Ana içeriğe atla

BORÇLAR GENEL KİTAP ÖZETİ 3


BORÇLAR GENEL KİTAP 3. KISIM
HAKSIZ FİİL
Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlüdür
Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile AHLAKA aykırı bir fiille başkasına KASTEN zarar veren de bu zararı gidermekle yükümlüdür
Pasif kalmanın haksız fiil sorumluluğuna yol açabilmesi için failin sonuca engel olma ile hukuken görevli olması gerekir

Hukuka uygunluk nedenleri şunlardır:
-     Kanundan doğan bir yetkinin kullanılması
-     Zarar görenin rızası
-     Üstün nitelikte özel yarar
-     Üstün nitelikte kamusal yarar
-     Meşru müdafaa
-     Zorunluluk hali
-     Kişinin hakkını kendi gücüyle koruması

Meşru müdafaa için saldırganın kusurlu olması gerekmez
Bu yüzden ayırt etme gücü bulunmayan kişiye karşı da meşru müdafaada bulunulabilir

Zorunluluk halinde zararı doğuran fiil hukuka aykırı olmadığı halde hakim fedakarlığın denkleştirilmesi çerçevesinde faili tazminat ödemeye mahkum edebilir

Ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar ile kendilerine yasal Danışman atanan sınırlı ehliyetliler kusur ehliyetine sahiptir.
Ayırt etme gücünden sürekli yoksun bulunanlar ise haksız fiilleri ile verdikleri zarardan kural olarak sorumlu değildir
Hakkaniyet gerektiriyorsa hakim ayırt etme gücünden yoksun olanların verdiği zararın tamamen veya kısmen giderilmesine karar verir

Ayırt etme gücünü geçici olarak kaybeden kişi bu sırada verdiği zararları gidermekle yükümlüdür
Sorumluluktan kurtulabilmesi için ayırt etme gücünü kaybetmekte kusuru olmadığını ispatlaması gerekir

Borçlar Kanunu'nun bazı maddelerinde geçen ağır kusur kavramının içine kast ve ağır ihmal durumları girer

Haksız fiillerde menfi müspet zarar ayrımı yoktur
Manevi ve maddi zararın tazmini gerekir
Kural olarak yansıma zararın tazmini istenemez Ancak kanunda yansıma zararların normun koruma amacı içine girdiği belirtilmişse o zaman yansıma zarar da istenebilir
Haksız fiil ile uygun illiyet bağı içerisinde kalan dolaylı zararların ihlal edilen normun koruma amacı içine giren değerler içinde kaldığı sürece tazmini istenebilir

Hiçbiri tek başına yeterli olmayıp ancak bir araya gelmek suretiyle zararlı sonucu doğuran sebepler topluluğuna ortak illiyet denir
Birden çok sebepten her biri birbirinden bağımsız olarak aynı zararı tek başına doğurmaya yeterli ise yarışan illiyet vardır
Zarar birden çok sebepten yalnız biri tarafından gerçekleştirilmiş olmasına rağmen bunun kimin fiilinden kaynaklandığı tespit edilememişse seçimlik illiyet vardır

Yarışan iliyette fiili gerçekleştirenler müteselsil olarak sorumludur
Seçimlik illiyette delil yetersizliği nedeniyle kural olarak sorumluluk yoktur. Ancak sebepler birlik gösteriyorsa yani birden çok kişi birlikte hareket etmek iradesi ile fiili işlerse failler müteselsilen sorumlu olur

İlliyet bağını kesen sebepler şunlardır:
-     zarar görenin ağır kusuru
-     3. kişinin ağır kusuru
-     mücbir sebep
Mücbir sebep illiyet bağını mutlak olarak keser ancak beklenmeyen hal tek başına illiyet bağını kesmez tazminatın kapsamını etkileyebilir

Kusursuz sorumluluk halleri
-     Hakkaniyet sorumluluğu
-     Özen sorumluluğu
-     Tehlike sorumluluğu
Ø Hakkaniyet gerektiriyorsa hakim ayırt etme gücü bulunmayan kişinin verdiği zararın tamamen veya kısmen giderilmesine karar verir

Ø Özen sorumluluğunda Kurtuluş kanıtı getirilebilen haller:
-     Adam çalıştıranın sorumluluğu
-     Hayvan bulunduranın sorumluluğu
-     Ev başkanının sorumluluğu
Ø Özen sorumluluğunda Kurtuluş kanıtı  getirilemeyen haller
-     Yapı Malikinin sorumluluğu
-     Taşınmaz Malikinin sorumluluğu
-     Tapu sicilinin hukuka aykırı tutulmasından Doğan zararlar bakımından devletin sorumluluğu
-     Kişisel durum sicilinin hukuka aykırı tutulmasından Doğan zararlardan devletin sorumluluğu

Ø Adam çalıştıranın sorumluluğu şartları
-     Adam çalıştıran ile zarar veren çalışan arasında istihdam ilişkisi olmalıdır
-     Adam çalıştıranın sorumluluğunun doğabilmesi için zarar gören ve adam çalıştıran arasında önceden kurulmuş bir sözleşme ilişkisinin bulunması gerekmez
-     Zarar işin görülmesi sırasında ve işle ilgili verilmiş olmalıdır
-     Zarar çalıştırılan kişinin hukuka aykırı fiilinden doğmalıdır
-     Çalıştırılan kişinin fiili ile zarar arasında uygun illiyet bağı bulunmalıdır
Adam çalıştıran
-     çalışanı seçerken
-     işi ile ilgili talimat verirken
-     gözetim ve denetiminde bulunurken zararın donmasını engellemek için gerekli özeni gösterdiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur
Bir işletme söz konusu ise adam çalıştıran işletmenin çalışma düzeninin zararın doğmasını önlemeye elverişli olduğunu ispat etmedikçe o işletmenin faaliyetleri dolayısıyla sebep olunan zararı gidermekle yükümlüdür Buna organizasyon sorumluluğu denir.

Hayvan bulunduranın sorumluluğuna başvurulabilmesi için zararın hayvanın içgüdüsel bir davranışından doğmuş olması gerekir
Hayvan bulunduran zararın doğmasını engellemek için gerekli özeni gösterdiğini ispat ederek sorumluluktan kurtulabilir

Ev başkanı ev halkından olan küçüğün kısıtlının akıl hastalığı veya akıl zayıflığı bulunan kişinin verdiği zarardan kusursuz olarak sorumludur Ev başkanı da kurtuluş kanıtı getirebilir.

Ø Kurtuluş kanıtı getirilemeyen özen sorumluluğu hallerinde illiyet bağı kesilmişse sorumluluk söz konusu olmaz
Ø Yapı Malikinin sorumluluğunun şartları
-     Bir bina veya yapı eseri bulunmalıdır
-     Zarar eserin yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğmuş olmalıdır
-     İntifa ve oturma hakkı sahipleri binanın bakımındaki eksikliklerden dolayı zararlardan Malik ile birlikte müteselsilen sorumludurlar
-     İntifa ve oturma Hakkı sahipleri yapının yapım bozukluğundan kaynaklanan zararlardan sorumlu değildir!!
-     Kiracıların bu yönde bir kusursuz sorumluluğa tabi tutulması mümkün değildir

Ø Tehlike sorumluluğunun şartları
-     Önemli ölçüde tehlike arz eden bir işletmenin bulunması
-     Zararın işletmenin faaliyeti arasında uygun illiyet bağının bulunması
Önemli ölçüde tehlike arz eden işletmenin faaliyetinden zarar doğruluğu takdirde bu zarardan işletme sahibi ve varsa işleten Müteselsilen sorumludur
Kurtuluş kanıtı getirme imkanı söz konusu değildir
Önemli ölçüde tehlike arz eden bir işletmenin bu tür faaliyetlerine hukuk düzenince izin verilmiş olsa bile zarar görenler bu işletmenin faaliyetinin sebep olduğu zararların uygun bir bedelle denkleştirilmesi isteyebilirler Ancak zararın tamamının tazminini isteyemezler

