıyla edim mi olduğu tespit edilemiyorsa ifa amacıyla edim olarak kabul etmek uygun olur

Bölünemeyen bir borcun birden çok alacaklısı varsa alacaklılardan her biri borcun alacaklıların tamamına ifasının isteyebilir
Borçlu edimini alacaklılardan hepsine birden İfa etmek zorundadır

Bölünemeyen borcun birden çok borçlusu varsa borçlulardan her biri borcun tamamını ifa etmekle yükümlüdür
Birinin ifadesi ile borç son bulur
İfada bulunan borçlu durumun gereğinden aksi anlaşılmadıkça alacaklıya halef olur ve diğer borçlulardan payları oranında alacağını isteyebilir
Zamanaşımı bölünemeyen borcun borçlularından birine karşı kesilince diğerlerine karşı da kesilmiş olur
Borçlulardan birinin zamanaşımından feragat etmiş olması diğerlerine karşı ileri sürülemez.

Alacaklı aşağıdaki hallerde kısmı ifayi kabul etmek zorundadır
1. borcum miktarı kısmen ihtilaflı ise
2. sözleşmede borcun kısmen ifade edilebileceği öngörülmüşse
3.  kısmi ifaya kanun izin vermişse
4.  edimin miktarı itibarıyla bir defada ifası mümkün görünmüyorsa
5. dürüstlük kuralı gereği kısmı ifanın kabulü zorunlu ise

Çeşit borçlarında hukuki ilişkiden ve işin özelliğinden aksi anlaşılmadıkça edimin seçimi borçluya aittir
Borçlunun seçeceği edim ortalama nitelikten daha düşük olamaz

Yabancı para borçları sözleşmede aynen ödeme veya bu anlama gelen bir ifade bulunmadıkça ÖDEME GÜNÜNDEKİ rayiç üzerinden ülke parasıyla da ödenebilir
Borçlu açısından seçimlik yetki vardır

Yabancı para borcunun vade gününde ödenmemesi üzerine alacaktı borcun AYNEN veya VADE veya FİİLİ ÖDEME günündeki rayiç üzerinden TL olarak ödenmesini isteyebilir
[Aynen ödeme kaydı yoksa]

SORU: Faizin hukuki niteliği ile ilgili hangi ifade hatalıdır?
A. asıl alacağı genişleten fer'i bir haktır
B. asıl alacak geçersizse faiz alacağı da geçersizdir ve asıl alacak sona ererse kural olarak faiz de sona erer
C. asıl alacak temlik edildiği takdirde faiz alacağı da temlik edilmiş sayılır
D. Faiz asıl alacaktan bağımsız olarak dava konusu yapılamaz
E. Faize ilişkin ödeme kısmı ödeme sayılmaz alacaklı faize ilişkin ödemeyi kısmi ifa gerekçesiyle reddedemez
CEVAP) D
[ faiz asıl alacağın unsuru olmadığı için asıl alacaktan bağımsız olarak dava konusu yapılabilir ]
SORU: Anapara faizi ile ilgili hangi ifade hatalıdır?
A. Hem adi hem ticari işlerde anapara faizinin asıl alacağı geçmesi mümkündür
B.  Anapara faizi ödemekte temerrüde düşen borçludan icra takibine girişildiği veya dava açıldığı günden başlayarak temerrüt faizi istenebilir
C. Adi işlerde taraflarca belirlenecek anapara faizine ilişkin oran yasal faiz oranının %50 fazlasını aşamaz
D. Hem adi işlerde hem de ticari işlerde anapara faizi istenebilmesi için sözleşmede hüküm olması gerekir
E. Adi işlerde anapara faizi oranı için getirilen yasal sınır ticari işlerde uygulanmaz.
CEVAP ) D

Sözleşmede daha yüksek akdi veya temerrüt faizi kararlaştırılmadıkça takdirde yabancı para borcunun faizinde devlet bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanır.


Kısmi ödeme durumunda faiz veya giderler muaccel ise borçlunun kısmen yaptığı ödeme bu borçlardan mahsup edilir Asıl borçtan mahsup edilmez
Ancak borçlu faiz veya giderleri ödemede temerrüde düşmemiş ise kısmen yaptığı ödemeyi ana borçtan düşme hakkına sahiptir
Ancak faiz ve giderleri ödeme borcunda temerrüde düşmemiş borçlu kısmi ödeme durumunda asıl borçtan mahsup edilmesini isteyebilir.
Borçlu güvencesi daha iyi olan kısma mahsup etme hakkına sahip değildir
Kısaca kısmi ödeme teminatsız kısım varsa teminatsız kısma mahsup edilir
Borcun bir kısmı rehinle bir kısmı kefaletle teminat altına alınmışsa rehinle teminat altına alınan miktara mahsup edemez kefaletle alınan miktarı mahsup edilecektir
[rehin daha iyi teminat]

Bir borçlunun aynı kişiye birden çok borcu varsa ödenen bir miktar para şu sıralamaya göre borca mahsup edilir
-     Borçlu ve alacaklının bildirimine göre
-     ödeme gününde borçlu hangisini ödemek istediğini alacaklıya bildirmiş ise ödeme o borca mahsup edilir
-     Borçlu böyle bir bildirimde bulunmazsa yapılan ödeme derhal itiraz edilmiş olmadıkça alacaklının makbuzda gösterdiği borç için yapılmış sayılır
-     Borçlu borçlardan hangisini ödediğini belirtmemiş alacaktı da ödenen paranın hangi borca mahsup edileceğini makbuzda göstermemiş ise kanuni sıralama izlenir
1.Muaccel borca
2.Birden çok muaccel borç varsa aleyhine İlk takip başlatılan borca
3.Takip yapılmamış ise vadesi ilk önce gelmiş olan borca
4.Birden çok borcun aynı zamanda vadesi gelmişse mahsup orantılı olarak
5.Borçlardan hiçbirinin vadesi gelmemişse ödeme güvencesi en az olan borç için yapılmış sayılır

Borcu ifa eden borçlu, bir makbuz veya borcun tamamı ödenmişse buna ilişkin borç senedinin geri verilmesini veya iptalini isteyebilir
Alacaklı buna itiraz ederse borçlu ifadan kaçınabilir
Borcun tamamını ödenmemiş veya borç senedi alacaklıya başka haklar da vermekte ise borçlu ancak makbuz verilmesini ve ödemenin borç senedinin işlenmesini isteyebilir
Faiz veya kira bedeli gibi dönemsel edimlerden biri için alacaklı tarafından çekince belirtilmeksizin makbuz verilmişse önceki dönemlere ait edimler de ifa edilmiş sayılır

Alacaklı herhangi bir çekince belirtmeksizin anaparanın tamamı için makbuz vermişse faizlerini de almış olduğu kabul edilir [yani ana borcun ödendiğine dair makbuz aksi belirtilmedikçe faizin de ödendiğine karine sayılır]
Senet borçluya iade edilmişse borç sona ermiş sayılır

Borcun ifa yeri ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
A.Borcun ifa yeri tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenebilir ancak ifa yeri üzerinde hiç durulmamış olması sözleşmenin geçerli olarak kurulmasına engel değildir
B.İfa yeri işin niteliğinden anlaşılabiliyorsa bu halde ifa yeri o yerdir
C.Para borçları aksi kararlaştırılmadıkça alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilir
D.Kıymetli evraka bağlanmış para borçlarında da ödeme yeri alacaklının yerleşim yeridir
E.Parça borçları aksi kararlaştırılmadıkça sözleşmenin kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu yerde ifa edilir Ancak tarafların malın borçlunun yerleşim yeri dışında bir yerde olduğunu sözleşme kurulurken bilmemeleri durumunda borç borçlunun yerleşim yerinde ifa edilir
CEVAP ) D
[ Kıymetli evraka bağlanmış para borçları asıl borçlunun yerleşim yerinde ödeme için ibraz edilir
Para ve parça borcu dışındaki borçlar doğumları sırasında borçlunun yerleşim yerinde ifa edilir]
Alacaklının yerleşim yerinde ifası kararlaştırılan bir borcun doğumundan sonra alacaklının yerleşim yerini değiştirmesi sebebiyle ifa önemli ölçüde güçleşecek ise borç alacaklının önceki yerleşim yerinde ifade edilebilir
İfa zamanı taraflarca kararlaştırılmadıkça veya hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça her borç doğumu anında muaccel olur [yani süreye bağlı olmayan borçlarda ifa zamanı borcun doğumudur]
Borcun ifası gün belirtilmeksizin sadece ay belirlenmişse bundan o ayın son günü anlaşılır
Süre uzatılmış ise yeni süre aksi kararlaştırılmış olmadıkça önceki sürenin sona ermesini izleyen birinci günden başlar
Örneğin; son gün 28 Mayıs ise ve süre 1 ay uzatılmışsa yeni son gün 29 haziran olur
Kanun veya sözleşme ya da adet gereği olmadıkça borçlu erken ifada bulunması sebebiyle indirim isteyemez
Bazı tüketici sözleşmelerinde erken ödeme durumunda indirim yapılacağı belirtilmiştir
Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde kural tarafların edimlerini aynı anda ifa etmeleridir
Karşılıklı borç doğuran sözleşmelerde ödemezlik definin ileri sürdürebilmesi için şu koşulların bulunması gerekir
-     karşılıklı borç doğuran yani tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme bulunmalıdır
-     borçlar aynı sözleşmeden doğmuş olmalı ve birbirlerinin karşılığını oluşturmalıdır
-     Karşılıklı borçlar muaccel olmalıdır
-     Taraflardan biri edimini önce ifa ile yükümlü olmamalıdır
-     Karşı taraf edimini ifa etmemiş ve ifasını dahi teklif etmemiş olmalıdır

