Ana içeriğe atla

BORÇLAR GENEL TEST NOTLARIM

s, bilgisayarını 1000 TL'ye A'ya satmak için 10.07.2005 tarirıinde bir mail göndermiş ve cevap vermek üzere 1O günlük bir süre tanımıştır. Aynı gün maili okuyan A. henüz
S'ye cevap vermeden S, 14.07.2005 tarihinde bilgisayarını daha fazla bedel öneren C'ye satıp teslim etmiştir.
s ayrıca aynı gün A'ya telefon ederek teklifini geri aldığını bildirmiştir. Buna rağmen yapılan telefon görüşmesinde A. S'nin teklifini kabul ettiğini söylemiştir
Buna göre aşağıdakilerden hangisi doğrudur?
A) A henüz S'ye cevap vermeden, S teklifini geri aldığını bildirdiğinden S'nin teklifi hiç yapılmamış sayılır
B) S ile C arasında yapılan borçlandırıcı ve tasarruf işlemlerinin geçerli olabilmesi için C'nin iyiniyetli olması gerekir
C) S ile A arasında sözleşme kurulmuş olmasına rağmen başlangıçtaki imkansızlık sebebiyle işlem butlan yaptırımına tabidir
D) S ile C arasındaki borçlandırıcı işlem geçersiz olsa bile tasarruf işlemi geçerlidir
E) S ile A arasında geçerli bir sözleşme kurulmuş sayıldığından S, edimi ifa edememesinin sonuçlarına katlanmak zorundadır
Cevop:
S'nin A'yo yaptığı öneri, süreli bir öneridir. S yaptığı öneriyle süre bitimine kadar bağlıdır. Dolayısıyla henüz sü re dolmadan örıce S' nin önerisini geri alması sonuç doğurmaz. A, S'nin önerisini öğrendiğinden artık S bu beyanını geri olamaz. Süresi içınde A kabul iradesini açıkladığından A ile S orasında sözleşme kurulmuş sayılır ve S, edimi ifa edememenin sonuçları na katlanır.

Aşağıdaki davalardan hangileri birbirleri ile yarışır?
A) Zilyetlik davaları ile sebepsiz zenginleşme davası
B) istihkak davası ile sebepsiz zenginleşme davası
C) Sözleşmeye dayanan dava ile sebepsiz zenginleşme davası
D) Haksız fiilden doğan tazminat davası ile sebepsiz zenginleşmeden doğan dava
E) Taşınır davası ile sebepsiz zenginleşme davası
İstihkak davası sözleşmeye dayanan dava ve zilyetlik davaları kural olarak sebepsiz zenginleşme davasında engel olur diğer bir ifade ile bu davalar ile sebepsiz zenginleşme davası birbiriyle yarışmaz Haksız fiilden doğan tazminat davası ise şartları varsa sebepsiz zenginleşme davasına engel olmaz kişi dilediği dava açabilir

Aşağıdakilerden hangisi bir sözleşmenin yalnızca taraflarını borç altına sokacağı ilkesinin istisnasını oluşturur?
A) Eşyaya bağlı borç
B ) Üçüncü kişinin edimini taahhüt
C) Garanti sözleşmesi
D) Kira sözleşmesi
E) Kefalet sözleşmesi

Eşyaya bağlı borç bir kimseyi bir eşyaya Malik olması nedeniyle yükümlülük altına sokan borç olarak tanımlanabilir
Dolayısıyla eşyaya bağlı borç bir sözleşmenin yalnızca taraflarını borç altına sokacağı ilkesinin istisnasını oluşturur
burada bir kişi borç ilişkisinden doğuran sözleşmeye taraf olmadığı halde sırf bir mala Malik olması sebebiyle yükümlülük altına girmektedir
Sınırlı sayı ve tipe bağlılık ilkeleri eşyaya bağlı borçlar için de geçerlidir
eşyaya bağlı borçlar ya kanunundan ya da kanunda belirtilen bir hukuki işlemden doğar kuvvetlendirilmiş nisbi haklar hukuki işlemlerden Doğan eşyaya bağlı borçların en önemli örneğini oluşturur
Şerhten sonra taşınmazın her Maliki kendi mülkiyeti döneminde Doğan borçtan sorumlu olup buna şerhin eşyaya bağlı borç etkisi denir diğer bir örnek taşınmaz yüküdür

Burhan Aydın dan 100 bin TL borç almıştır Burhan da bunun karşılığında taşınmazını Aydın'a satmayı vaat etmiştir satış vaadi sözleşmesinde bedel olarak ödünç konusu 100.000 TL gösterilmiştir
Taraflar ayrıca satış vaadi sözleşmesinde koydukları bir hüküm ile Burhan'a aldığı ödüncü vadesinde geri vermek suretiyle satış vaadi sözleşmesini ortadan kaldırma olanağı tanımışlardır
Buna göre olayda Aşağıdakilerden hangisi söz konusudur?
A.Aşırı yararlanma
B.Kanuna karşı hile
C.Temel hatası
D.Teminat için mülkiyetin inançlı nakli E.Muvazaa

Vadeden önce yapılacak bir anlaşma ile borçlunun borcunu ödemediğinde alacaklının rehin konusu mala sahip olacağı şeklindeki anlaşmalar geçersizdir buna rehin konusu eşyaya sahip olma yasağı denir Yukarıdaki olayda taraflar bu yasağı bertaraf etmek amacı ile satış vaadi sözleşmesini kullanmaktadır Bu nedenle olayda Kanuna karşı hile vardır Tarafların hukuk düzeninin yasakladığı hukuki veya ekonomik bir sonucu elde etmek için yapılmasına Kanuni izin verilmeyen Başka işlem yapmaları durumunda Kanuna karşı hile söz konusu olur