Tehlike sorumluluğuna ilişkin özel düzenlemeler
-     motorlu araç işletenin sorumluluğu
-     sivil hava aracı işletenin sorumluluğu
-     devletin atış ve tahlillerden Doğan sorumluluğu
-     Çevreyi kirletenin sorumluluğu
Motorlu aracın işleteni ve varsa bağlı olduğu teşebbüsün sahibi aracın işletilmesinden doğan zarardan Müteselsil olarak sorumludur
Gerçek işletenler
-     araç sahibi
-     mülkiyeti muhafaza kaydı ile satışta alıcı
-     kiracı ariyet veya rehin alan kişi
Farazi işletenler
-     Yarış düzenleyicileri
-     motorlu araçlarla ilgili mesleki faaliyette bulunanlar
-     aracı çalan veya gasp eden kişiler
-     devlet veya diğer kamu tüzel kişileri

Aracın çalındığını veya gasp edildiğini bilerek binen yolculara karşı sorumluluk genel hükümlere tabidir [GENEL HÜKÜM KUSUR SORUMLULUĞU]
Yarışçıların veya onlarla birlikte araçta bulunanların uğrayacakları zararlar ile gösteride kullanılan araçların uğrayacakları zararlardan dolayı sorumluluk genel hükümlere tabidir [YARIŞ YAPAN ARACIN SÜRÜCÜSÜ ÖLÜYSE KUSUR SORUMLULUĞU ESASTIR. YARIŞ ARACI PİSTTEN ÇIKMIŞ VE SEYİRCİ ÖLDÜYSE KUSURSUZ SORUMLULUK VAR]
Kamu araçlarının verdikleri zararlardan dolayı idare kamu hukukuna göre değil işleten sıfatı ile özel hukuk kurallarına göre sorumludur.

Araç işletenin ve varsa bağlı olduğu teşebbüs sahibinin kurtuluş kanıtı getirme imkanı yoktur
İlliyet bağının kesildiğini ispatlanması ile sorumluluktan kurtulabilir.
Ancak onun için sorumluluk sujelerinin ve yardımcılarının kusurunun bulunmaması ve araçtaki bir bozukluğun etkilememiş olması gerekir

Motorsuz taşıtlar ve motorlu bisiklet sürücülerinin hukuki sorumluluğu genel hükümlere tabidir
Motorlu araç işletenin sorumluluğu sadece maddi zararlar için kabul edilmiştir
Manevi zararların tazmini genel hükümlere tabidir
Zarar görenin beraberinde bulunan bagaj ve benzeri eşya dışında araçta taşınan eşyanın uğradığı zararlardan dolayı araç işletenin sorumluluğu genel hükümlere tabidir [YOLCUNUN BAGAJINDA KUSURSUZ SORUMLULUK VAR. NAKLİYECİ ÇİMENTO TAŞIYORSA KUSUR SORUMLULUĞU VAR.]

Motorlu araç işletenin sorumluluğunun şartları
-     motorlu aracın bulunması
-     motorlu aracın işletilmesi halinde olması
-     trafik kazası olması
-     maddi bir zararın meydana gelmesi
-     trafik kazası ve maddi zarar arasında illiyet bağının bulunması
İşleten ve araç işleticisi teşebbüs sahibi hakimin takdirine göre kendi aracının katıldığı bir kazadan sonra yapılan yardım çalışmalarından dolayı yardım edenin maruz kaldığı zarardan da sorumlu tutulabilir
Bu durumda işletici teşebbüs sahibinin sorumlu tutulabilmesi için kazadan kendisinin sorumlu olması veya yardımın doğrudan doğruya kendisine veya araçla bulunanlara ya da kazaya taraf olan 3. kişilere yapılması gerekir.

Hatır taşımacılığında motorlu araç işleten genel hükümlere göre sorumlu tutulur

Motorlu aracın katıldığı bir kazada 3 kişinin uğradığı zarardan dolayı birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa bunlar Müteselsil olarak sorumludur
Müteselsilen sorumlu olanlar bakımından iç ilişkide zarar, olayın bütün şartları değerlendirilerek kusur oranında paylaştırılır 

Birden fazla motorlu aracın katıldığı bir kazada işletenlerden biri bedensel bir zarara uğrarsa özel durumlar ve özellikle işletme tehlikeleri başka türlü paylaştırmaya haklı göstermedikçe kazaya katılan araçların işletenleri ve araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahipleri kendilerine düşen kusur oranında zararı gidermekle yükümlüdürler
Araç işletenlerden ve araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahiplerinden birine ait bir şeyin zarara uğraması halinde zarar gören ancak zarar veren işletenin veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kimsenin kusuru veya geçici olarak temyiz gücünü kaybetmesi veya zarar verene ait araçtaki bir bozukluk yüzünden zararın doğduğunu ispat etmesi halinde zarar veren işleten veya işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi tazminatla yükümlü tutulur
Tazminat ile yükümlü olan işletenler veya işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahipleri zarar gören işletme veya işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibine karşı Müteselsilen sorumludur

Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler
-     zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 YIL ve
-     herhalde kaza gününden itibaren 10 YIL geçmekle zamanaşımına uğrar
Dava cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerli olur

Zamanaşımı tazminat yükümlüsüne karşı kesilirse sigortacıya karşı da kesilir
Sigortacı bakımından kesilirse tazminat yükümlüsü bakımından da kesilir

Motorlu araç kazalarında tazminat yükümlülerinin birbirlerine karşı rücu hakları kendi yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdikleri ve rucu edilecek kimseyi öğrendikleri günden başlayarak 2 YILDA zamanaşımına uğrar
[MOTORLU ARAÇ KAZASINDA
-     TAZMİNAT ZAMANAŞIMI 2 VE 10 YIL
-     RUCU ZAMANAŞIMI 2 YIL]
Dava adlı yargıda görülür
YETKİLİ MAHKEME
-     Sigortacının Merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinde birinde açılabileceği gibi
-     Kazanın vukuu bulduğu yer Mahkemesinde de dava açılabilir

Karayolları Trafik kanununda öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir
!! Tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak 2 YIL içinde iptal edilebilir

Çevreye verilen zararların tazminine ilişkin talepler zarar görenin zararı ve tazminat yükümlülüğünü öğrendiği tarihten itibaren 5 YIL sonra zaman aşımına uğrar

EK KUSUR
Kusursuz sorumlu olan kişinin zarar meydana gelmesinde aynı zamanda kusurunun bulunmasına munzam yani ek kusur denir
Munzam kusur Kurtuluş kanıtı getirilebilen durumlarda bu imkanı ortadan kaldırır
Kurtuluş kanıtı getirilemeyen hallerde illiyet bağının kesilmesine engel olur
Munzam kusurlu olan kişi diğer sorumlulara rucu hakkını kısmen veya tamamen kaybeder