Karşılıklı borç doğuran bir sözleşmede sözleşmenin kurulmasından sonra ancak henüz borçların ifa edilmeden önce borçlu İfa güçsüzlüğüne düşmüş ise diğer taraf alacağı güvence altına alınıncaya kadar kendi borcunu ifadan kaçınabilir. Uygun sürede istediği güvence verilmezse sözleşmeden dönebilir

Haksız fiillerden Müteselsil borçluluk
Birden çok kişi birlikte aralarında işbirliği olup olmaması fark etmeksizin
-     bir zarara sebebiyet verdikleri veya
-     aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları
takdirde haklarında Müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır
Tazminatın müteselsil borçlular arasında paylaştırılmasında bütün durum ve koşullar özellikle onlardan her birine yüklenebilecek kusurun ağırlığı ve yarattıkları tehlikenin yoğunluğu dikkate alınır
Kendi payına düşenden fazla ödemede bulunan bir müteselsil borçlu zarar görenin haklarına halef olur ve diğerlerine rücu edebilir

[RUCU ZAMANAŞIMI 2 VE 10 YIL]
Rücu talebi tazminatın tamamının ödendiği ve birlikte sorumlu olunan kişinin öğrenildiği tarihten başlayarak 2 YILIN ve herhalde tazminatın tamamının ödendiği tarihten başlayarak 10 YIL geçmesi ile zaman aşımına uğrar
Tazminatın ödenmesi kendisinden istenilen kişi durumu birlikte sorumlu olduğu kişilere bildirmek zorundadır

Haksız fiillerde maddi tazminatın kapsamını etkileyen unsurlar şunlardır:
-     uğranılan zarar
-     kusurun derecesi
-     zarar görenin rızası
-     zarar görenin ortak kusuru
-     failin ekonomik durumu
-     diğer hal ve koşulları

Ölüm halinde uğranılan zararlar özellikle şunlardır:
-     cenaze giderleri
-     ölüm hemen gerçekleşmemiş ise tedavi giderleri ve çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar
-     ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar

Bedensel zararlar özellikle şunlardır
-     tedavi giderleri
-     kazanç kaybı
-     çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar
-     ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar

Kısmen veya tamamen rucu edilemeyen Sosyal Güvenlik ödemeleri ile İfa amacını taşımayan ödemeler destekten yoksun kalma zararlarının ve bedensel zararların belirlenmesinde göz önüne alınmaz Zarar veya Tazminattan indirilemez.
Hesaplanan tazminat miktarı esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılmaz
İdarenin eylemleri ile meydana gelen vücut bütünlüğünün ihlali veya ölüm durumunda zararlara ilişkin davalarda Türk Borçlar Kanunu ve sorumluluk hukuku ilkeleri uygulanır.
Şu hususa dikkat etmek gerekir
Zarar görenin rızası bir hukuka uygunluk sebebidir ve haksız fiil sorumluluğu gündeme gelmez
Ancak zarar görenin rızası hukuka aykırı ise hakim bu durumu tazminattan indirim veya tazminatı kaldırma sebebi sayabilir
Fail zarara hafif kusuruyla sebep olmuş ve tazminat ödediğinde yoksulluğa düşecek ve hakkaniyet de gerektiriyorsa hakim tazminatı indirebilir
Maddi tazminat Aynen veya nakden Tazmin şeklinde olabilir
Adi işlerde haksız rekabet konusunda Türk Borçlar Kanunu 57 maddesi hükmü uygulanır
Gerçek olmayan haberlerin yayılması veya bu tür ilanların yapılması ya da dürüstlük kurallarına aykırı diğer davranışlarda bulunması yüzünden müşterileri azalan veya onları kaybetme tehlikesi ile karşılaşan kişi bu davranışlara son verilmesini ve kusurun varlığı halinde zararının giderilmesini isteyebilir

!! Tüzel kişiler ve ayırt etme gücü bulunmayanlar manevi tazminat talep edebilirler
Kişilik hakkı zedelenen kişi manevi tazminat olarak bir miktar para ödenmesini talep edebilir. Hakim bunun yerine veya buna ek olarak başka bir tazminat biçimine de karar verebilir

Bedensel zarara uğrayan kişi hakimden manevi tazminat talep edebilir bu durumda hakim bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir
Ağır bedensel zarar veya ölüm halinde zarar görenin veya ölenin yakınlarının talebi üzerine manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir

MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT DAVASI
DAVACILAR:
Zarar gören: ayırt etme gücüne sahip küçük veya kısıtlı ise maddi tazminat davasının yasal temsilcisinin rızası ile açabilir. Ancak bu kişiler manevi tazminat davasını tek başına açabilir. Zarar gören ayırt etme gücüne sahip değilse onun adına maddi ve manevi tazminat davasını yasal temsilcisi  açar. Zarar gören dava açılmadan ölmüşse maddi tazminat davası açma hakkı mirasçılara geçer. Manevi tazminat talebinin mirasçılara geçmesi için ise mirasbırakan tarafından ileri sürülmüş olması gerekir
ölenin mirasçıları
ölenin desteğinden yoksun kalanlar
zarar görenin veya ölenin yakınları: ağır bedensel zarar veya ölüm halinde zarar görenin veya ölenin yakınları kendi uğradıkları manevi zarar için tazminat talebinde bulunurlar

Haksız fiilden doğan maddi ve manevi tazminat davalarında görevli mahkeme: Asliye Hukuk Mahkemesi
Dava:
-     davalının yerleşim yeri
-     haksız fiilin işlendiği yer
-     zararın meydana geldiği  ya da gelme ihtimalinin bulunduğu yer
-     zarar görenin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir

Tazminat davasına bakan hukuk hakimi failin kusurunun olup olmadığı ve ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleri ile bağlı değildir
Hukuk hakimi ceza hakiminin Beraat kararı ile bağlı değildir
Hukuk hakimi ceza hakiminin kusurun değerlendirilmesine ilişkin kararı ile ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı ile bağlı değildir

!! Bedensel zararın kapsamı karar verme sırasında tam olarak belirlenemiyorsa hakim KARARIN KESİNLEŞMESİNDEN  başlayarak 2 YIL  içinde tazminat hükmünü değiştirme yetkisini saklı tutabilir
Tazminat davasında hakim geçici ödemeye bükme edebilmesi için gereken şartlar şunlardır:
-     davacının iddisasının haklılığını gösteren  inandırıcı kanıtlar sunmuş olması
-     davacının ekonomik durumunun geçici ödemeyi gerektiriyor olması
-     davacının talepte bulunmuş olması
Geçici ödemelere ilişkin hüküm haksız fiil davalarının yanında sözleşmeye dayanan tazminat davalarında da uygulanabilir
Çünkü haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümler kıyas yoluyla sözleşmeye aykırılık hallerinde de uygulanır
Haksız fiilde tazminat yükümlüsü fiilin işlendiği tarihte temerrüde düşmüş olur ayrıca İhtar gerekmez
Tazminat istemi zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar
Tazminat istemi her halde fiilin işlendiği tarihten başlayarak 10 yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar
Ceza kanununda daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörülmüşse Bu süre uygulanır
!! Hukuka ve ahlaka aykırı bir fiilin sonucunda borç doğmuşsa sürekli Defi hakkı bulunduğu unutulmamalıdır
Haksız fiil sorumluluğu ile sözleşme sorumluluğu yarışıyor ise sözleşmeye dağılmasının avantaj noktaları şunlardır:
-     Haksız fiil sorumluluğunda zarar verenin kusurunu ispat yükü zarar görene yani alacaklıya aittir. Sözleşme sorumluluğunda kusursuzluğunu ispat yükü borçluya aittir
-     Haksız fiil sorumluluğunda 2 ve 10 yıllık sureler vardır. Sözleşme sorumluluğunda sadece 10 yıllık zamanaşımı süresi vardır
-     Haksız fiil sorumluluğunda adam çalıştıran Kurtuluş kanıtı getirebilir Sözleşme sorumluluğunda yardımcı şahıs kullanan böyle bir imkana sahip değildir




SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME
Zenginleşmenin meydana gelebilmesi için şu şartlar gerekir
-     Zenginleşme
-     zenginleşmenin başkasının mal varlığından veya emeğinden gerçekleşmesi
-     zenginleşme ile zenginleştirici olay arasında illiyet bağı bulunmalı
-     zenginleşme haklı bir sebebe dayanmamalı
Aynı dava açılması gereken hallerde koşullar gerçekleşmeyeceği için sebepsiz zenginleşme davası açılamaz.
Örneğin:  Geçersiz bir taşınmaz satış sözleşmesi varsa mülkiyet karşı tarafa geçmez Aynı bir dava olan sicilin düzeltilmesi davası açılır Sebepsiz zenginleşme davası açılamaz

Bir hukuki sebebe dayanan zenginleşmeler durumunda sebepsiz zenginleşmesi davası açılamaz
Yani geçerli bir sözleşmeye dayanan bir dava ile sebepsiz zenginleşme davası yarışmaz

Aşağıdaki zenginleşmeler haklı bir sebebe dayanmaktadır yani sebepsiz zenginleşmedir:
-     Geçerli bir hukuki sebebin olmaması ve borçlanılmamış edimin ifası
[ Borçlanmadığı bir edimi kendi isteğiyle yerine getiren kimse bunu ancak kendisini borçlu sanarak yerine getirdiğini ispat ederse geri isteyebilir Bir kişi borçlu olmadığını bilerek ifada bulunmuşsa kural olarak bu durum bağışlama sayılır ]
[Taraflar arasındaki bir sözleşme ilişkisi çerçevesinde yapılan fazla ödemeler sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre değil sözleşme hukuku kurallarına göre geri istenebilir ]
-     Hukuki sebebin gerçekleşmemesi
-     Hukuki sebebin ortadan kalkması
-     Başkasının hukuken korunan bir değerine haksız müdahale sonucu ortaya çıkan bir zenginleşme varsa bu zenginleşme de sebepsiz zenginleşmedir
Örneğin:  Ahmet'in komşu bahçedeki kümesteki yumurtaları 1 ay boyunca tüketmesi
Bu örnekte haksız fiil hükümlerine göre de Ahmet'e başvurulabilir
Yani haksız fiilden doğan tazminat davası ve sebepsiz zenginleşme davası yarışabilir
-     Sebepsiz zenginleşme tabiat olayından veya bir hayvan fiilinden de kaynaklanabilir
-     Sebepsiz zenginleşmenin varlığı için zenginleşenin kusuru aranmaz
-     Tam ehliyetsizler de sebepsiz zenginleşmelerinden sorumlu olur

Sebepsiz zenginleşme hükümleri ve gerçek vekaletsiz iş görme hükümleri birbiriyle yarışmaz
Gerçek vekaletsiz iş görme durumunda iş gören
- durumun gereğine göre zorunlu ve yararlı bulunan bütün masrafları faizi ile birlikte ödenmelidir ve
- gördüğü iş dolayısıyla üstlendiği edimleri ifa etmelidir.
- Hakimin takdir edeceği zararı da gidermelidir

Bir kişi vekaleti olmadan başkasının hukukça korunan bir menfaatine müdahale ile kendi yararına bir iş görmüşse gerçek olmayan vekaletsiz iş görme vardır
Gerçek olmayan vekaletsiz davası ile sebepsiz zenginleşme yarışır
Örneğin:  Aydın'ın Necati'nin yaptığı portreleri izinsiz olarak bir fuarda sergilemesi sonucu 3000 TL kazanç elde etmesi

Gerçek olmayan vekaletsiz iş görme davası ile kötü niyetli işgörenin elde ettiği tüm kazançların iadesi talep edilebilir
Sebepsiz zenginleşme davasında ise objektif sebepsiz zenginleşme miktarı talep edilebilir
Sebepsiz zenginleşme talebi aynı değil şahsi bir taleptir
Sebepsiz zenginleşenin iflası halinde zenginleşme konusu mal iflas masasında bulunsa bile malın iadesi istenemez. İade alacağı para alacağını dönüşmüş olur

Sebepsiz zenginleşme talebi aynı zamanda nispi bir taleptir. Yalnızca zenginleşen ve külli haleflerine karşı ileri sürülebilir


Sebepsiz zenginleşen aynen iade ile yükümlüdür
Eğer malın yerine başka bir değer geçmişse bunu iade ile yükümlüdür Aynen iadenin mümkün olmaması durumunda bedel üzerinden iade yapılır

İyiniyetli sebepsiz zenginleşenin iade borcu ve giderleri talep hakkı
-     Elinde kalanı iade
-     Zorunlu ve yararlı giderleri talep hakkı
-     Lüks giderler ayrılıp alma hakkı

Kötü niyetli sebepsiz zenginleşenin iade borcu ve giderleri talep Hakkı
1. zenginleşmenin tamamını ödeme
2. zorunlu giderleri talep hakkı
3. yararlı giderlerden sadece geri verme zamanında mevcut olan değer artışının isteyebilme
4. Lüks giderleri ayırıp alma hakkı

İyi niyetli sebepsiz zenginleşen zenginleşme konusu şeyi bağışlamışsa iade borcu yoktur
Şeyin yok olmasından veya hasara uğramasından sorumlu değildir

Sebepsiz zenginleşen kötü niyetli ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur.
İyi niyetli ise temerrüt için bildirim şarttır

Sebepsiz zenginleşmeden doğan iade alacağı hak sahibinin
-     GERİ İSTEME HAKKI OLDUĞUNU ÖĞRENDİĞİ tarihten başlayarak 2 yıl ve
-     herhalde ZENGİNLEŞMENİN GERÇEKLEŞTİĞİ tarihten başlayarak 10 yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar

Zenginleşme zenginleşenin bir alacak hakkı kazanması sureti ile gerçekleşmişse diğer taraf, İstem hakkı zamanaşımına uğramış olsa bile her zaman bu borcunu ifadan kaçınabilir Burada sürekli bir defi hakkı vardır
Eksik borç durumunda sebepsiz zenginleşme davası açılamaz
Hukuka ve ahlaka aykırı bir sonucun gerçekleşmesi amacıyla verilen şey geri istenemez. Açılan davada hakim bu şeyin devlete mal edilmesine karar verebilir
Örneğin:  Aydın dayıoğlu Uğur'u öldürmesi için Kamile 5 dolar para vermiştir fakat Kamil edimini yerine getirmemiştir
Burada Aydın hukuka aykırı bir sonucun gerçekleşmesi için verdiği 5000 doların sebepsiz zenginleşme ile iadesini isteyemez




ALACAKLI TEMERRÜDÜ
Yapma veya verme edimi gereği gibi kendisine önerilen alacaklının haklı bir sebep olmaksızın onu kabulden veya borçlunun borcunu ifa edebilmesi için kendisi tarafından yapılması gereken hazırlık fiillerini yapmaktan kaçınmasına alacaklının temerrüdü denir
Alacaklı müteselsil borçlulardan birine karşı temerrüde düşerse diğerlerine karşı da temerrüde düşmüş olur
Alacaklının temerrüde düşmesi için koşullar şunlardır
-     yapma veya verme borcu bulunmalı
-     borcun ifası mümkün olmalı
-     Borcun gereği gibi ifası teklif edilmiş olmalı
-     alacaklı haklı bir sebep olmadan ifayı kabulden veya ifa için gerekli hazırlık fiillerini yapmaktan kaçırmış olmalı
Yapmama borçlarında alacaklı temerrüdü olmaz
Alacaklının temerrüdü için alacaklının kusurlu olmasına gerek yoktur
Alacaklının temerrüdü sonuçları şunlardır
1.Alacaklının temerrüt durumu borçlunun temerrüde düşmesine engel olur
2.Temerrüde düşen alacaklı ödemezlik defi İleri süremez
3.Borçlu alacaklının temerrüdü nedeniyle yaptığı giderleri alacaklıdan talep edebilir
4.Borçlunun borç konusu şeyi özenle muhafaza etme sorumluluğu hafifler
5.Alacaklının temerrüdü borcu kendiliğinden sona erdirmez
6.Alacaklı kefilin ifa teklifini haklı bir sebep olmaksızın reddederse kefil borcundan kurtulur
7.Verme edimlerinde alacaklının temerrüde düşmesi durumunda borçlu hasar ve giderleri alacaklıya ait olmak üzere teslim edeceği şeyi tevdi ederek borcundan kurtulabilir [yani verme edimlerinde alacaklının temerrüdü durumunda TEVDİ ile BORÇ SON BULUR]
Borçlunun malı tevdi edeceği yeri İFA YERİNDEKİ hakim belirler Ticari mallar hakim kararı olmadan da bir ardiyeye tevdi edilebilir
Borçlu tevdi ettiği şeyi geri alabilir Bu durumda alacak bütün yan hakları ile birlikte varlığını sürdürür Ancak alacaklı tevdi edilen şeyi kabul ettiğini bildirmiş ise veya bir rehnin ortadan kaldırılması sonucunu doğurmuşsa artık borçlu tebdi ettiği şeyi geri alamaz
Verme edimlerinde tevdi edilmeye elverişli olmayan şeyler satılır ve bedeli tevdi edilebilir. Bunun için alacaklıya önceden ihtarda bulunulması ve hakimden izin alınması gerekir
Satış kural olarak açık artırma ile olur
-     Mal borsada kayıtlı veya piyasa fiyatı olan bir malsa ya da
-     Yapılacak gidere oranla değeri az ise satış açık artırma yoluyla yapılmak zorunda değildir