Üçüncü kişinin fiilini üstlenme ile ilgili olarak aşağıda belirtilenlerden hangisi yanlıştır?
A.Garanti Sözleşmesinin bir türüdür
B.Fiili taahhüt edilen kişi sözleşmeye taraf değildir
C.Fiili taahhüt edilen kişi belirlenmiş olmalıdır
D.Fiili taahhüt edilen kişi gerçek kişi olabileceği gibi tüzel kişi de olabilir
E.Fiili taahhüt eden bir gerçek kişi ise sözleşmenin yazılı şekilde yapılmış olması gerekir

Kefaletin şekline, kefil olma ehliyetine ve eşin rızasına ilişkin hükümler; gerçek kişilerce kişisel güvende verilmesine ilişkin olarak başka ad altında yapılan diğer sözleşmeler hakkında da uygulanır Gerçek kişiler açısından kefalete ilişkin yazılı şekil koşulları ve eşin rızasına ilişkin hükümler bir gerçek kişi tarafından üçüncü kişinin fiilinin üstlenilmesi durumunda da geçerli olur
Taraflarca bilinmeyen veya belirsiz bir kişinin fiili de üstlenilebilir

Evlenme tellallığından doğan borçlarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A.Alacaklıya dava hakkı vermediğinden eksik borçlar arasında yer alır
B.Bu borçlar takas edilemezler
C.Cezai şarta bağlanamazlar
D.Evlenme tellallığına ilişkin hükümler muhabbet tellallığına da uygulanır
E.Kefalet veya rehinle teminat altına alınamazlar

Muhabbet tellallığı evlenme tellallığından farklı olarak temeli itibariyle ahlaka ve hukuka aykırı olduğu için herhangi bir borç doğurmazlar
Evlenme tellallığından doğan borçlar ise eksik borçlardır

Aydın Burhan'a yazılı olarak kardeşi Erdem'in bu yıl tatile gitmemesi durumunda bir kazak bağışlama vaadinde bulunmuş ve Burhan da bunu kabul etmiştir.
Olayda hangisi söz konusu olur?
Olayda geciktirici ve tesadüfi şarta bağlı Bir bağışlama vaadi vardır
Şart konusu olayın gerçekleşip gerçekleşmemesi işleme taraf olanların iradeleri dışındaki bir olguya veya tamamen üçüncü bir kişinin olayda Erdem'in iradesine bağlı olduğu için burada tesadüfi bir koşul vardır

Burhan'dan 10.000 TL alacaklı olan Aydın alacağı üzerinde Necati lehine intifa hakkı ve Remzi lehine de rehin hakkı kurmuştur Bir süre sonra Aydın Burhan'dan olan alacağını Burhan'a temlik etmiştir
Buna göre aşağıdakilerden hangisi doğrudur? A.Alacaklı ve borçlu sıfatlarının aynı şahısta birleşmesi ile borç sona erer
B.Necati'nin intifa hakkı sona erer
C.Remzinin rehin Hakkı sona erer
D.Necati ve Remzi'nin izni olmadan temlik geçerli olmaz
E.Borç İbra ile sona erer
Alacağın borçlu Burhan'a temliki ile birlikte alacaklı ve borçlu sıfatları burhan'da birleşmiş olur alacaklı ve borçlu sıfatlarının aynı şahısta birleşmesi ile borç son bulur ancak birleşme borcu sona erdirilmesine rağmen üçüncü kişilerin haklarını etkilemez Bu nedenle intifa ve rehin Hakkı sona ermez Ayrıca alacağın temlik edilebilmesi için borçlunun ve diğer sınırlı ayni hak sahiplerinin rızasına gerek yoktur

Borcun hiç veya gereği gibi veya zamanında veya belirlenen yerde ifa edilmemesi durumunda borçlunun alacaklıya ödemeyi vadettiği edime ne denir?
Ceza koşulu denir.
Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir
Ceza borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaktı hakkından açıkça feragat etmiş veya çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça asıl borç ile birlikte cezanın ifasını da isteyebilir Alacaklı hiçbir zarara uğramamış olsa bile kararlaştırılan cezanın infazını isteyebilir Alacaklının uğradığı zarar kararlaştırılan ceza tutarını aşıyorsa alacaklı borçlunun kusuru bulunduğunu ispat etmedikçe aşan miktarı isteyemez.

Ahlaki ödevden doğan borçlar eksik borçtur yerine getirmedikleri zaman ifaları istenemez ancak yerine getirdikleri zaman geçerli olarak kabul edilirler ve iadeleri istenemez yani sebepsiz zenginleşme teşkil etmezler
Ahlaki ödevden doğan borçlar kefalet ve rehinle teminata altına alınabileceği gibi cezai şarta da bağlanabilir Ayrıca takas da edilebilirler

B’nin A’ya 8 Ağustos 2012'de zamanaşımına uğrayacak 10.000 TL borcu vardır. A 9 Ağustos 2012'de B’den 4000 TL'ye bir yatak odası takımı satın alır ve taraflar bedelin 10 Ağustos 2012'de ödeneceğini kararlaştırırlar.
> 9 Ağustos 2012 günü A, B’ye takas beyanında bulunur ise borcu zamanaşımına uğramış olduğu için takas beyanı geçersizdir
Zamanaşımına uğramış alacaklarda takas, İleri sürülebileceği zamanda alacağın zamanaşımına uğramamış olması koşuluyla İleri sürülebilir
Olayda B’nin alacağı 11 Ağustos 2012 de zamanaşımına uğruyor olsaydı ve B 12 Ağustos 2012 de takas beyanında bulunsaydı takas geçerli olurdu. Çünkü takas için alacakların doğmuş ve muaccel yani vadesi gelmiş olması gerekir.
Bu durumda B ‘nin alacağı takası ileri sürdüğü 12 Ağustosta zamanaşımına uğramış olsa da takas ileri sürebildiği tarih 10 Ağustos ve sonraki tarihlerdir.
[TAKAS İLERİ SÜRÜLEBİLEN TARİH=HER İKİ ALACAĞIN VADESİNİN GELDİĞİ TARİH] 