>> Borç ilişkisinde özel durumlar
> Müteselsil borçluluk
Birden çok borçludan her birinin alacaklıya karşı borcun tamamından sorumlu olduğu ve birinin alacaklıyı tatmin ettiği oranda diğerinin de borçtan kurtulduğu birlikte borçluluk durumuna Müteselsil borçluluk denir
Ø Birden çok borçludan her biri alacaklıya karşı borcun tamamından sorumlu olmayı kabul ettiğini bildirirse Müteselsil borçluluk doğar. Buna iradi teselsül denir Kural olan borçluların iradesine dayanan teselsüldür.
Adi borçlulukta müteselsil borçluluğun aksine her borçlu kendi payına düşen miktarı kadar sorumludur
Adi borçlulardan birine karşı kendi payından daha fazlası ileri sürülürse adi borçlu  Taksim Defi’  ileri sürebilir
Adi borçluluğun aksine Müteselsil borçlulukta Taksim Defi ileri sürülemez!!
Ø İradi bir Müteselsil borçluluk yoksa Müteselsil borçluluk ancak kanunda öngörülen hallerde doğar.
Yani istisnai olarak Kanunundan Doğan Müteselsil borçluluk halleri de vardır
Kanunundan Doğan bazı Müteselsil sorumluluk halleri:
-     Birden çok kişinin birlikte bir zarara sebebiyet vermesi veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu olmaları
-     Birden çok kimsenin birlikte kullanma ödüncü yani ariyet alması durumunda ariyet alanların sorumluluğu
-     Bir kişiye birlikte vekalet verenlerin vekile karşı sorumluluğu
-     Vekaleti birlikte üstlenenlerin müvekkile karşı vekaletin ifasından sorumluluğu
-     Bir şeyi birlikte saklamak üzere alanların saklatana karşı sorumluluğu
-     Borca katılma durumunda borca katılan ile borçlunun alacaklıya karşı sorumluluğu
-     Malvarlığının veya işletmenin devralınması durumunda devredenin 2 yıl süreyle devralan ile birlikte sorumlu olması
-     Birliği temsil yetkisinin kullanıldığı hallerde eşlerin üçüncü kişilere karşı sorumluluğu
-     Adi ortaklıkta ortakların bir üçüncü kişiye karşı ortaklık ilişkisi çerçevesinde üstlendikleri borçlardan sorumluluğu
-     Mirasçıların tereke borçlarından sorumluluğu
Müteselsil borçluluk hükümleri
> Dış ilişki bakımından
Alacaklı borcun tamamının veya bir kısmının ifasını dilerse borçluların hepsinden dilerse yalnız birinden isteyebilir
Borçluların sorumluluğu borcun tamamı ödeninceye kadar devam eder
Müteselsil borçlular Alacaklıya karşı Taksim Defi İleri süremez
Alacaklı Müteselsil borçlulardan birine karşı temerrüde düşerse Diğerlerine karşı da temerrüde düşmüş olur
Müteselsil borçlulardan birine yapılan temerrüt ihtarı borçları muaccel olsa bile diğer borçluları da temerrüde düşünmüş olmaz. Diğerlerine de ayrıca ihtarda bulunulmuş olması gerekir [HER MÜTESELSİL BORÇLUYA AYRI AYRI TEMERRÜT İHTARI GEREKİR]
Müteselsil borçlulardan biri alacaklıya karşı onunla kendi arasındaki kişisel ilişkilerden doğan defi ve itirazları ileri sürebilir. Ancak bir borçlu diğer bir borçluya ait kişisel savunmalar İleri süremez
Müteselsil borçlulardan birinin alacaklı ile aralarındaki kişisel savunmayı ileri sürmemesi durumunda diğerlerine karşı rucu hakkı kaybolmaz.
Müteselsil borçlulardan biri ortak defi ve itirazları ileri sürmek zorundadır. Müteselsil borçlulardan birisi ortak defi ve savunmaları ileri sürmezse diğer borçlulara rucu hakkını kaybeder [ Ortak defi ve itirazlar Müteselsil borcun sebep ya da konusundan doğan savunmalardır. Borcun kamu düzenine ya da ahlaka aykırılık sebebiyle batıl olduğu gibi hususlardır ]
Kanun veya sözleşme ile aksi belirlenmedikçe borçlulardan biri kendi davranışı ile diğer borçluların durumunu ağırlaştıramaz. Örneğin Müteselsil borçlulardan birinin zamanaşımı defi ileri sürme hakkından feragat etmiş olması diğerlerine karşı ileri sürülemez. Aynı şekilde Müteselsil borçlulardan biri tarafından kabul edilen ceza koşulu sadece bu borçlu bakımından etkili olur diğer borçluları bağlamaz
Zamanaşımı Müteselsil borçlulardan birine karşı kesilirse Diğerlerine karşı da kesilmiş olur Örneğin bir Müteselsil borçlu borç ikrarında bulunursa bütün borçlular için zamanaşımı kesilmiş olur
Borçlulardan biri ifa veya takas ile borcun tamamını veya bir kısmını sona erdirmişse bu oranla diğer borçları da borçtan kurtarmış sayılır
Borçlulardan biri alacaklıya ifada bulunmaksızın borçtan kurtulmuşsa diğer borçlular bundan ancak durumun veya borcun niteliğini elverdiği ölçüde yararlanabilirler
Alacaklının borçlulardan biri ile yaptığı ibra sözleşmesi diğer borçluları da İbra edilen borçlunun iç ilişkideki borca katılma payı oranında borçtan kurtarır

> Iç ilişki bakımından [ rucu ilişkisi ]
Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça borçlulardan her biri alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar
Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır
Bu durumda borçlu her bir borçluya ancak payı oranında rücu edebilir
Borçlulardan birinden alınamayan miktarı diğer borçlular eşit olarak üstlenmek ile yükümlüdürler. Örneğin Müteselsil borçlulardan biri acze düşerse diğer borçlar eşit olarak borçtan sorumludurlar
Diğerlerini rucu hakkına sahip olan borçlulardan her biri ifa ettiği miktar oranında alacaklının haklarına Halef olur
Alacaklı diğerlerinin zararına olarak borçlulardan birinin durumunu iyileştirirse bunun sonuçlarına katlanır

> Müteselsil alacaklılık
Müteselsil alacaklılık Birden çok alacaklıdan her birinin borcun tamamının ifasını kendi adına talep ve kabul yetkisine sahip olduğu ve borçlunun alacaklılardan birine yaptığı ifa ile bütün alacaklılara karşı borcundan kurtulduğu durumdur
Müteselsil alacaklılık borçlunun bu Hakkı alacaklılara tanımasıyla iradi şekilde ya da kanun hükmü Dolayısıyla Kanuni şekilde doğabilir
Bölünebilir bir elimin birden çok alacaklısı bulunması durumunda Kural olan kısmı alacaklılıktır [yani alacaklılardan her biri yalnızca kendi payına düşen kısmı talep edebilir]
Müteselsil alacaklılık ise istisnadır ya sözleşmede ya da kanunda hüküm bulunması gerekir
Alacaklılar borçlunun ifasını ancak birlikte talep edebiliyor ve borçlu alacaklıların tamamla birlikte ifa ile borçtan kurtulma biliyorsa elbirliği halinde alacaklılık söz konusudur Örneğin; adi ortaklık ya da miras ortaklığına dahil alacaklar üzerinde elbirliği halinde alacaklılık söz konusudur Burada Müteselsil alacaklılık yoktur [ELBİRLİĞİ HALİNDE ALACAKLILIK EŞİT DEĞİLDİR MÜTESELSİL ALACAKLILIK]

Ø Müteselsil alacaklıların hükümleri
Müteselsil alacaklılardan her biri borcun tamamının kendisine ifasını isteyebilir
Borçlu alacaklılardan birine yaptığı ifa ile bütün alacaklılara karşı borcundan kurtulur
[kural] Borçlu kural olarak alacaklılardan dilediği birine ifada bulunabilir.
[istisna] Ancak alacaklılardan bir icraya veya mahkemeye başvurmuş ve bu durum borçluya Bildirmişse borçlu artık o alacaklıya ifada bulunmak zorundadır
Kendisine düşen paydan fazlasını elde eden alacaklı bu fazlalık payını alamamış olan diğer alacaklılara ödemekle yükümlüdür
Aksi kararlaştırılmadıkça ya da alacaklılar arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça alacaklılardan her birinin edim üzerindeki haklar eşittir