Hakim önceden ihtarda bulunma koşulunu aramaksızın satışa izin verebilir

Yapma edimlerinde alacaklının temerrüdü durumunda borçlu borçlunun temerrüdüne ilişkin hükümlere göre sözleşmeden dönebilir
Buna göre borçlu alacaklıya ifayı kabul etmesi için süre tayin eder
Süre içerisinde ifa kabul edilmezse borçlu sözleşmeden döner ve menfi zararlarının tazmini ister

BORÇLUDAN KAYNAKLI NEDENLERLE BORCUN İFA EDİLMEMESİ
Geçerli olarak doğmuş ifası mümkün ve muaccel bir borç ifa edilmezse alacaklı kural olarak Aynen ifa talebinde bulunabilir
Bunun için bir ifa davası açar
Taşınmazlara ilişkin ifa davası sonucunda mahkeme mülkiyetin geçtiğine hükmeder Mülkiyet mahkeme kararı ile geçer Daha sonra yapılan tescil açıklayıcı tescildir
Taşınırlarda mahkeme mülkiyetin geçirilmesine karar verir mahkeme kararı ile taşınırlarda mülkiyet geçmez

Yapma borcu borçlu tarafından ifa edilmediği takdirde alacaklı masrafı borçluya ait olmak üzere edimin kendisi veya başkası tarafından yapılmasına izin verilmesini isteyebilir
Yapmama borcuna aykırı davranan borçludan alacaklı bu yüzden uğranılan zararların tazminini isteyebilir
Yapma ve yapmama edimlerinde borçlu temerrüdü durumunda alacaklı borca aykırı durumun ortadan kaldırılmasını veya bu konuda masrafı borçluya ait olmak üzere kendisinin yetkili kılınmasını isteyebilir


Borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkansızlaşırsa borç sona erer Kusursuzluğunu ispat yükü borçluya aittir [ SONRAKİ KUSURSUZ İMKANSZLIK]
Sonraki kusurlu imkansızlık durumunda borç sona ermez. Asli edimin yerini tali yüküm alır Alacaklı müspet zararın tazmini isteyebilir [SONRAKİ KUSURLU İMKANSIZLIK]

Bölünebilen edimlerde borcun ifası kısmen imkansızlaşmışsa alacaklı imkansız olmayan kısmın ifasını isteyebilir
Geri kalan kısım için imkansızlığa ilişkin hükümler uygulanır
Fakat kalan kısmın ifası alacaklı için bir anlam ifade etmezse edimin tamamı için imkansızlığa ilişkin hükümler uygulanır
Sonraki kusurlu imkansızlık durumunda alacaklıya sözleşmeden dönme hakkı tanınmamıştır
Müspet zararın tazmini istenildiğinde borç sona ermez
Borcun konusu değişir
Borç sona ermediği için borç için verilmiş teminatlar tazminat alacağı için varlığını devam ettirir
Borca ilişkin savunma araçları tazminat alacağı için de dermeyan edilebilir
Müspet zararın tazminini istendiği durumlarda sözleşme devam ettiğine göre alacaklı da kendi edimini ifa eder
Mübadele teorisine göre alacaklı edimini aynen ifa etmelidir
Fark teorisine göre tazminat olarak edimler arasındaki farkı talep edecektir

Borç gereği gibi ifa edilmezse  [burada ifa vardır ama gereği gibi ifa yoktur yani kötü ifa vardır]  borçlu kendisine hiçbir kusuru yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür
Zararı ispat yükü alacaklıya aittir [ m. 112]
Satım sözleşmesinde kötü ifa ile karşılaşan alıcı aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir
-     Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme
-     satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme
-     aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılan ücretsiz onarılmasını isteme
-     İmkan varsa satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme

Borçlunun sorumluluğunun özellikleri: [m.112]
Borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi nedeniyle tazminat talep edilebilmesi için borçlunun kusurlu olması gerekir
Borçlu her türlü kusurundan sorumlu olur
Sözleşmeye aykırılık durumlarında kusurun varlığını alacaklı ispatlamak zorunda değildir Kusursuzluğunu ispat yükü borçluya aittir yani borçlu aleyhine bir kusur karinesi vardır
Haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümler kıyas yoluyla sözleşmeye aykırılık hallerinde de uygulanır BK 114
Sözleşmeden doğan zarar Maddi zarar ve Manevi zarar olarak ikiye ayrılır
Maddi zararlar Menfi zararlar ve Müspet zararlardır.
Ø Menfi zarar sözleşmenin geçerliliğine olan güvenin boşa çıkmasından dolayı uğranılan zarardır
Ø Fiili zararlar ve kaçırılan fırsatları kapsar
Ø Müspet zarar geçerli bir sözleşmenin ifa edilmemesinden doğan zarardır.
Ø  Fiili zararları ve yoksun kalınan kazançları kapsar


Borçlunun sözleşmeye aykırı davranışlarından tamamen veya kısmen sorumlu olmayacağına dair ÖNCEDEN YAPILAN anlaşmaya Sorumsuzluk Anlaşması denir
Zarar doğduktan sonra yapılan anlaşma borçtan kurtarma yani İbra veya sulh Anlaşması olabilir
Sorumsuzluk Anlaşması alacaklı bakımından bir tasarruf işlemidir
Sorumsuzluk Anlaşması borçlu bakımından kazandırıcı işlemdir
Borçlunun ağır kusurundan sorumlu olmayacağına dair önceden yapılan sorumsuzluk anlaşmaları kesin hükümsüzdür
Borçlunun hafif kusurundan sorumlu olmayacağına dair sorumsuzluk Anlaşması yapılabilir.

Aşağıdaki iki durumda borçlunun hafif kusurundan sorumlu olmayacağına dair anlaşmalar kesin hükümsüzdür
-     Hizmet sözleşmesinden kaynaklanan borçlar
Borçlunun alacaklı ile hizmet sözleşmesinden kaynaklanan herhangi bir borç sebebiyle sorumlu olmayacağına ilişkin olarak önceden yaptığı her türlü anlaşma kesin olarak hükümsüzdür
-     Uzmanlığı gerektiren bir hizmet meslek veya sanatın kanun ya da yetkili makamlar tarafından verilen izinle yürütüldüğü durumlara ilişkin borçlar
Uzmanlığı gerektiren bir hizmet meslek veya sanat kanun ya da yetkili makamlar tarafından verilen izinle yürütülebiliyorsa borçlunun hafif kusurundan sorumlu olmayacağına ilişkin önceden yapılan anlaşma kesin olarak hükümsüzdür