Koşulla ilgili olarak aşağıda belirtilenlerden hangisi yanlıştır?
A.Ölüme bağlı tasarruflar da şarta bağlanabilir
B.Geciktirici şarta bağlı alacak temlik edilebileceği gibi takas da edilebilir C.Geciktirici şartta şart gerçekleşinceye kadar işlemin hükümleri askıdadır
D.Şarta bağlı alacak rehin veya kefalet ile teminat altına alınabilir
E.Geciktirici veya bozucu şart kural olarak Geçmişe etkili değildir
Aksi kararlaştırılmadıkça geciktirici koşula bağlı sözleşme ancak koşulun gerçekleştiği andan başlayarak hüküm ifade eder. Geciktirici şarta bağlı işlemlerde şart gerçekleşinceye kadar işlemin hükümleri askılıdır. Bu nedenle şartın Henüz gerçekleşmediği bu safhada alacaklı alacağını talep edemeyeceği gibi takas edemez. Ancak bu alacak temlik edilebileceği gibi ölümle de mirasçılara geçer. Çünkü alacağın temliki henüz muaccel olmayan borçlar için de yapılabilir Takas için borçların muaccel olması gerekir

Yetkisiz temsilde işlem temsil olunanın onay vermemesi nedeniyle geçersiz olursa, yetkisiz temsilcinin işlem yaptığı üçüncü kişi kural olarak yetkisiz temsilciden menfi zararın tazminini isteyebilir. [Dikkat edilmelidir ki; burada menfi zararın tazmini için yetkisiz temsilcinin kusurlu olması gerekmez]
Ancak yetkisiz temsilcinin işlem yaptığı 3. kişinin menfi zararı aşan aşkın zararını isteyebilmesi için yetkisiz temsilcinin kusurlu olması ve hakkaniyetin gerektirmesi gerekir

Tahsil için alacağın inançlı temliki:
Burhan'dan 10.000 TL alacaklı olan Aydın bu alacağı tahsil etmesi için yakın arkadaşı Necati’ye temlik etmiştir. Alacağı tahsil eden Necati parayı Aydın’a vermemektedir .
Bu durumda Aydın inanç Anlaşmasının varlığın ispat ederek Necati'den paranın iadesini isteyebilir
[ inançlı temlikler geçerlidir. dikkat edilirse burada Kanuna karşı hile ve Muvazaa yoktur]

Aşağıdaki iki durum borç ilişkisinin ismini ilkesinin istisnalarıdır:
1.üçüncü kişi yararına tam sözleşme
2.tapuya şerh verilen bir kişisel hakkın doğurduğu aynı etki

Alacaklı kefilin ifa teklifini reddederse kefil kefaletten kurtulur Ancak asıl borç devam eder.

Satım sözleşmesinde öneride bulunan taraf satıcı olabileceği gibi alıcı da olabilir. Önemli olan öneri için gerekli niteliklere sahip bir ileride açıklamasının zaman itibariyle önce kimin tarafından yapıldığı meselesidir. Önce yapılana öneri sonra yapılana kabul denir

Her hukuk kuralına aykırılık haksız fiil oluşturmaz. Yalnızca emredici nitelik taşıyan yani taraflarca mutlaka uyulması zorunlu olan hükümlerin ihlali hukuka aykırılık ve haksız fiil oluşturur. Örneğin; kişilik ve malvarlığı haklarını koruyan davranışın normlarının ihlali

Mahmut ile Süleyman arasında yapılan sözleşmede; Mahmuta Süleyman'dan aldığı bilgisayar karşılığında 1000 TL'lik satım bedelini arzu ettiği takdirde televizyonunu vererek ifa etme yetkisi tanınmıştır. Bu Örnek olay da seçimlik yetki söz konusudur. Borcun konusu tektir o da 1000 TL miktarındaki paradır.

Aşağıdaki durumlarda kusur aranmaz:
1.   Borçlunun temerrüde düşmesi
2.   Alacaklının temerrüde düşmesi
3.   Para borcunun temerrüdünde gecikme faizinin ödenmesi
Aşağıdaki durumlarda kişi kusursuzluğunu ispat ederek sorumluluktan kurtulabilir:
1.   Borçlu temerrüdü durumunda gecikme tazminatının ödenmesi
2.   Sözleşmeden dönme durumunda menfi tazminat talebi
3.   Cezai şartın ödenmesi
4.   Para borcunun temerrüdünde munzam zararın tazmini


Cezai şart ya da ceza koşulu tarafların sözleşmeye aykırılık durumları için öngörmüş oldukları sözleşmeye dayalı bir tazminat hükmünddir. Tazminatlarda kusur arandığı için cezai şartta da kusur aranır. Kusursuz olduğunu ispat eden kişi cezai şart ödemekten kurtulur.

Soyut bir borç ikrarında bulunulması durumunda bu ikrar geçerlidir ve borç ikrarının herhangi bir sebebe dayanmadığı veya sebebin geçersiz olduğunu ya da ortadan kalktığını ispat yükü borç ikrarında bulunan borçludadır.

Aydın televizyonunun satılması konusunda arkadaşı Erkan'a öneride bulunduğunu zannederek Hayrettin öneride bulunmuştur Burada şahısta hata vardır. Şahısta hatanın esaslı hata olabilmesi için karşı tarafın kimliğinin önem taşıyor olması gerekir. Televizyonun kime satıldığının satıcı açısından objektif olarak önem taşımaması şahısta hatanın esaslı hata olmasını engeller Hayrettin içinde bulunduğu hal ve şartlara göre Aydın'ın hataya düştüğünü anlamamakta haklı ise sözleşme kurulmuş olur ve Aydın sözleşmeyi iptal edemez. [ŞAHISTA HATANIN ESASLI HATA OLMAMASI VE İPTAL HAKKI VERMEMESİ]

ifa ikameleri üç tanedir:
1. seçimlik yetki
2. ifa yerine edim
3. ifa amacıyla edim
Seçimlik borç ifa ikameleri arasında değildir