Koşula bağlı borçlar
Bir işlemin hüküm ifade etmesinin ya da sona ermesinin önceden gerçekleşip gerçekleşmeyeceği bilinmeyen bir olguya bağlanmasına koşul denir
! Koşul taraflardan birinin bizzat yerine getirilmesi gerekli bir davranış değilse o tarafın ölümü halinde mirasçısı onun yerine geçer [KOŞUL ŞAHSA BAĞLI DEĞİLSE MİRASÇIYA GEÇER]
Koşulun unsurları şunlardır
-     koşulun taraflarca öngörülmesi gerekir
-     Koşulun geleceğe ilişkin olması gerekir
-     koşulun gerçekleşmesi şüpheli bir olaya ilişkin olmalıdır
-     Kural olarak hem tasarruf işlemleri hem de borçlandırıcı işlemler koşula bağlanabilir
Koşula bağlanamayan işlemlerden bazıları şunlardır:
-     Evlenme [nişanlanma koşula bağlanabilir]
-     Yenilik doğuran hakların kullanılması kural olarak koşula bağlanamaz [ancak koşulun gerçekleşir gerçekleşmemesi muhatabın iradesine bağlıysa yenilik doğuran hak koşula bağlanabilir]
-     Tapu siciline tescil koşula bağlanamaz [ancak taşınmaz mülkiyetinin devir borcu doğuran sözleşmeler koşula bağlanabilir satış, bağış gibi]
-     Kambiyo senetlerinde bedelin ödenmesi koşula bağlanamaz
Koşul hukuka ve ahlaka aykırı bir yapma veya yapmama fiilini sağlamak amacıyla konulursa bu koşula bağlı hukuki işlem kesin olarak hükümsüzdür
Örneğin Aydın'ın Erkanı öldürmesi karşılığında Necati'ye bağışlama sözü vermesi durumunda hem koşul geçersizdir hem de bağışlama vaadi geçersizdir
Taraflardan biri koşulun gerçekleşmesine dürüstlük kurallarına aykırı olarak engellerse koşul gerçekleşmiş sayılır
Aynı şekilde taraflardan biri koşulun gerçekleşmesini dürüstlük kurallarına aykırı biçimde sağlarsa koşul gerçekleşmemiş sayılır

Koşul konusuna göre olumlu ve olumsuz koşul olmak üzere ikiye ayrılır
Gerçekleşmesi tarafın elinde olan koşullara iradi koşul gerçekleşmesi tarafların elinde olmayan bir olguya bağlanan koşula tesadüfi koşul denir Ankara'ya gelirsen ibaresi iradi koşul iken enflasyon yüzde onu geçmezse ibaresi tesadüfi koşuldu

Geciktirici koşul
Bir sözleşmenin hüküm ifade etmesi gerçekleşip gerçekleşmeyeceği bilinmeyen bir olguya bırakılmışsa sözleşme geciktirici koşula bağlanmış olur
Böyle bir işlem koşulun gerçekleşmesinden önce tarafları Bağlar ancak geciktirici koşula bağlı sözleşme ancak koşulun gerçekleştiği andan başlayarak hüküm ifade eder
Örneğin Aydın Audi son model arabasını x şirketine sigorta ettirmiştir sigorta şirketinin tazminat borcu sözleşmedeki tesadüfi koşul olan ve aynı zamanda geciktirici koşul olan yangın gerçekleşmeden muaccel olmaz
Geciktirici koşul gerçekleşene kadar sözleşme askıda kalır
Koşul gerçekleşinceye kadar borçlu borcun gereği gibi ifasını engelleyecek her türlü Davranıştan kaçınmakla yükümlüdür
Koşula bağlı Hakkı tehlikeye düşürülen alacaklı, alacağı koşula bağlı olmayan alacaklıların haklarını korumak üzere başvurabilecekleri önlemleri alabilir
Koşunun gerçekleşmesinden önce yapılan tasarruflar koşulun hükümlerini zedelediği oranda geçersiz olur Bu hüküm koşulun gerçekleşmesinden önce yapılan tasarruf işlemlerine ilişkindir Borçlandırıcı işlemler koşulun gerçekleşmesinden önce yapılsa bile geçerlidir [koşul gerçekleşmeden yapılan tasarruf işlemleri geçersiz, borçlandırıcı işlem geçerli]

Geciktirici koşula bağlanmış bir işlemde koşulun gerçekleşme ihtimalinin ortadan kalkması ve imkansızlaşması durumunda işlem yapılmamış sayılır

Borcun konusunu oluşturan şey koşulun gerçekleşmesinden önce alacaklıya verilmişse koşulun gerçekleşmesi durumunda alacaklı koşulun gerçekleşmesine kadar elde ettiği yararların sahibi olur
Koşul henüz gerçekleşmeden malın alacaklıya teslim edilmesi durumunda daha sonradan koşulun gerçekleşmemesi olasılığında alacaklı elde ettiği yararları geri vermekle yükümlüdür


Bozucu koşul
Sözleşmenin sona ermesi önceden gerçekleşip gerçekleşmeyeceği bilinmeyen bir olguya bağlanmışsa bozucu koşul vardır
Örneğin Aydın Necatiye evini bağışlayıp mülkiyetini geçirmiştir. Fakat anlaşmaya göre Necati Aydın'dan önce ölürse bağışlama ortadan kalkacaktır. bu tür bağışlamalara bağışlayana dönme koşullu bağışlama denir koşul gerçekleşirse devredilen mal tekrar bağışlayanın yani Aydın'ın malvarlığına döner ancak örnekte Necati ölmeden önce mülkiyeti üçüncü bir kişiye devretmişse ve dönme koşulu tapuya şerh verilmemişse taşınmazın bağışlayana iadesi mümkün olmaz
[BAĞIŞLAYANA DÖNME KOŞULLU BAĞIŞLAMADA DÖNME KOŞULU TAPUYA ŞERH VERİLEBİLİR]
Bozucu koşula bağlanmış sözleşme yapıldığı andan itibaren hükümlerini doğurmaya başlar ancak bozucu koşul gerçekleşirse sözleşmenin hükümleri ortadan kalkar
Aksi kararlaştırılmadıkça veya işin niteliğinden anlaşılmadıkça sona erme geleceği etkilidir
Bozucu koşulun gerçekleşme ihtimalinin ortadan kalkması işlemin geçerli olarak hüküm ve sonuçlarını doğurmaya devam etmesi sonucunu doğurur [ Yukarıdaki örnekte Necati'nin Aydın'dan sonra öleceği kesinleşmişse bağışlama devam eder  ]

Bağlanma parası
Bağlama parası halk dilinde kaparo sözleşmenin kurulduğunun bir göstergesi olması için verilen paradır
Sözleşme yapılırken bir kimsenin vermiş olduğu bir miktar para cayma parası olarak değil bağlanma parası olarak verilmiş sayılır burada bir karine vardır
Aksine sözleşme veya yerel adet olmadıkça bağlanma parası esas alacaktan düşürür

Cayma parası
Sözleşmenin kurulduğu sırada verilen ve her iki tarafa da sözleşmeden serbestçe dönme imkanı tanıyan paraya cayma parası denir
Cayma parası verilmişse taraflardan her biri sözleşmeden serbestçe dönmeye yetkilidir Parayı vermiş olan cayarsa verdiğini bırakır almış olan cayarsa aldığını iki katını geri verir
! Aşırı cayma parasının indirilmesi konusunda kanunda bir hüküm bulunmamaktadır
Taraflardan hiçbiri dönme hakkını kullanmazsa cayma parasını veren bunu asıl borcuna mahsup edebilir yada asıl borç farklı bir türden edime ilişkin ise cama parasının iadesi isteyebilir