Yardımcı kişilerin fiillerinden sorumluluk
Sorumluluğun şartları şunlardır
-     borcun ifası veya bir borç ilişkisinden doğan hakkın kullanılmasının yardımcı kişiye bırakılması
-     Borçlu ile yardımcı kişi arasında emir alma ilişkisinin olması şart değildir
-     yardımcı şahsın alacaklıya borca aykırı davranış ile Zarar vermiş olması
[ Borcu aykırı davranışlar 1- ifa imkansızlığı 2- borçlunun temerrüdü 3-  borçlunun gereği gibi borcu ifa etmemesi olabilir ]
-     Borç bizzat borçlu tarafından yerine getirilmiş olsaydı borçlunun zarardan sorumlu tutulabiliyor olması
Yardımcı kişilerin fiillerinden sorumluluk için gerek yardımcı kişinin gerekse borçlunun gerçek bir kusurunun bulunması gerekmez Farazi kusur yeterlidir
Kurtuluş kanıtı getirme imkanı yoktur
İlliyet bağının kesildiği ispatlanarak ancak sorumluluktan kurtulabilir
Yardımcı kişi ayırt etme gücüne sahip olmasa bile borçlunun sorumluluğu gündeme gelebilir
-     Sorumluluk anlaşması bulunmaması
Yardımcı kişilerin fiilinden doğan sorumluluk önceden yapılan bir anlaşma ile tamamen ya da kısmen kaldırılabilir
Yardımcı kişilerin kast ve ağır ihmalinden dahi borçlunun sorumlu olmayacağı öngörülebilir.
!! Uzmanlığı gerektiren bir hizmet meslek veya sanat ancak kanun veya yetkili makamlar tarafından verilen izinle yürütülebiliyorsa borçlunun yardımcı kişilerin fiillerinden hafif kusurlarından dahi sorumlu olmayacağını ilişkin anlaşma kesin olarak hükümsüzdür

Yardımcı kişilerin fiillerinden sorumluluk ve adam çalıştıranın sorumluluğu arasındaki farklar  [ m. 114 ve m 66)
Ø Yardımcı kişilerin sorumluluğunda sözleşmesel bir sorumluluk söz konusudur [SÖZLEŞME]
Adam çalıştıranın sorumluluğu sözleşme dışı bir sorumluluktur [HAKSIZ FİİL]
Ø Zarar gören kişi ile yardımcı şahıs kullanan kişi arasında önceden kurulmuş bir borç ilişkisi bulunmalıdır
Zarar gören ve zarar veren çalışan işçi çalıştıran kişi arasında akdi bir ilişkinin bulunması aranmaz
Ø Yardımcı kişilerin sorumluluğunun uygulanabilmesi için borçlu ve yardımcı kişi arasında istihdam ilişkisi olması zorunlu değildir
Adam çalıştıranın sorumluluğunda adam çalıştıran ve çalıştırılan kişi arasında bir istihdam ilişkisi olmalıdır
Ø Yardımcı kişilerin sorumluluğunda kurtuluş kanıtı getirme imkanı yoktur
Adam çalıştıranın sorumluluğunda kurtuluş kanıtı getirme imkanı vardır
Ø Yardımcı kişilerin sorumluluğuna göre ileri sürülecek talepler kural olarak 10 yıllık zamanaşımına tabidir
Adam çalıştıranın sorumluluğuna ilişkin talepler haksız fiil sorumluluğuna ilişkin 2 ve 10 yıllık zamanaşımına tabidir

BORÇLUNUN TEMERRÜDÜ
Borçlu temerrüdünün koşulları şunlardır
-     borcun ifası mümkün olmalıdır
-     alacaklı ifayı kabule hazır olmalıdır
-     borç muaccel olmalıdır
-     borçluya ihtarda bulunulmuş olmalıdır
-     temerrüt için kusur aranmaz

Borçlu temerrüde düştükten sonra edim imkansızlaşmışsa imkansızlık meydana gelene kadar temerrüt hükümleri uygulanır
İmkansızlık meydana geldikten sonra temerrüt son bulur

Temerrüde düşen borçlu beklenmedik kaza nedeniyle doğacak zarardan kural olarak sorumludur
Muaccel bir borcun borçlusu defi ileri sürme hakkına sahip olmasına rağmen bu hakkı kullanmamışsa temerrüde düşer
Ancak daha sonra defi ileri sürerse temerrüt sonuçları ile birlikte ortadan kalkar

Tacirler arasında borçluyu temerrüde düşmek için yapılan ihtar
-     noter aracılığı ile
-     taahhütlü  bir mektupla
-     telgrafla
-     güvenli elektronik imza ile yapılabilir
Bu hükmün uygulanması için her iki tarafın da Tacir olması ve ihtarın her iki tarafın da ticari İşletmesi ile ilgili bir işten kaynaklanması gerekir
Tacirler arasındaki ihtarın şekli geçerlilik şartı değil ispat şartıdır

İhtara gerek olmadan borçlunun temerrüde düşeceği haller:
-     Borcun ifa edileceği gün taraflarca belirlenmişse yani belirli vade varsa
-     İfa gününü belirleme yetkisi sözleşme ile taraflardan birine verilmiş ve bu taraf usulüne uygun bildirimde bulunmak suretiyle günü belirlemişse
-     Haksız fiilde fiilin işlendiği tarihte borçlu temerrüde düşer
-     Sebepsiz zenginleşmede zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşer. Sebepsiz zenginleşen iyi niyetli ise temerrüdü için ihtar gerekir
-     Borçlunun borcu ifa etmeyeceğini kesin bir şekilde belirttiği durumlar

Borçlu temerrüdünde kusura bağlı olmayan sonuçlar:
-     Aynen ifa talebi
-     Aynen ifadan vazgeçme
-     Gecikme faizi
-     Sözleşmeden dönme

Kusura bağlı sonuçlar
-     Gecikme tazminatı
-     Munzam zararın tazmini
-     Müspet zararın tazmini
-     Menfi zararın tazmini

Borçlunun temerrüdünde genel sonuçlar:
Alacaklı temerrüde düşen borçludan aynen ifayı talep edebilir
Alacaklı temerrüde düşen borçludan gecikme tazminatı isteyebilir
Temerrüde düşen borçlu beklenmedik hal nedeniyle doğacak zarardan sorumludur. Kazada kusurunun olmaması onu sorumluluktan kurtarmaz Temerrüde düşen borçlunun kazadan sorumlu olmaması için şu iki durumdan birini ispatlaması gerekir
-     Temerrüde düşmekte kusuru olmadığını [dikkat kazanın meydana gelmesinde kusurlu olmadığını değil]
-     Borcu zamanında ifa etmiş olsaydı bile beklenmedik halin ifa konusu şeye zarar vereceğini
Para borçlarında borçlunun temerrüdünün özel sonuçları
-     Temerrüt faizi
Temerrüt faizi zarar ve kusurdan bağımsız bir sonuçtur
Temerrüt faizi kural olarak borçlunun temerrüde düştüğü tarihi izleyen günden itibaren işlemeye başlar ve borcun ifa edildiği güne kadar devam eder
Ancak faiz veya İrat borçlarında ya da bağışlanması vaat edilen bir miktar parada temerrüde düşülmesi halinde icra takibine girişildiği veya dava açıldığı günden başlayarak temerrüt faizi istenebilir
-     Munzam zararın tazmini
Alacaklı para borcunun zamanında ifa edilmemesi nedeniyle temerrüt faizini aşan bir miktar zarar görmüşse bunun tazminini isteyebilir

Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde borçlunun temerrüdünün özel sonuçları
Ø Alacaklıya tanınan seçimlik haklar
-     Aynen ifa ve gecikme tazminatı talep hakkı
-     Aynen ifadan vazgeçerek müspet zararın giderilmesini talep hakkı
-     Sözleşmeden dönme ve menfi zararın giderilmesi isteme hakkı
Son 2 Hakkın kullanılması için kural olarak ek süre verilmesi gerekir
Şu hallerde ek süre verilmesine gerek yoktur:
-     Borçlunun içinde bulunduğu durumdan veya tutumdan süre verilmesinin etkisiz olacağı anlaşılıyorsa
-     Borçlunun temerrüdü sonucunda borcun ifası alacaklı için yararsız kalmışsa
-     Borcun ifasını belirli bir zamanda veya belirli bir süre içinde gerçekleşmemesi üzerine ifanın artık kabul edilmeyeceği sözleşmeden anlaşılıyorsa [Yani kesin vade söz konusu ise]