Alacaklıya ihbarda bulunan 3. kişinin ona halef olacağı borçlu tarafından ifadan önce veya en geç ifa anında alacaklıya bildirildiği takdirde 3. kişi alacaklıya ifada bulunursa alacaklının haklarına ifası ölçüsünde halef olur. Buna halefiyet ihbarı denir.
Örneğin; Satıcı Aydın borcu vadesinde yerine getiremeyeceğini anlamış, Kardeşi  Erdem'e borcu Süleyman'a ifa etmesini söylemiştir. Aydın ayrıca ifada bulunan Erdem'in ona Halef olacağını Süleyman'a bildirmiştir. İşte burada halefiyet bildirimi vardır.
Erdem vadede edimin ifasını Süleyman'a teklif ederse, Süleyman yapılan ifa teklifini haklı bir sebep olmadan reddetmesi durumunda temerrüde düşer. Bu halde ise Erdem hasarı ve masrafları alacaklıya ait olmak üzere edimi mahkemece belirlenen yere tevdi ettiği an Aydın'ın haklarına Kanunen halef olur. Buradaki örnek olayda bahsedilen esasen asıl borçlu tarafından asıl alacaklıya ifadan önce yapılan halefiyet ihbarıdır. [BİLDİRİM ÜZERİNE HALEFİYET]

Para borçları ifa zamanındaki alacaklının yerleşim yerinde ifa edilir
Parça borçları sözleşme kurulurken sözleşme konusunun bulunduğu yerde ifa edilir
Çeşit borçları doğdukları anda borçlunun yerleşim yerinin bulunduğu yerde ifa edilir Kıymetli evrakta borcun ifa yeri borçlunun ikametgahının bulunduğu yerdir.

-     Mirasın reddi
-     Evlenme
-     Tescil talebi  
-     Tanıma
şarta bağlı olarak yapılamaz
Kural olarak tasarruf işlemleri ve yenilik doğurucu haklar şarta bağlı olarak yapılamaz ancak diğer borçlandırıcı işlemler şarta bağlı olabilir.
Taşınmaz satış vaadi sözleşmesi, taşınmaz satım sözleşmesi, taşınır mülkiyetinin Devri, miras sözleşmesi, mal rejimi sözleşmesi, nişanlanma, vasiyetname şarta bağlı olarak yapılabilir

Alacaklı temerrüdü kural olarak borcu sona erdirmez ancak alacaklı kefil ifa teklifi redderse kefil borcundan kurtulmuş olur. [dikkat edilirse burada borçtan kurtulan sadece kefildir asıl borçlu borçlu kalmaya devam eder]

Alıcı ve satıcı arasında yapılan satım sözleşmesinde satıcı satım konusu malın alıcıya gönderilmesi masraflarını üstlenmeyi vaat etmiş ve taraflar bu konuda anlaşmışlar ise bu yüküm asli edim yükümü değil yan edim yükümlüdür. Yan Edim yükümü sözleşmenin esaslı unsurunu oluşturmayan 2. derecedeki noktalara ilişkin edim yükümlerini ifade eder. Yan Edim yükümlülüğü niteliği itibarıyla Aslı Edim yükümüne bağlı olmasına rağmen ondan ayrı olarak talep ve dava konusu yapılabilir.

Karşılıksız bir kazandırmada bulunan kişi tarafından belirli bir amacın gerçekleştirmesine yönelik olarak herhangi bir kimse lehine bir alacak hakkı doğurmaksizin bu kazandırmadan yararlanan kişiye yüklenilen edime yükleme ya da mükellefiyet denir
Örneğin; mirasbırakanın otelini vasiyet ettiği kişiye belirli bazı kişileri yazın belirli bir süre misafir etme ödevi yüklemesi mükellefiyete örnek oluşturur. Karşılıksız kazandırmalarda [örneğin bağış gibi] olabileceğine ve hrthangi bir kişiye alacak hakkı vermediğine dikkat edilmelidir. Yukarıdaki örnekte vasiyetnameden yaralanan kişiye bir yükümlülük getirmesine rağmen otelde kalan kişiler için bir alacak Hakkı doğmaz

Aydın, Erkan'dan olan alacağını Necati'ye temlik etmiştir. Taraflar arasında yapılan temlik sözleşmesinde bu temlikin Aydın'ın Necati'den satın aldığı bilgisayar bedelini ödemek amacıyla yapıldığı belirtilmiştir.
- Alacağın temliki sözleşmesi Aydın açısından Bir tasarruf işlemi niteliği taşır
- Temlikin geçerli olabilmesi için borçlunun onayı gerekmediği gibi borçlunun durumdan haberdar edilmesi de gerekmez. Temlikin borçluya ihbar edilmesi temlikin geçerliliği ile ilgili bir mesele değil, temlikin borçluya karşı ileri sürülmesi ile ilgili bir durumdur.
- Alacağın temlikinin sebepten soyut olup olmadığı tartışmalıdır. Ancak temlikin nedenini oluşturan hukuki ilişkinin [örnek olayda satım sözleşmesinin] temlik sözleşmesinde belirtilmesi ile tarafların temliki sebebe bağladıkları sonucu ortaya çıkar. Bu nedenle temlik sebebini oluşturan Aydın ile Necati arasındaki bilgisayar satımına ilişkin sözleşme herhangi bir sebeple geçersiz ise alacağın temliki de geçersiz olur.