Ceza koşulu
Sözleşmenin ihlali durumunda taraflar tarafından kararlaştırılan bir yaptırımdır
Kural olarak her türlü borç için ceza koşulu öngörülebilir. Örneğin haksız fiil veya sebepsiz zenginleşmeden Doğan borçlar için
Eksik borçlardan zamanaşımına uğramış borçlar ile ahlaki ödevin yerine getirilmesinden Doğan borçlar için de ceza koşulu kararlaştırılabilir
Ancak diğer eksik borçlar olan kumar ve bahisten doğan borçlar ve evlenmesinin sağlığından doğan borçlar için ceza koşulu öngörülemez
Ceza koşulu kanundan doğmaz sözleşmeye dayalı bir borçtur
Ceza koşulu Feri bir boştur. Asıl borca bağlıdır Asıl borç geçersizse ceza koşulu da geçersiz olur.
Borcun üstlenilmesi durumunda yeni borçlu ceza koşulundan da sorumlu olur 
Asıl borç zamanaşımına uğrarsa ceza koşuluna ilişkin borçlar da zaman aşımına uğrar
Asıl borç ifa ya da diğer bir sebeple sona erdiği durumlarda ceza koşulu da sona ermiş olur
Ancak ceza koşulunun ifasını isteme Hakkı sözleşme ile ya da ifa anına kadar yapılacak bir bildirimle saklı tutulmuş ise ya da durum ve koşullardan saklı tutulduğu anlaşılmakta ise ceza koşulu istenebilir
Asıl borç sonradan borçlunun Sorumlu tutulamayacağı bir sebeple imkansız hale gelirse aksi kararlaştırılmadıkça cezanın ifası istenemez.
Ancak ceza koşulunun geçersiz olması veya borçlunun sorumlu tutulamayacağı bir sebeple sonradan imkansız hale gelmesi asıl borcun geçerliliğini etkilemez
! Ceza koşulu asıl borcu doğuran anlaşmanın şeklinde tabirdir
Para dışındaki edimler de ceza koşuluna konu olabilir
Ceza koşulunun talep edilebilmesi için sözleşmenin ihlali yeterlidir
Alacaklının ihlal nedeniyle zarar görmüş olması gerekmez
Alacaklının uğradığı zarar kararlaştırılan ceza tutarını aşıyorsa alacaklı borçlunun kusuru bulunduğunu ispat etmedikçe aşan miktarı isteyemez Dikkat ispat yükü alacaklıda [CEZA KOŞULUNU AŞAN EK ZARARIN TAZMİNİ İÇİN ALACAKLI BORÇLUNUN KUSURUNU İSPATLAMALI]
Borçlu sözleşmenin ihlalinde kendisine bir kusur yükleneneceğini ispat ederek ceza koşulun ifadan kurtulabilir. Kusursuzluğunu ispat yükü başındadır [BORÇLU SÖZLEŞMENİN İHLALİNDE KUSURSUZ OLDUĞUNU İSPATLAYACAK]
Taraflar cezanın miktarını serbestçe belirleyebilirler. Ancak dava konusu yapılmış bir olayda hakim ceza koşulunun aşırı olduğunu görürse bunu kendiliğinden indirir [CEZA KOŞULUNU HAKİM RESEN İNDİRİR. AMA CAYMA TAZMİNATINI İNDİREMEZ.]
Tacir aşırı ceza koşulunun indirilmesini isteyemez. Ancak ceza koşulu Tacirin mahvına neden oluyorsa ceza koşulu indirilebilir veya tamamen kaldırılabilir
Ø Hizmet sözleşmelerinde sadece işçi aleyhine konulan ceza koşulu geçersizdir
Ø Evlenmeden kaçınma hali için öngörülen cayma tazminatı veya ceza şartı dava edilemez. Ancak yapılan ödemelerde geri istenemez

İfa yerine [Seçimlik] ceza koşulu:  bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa ifa yerine ceza koşulu vardır
Seçimlik ceza koşulunun bulunması durumunda aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir Ama ikisini beraber talep edemez ancak taraflar aksi düzenleme yapabilirler
[kural ya ceza koşulu ya da borcun ifası
İstisna: hem ceza koşulu hem borcun ifası]
İfaya eklenen ceza koşulu:  borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi hali için ceza koşulu kararlaştırılmışsa alacaklı hem asıl borcun ifasını hem de ceza koşulunu talep edebilir
Ancak alacaklı ceza koşulunu talep hakkından açıkça feragat etmiş ya da asıl borcun ifasını ceza koşulunu talep hakkını saklı tutmadan kabul etmişse artık ceza koşulunu talep edemez

Dönme cezası:  sözleşme ile borçluya kararlaştırılan cezayı ifa ederek sözleşmeyi dönme yada Fesih suretiyle sona erdirme yetkisi verilebilir 
Borçlar Kanunu'na göre ceza koşulunun dönme yetkisi tanımak amacıyla kararlaştırıldığını ispat etme yükü borçluya aittir

Ceza koşuluna ilişkin hükümler dönme durumunda ifa edilmiş olan kısmın alacaklıya kalacağını öngören sözleşmelere de uygulanır
[ Necati Aydın'a 2 kilo portakal satmıştır  bunun karşılığında Aydın Necatiye 4 TL verecektir Sözleşmeyi yaparken  taraflardan birinin sözleşmeden dönmesi durumunda  kısmen ifa edilen bölümün alacaklıya   kalacağı öngörülmüştür
Necati Aydın'a 1 kilo Portakalı teslim etmiş ancak sonra ben seninle uğraşamam diyerek sözleşmeden dönmüştür.  bu durumda Necati'nin 1 kiloluk kısmi portakal ifası  alacaklı olan Aydın'a kalır  İşte bu duruma da dönme cezası  hükümleri uygulanır .]

Alacağın Devri
Alacak hakkının kanun gereği bir başkasına devrine Kanuni devir denir.
Örneğin vekilin kendi adına vekalet veren hesabına gördüğü işlerden Doğan üçüncü kişilerdeki alacağı vekalet verenin vekile karşı bütün borçlarını ifa ettiği anda kendiliğinden vekalet verene geçer
Alacak hakkının mahkeme kararı ile devredilmesine yargısal devri denir
Alacak hakkının devreden ile devralan arasında yapılan bir anlaşma ile devrine iradi devir denir
Kanun sözleşme ya da işin niteliği engel olmadıkça alacaklı borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebilir
Alacağın Devrinin  özellikleri
-     alacağın Devri bir sözleşme ile gerçekleşir
-     Alacağın devri için borçlunun rızası aranmaz
-     Borçlu, alacağın devredildiği devreden ya da devralan tarafından kendisine bildirilmemiş ise önceki alacaklıya iyi niyetle ifada bulunarak borcundan kurtulabilir
-     alacağın Devri Bir tasarruf işlemidir
-     Alacağın Devri sözü verme borçlandırıcı işlemdir
-     Alacağın Devri soyut yani sebebe bağlı olmayan bir işlemdir

Alacağın Devri'nin koşulları
Alacağın Devredilebilmesi için devre elverişli bir alacağın varlığı gerekir
Kural olarak bütün alacaklar borçlunun rızası aranmaksızın bir Üçüncü kişiye devredilebilir
Vadesi gelmemiş alacaklar devredilebilir
Henüz doğmamış ileride doğacak alacaklar devredilebilir [YETER Kİ ALACAK BELİRLENEBİLİR OLSUN]
Koşula bağlı alacaklar devredilebilir
Zamanaşımına uğramış alacaklar devredilebilir
Sınırları belirlenemeyen gelecekteki alacaklar devredilemez
Bir kişinin ileride doğacak tüm alacaklarını devretmesi geçersizdir
İşçinin gelecekteki ücret alacaklarının devredilmesi ve rehnedilmesi geçersizdir
Kanun gereği bazı alacaklar devredilemez: 
- ölünceye kadar bakma sözleşmesinde bakım alacaklısı hakkını başkasına devredemez,
- Işçilerin ücretinin dörtte birinden fazlası başkasına devredilemez
- Kamu hukukundan Doğan alacaklar devredilemez
Bazı alacaklar borçlunun rızası ile devredilebilir: 
-     konut ve Çatılı işyeri kiralarında kiracının kullanım hakkını devretmesi,
-     ürün kirasında kiracının alt kira ve kullanım hakkını devretmesi,
-     Kullanım ödüncünde ödünç alanın kullanım hakkını devretmesi, 
-     manevi Tazminat talebinin Devri .
Devir yasağı veya sınırlaması sözleşme ile de getirilebilir
Bazı durumlarda alacak Hakkı belirli bir şahıs dikkate alınarak ona özgülenmiştir. Bu tür alacaklar niteliği gereği devredilemez :
- Vekalet sözleşmesinde müvekkilin vekilden işin görülmesini isteme hakkı,
- Dernek üyeliğinde üyeliğe bağlanan haklar
- Nafaka alacağı şahsa bağlı olduğundan devredilemez ancak işlemiş fakat ödenmemiş nafaka alacağın devri mümkündür