Belirli vadeli ticari satışlarda satıcının temerrüdünde özgü hükümler
-     Alıcı malı ticari gaye ile satın almışsa [yani malı tekrar satarak kar elde etmeyi meslek edinmişse] ticari satıştan bahsedilir
-     Ticari bir satışta satıcının edimini ifa etmesi için belirli bir vade öngörülmüşse bu vade kesin vade kabul edilir
-     Belirli vadeli ticari bir satışta satıcının temerrüdü durumunda alacaklı hangi seçimlik hakkı kullandığına dair bir beyanda bulunmazsa karine olarak Aynen ifadan vazgeçerek müspet zararın giderilmesini istediği kabul edilir Oysa adi satışlarını alacaklının sessiz kalması aynen ifada ısrar ettiği anlamına gelir
Satış sözleşmesinde alıcının temerrüdüne özgü hükümler
Ø Satış konusu mal bedeli ödendikten sonra veya ödeme anında teslim edilecekse [ yani peşin veya ön ödemeli satış varsa] ve alıcı bedeli ödemede temerrüde düşerse satıcı ek süre vermeden ancak durumu geciktirmeksizin alıcıya bildirmek koşuluyla sözleşmeden dönebilir
Ø Malın zilyetliği satış bedeli ödenmeden alıcıya devredilmişse [yani veresiye satış varsa] Alıcının temerrüdü sebebiyle satıcının dönme hakkını kullanarak satılanı geri alması bu hakkın sözleşmede açıkça saklı tutulmasına bağlıdır
[Mal para ödendikten sonra veriliyorsa ön ödemeli satış
Mal paranın ödenmesi anında veriliyorsa peşin satış
Mal para ödenmesinden önce veriliyorsa veresiye satış söz konusudur]
Mülkiyeti muhafaza kaydı ile satışlarda satıcı dönme hakkını saklı tutmuş sayılır
[NORMAL VERESİYE SATIŞTA > ALICI PARAYI ÖDEMEZSE SATICININ DÖNME HAKKI VARDIR DENMESİ GEREKİR.
MÜLKİYETİ MUHAFAZA KAYDIYLA VERESİYE SATIŞTA > SÖZLEŞMEDE HÜKÜM OLMASA DA ALICI PARAYI ÖDEMEZSE SATICI DÖNEBİLİR.
PEŞİN VE ÖN ÖDEMELİ SATIŞTA > ALICI PARAYI ÖDEMEZSE SATICI SÖZLEŞMEDE HÜKÜM OLMASA DA DÖNEBİLİR.]

Borçlu temerrüdünün sürekli edimli sözleşmelerdeki özel sonuçları:
Ø İFASINA BAŞLANMIŞ sürekli edimli sözleşmelerde borçlunun temerrüdü halinde alacaklı şu seçimlik hakları kullanabilir
-     Aynen ifa ve gecikme tazminatı
-     Sözleşmeyi geleceğe etkili olarak feshederek sözleşmenin suresinden önce sona ermesi yüzünden uğradığı MÜSPET zararın giderilmesi
[İFASINA BAŞLANAN SÜREKLİ EDİMLİ SÖZLEŞMELERDE GEÇMİŞE ETKİLİ OLARAK SÖZLEŞMEDEN DÖNME VE MENFİ ZARAR TAZMİNATI İSTENEMİYOR.]
Ø İFASINA HENÜZ BAŞLANMAMIŞ Sürekli edimli sözleşmelerde alacaklı üç seçimlik hakkı da kullanabilir

BORCUN SONA ERMESİ
Geniş anlamda borç ilişkisinin sona ermesi
Ø Anlaşma ile son bulma [ İkale Anlaşması ile olur her iki taraf açısından tasarruf işlemidir]
Ø Tek taraflı irade beyanı ile son bulma
-     İptal
-     Dönme
-     Fesih
Ø Özel durumlar nedeniyle son bulma
-     Ölüm
-     Fiil ehliyetinin kaybı
-     İflas

Dar anlamda borç ilişkisini sona erdiren durumlar
-     İfa
-     İbra
-     Yenileme
-     Birleşme
-     Sonraki kusursuz imkansızlık
-     Takas

İBRA
Alacaklının alacağından kısmen veya tamamen vazgeçmesi borçlunun da bu vazgeçmeyi kabul etmesine İBRA yani borçtan kurtarma denir
İbra bir sözleşmedir ve ibrada borçlunun susması kabul olarak yorumlanır
!! Borcu doğuran işlem belli bir şekilde yapılmış olsa bile İbra geçerlilik açısından şekle tabi değildir.
Alacaklı açısından İbra Bir tasarruf işlemidir
İbra sebebe bağlıdır İbranın hukuki sebebini oluşturan temel ilişkideki sakatlık İbrayı da sakatlar
YENİLEME
Yenileme Bir tasarruf işlemidir
Borcun yenilenmesi ile kural olarak borç ilişkisi yenilenmiş olmaz var olan borç ilişkisinden yeni bir borç doğar
Mevcut borç için
-     Kambiyo taahhüdünde bulunması
-     Yeni bir alacak senedi düzenlenmesi
-     Yeni bir kefalet senedi düzenlenmesi
Tarafların açık yenileme iradeleri olmadıkça yenileme sayılmaz
İpotekli borç senedinin veya İrat senedinin düzenlenmesi ile birlikte dayanağı olan borç ilişkisi yenileme yoluyla sona erer

Çeşitli kalemlerin bir cari hesaba sadece kaydedilmiş olması borcun yenilenmiş olduğu anlamına gelmez
Ancak hesabın kesilmiş ve hesap sonucu diğer tarafça kabul edilmiş olması durumunda borç yenilenmiş olur
Yenileme ile eski borç ve ona bağlı feri haklar sona erer
Bunun istisnası cari hesapta kalemlerden birinin güvencesi varsa hesap kesilip sonucun kabul edilmiş olması güvenceyi sona erdirmez
Yenileme ile birlikte eski borç için işleyen zamanaşımı ortadan kalkar

Alacaklı ve borçlu sıfatlarının aynı kişide birleşmesi ile borç sona erer ancak üçüncü kişilerin hakları bu durumdan etkilenmez

Aşırı ifa güçlüğü borcu sona erdirmez
Aşırı ifa güçlüğü halinde hakim sözleşmenin değişen koşullara uyarlanmasına karar verir Bu mümkün değilse borçlu sözleşmeden dönebilir ya da sözleşmeyi feshedebilir
Aşırı ifa güçlüğü dolayısıyla değişen koşullara uyarlanması veya dönme hakkının kullanılmasına şu şartlar altında imkan tanınmıştır
-     sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülemeyen ve öngörülmesi ile Beklenmeyen olağanüstü bir durum ortaya çıkmış olmalıdır
-     Bu durum borçludan kaynaklanmamış olmalıdır
-     Bu durum sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirmiş olmalıdır
-     Borçlu borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçlenmesinden Doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olmalıdır
Değişen koşullara uyarlama yabancı para borçlarında da istenebilir
Takasın koşulları şunlardır
-     karşılıklı alacaklılık
-     Alacakların Aynı türden olması
-     alacağın muaccel olması
-     takas beyanında bulunulmuş olması
Ø Örnek Aydın'ın Necati'den 2000 TL alacağı vardır ve bu alacağı için Erdem kefil olmuştur
Necati'nin de Aydın'dan 4000 TL alacağı vardır
Bu durumda karşılıklılık unsuru Aydın ve Necati arasında vardır
Aydın Necati'den olan 2000 liralık alacağı nedeniyle Erdem'e başvurursa Erdem Aydının  Necati'den olan alacağı nedeniyle takas İleri süremez. Ancak Erdem'in burada defi hakkı bulunmaktadır



Ø 3 kişi yararına borçlanan kişi bu borcu ile sözleşmenin diğer tarafından olan alacağını takas edemez
Örnek: Aydın arabasını Süleyman'a satmıştır Süleyman arabanın parasini Erdem'e ödeyecektir. Süleyman Aydın'dan daha  önceki bir ödünç sözleşmesinden dolayı 2000 TL alacaklıdır.
Olayda Süleyman Aydın'dan olan 2000 TL alacağını Erdem'e olan araba borcu ile takas edemez. Dikkat edilirse burada da karşılıklı alacaklılık durumu yoktur

Ø Müteselsil borçlular takas bakımından ayrı ayrı kişiler olarak değerlendirilir yani Müteselsil borçlulardan birinin alacaklıdan Başka Bir nedenden dolayı alacağı olsa bile diğer Müteselsil borçlular bu alacağı takas edemezler Burada da karşılıklı alacaklılık yoktur


Ø Karşılıklılık ilkesinin istisnası alacağın devrinde ortaya çıkmaktadır
Borçlu alacağın devrini öğrendiği sırada devredene karşı sahip olduğu savunmaları devralana karşı da ileri sürebilir
Borçlu Devri öğrendiği anda muaccel olmayan alacağını, devredilen alacaktan önce veya onunla aynı anda muaccel olması koşuluyla borcu ile takas edebilir
ÖRNEK. Erdemin Aydına 1 NİSAN günü muaccel olacak 2000 TL alacağı var.
Aydının da Erdeme 1 ŞUBAT günü muaccel olacak alacağı var.
Erdem alacağını Necatiye 1 OCAK günü devrediyor.
AYDININ ALACAĞI HENÜZ DOĞMAMIŞ. AMA ALACAĞI DEVREDİLEN ALACAKTAN ÖNCE MUACCEL OLACAĞI İÇİN TAKAS İLERİ SÜREBİLİR.