Aşağıdaki durumların hangisinde Aydın’a karşı sebepsiz zenginleşme davası açılamaz?
A. Aydın kendisini borçlu zannederek hataen Erkan'a 1000 TL ödemede bulunmuştur
B. Aydın arkadaşı Erkan'ın 200 TL sini çalmıştır
C. Tam ehliyetsiz Aylin ile yaptığı sözleşme sebebiyle Erkan, Aydın'dan 1000 TL almıştır D. Aydın sözleşme süresi sona erdiği halde Erkan'dan ödünç aldığı otomobilini geri vermemektedir
E. Aydın farkında olmaksızın Erkan'ın çimentolarını evinin yapımında kullanılmıştır.
> İstihkak davası ve sözleşmeye dayanan dava sebepsiz zenginleşme davasında engel olur. Bu nedenle D seçeneğinde Erkan Aydına karşı mülkiyet hakkına dayanarak İstihkak davası ya da ödünç sözleşmesine dayanarak iadesini talep edebilir.
Haksız fiil aynı zamanda bir sebepsiz zenginleşme de ortaya çıkarmışsa bu talepler yarışır ve ikisine de başvurulabilir.
Borç ilişkisinin aktif tarafını alacaklı, pasif tarafını ise borçlu oluşturur.
Alıcı ve alacaklı kavramları birbirinden farklıdır. Alacaklı daha genel bir kavramdır ancak alıcı satım sözleşmesinin aktif tarafı olan tarafı ifade eder. Satım sözleşmesinde alıcı aynı zamanda alacaklıdır.

Burhan, Ceyhan'a faaliyette bulunduğu ticari piyasada itibarın yükselmesi amacıyla 20.000 TL'lik bir senet imzalayıp vermiş ve bir süre sonra Ceyhan ölmüş ve mirasçısı Murat bu alacağı iyi niyetli Ümite devretmiştir. Ümit bu alacağı bir süre sonra durumu bilen Lale'ye temlik etmiştir.
-     Burhanın Ceyhan'a verdiği senet Muvazaa nedeniyle geçersizdir
-     Yazılı borç ekranına dayanarak iyiniyetle alacağı devralan üçüncü kişilere karşı Muvazaa iddiası İleri sürülemez. Olayda mirasçı Murat 3. kişi sayılmadığından Bu hükümden yararlanamaz, ancak 3 kişi olan Ümit alacağı devir alırken iyi niyetli ise mülkiyeti anında kazanır
-     Ümit'ten alacağı devralan ve durumu bilen Laleye karşı da Muvazaa iddiası ileri sürülemez. Çünkü iyiniyet ilk temlik açısından geçerlidir. Lale kötü niyetli olsa da mülkiyeti kazanır .

Korkutulan, içinde bulunduğu durum bakımından kendisinin ya da yakınlarından birinin kişilik haklarına ya da mal varlığına yönelik olarak ağır ve yakın bir zarar tehlikesinin doğduğuna inanmakta haklı ise korkutma gerçekleşmiş sayılır.
Burada korkutmanın mal varlığına yönelik de olabileceği ve yakın akrabalara değil yakınlarından birine karşı da olabileceği hususu dikkatten kaçmamalıdır

Takas edilecek alacaklar kural olarak karşılıklı olmalıdır. Ancak bu kuralın istisnası alacağın temlikinde ortaya çıkar.
Alacağın temlikinde borçlunun temliki öğrendiği zaman henüz muaccel olmamış bir alacağı mevcut olup da bu alacağı temlik edilen alacaktan daha sonra maccel olmaması şartıyla temlik edilen alacakların takası mümkündür.

Yetkisiz temsil durumunda yaptırım eksiklik, askıda geçersizlik, tek taraflı bağlamazlık yaptırımıdır.
İptal edilebilirlik yaptırımı ile eksiklik yaptırımı karıştırılmamalıdır. iptal edilebilirlik yaptırımında işlem geçerlidir ancak bozucu yenilik doğurucu bir hakla geçersiz hale getirilebilir.  Oysa eksiklik yaptırımında işlem tek taraf açısından geçerlidir Diğer taraf açısından onay verilinceye kadar işlem  bağlayıcı değildir.
Yetkisiz temsil durumu genellikle doğrudan temsil durumunda ortaya çıkar.
Yetkisiz Temsilde 3 kişi temsil olunandan uygun bir süre içinde onay verip vermeyeceğini bildirmesini isteme hakkına sahiptir. Temsil olunan onay vermez ya da süreyi sessiz geçirirse işlem 3 kişi açısından da baştan itibaren geçersiz olur [Dikkat edilirse temsil olunanın süreyi sessiz geçilmesi red anlamına gelmektedir
Temsil olunan işleme icazet vermezse işlem yetkisiz temsilciyi bağlamaz [yani yetkisiz temsilci işleme taraf olmaz]
İcazet verilmez ise iyiniyetli 3. kişi yetkisiz temsilciden menfi zararın tazmini isteyebilir [burada menfi zarar tazmini için yetkisiz temsilcinin temsil yetkisine sahip olmadığını bilip bilmemesi ya da kusurlu olup olmaması önemli değildir. yani Dikkat edilirse yetkisiz temsil durumunda menfi zarar tazmini için değerlendirmemizi 3 kişinin iyi niyetli olup olmadığına yönelik olarak yapmaktayız yetkisiz temsilci açısından kusur ya da iyi niyet değerlendirmesi yapmıyoruz]
Ancak yetkisiz temsilci kusurlu ise ve hakkaniyet de gerektiriyorsa daha fazla tazminata hükmedilebilir
Bir hakkın hiç doğmadığını veya doğmuş olan bir hakkın sonradan herhangi bir sebeple ortadan kalktığına ilişkin bir olayın ileri sürülmesine itiraz denir.
Ehliyetsizlik, İbra, ödeme, alacaklı ve borçlu sıfatlarının aynı şahısta birleşmesi itiraz teşkil eder. Ancak örneğin borcun vadesi gelmediği defidir.