Yazılı devir sözleşmesi
Alacağın Devri vaadi verme şekle tabi değildir Ancak bu devir vaadi bağışlama amacıyla yapılıyorsa yazılı şekle tabidir [BAĞIŞLAMA AMACIYLA ALACAĞIN DEVRİ YAZILI ŞEKİLDE YAPILIR.]
Alacağın Devredilebilmesi için devredenin tasarruf yetkisine sahip olması gerekmektedir.

Alacağın Devri'nin sonuçları
Alacağın Devri borç ilişkisinin taraflarını değiştirmez
Alacakla birlikte öncelik hakları, bağlı haklar ve işlemiş Faizler devralana geçer
Alacakla birlikte alacağa bağlı yenilik doğuran haklar da devralana geçer
Borç ilişkisine taraf olmaya bağlı yenilik doğurucu haklar örneğin sözleşmeyi fesih hakkı devralana geçmez
Devreden devralana alacak senedi ile elinde bulunan ispatla ilgili diğer belgeleri teslim etmek ve alacağını ileri sürebilmesi için gerekli bilgileri vermekle yükümlüdür

Alacağı devredenin Garanti sorumluluğu
Ø İvazlı devirlerde Garanti sorumluluğu kabul edilmiştir: Alacak Bir edim karşılığında devredilmiş ise devreden devir sırasında alacağım varlığını ve borçlunun ödeme gücüne sahip olduğunu Garanti etmiş olur. Devralan Garanti ile yükümlü olan devredenden aşağıdaki istemlerde bulunabilir
1-  ifa ettiği karşı elimin faizi ile birlikte geri verilmesini
2-  Devrim sebep olduğu giderleri
3-  borçluya karşı devraldığı alacağı elde etmek için yaptığı ve sonuçsuz girişimlerin yol açtığı giderleri
4- Devreden kusursuzluğunu ispat etmedikçe uğradığı diğer zararları

Başlangıçtaki objektif imkansızlık sözleşmeyi hükümsüz kalacağı kuralının istisnası:
Aydın, beyaz eşya satıcısı Erkan'ın imzasını taklit ederek kendisini alacaklı olarak gösteren 10.000 TL'lik bir borç senedi düzenler ve bunu Necati'ye bir edim karşılığında devreder
 Olayda alacağın Devri bir edim karşılığında devredilmiştir Mevcut olmayan bir alacağın Devri vardır ve bu devir geçerlidir
Olayda bir edim karşılığında devir olduğu için Demir sırasında alacağın varlığı ve borçlunun ödeme gücüne sahip olduğu Garanti edilmiş olur. Aydın Necati'ye karşı sorumludur

Alacak bir borcun ifası için devrediliyorsa ya ifa yerine veya ifa amacıyla devir söz konusu olur. Taraf iradelerinden aksi anlaşılmadıkça bu tür devirler ifa amacıyla devir olarak kabul edilir
Alacaklı alacağını borcu ifaya yönelik olarak devretmekle birlikte borca mahsup edilecek miktar belirlenmemişse devralan ancak borçludan aldığı veya gereken özeni gösterseydi alabilecek olduğu miktarı kendi alacağını mahsup etmek zorundadır.
Örneğin; Aydın  Erkan'dan 1000 tl alacaklıdır.  Aydın'ın Necati'ye 5000 TL borcu vardır.  Aydın borcunu ifa etmek amacıyla Erkan'dan olan alacağını Necati'ye devreder. Necati Erkandan aldığı veya alabilecek olduğu miktarı kendi alacağına mahsup etmek zorundadır

Alacak bir Edim karşılığı olmaksızın devredilmişse ya da kanun gereğince başkasına geçmişse devreden veya önceki alacaklı alacağım varlığından ve borçlunun ödeme gücünden sorumlu değildir
[EDİM KARŞILIĞI ALACAĞIN DEVRİNDE GARANTİ SORUMLULUĞU VAR.
EDİM KARŞILIĞI OLMAYAN ALACAĞIN DEVRİNDE GARANTİ YOK]

Borçlunun korunmasına yönelik hükümler
Ø Borçlu alacağın devredildiği devreden veya devralan tarafından kendisine bildirilmemişse önceki alacaklıya iyi niyetle ifada bulunarak borcundan kurtulabilir
Ø Aynı şekilde alacak birkaç kez devredilmişse son devralan yerine önceki devralanlardan birine iyi niyetle ifada bulunarak borcundan kurtulur
Ø Alacağın kime ait olduğu çekişmeli ise borçlu ifadan kaçınabilir ve borcunu hakim tarafından belirlenen yere tevdi etmekle borçtan kurtulur
Ø Dava konusu olan çekişme mahkemece henüz sonuca bağlanmamış ve borç da muaccel ise taraflardan her biri borçluyu edimi tevdi etmeye zorlayabilir
Borçlu alacağın çekişmeli olduğunu bildiği halde ifada bulunursa bundan doğacak zararlara katlanır [Yani ifada bulunduğu kişinin gerçek alacaklı olmadığı Sonradan anlaşılırsa aynı borcu yeniden gerçek alacaklıya İfa etmek zorunda kalır]
Ø Borçlu Devri öğrendiği sırada devredene karşı sahip olduğu savunmaları devralana karşı da ileri sürebilir. Bu kuralın istisnası vardır:
Borçlu yazılı bir borç tanımasına güvenerek alacağı kazanmış olan 3. kişiye karşı bu işlemin muvazaalı olduğu savunmasında bulunamaz !!
Beyaza imza durumunda senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu savunması Alacağı devralan yeni alacaklıya karşı ileri sürülemez!!

Ø Karşılıklılık ilkesini istisna getirmek pahasına alacağın devrinde takasta borçlu korunmuştur
Borçlu Devri öğrendiği anda muaccel olmayan alacağını devredilen alacaktan önce veya onunla aynı anda muaccel olması koşuluyla borcu ile takas edebilir
Örneğin: Aydın'ın Erkan'dan 12 bin TL alacağı vardır.  Erkan'ın da Aydın'dan muaccel olmuş 7000 TL alacağı vardır.  Aydın alacağını Necati'ye temlik ederse Erkan Aydın'a karşı ileri sürebileceği takası yeni alacaklı Necati'ye karşı da ileri sürebilir
 Örneğin;  Aydın'ın Erkan'dan Haziran 2014 tarihinde muaccel olacak 12000 TL alacağı vardır. 
Erkanın da Aydın'dan Mayıs 2014 tarihinde muaccel olacak 7000 TL alacağı vardır.
Aydın alacağını Nisan 2014'te Necati'ye temlik ederse Erkan Aydın'a karşı ileri sürebileceği takas yeni alacaklı Necati'ye karşı da ileri sürebilir
Burada Erkan'ın alacağı temlik tarihinde henüz muaccel olmasa dahi bu alacak devredilen alacaktan önce veya onunla aynı anda muaccel olacaksa takasa konu yapılabilir