Ø Yabancı para borcuna ilişkin anlaşmada Aynen ödeme veya buna benzer bir kayıt bulunmuyor ise Türk lirası ve yabancı para alacakları takas edilebilir
Ø Talep ve dava konusu yapılamayan alacaklar takas edilemez Örneğin eksik borçtan Doğan alacaklar
Ø Karşı tarafın takas ileri sürme hakkı varsa alacaklı kural olarak takas İleri süremez
Ø Zamanaşımına uğramış bir alacak takas edilebileceği anda henüz zaman aşımına uğramamış ise takas İleri sürülebilir
Ø Alacağı muaccel olmayan bir kişi takas beyanında bulunamaz
Ancak borçlunun iflası halinde alacaklı muaccel olmasa bile alacağını müflise olan borcu ile takas edebilir
Ø Alacaklardan biri çekişmeli olsa bile takas İleri sürülebilir

Ø Aşağıdaki alacaklar takas hakkının doğumundan sonra ancak alacaklının rızasıyla takas edilebilir:
-     Haksız olarak alınmış veya aldatma sonucunda alıkonulmuş eşyanın geri verilmesine veya bedeline ilişkin alacaklar
-     Tevdi edilmiş eşyanın geri verilmesine veya bedeline ilişkin alacaklar
-     Nafaka ve işçi ücreti gibi borçlunun ve ailesinin bakımı için zorunlu olup özel niteliği gereği doğrudan alacaklıya verilmesi gereken alacaklar
Ø Takasın hükümleri geçmişe etkilidir
Ø Takas ileri sürme hakkından önceden feragat edilebilir [ZAMANAŞIMINDAN ÖNCEDEN FERAGAT EDİLEMEZ.]

Aşağıdaki alacaklar zamanaşımına uğramaz:
-     Taşınmaz rehni ile teminat altına alınan alacaklar
-     Gemi ipoteği ile teminat altına alınan alacaklar
-     Altsoyun denkleştirme alacağı
-     Taşınmaz yüküne konu olan alacaklar
! Taşınır Rehni alacak hakkında zamanaşımı işlemesine engel olmaz

Bir borcun zamanaşımına uğraması için şu koşulların bulunması gerekir
-     Borcun muaccel olması
-     zamanaşımı suresinin geçmiş olması
-     zamanaşımının durmamış olması
-     zamanaşımının kesilmemiş olması

Erteleyici koşula bağlı borçlarda zamanaşımı koşulun gerçekleştiği tarihten itibaren işlemeye başlar
Asli edim yükümlülüğünün yerini Tali yüküm almışsa zamanaşımı Aslı edim yükümlülüğünün muaccel olduğu andan itibaren işlemeye başlar

Dönemsel edimlerde alacağın tamamı için zamanaşımı ifa edilmemiş ilk dönemsel edimin muaccel olduğu günde işlemeye başlar
Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça her alacak 10 yılda zamanaşımına uğrar Bu genel zamanaşımı suresidir
Aşağıdaki alacaklar 5 yılda zamanaşımına uğrar:
-     kira bedelleri, anapara faizleri ve ücret gibi diğer dönemsel edimler
-     otel motel pansiyon ve tatil köyü gibi yerlerdeki konaklama bedelleri ile lokanta ve benzeri yerlerdeki yeme-içme bedelleri
-     küçük sanat işlerinden ve küçük çapta perakende satışlardan doğan alacaklar
-     vekalet, komisyon ve acentelik sözleşmelerinden; ticari simsarlık ücreti alacağı dışında simsarlık sözleşmelerinden doğan alacaklar
-     yüklenicinin yükümlülüklerini ağır kusuruyla hiç ya da gereği gibi ifa etmemesi dışında Eser sözleşmesinden doğan alacaklar
Yüklenici ayıplı bir eser meydana getirmişse bu sebeple açılacak davalar TESLİM TARİHİNDEN BAŞLAYARAK:
-     Taşınmaz yapılar dışındaki eserlerde 2  yıl
-     Taşınmaz yapılarda ise 5 yıl
-     Yüklenicinin ağır kusur varsa ayıplı eserin niteliğine bakılmaksızın 20 yıl
geçmesiyle zamanaşımına uğrar.

Zamanaşımının başladığı gün sürelerin hesabında dikkate alınmaz ve zamanaşımı sürenin son günü de hak kullanılmaksızın geçirilirse dolmuş olur
Aşağıdaki hallerde zamanaşımı  durur
-     velayet süresince çocukların ana ve babalarından olan alacakları için
-     Vesayet süresince vesayet altında bulunanların vasiden veya vesayet işleri sebebiyle devletten olan alacakları için
-     evlilik devam ettiği sürece eşlerin diğerinden olan alacakları için
-     hizmet ilişkisi süresince ev hizmetlilerinin onları çalıştıranlardan olan alacakları için
-     borçlu alacak üzerinde intifa hakkına sahip olduğu sürece
-     alacağı Türk mahkemelerinde ileri sürme imkânının bulunmadığı sürece
-     Alacaklı ve borçlu sıfatının aynı kişide birleşmesinde birleşmenin ileride geçmişe etkili olarak ortadan kalkması durumunda bu durumun ortaya çıkmasına kadar geçecek sürede
-     Terekenin resmi defterinin tutulması devam ettiği sürece
Zamanaşımının kesilmesi
Borçlu - borcu ikrar etmişse - faiz ödemiş veya - kısmen ifada bulunmuşsa - rehin vermiş veya kefil gösterilmişse zamanaşımı kesilir
Borçlunun borcu ikrar ettiğini gösteren başka davranışlarda bulunması da zamanaşımını keser
Örneğin takas beyanında bulunması sulh isteminde bulunması
Alacaklının - dava açması - hakeme başvurulması - İcra takibinde bulunması - iflas masasına başvurulması zamanaşımını Keser

Ø Alacağın bir kısmı için açılan dava yalnızca o kısım için zamanaşımını keser
Ø Asıl alacak için açılan dava faize ilişkin zamanaşımı kesmez

İtiraz veya defi;
-     Mahkemenin yetkili veya görevli olmaması ya da
-     düzeltilebilecek bir yanlışlık yapılması ya da
-     vaktinden önce açılmış olması
nedeniyle reddedilmiş olup da o arada zamanaşımı veya hak düşürücü süre dolmuş ise alacaklı 60 Günlük ek süre içinde haklarını kullanabilir
Zamanaşimi müteselsil borçlulardan veya bölünemeyen borcun borçlularından birine karşı kesilirse diğerlerine karşı da kesilmiş olur
Zamanaşımı asıl borçluya karşı kesilince kefile karşı da kesilmiş olur
Zamanaşımı kefile karşı kesilince asıl borçluya karşı kesilmiş olmaz
Ø Zamanaşımı kesildikten sonra kural olarak işleyen yeni süre de eski sürenin aynısıdır
Borç  - bir senetle ikrar edilmişse ya da - mahkeme veya hakem kararına bağlanmışsa yeni süre 10 yıldır.

Zamanaşımının sonuçları
-     borç sona ermez
-     Eksik borç söz konusu olur
-     yapılan ödeme geri istenemez
-     zaman aşımı sürekli bir defi hakkıdır hakim tarafından resen dikkate alınmaz
-     asıl borçla birlikte yan borçlar da zaman aşımına uğrar
-     Zamanaşımını uğramış bir alacak koşulları varsa takasa konu yapılabilir
Dikkat:  Asıl borca ilişkin dava açılması faize ilişkin zamanaşımını kesmez
Ancak asıl borç zamanaşımına uğramışsa ona bağlı faiz hakkı da zamanaşımına uğrar
Ø Zamanaşımından önceden feragat edilemez [Takas hakkından önceden feragat edilebilir.]
Borç zamanaşımına uğramışsa borçlu zamanaşımı defini ileri sürme hakkından feragat edebilir
Ø Müteselsil borçlulardan birinin feragati diğerlerine karşı ileri sürülemez Aynı durum bölünemeyen borcun borçlularından birinin feragat etmiş olması durumunda da geçerlidir
Ø Asıl borçlunun feragati kefile karşı ileri sürülemez