Aydın Ankara'da bulunan evinin çatısının onarımı konusunda müteahhit Erkan ile bir anlaşma yapar ve Erkan emrinde çalışan Necatiyi çatının tamiri için Aydın'ın evine gönderir. Onarım sırasında Necati'nin dikkatsizliği sonucu çatı çöker ve evde misafir olarak bulunan Batuhan yaralandığı gibi evdeki bazı Eşyalar da hasara uğrar
Olayda Kim kime karşı sorumludur?
Ø Necati; Aydın ve Batuhan'a karşı haksız fiil hükümlerine göre sorumlu olur
Ø Necatiyi çalıştıran Erkan Batuhan'a karşı adam çalıştıranın sorumluluğu hükümlerine göre sorumlu olur. [çünkü adam çalıştıranın sorumluluğu na başvurulabilmesi için zarar gören ile adam çalıştıran arasında sözleşme ilişkisi bulunması gerekmez]
Ø Erkan; Aydın a karşı ise hem adam çalıştıranın sorumluluğu hükümlerine göre hem de ifa yardımcılarının fiillerinden sorumluluk hükümlerine göre sorumlu olur [Zarar gören Batuhan Erkan'a karşı aralarında sözleşme ilişkisi olmadığı için ifa yardımcılarının fiillerinden sorumluluk hükümlerine dayanamaz]

Fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesinde kusur ve hukuka aykırı bir fiilin varlığı şart değildir hukuka uygun fiillerden doğan tazminat yükümü fedakarlığın denkleştirilmesi olarak ifade edilir
fedakarlığın denkleştirilmesi hakkaniyetin gerektirdiği durumlarda söz konusu olur
Örneğin; korkutulan kişi üçüncü bir kişi tarafından korkutulmuşsa ve korkutulan kişinin sözleşme yaptığı üçüncü taraf korkutmayı bilmiyor ya da bilebilecek durumda değilse, korkutulan kişi sözleşmeyi iptal eder ve hakkaniyet gerektiriyorsa diğer tarafa tazminat öder

Alacaklı 3 kişinin yaptığı ifa teklifini kural olarak haklı bir neden olmadıkça reddedemez Alacaklıya ifada bulunan üçüncü kişinin ona Halef olacağı borçlu tarafından ifadan önce alacaklıya bildirildiği durumlarda borcu ifa eden 3 kişi alacaklıya Halef olur [burada Kanuni bir halefiyet söz konusudur]
Ancak bir borcun birden çok borçlusu varsa [yani Müteselsil borçluluk durumunda] halefiyet ihbarının bütün borçlular veya yetkili temsilcileri tarafından yapılması gerekir. Halefiyet ihbarı Müteselsil borçlulardan birisi tarafından yapılır diğerleri tarafından yapılmazsa Kanuni halefiyet geçerli olmaz.
Elden işlemlerde tasarruf işlemi ile borçlandırıcı işlem aynı anda yapılır Örneğin elden bağışlama
Tasarruf işleminin geçerli olabilmesi için tasarruf edenin işlemi yaptığı sırada tasarruf yetkisine sahip olması gerekir borçlandırıcı işlemlerde işlem yapan kişinin tasarruf yetkisine sahip olması aranmaz

Malvarlığına yaptıkları etki bakımından hukuki işlemler borçlandırıcı ve tasarruf işlemleri olarak ayrılır

Para borçlarında Aşkın zararın tazmini için alacaklının, temerrüt yüzünden gecikme faizinden daha fazla bir zarara uğradığını ispatlaması gerekir [dikkat edilmelidir ki zararı ispat yükü alacaklıdadır] borçlu temerrüde düşmekte kusursuz olduğunu kanıtlayarak sahibine gecikme faizini ödemekten kurtulamaz, ancak munzam zararı ödemekten kurtulabilir  [zarar ispat yükü alacaklıdadır kusuru ispat yükü borçludadır]

Borca katılma 3. bir kişinin asıl borçlu yanında borcu yüklenmesi ile meydana gelir Borca katılma iki şekilde yapılabilir:
Kural olarak alacaklı ve borca katılacak 3 kişi arasında yapılır.
Borca katılma sözleşmesinin ikinci türü borca katılan 3. kişi ile borçlu arasında yapılan şeklidir. Bu durumda alacaklı lehine yapılmış üçüncü kişi yararına bir sözleşme söz konusu olur
Borca katılma ile borcun yüklenilmesinin farkı borca katılmada asıl borçlu borçtan kurtulmaz, ancak borcun yüklenmesinde asıl borçlu borçtan kurtulur
Borca katılma durumunda borca katılan ve asıl borçlu Müteselsilen sorumlu olurlar Üçüncü kişinin fiilinin taahhüt edilmesi durumunda 3. Kişinin borcu üstlenilmez ya da onun borcuna katılma olmaz. Asıl borçlu 3 kişidir. Oysa borca katılmada asıl borçlu borca katılan ve diğer borçludur
Burca katılmayı diğer sözleşmelerden ayıran özellik tıpkı asıl borçlu gibi Müteselsil borçlu hale gelmesidir

Temsilci sahip olduğu temsil yetkisini temsil olunanın çıkarlarına aykırı kullanır ve işlemin karşı tarafı da bu durumu biliyor veya bilmesi gerekiyorsa; yapılan işlem temsil olunanı bağlamaz
[Burada hem temsilci hem de üçüncü kişinin kötü niyetli olduğu bir durum söz konusu olur]

Bir Hırsızın taşıyamadığı kasayı 3 hırsızın taşıyabilmesi durumunda hiçbiri tek başına yeterli olmayan ancak bir araya gelmek suretiyle zararlı sonucu doğuran sebepler birlikteliği olan ortak illiyet söz konusu olur

Ödemezlik Defi taraflar arasındaki sözleşmeden doğan bütün borçlar için değil yalnızca biri diğerinin karşılığını oluşturan yani mübadele ilişkisi içerisinde olan edimler için ileri sürülebilir [özellikle yan borçlar için ödemezlik Defi İleri sürülemez Çünkü mübadele ilişkisi yoktur]

Sözleşme öncesi görüşmelerden doğan kusur sorumluluğunda Teorinin kaynağı dürüstlük ilkesidir