Borcun üstlenilmesi
Bir borcun başkası tarafından üstlenilerek mevcut borçlunun borçtan kurtarılması için alacaklının rızası gerekir
Üstlenilecek borç mevcut bir borç olabileceği gibi ileride doğacak bir borç da olabilir
Koşula bağlı borçlar, zamanaşımına uğramış borçlar, nafaka borçları üstlenilebilir

İç Üstlenme sözleşmesi
Borçlu ile borcu üstlenecek kişi arasında yapılan sözleşmedir
Borçlu ile iç üstlenme sözleşmesi yapan kişi borcu bizzat ifa ederek veya alacaklının rızasıyla borcu üstlenerek borçluyu borcundan kurtarma yükümlülüğü altına girmiş olur
Borçlu iç üstlenme sözleşmesi ivazlı ise bu sözleşmeden doğan borçlarını ifa etmedikçe diğer taraftan [ borcu üstlenen üçüncü kişiden] yükümlülüğünü yerine getirmesini isteyemez, İsterse borcu üstlenen üçüncü kişi ödemezlik defi ileri sürebilir.
Borçlu borcundan kurtarılmışsa diğer taraftan güvence isteyebilir
İç üstlenme sözleşmesi şekle tabi değildir Ancak bağışlama amacıyla yapılan iç üstlenme sözleşmesi yazılı şekle tabidir

Dış üstlenme sözleşmesi
Borcu üstlenen ile alacaklı arasında yapılan ve borçlunun değişmesine yol açan üstlenmeye dış üstlenme sözleşmesi denir
Dış üstlenme sözleşmesi alacaklı için bir tasarruf işlemidir
Dış üstlenme sözleşmesi geçerlilik açısından şekle tabi değildir
Borcun konusu maddi bir edime ilişkin ise üçüncü kişinin ifa teklifini alacaklı kural olarak reddedemez. Ancak alacaklı borcun üstlenilmesine ilişkin öneriyi reddedebilir.
iç üstlenme Sözleşmesinin üstlenen veya onun izniyle borçlu tarafından alacaklıya bildirilmesi dış üstlenme sözleşmesinin yapılmasına ilişkin öneri anlamına gelir
Borcun üstlenilmesine ilişkin öneri alacaklı tarafından her zaman kabul edilebilir [Normalde süresiz öneriler bakımından önerinin hemen kabul edilmesi gerekirken burada borcun üstlenilmesinde genel kurala bir istisna getirilmiştir ]
Borcu üstlenen veya borçlu kabul için bir süre koyabilir alacaklı bu sürenin bitimine kadar susarsa öneri reddedilmiş sayılır
Önerinin alacaklı tarafından kabul edilmesinden önce yeni bir iç üstlenme sözleşmesi yapılır ve bu iki üstlenmeye ilişkin olarak alacaklıya öneride bulunulursa ilk öneride bulunan önerisi ile bağlı olmaktan kurtulur
Örneğin;  Aydın Erkan'dan 10.000 TL alacaklıdır
Erkan ve Necati bu borcu Necati'nin üstlenmesi konusunda bir iç üstlenme sözleşmesi yapmış ve bunu Aydın'a bildirmişlerdir [ bu bildirim dış üstlenme sözleşmesinin yapılması için bir öneri sayılır. 1. ÖNERİ ]
Ancak Aydın Bu öneriyi kabul etmeden önce,  Batuhan Erkan'la bir iç üstlenme sözleşmesi yapmıştır ve bu iki sözleşme de Aydın'a bildirilmiştir [ 2. ÖNERİ]
Bu durumda Aydın öneriyi kabul etmeden önce ikinci öneri yapıldığı için Necati önerisiyle bağlılıktan kurtulur

Alacaklının kabulü açık veya örtülü olabilir alacaklı çekince ileri sürmeksizin üstlenenin ifasını kabul eder veya onun borçlu sıfatı ile yaptığı diğer herhangi bir işleme Rıza gösterirse borçlunun üstlenilmesini kabul etmiş sayılır

Ø İpotekli taşınmazın devredilmesi aksi kararlaştırılmış olmadıkça borçlunun kişisel sorumluluğunda ve güvencede bir değişiklik meydana getirmez
Ancak ipotekli taşınmazı devralan yeni Malik borcu üstlenmek isteyebilir. Bu durum alacaklıya bildirilir, alacaklı ipotekli taşınmazı devreden eski borçluya kendisine başvurma hakkını saklı tuttuğunu bir yıl içinde yazılı olarak bildirmezse borçlu borcundan kurtulur
Dikkat edilirse burada alacaklının Bir yıl boyunca sessiz kalması ipotekli taşınmazın devrinde borcun üstlenmesini kabul ettiği anlamına gelir [susmanın kabul sayıldığı istisnai durumlardan biridir]

Borcun üstlenilmesinin sonuçları
Borçlunun yerine borcu üstlenen kişi geçer
Borcun üstlenilmesi ile borç sona ermediği gibi borç ilişkisinin tarafları da değişmez
Borcun üstlenilmesi anındaki bağlı feri borçlar yeni borçluya haberdar olmasa bile geçer [faiz veya ceza koşulu gibi]
Alacaklının eski borçlunun kişiliğine özgü olan bağlı hakları ve ilişkileri son bulur
Eski borçlunun borcu için 3. kişiler tarafından verilen rehin veya kefaletin devam edebilmesi için onların borcun üstlenilmesine yazılı olarak Rıza göstermiş olmaları gerekir Aksi halde rehin ve kefalet son bulur.
Üstlenilen borca ilişkin eski borçlunun ileri sürebileceği savunmalar yeni borçlu tarafından da ileri sürülebilir [ Borcun son bulduğu,  borcun zamanaşımına uğradığı, ödemezlik Defi, borcun batıl olduğu gibi. ]
Dış Üstlenme sözleşmesi borç henüz zamanaşımına uğramadan önce yapılmışsa bu durum borç ikrarı sayılır ve bu nedenle zamanaşımı kesilir. [üstlenme sözleşmesi borç ikrarı sayılır]
Dış üstlenme sözleşmesi zamanaşımı süresi geçtikten sonra yapılmışsa ve borcun zamanaşımına uğradığı üstlenen tarafından biliniyorsa bu durum zamanaşımı definin ileri sürme hakkından feragat olarak yorumlanır
Dış üstlenme sözleşmesinden aksi anlaşılmadıkça yeni borçlu alacaklıya karşı önceki borçlunun ileri sürebileceği kişisel savunmalarda bulunamaz
Yeni borçlu iç üstlenme sözleşmesinden kaynaklanan savunmaları alacaklıya karşı ileri süremez

Dış üstlenme sözleşmesi hükümsüz hale gelirse üçüncü kişilerin hakları saklı kalmak üzere eski borç bütün bağlı borçları ile birlikte varlığını sürdürür
Borcu üstlenen, üstlenme sözleşmesinin hükümsüz hale gelmesinde ve alacaklının zarara uğramasınında kendisine bir kusur yüklenemeceğini ispat etmedikçe alacaklı önceden sağlammış güvence yitirmesi yüzünden veya başka herhangi bir sebeple uğradığı zararın giderilmesini üstlenenden isteyebilir [BORCUN ÜSTLENİLMESİ GEÇERSİZSE,ALACAKLI BORCU ÜSTLENEDEN TAZMİNAT İSTEYEBİLİR.]
Necati Aydın'dan 100.000 TL alacakdır Aydın'ın borcu için Erkan evi üzerinde ipotek kurmuştur
Aydın'ın kardeşi Erdem mali durumunun oldukça iyi olduğu konusunda Necatiyi ikna ederek Aydın'ın borcunu üstlenmiştir
Erkan bu dış üstlenme sözleşmesi ne rıza göstermediği için ipotek son bulmuştur  Erkan daha sonra evini Emreye satıp teslim ettirmiştir
Bu arada Necati Aslında Mali Durumu bozuk olan Erdem'in kendisini aldattığını öğrenmiş ve dış üstlenme sözleşmesini iptal etmiştir
Bu durumda Aydın'ın borcu bağlı yan borçları ile birlikte tekrar doğmuş olur Ancak iyiniyetli üçüncü kişilerin hakkı saklı tutulduğundan Emre'nin evi üzerinde ipotek söz konusu olmayacaktır
Borcu üstlenen Erdem üstlenme sözleşmesinin hükümsüz hale gelmesinde ve alacaklının zarara uğramasında kendisine bir kusur yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe alacaklı Necati önceden sağlammış güvenceyi yitirmesi yüzünden ya da başka bir sebeple uğradığı zararın giderilmesi ne isteyebilir