Alacaklıya Halef olma
Alacaklıya halef olma durumlarında borç sona ermez
Borcu ifa eden üçüncü kişi ifası ölçüsünde alacaklının haklarına Halef olur
Alacağı teminat altına alan kefalet ve rehin gibi haklar da yeni alacaklı sıfatıyla üçüncü kişiye geçer
KURAL: Alacaklıya ifada bulunan üçüncü kişinin ona halef olacağı borçlu tarafından ifadan önce alacaklıya bildirildiği takdirde üçüncü kişi alacaklıya halef olur
Halefiyet bildirimi borçlu tarafından yapılmalıdır ve ifadan önce yapılmalıdır
İSTİSNA: Aşağıdaki hallerde borçlunun halefiyet için alacaklıya bildirimde bulunmasına gerek yoktur:
-     başkasının borcu için rehnedilen bir şey üzerinde aynı Hakkı bulunan kimsenin halefiyeti
-     Kefilin halefiyeti
-     Müteselsil borçlunun halefiyeti
-     sigortacının halefiyeti
Örnek:  Aydın Erdem'in borcu için kendi taşınmazı üzerinde ipotek tesis etmiştir. 
Daha sonra Aydın Erdem'in borcunu Necati'ye ödemiştir.
Bu durumda başkasının borcu için rehnettiği taşınmazı üzerinde aynı hakkı bulunan Aydın borcunu ödediği Erdem'in yerine geçer ve onun haklarına halef olur
Sınırlı ayni hak sahipleri için de bu Kural geçerlidir

Üçüncü kişinin fiilini üstlenme
Örnek:  Ankara Kazan yolunun asfaltlama işinin ihalesine giren Yüklenici Aydın için Garanti Bankası tarafından ihale yapan kuruma Teminat mektubu verilmiştir
Bu Teminat mektubu ile banka ihaleyi yapan kuruma Aydın'ın fiilini üstlenmiştir
Aydın edimini ifası etmezse banka sorumlu olur
Üçüncü bir kişinin fiilini başkasına karşı üstlenen bu fiilin gerçekleşmemesi nedeni ile doğan MÜSPET zararı gidermekle yükümlüdür
Ø Banka teminat mektupları üçüncü kişinin fiilini üstlenme niteliğinde bir Garanti sözleşmesidir
Ø Üçüncü kişinin fiilini üstlenen kişi gerçek kişi ise - kefaletin şekline - kefil olma ehliyetine ve - eşin rızasına ilişkin hükümler burada da uygulanır

Kefalet ve üçüncü kişinin fiilini üstlenme arasındaki farklar şunlardır:
-     Üçüncü kişinin fiilini üstlenenin borcu bağımsız bir borçtur
Kefilin borcu feri bir borçtur
-     Üçüncü kişinin fiilini üstlenmede fiili taahhüt edilen 3. kişi ile garanti alan arasında herhangi bir borç ilişkisinin bulunması gerekmez
Ancak kefalet sözleşmesi kural olarak mevcut ve geçerli bir borç için yapılabilir
-     Üçüncü kişinin fiilini üstlenen kişinin garanti alanın zararını Tazmin etmesi durumunda ona halef olması söz konusu değildir
Kefil alacaklıya ifada bulunduğu ölçüde onun haklarına Halef olur
-     Kefil asıl borçluya ait olan ve asıl borçlunun ödeme güçsüzlüğünden doğmayan bütün defileri alacaklıya karşı ileri sürme hakkına sahip olduğu gibi bunları ileri sürmek zorundadır
Ancak üçüncü kişinin fiilini üstlenmede kural olarak böyle bir durum söz konusu değildir

Üçüncü kişi yararına sözleşme
Örneğin Süleyman Osmancık'ta bulunan iş yerini Aydın'a satmıştır. Fakat sözleşmede işyerinde şuan kiracı olarak bulunan Necati'nin 3 yıl daha buradan tahliye edilemeyeceği kararlaştırılmıştır
Burada Necati lehine bir hüküm vardır
Üçüncü kişi yararına sözleşme bağımsız bir sözleşme tipi değildir
Yararına sözleşme yapılan kişinin rızası veya bilgisi aranmaz
Lehine sözleşme yapılan 3. kişinin de edimin ifasında talep yetkisine sahip kılındığı sözleşmeler Tam 3 kişi yararına sözleşmelerdir
Tam 3 kişi yararına sözleşmeler borç ilişkisinin nisbiliği ilkesinin istisnasıdır
3. kişi talep hakkını kullanmak istediğini borçluya bildirdikten sonra alacaklı borçluyu İbra edemeyeceği gibi borcun nitelik ve kapsamını da değiştiremez
Borçlu alacaklıya karşı ileri sürebileceği savunmaları 3. kişiye de ileri sürebilir
Ancak borçlu bu borcu ile sözleşmenin diğer tarafından yani alacaklıdan olan alacağını takas edemez

Başkasını çalıştıran kişi çalıştırdığı kişiye karşı hukuki sorumluluğunu güvence altına almak üzere sigorta yaptırmış ise sigortadan doğan haklar doğrudan çalışana ait olur
Tam 3 kişi yararına sözleşmelerde 3. kişiye bir alacak hakkı tanınmış olmasına rağmen eksik 3. kişi yararına sözleşmelerde sadece ifayı kabule yetki verilmektedir
Eksik 3. kişi yararına sözleşmelerde ifayı yalnızca sözleşmenin tarafı talep edebilir
[ÜÇÜNCÜ KİŞİ, EKSİK ÜÇÜNCÜ KİŞİ YARARINA SÖZLEŞMELERDE İFAYI TALEP EDEMEZ. YALNIZC KABUL EDEBİLİR.]
Alacaklı ifaya kadar her zaman alacak hakkı üzerinde tasarruf edebilir

19 KASIM SALI
2019
OSMANCIK







Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

MİLLÎ MÜCADELE (HAZIRLIK DÖNEMİ)

✎ Mondros Ateşkes’i imzalandığı sırada Adana’da Yıldırım Orduları Komutanı iken halkı işgallere karşı mücadeleye davet etmiş, ayrıca burada Ali Fuat Paşa ile de görüşerek mücadelenin gerekliliği üzerinde bir kez daha durmuştur. Mustafa Kemal Anadolu’ya geçmeden önce geldiği İstanbul’da; Düşüncelerini yaymak için Fethi Bey ile birlikte Minber gazetesini çıkarmıştır İstanbul Hükûmeti (Damat Ferit Paşa), İngiltere’nin de baskısıyla, bölgeye çok geniş yetkilerle bir komutanın gönderilmesine karar vermiştir. Bu durum Anadolu’ya geçmek isteyen Mustafa Kemal’e aradığı fırsatı yaratmıştır. ✎ Mustafa Kemal, Damat Ferit Paşa Hükûmeti tarafından IX. Ordu Müfettişi olarak bölgeye atanmıştır. ✎ IX. Ordu Müfettişi göreviyle Samsun’a gönderilen Mustafa Kemal Paşa’nın yetkili olduğu iller arasında Sivas, Erzurum, Van ve Trabzon bulunmakta olup, ayrıca kendisine birtakım görevler verilmişti. ✎ Samsun’da Mıntıka Palas Oteli’nde kalan Mustafa Kemal Paşa, bölgede birtakım güvenlik tedbirler...

Borçlar özel isimsiz sözleşmeler

İSİMSİZ SÖZLEŞMELER (ATİPİK SÖZLEŞMELER) Unsurları ve özellikleri önceden kanunda belirlenmemiş sözleşmelerdir. İsimsiz Sözleşme Örnekleri: 1.       Sulh sözleşmesi 2.       Tek satıcılık sözleşmesi 3.       Satış için tevdi sözleşmesi 4.       Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi 5.       Garanti sözleşmesi İsimsiz Sözleşme Türleri: 1.        Karma Sözleşmeler:  Kanunda düzenlenmiş sözleşme tipine ait unsurların kanunun öngörmediği tarzda bir araya gelmesi ile oluşur. Ör: Hastane kabul sözleşmesi (Kira +vekalet + hizmet) a.        Karma Kombine Sözleşmeler:  Taraflardan biri birden fazla edim yükümlülüğü altına girerken karşı taraf tek bir edim yükümlülüğü altına girer. Ör: Hastane kabul sözleşmesi b....

TBMM İÇTÜZÜK

TBMM İÇTÜZÜK [okundu] Üye   tamsayısı   altıyüzdür.   Türkiye   Büyük   Millet   Meclisi   üyeliklerinde boşalma   olması üye tamsayısını değiştirmez. Türkiye   Büyük   Millet   Meclisi   Genel   Kurulu,   milletvekili   genel   seçimi kesin   sonuçlarının   Yüksek   Seçim   Kurulunca   ilanını   takip   eden   üçüncü   gün   saat   14.00’te çağrısız olarak toplanır Milletvekilleri   andiçerek   göreve   başlarlar.   Andiçmekten   imtina   eden   milletvekilleri, milletvekili   sıfatından kaynaklanan   haklardan yararlanamazlar. Cumhurbaşkanı   yardımcıları   ve   bakanlar,   atandıkları   tarihten   sonra   yapılan   ilk birleşimde andiçerler. Danışma   Kurulunun   önerisi   üzerine   Genel   Kurulca   başka   bir   kara...