Aydın Batuhan'dan 10.000 TL alacaklıdır Batuhan'ın arkadaşı Numan onun alacaklısı Aydın ile bir kefalet sözleşmesi yapmayı taahhüt etmiş ve Batuhan da bunu kabul etmiştir
Burada 3 kişi yararına ile yapılmış bir sözleşme vardır [dikkat edilmelidir ki burada kefalet vaadi sözleşmesi yoktur. Çünkü kefalet sözleşmesi kefil ile alacaklı arasında yapılır kefalet vaadi sözleşmesi de kefil ile alacaklı arasında yapılır. olayda kefalet vaadinde bulunan ile borçlu arasında yapılan bir sözleşme vardır]

Anapara faizi özel kanun hükmü gereği 5 yıllık zamanaşımına tabi iken temerrüt faizi alacağı ise asıl alacağın süresine tabidir

Tunahan Oğuzhan tarafından kendisine emanet olarak bırakılan bilgisayarı Oğuzhan adına ve hesabına TOKİ'deki üçüncü bir kişiye satmıştır
Burada yetkisiz temsil söz konusudur
Vekilin kendi adına vekalet veren hesabına gördüğü işlerden Doğan 3 kişilerdeki alacağı vekalet verenin vekile karşı bütün borçlarını ifa ettiği anda kendiliğinden vekalet verene geçer
Burada düzenlenen durum dolaylı temsilin olduğu durumlarda vekil ile müvekkil arasında alacağın temlikine ilişkin yazılı bir sözleşme olmadan kanun gereği bir geçiş düzenlenmiştir
Ancak bu Kanuni geçişin olabilmesi için vekilin, müvekkil hesabına kazanmış olduğu alacağın henüz ifa, takas, kusursuz imkansızlık gibi bir sebeple sona ermemiş olması gerekir [yani vekilin dolaylı temsilci olarak işlem yaptığı üçüncü kişi örneğin vekile ifada bulunursa müvekkile bu alacak geçmiş olmaz]

El yazılı vasiyetnamenin saklanmak üzere açık veya kapalı olarak notere suh hakimi veya yetkili memura bırakılabilmesi mümkündür Ancak bu bir zorunluluk değildir [yani el yazılı vasiyetname varması gerekli olmayan tek taraflı hukuki işlemdir]
Mirasın reddinin sonuç doğurabilmesi için buna ilişkin beyanın sulh mahkemesine sözlü veya yazılı olarak bildirilmesi gerekir

Alacağın temliki sözleşmesi yapılır yapılmaz alacak ile birlikte ona bağlı olan yan haklar [yani faiz rehin kefalet hapis hakkı] kendiliğinden devralana geçer
Bu geçiş kendiliğinden olur [yani tapuda tescil yapılmasına , taşınırın teslimine Gerek yoktur]
Burada belirtilmelidir ki borcun naklinde rEhin vr kefalet gibi hakların geçmesi için rehin veya kefalet verenlerin yazılı  rızalarının alınması gerekir Aksi halde borcun nakli ile rahim ve kefaret son olur

Alacağın temlikinde ve borcun naklinde devredilen sözleşme ilişkisi değildir alacak Hakkı devredilir Sözleşmenin tarafı değişmez
Alacağın temliki ile alacağa bağlı yenilik doğuran haklar devralana geçer ancak sözleşmeye taraf olanların ileri sürebilecekleri yenilik doğuran haklar Devralana geçmez [fesih dönme iptal gibi.]

Borçlu borcunu yerine getirmemesi sebebiyle alacaklıya karşı kural olarak haczedilebilen tüm mal varlığı ile sınırsız olarak sorumludur
Aldatma durumunda kişinin düşürüldüğü hatanın esaslı bir hata olması zorunluluğu bulunmamaktadır
Müteselsil borçlulardan birinin rücu hakkının doğabilmesi için borcun tamamını ya da en azından kendi payına düşen kısmından fazlasını ifa etmiş olması gerekir
Müteselsil borçlulardan biri acze düşerse rucu ilişkisinde acze düşen borçludan tahsil edilemeyen miktar diğer borçlular arasında eşit olarak paylaştırılır

Kumar ve bahis konusunda bilinmesi gerekenler
A. Alacağın dava ve takip edilememesi
MADDE 604- Kumar ve bahisten doğan alacak hakkında dava açılamaz ve takip yapılamaz.
Kumar veya bahis için bilerek verilen avanslar ve ödünç paralar ile kumar ve bahis niteliğinde oldukları takdirde, borsada işlem gören malların, yabancı paraların ve kıymetli evrakın fiyat farkı esası üzerine yapılan vadeli satışlar hakkında da aynı hüküm uygulanır.

B. Borç senedi verme ve isteyerek ödeme
MADDE 605- Kumar oynayan veya bahse giren kişi tarafından imzalanmış adi borç veya kambiyo senedi üçüncü bir kişiye devredilmiş olsa bile, hiçbir kimse bunlara dayanarak dava açamaz ve takip yapamaz. Kıymetli evrakın iyiniyetli üçüncü kişilere sağladığı haklar saklıdır.

Kumar ve bahis borcu için isteyerek yapılan ödemeler geri alınamaz. Ancak, kumar veya bahsin usulüne göre yürütülmesi beklenmedik olayla veya diğer tarafın fiiliyle engellenmişse ya da diğer taraf kumar veya bahse hile karıştırmışsa, isteyerek yapılan ödeme geri alınabilir.

C. Piyango ve diğer şans oyunları
MADDE 606- Düzenlenmesine kanun veya yetkili makamlarca izin verilmiş olmadıkça, piyango ve diğer şans oyunlarından doğan alacaklar hakkında dava açılamaz ve takip yapılamaz.

İzin verilmemiş olan durumlarda, piyango ve diğer şans oyunları için de kumara ilişkin hükümler uygulanır.

Yabancı ülkelerde kendi kurallarına uygun olarak düzenlenen piyango ve diğer şans oyunları, Türkiye’de yetkili makamlarca bunlara ait biletlerin satılmasına izin verilmiş olmadıkça, yasal korumadan yararlanamazlar.