Borca katılma
Borca katılma sözleşmesi katılan ile alacaklı arasında yapılır
Borca katılma katılan açısından borçlandırıcı bir işlemdir
Borca katılma ile mevcut borçlu borçtan kurtulmaz mevcut borçlunun yanına bir borçlu daha eklenir
Borca katılan ile borçlu alacaklıya karşı Müteselsilen sorumlu olurlar

Mal varlığının veya işletmenin devralınması
Bir mal varlığını veya bir işletmeyi aktif ve pasifleri ile birlikte devralan bunu alacaklılara bildirdiği veya ticari işletmeler için ticaret sicil gazetesinde diğerleri için Türkiye genelinde dağıtımı yapılan gazetelerden birinde yayınlanacak ilanda duyurduğu tarihten başlayarak onlara karşı mal varlığındaki veya işletmedeki borçlardan sorumlu olur
Bununla birlikte 2 yıl süreyle önceki borçlu da devralanla birlikte Müteselsil borçlu olarak sorumlu kalır 
2 yıllık süre muaccel borçlar için bildirme veya duyuru tarihinden; daha sonra muhacir olacak borçlar için ise bu muacceliyet tarihinden işlemeye başlar
Borçların bu yoldan üstlenilmesinin sonuçları dış üstlenme sözleşmesinden Doğan sonuçlarla özdeştir
Bildirme veya ilanla duyurma yükümlülüğü devralan tarafından yerine getirmedikçe devreden için öngörülen 2 yıllık Müteselsil sorumluluk süresi işlemeye başlamaz

İşletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi
 Bir işletme başka bir işletme ile aktif ve pasiflerin karşılıklı olarak devralınması ya da birinin diğerine katılması yoluyla Birleştirilebilir
Bu birleştirme sonunda her iki işletmenin alacaklıları bir mal varlığının Devralınmasından Doğan haklara sahip olup bütün alacaklarını yeni işletmeden alabilirler
Bir tek kişiye ait olup da Kollektif veya komandit ortaklık haline dönüştürülen bir işletmenin borçları hakkında da Yukarıdaki kurallar geçerlidir

Sözleşmenin Devri
Bir sözleşmenin taraflarından birinin bu sıfatını üçlü bir anlaşma ile başkasına devretmesine sözleşmenin devri denir
Sözleşmenin Devri sözleşmesi ile devir konusu sözleşmeden doğan bütün hak ve borçlar bir Üçüncü kişiye devredilir
Sözleşmeyi devralan ile devreden arasında yapılan ve sözleşmede kalan diğer tarafça önceden verilen izne dayanan veya sonradan onaylanan anlaşma da sözleşmenin Devri hükümlerine tabidir
Sözleşmenin Devrinin geçerliliği devredilen sözleşmenin şekline bağlıdır
Sözleşmenin devri ile birlikte devredenin bu sözleşmeden Doğan taraf olma sıfatı ile beraber bütün hak ve borçları devralana geçmiş olur
                
Sözleşmeye katılma
Mevcut bir sözleşmeye taraflardan Birinin yanında yer almak üzere katılan ile sözleşmenin tarafları arasında yapılan anlaşmaya sözleşmeye katılma denir
[üçlü anlaşma]
Katılan yanında yer aldığı tarafta birlikte onun hak ve borçlarına sahip olur
Anlaşmada aksi kararlaştırılmadıkça sözleşmeye katılan ile yanında yer aldığı taraf sözleşmenin diğer tarafına karşı Müteselsilen alacaklı ve borçlu olurlar
Sözleşmeye katılmanın geçerliliği katılma konusu sözleşmenin şekline bağlıdır

19 KASIM 2019
OSMANCIK

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

MİLLÎ MÜCADELE (HAZIRLIK DÖNEMİ)

✎ Mondros Ateşkes’i imzalandığı sırada Adana’da Yıldırım Orduları Komutanı iken halkı işgallere karşı mücadeleye davet etmiş, ayrıca burada Ali Fuat Paşa ile de görüşerek mücadelenin gerekliliği üzerinde bir kez daha durmuştur. Mustafa Kemal Anadolu’ya geçmeden önce geldiği İstanbul’da; Düşüncelerini yaymak için Fethi Bey ile birlikte Minber gazetesini çıkarmıştır İstanbul Hükûmeti (Damat Ferit Paşa), İngiltere’nin de baskısıyla, bölgeye çok geniş yetkilerle bir komutanın gönderilmesine karar vermiştir. Bu durum Anadolu’ya geçmek isteyen Mustafa Kemal’e aradığı fırsatı yaratmıştır. ✎ Mustafa Kemal, Damat Ferit Paşa Hükûmeti tarafından IX. Ordu Müfettişi olarak bölgeye atanmıştır. ✎ IX. Ordu Müfettişi göreviyle Samsun’a gönderilen Mustafa Kemal Paşa’nın yetkili olduğu iller arasında Sivas, Erzurum, Van ve Trabzon bulunmakta olup, ayrıca kendisine birtakım görevler verilmişti. ✎ Samsun’da Mıntıka Palas Oteli’nde kalan Mustafa Kemal Paşa, bölgede birtakım güvenlik tedbirler...

Borçlar özel isimsiz sözleşmeler

İSİMSİZ SÖZLEŞMELER (ATİPİK SÖZLEŞMELER) Unsurları ve özellikleri önceden kanunda belirlenmemiş sözleşmelerdir. İsimsiz Sözleşme Örnekleri: 1.       Sulh sözleşmesi 2.       Tek satıcılık sözleşmesi 3.       Satış için tevdi sözleşmesi 4.       Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi 5.       Garanti sözleşmesi İsimsiz Sözleşme Türleri: 1.        Karma Sözleşmeler:  Kanunda düzenlenmiş sözleşme tipine ait unsurların kanunun öngörmediği tarzda bir araya gelmesi ile oluşur. Ör: Hastane kabul sözleşmesi (Kira +vekalet + hizmet) a.        Karma Kombine Sözleşmeler:  Taraflardan biri birden fazla edim yükümlülüğü altına girerken karşı taraf tek bir edim yükümlülüğü altına girer. Ör: Hastane kabul sözleşmesi b....

TBMM İÇTÜZÜK

TBMM İÇTÜZÜK [okundu] Üye   tamsayısı   altıyüzdür.   Türkiye   Büyük   Millet   Meclisi   üyeliklerinde boşalma   olması üye tamsayısını değiştirmez. Türkiye   Büyük   Millet   Meclisi   Genel   Kurulu,   milletvekili   genel   seçimi kesin   sonuçlarının   Yüksek   Seçim   Kurulunca   ilanını   takip   eden   üçüncü   gün   saat   14.00’te çağrısız olarak toplanır Milletvekilleri   andiçerek   göreve   başlarlar.   Andiçmekten   imtina   eden   milletvekilleri, milletvekili   sıfatından kaynaklanan   haklardan yararlanamazlar. Cumhurbaşkanı   yardımcıları   ve   bakanlar,   atandıkları   tarihten   sonra   yapılan   ilk birleşimde andiçerler. Danışma   Kurulunun   önerisi   üzerine   Genel   Kurulca   başka   bir   kara...