Kumar ve bahisten doğan borçlar Eksik borçtur
Alacak Hakkı doğururlar ancak borç dava ve takip edilemez
Bir borcun kumar ve bahisten doğduğu hakim tarafından resen dikkate alınır
Kumar ve bahisten doğan borçlar kefalet ve rehinle teminat altına anlamazlar

Müteselsil borçlulardan biri kural olarak kendisi ile diğer borçluların durumunu ulaştıramaz.
Bu kuralın istisnası,  müteselsil borçlulardan birine karşı kesilen zamanaşımının diğerlerine karşı da kesilmiş olmasıdır
Örneğin; Müteselsil borçlulardan bir tanesi borcu ikrar ederse zamanaşımı diğer borçlara karşı da kesilir.

Sözleşmelerin kurulabilmesi için esaslı unsurlar üzerinde anlaşılması gerekir
Objektif esaslı unsurlar kanunlarda belirtilen unsurlardır
Subjektif esaslı unsurlar tarafların iradeleri ile oluşan ikinci derecedeki noktaların esaslı unsur haline getirilmesidir

Banka teminat mektupları üçüncü kişinin fiilini üstlenme olarak değerlendirilir
3. kişi fiilini yerine getirmediğinde banka oluşan zararı gidermekle yükümlüdür

Öneride bulunan kişi susmanın kabul anlamına geleceğini belirtmiş olsa bile sessiz kalma yani susma ret anlamına gelir

Aksine sözleşme veya yerel adet yoksa ölçme ve tartma gibi devir giderleri satıcıya aittir Burada yan edim yükümü söz konusudur
Aydın tarlasını Necati'ye karşılıksız olarak devretmiş ve Necati'den tarladaki ürünün satışından elde edilecek gelirin bir kısmını Erkan adlı kişiye vermesini istemiştir
Burada mükellefiyetli bir bağışlama söz konusudur.

Hukuk düzeni genel olarak kişilere her zaman aydınlatma yükümlülüğü yüklenmemiştir. Bilgi verme yükümlülüğü aynı zamanda aydınlatma yükümlülüğüdür ve ya kanundan ya sözleşmeden ya da dürüstlük kurallarından doğar. Bu yüzden sadece bu gibi durumlarda [aydınlatma yükümlülüğünün söz konusu olduğu hallerde] bu yükümlülüğün ihlali hile teşkil eder. Örneğin; sözleşme yapmak üzere bir araya gelen taraflar birbirlerini her zaman aydınlatma yükümlülüğü altında değildir

Sözleşmenin taraflarının kendi hilesinden doğan sorumluluğu sözleşme öncesi görüşmelerden doğan sorumluluk olduğu gibi aynı zamanda bir haksız fiil sorumluluğudur.
3. kişinin hilesi ise haksız fiil sorumluluğudur

Öneri karşı taraf tarafından öğrenilinceye kadar geri alınabilir [yani öneriden dönülebilir]

Faiz alacağı anapara alacağından ayrı olarak dava ve takip konusu yapılabilir ve temlik edilebilir. Faiz alacağının ödenmesi kısmı ödeme sayılmaz. Asıl alacak ödenmemiş olsa bile alacaklı faize ilişkin ifa teklifini geri çeviremez. Asıl alacağın ifası için dava açılması bu alacağım faizine ilişkin zamanaşımını kesmez. Asıl alacak temlik edilirse faizler de temlikin kapsamına girer ancak bunun aksi kararlaştırılabilir
Asıl alacağın zamanaşımına uğraması durumunda ona bağlı feri haklar da [faiz ve cezai şartı gibi] zamanaşımına uğrar; ancak feri borç zamanaşımına uğrarsa asıl alacak zamanaşımına uğramaz. Bu yüzden faiz alacağı asıl alacaktan önce de zaman aşımına uğrayabilir.

Babanın öldürülmesi durumunda Baba; eş ve çocuklar açısından gerçek bir destektir [dikkat farazi destek değildir]
Destekten yoksun kalma tazminatı maddi tazminat kapsamındadır [dikkat manevi tazminat değildir]

Alacağın temliki sözleşmesi, ibra sözleşmesi, ikale sözleşmesi hukuki niteliği itibariyle tasarruf işlemidir.
‘’Satım konusu mal alacaklıya teslim edilinceye kadar satıcı tarafından muhafaza altına alınmalı ve herhangi bir zarara uğramaması için özen gösterilmelidir.’’
Burada satıcı açısından koruyucu bir yan yüküm vardır [dikkat edilirse burada bir yan Edim yükümlülüğü yoktur Çünkü Edim yükümlülükleri borçluya karşı olur Yan yükümler edim yükümlülüğünden  farklı olarak ifa davasına konu olmazlar. Ancak yerine getirmedikleri takdirde tazminat davasına konu olabilirler]
Yan yükümlülerin kaynağı da dürüstlük kurallarıdır

İstihkak davası sözleşmeye dayanan davalara engel olmaz. Bu iki dava birbiriyle yarışabilir istihkak davasında mülkiyete veya sınırlı ayni hakka dayanarak talepte bulunur. Sözleşmeye dayanan davalarda sözleşmeye dayanarak talepte bulunur
Süleyman ile Aydın yaptıkları sözleşmeden doğan borçların Erkan'ın ölmesi halinde ifa edileceğini kararlaştırmışlar ise bu durumda koşul değil vade söz konusu olur. Çünkü ölüm belli bir zaman dilimi ile sınırlandırılmıştır ve gerçekleşmesi kesindir
Oysa koşul olabilmesi için gerçekleşmesi tesadüfe bağlı olmalıdır. Yapılan sözleşmede Erkan'ın 2 yıl içinde ölmesi halinde ifa edileceği kararlaştırılmışsa ölüm zamanla sınırlandırılacağı için koşula bağlanmış olurdu

Alacakların tahsilinin yüklenilmesi veya icabında tahsili gereken alacaktan düşülmek üzere alacak ve finansman sağlanması amacıyla kurulan şirketler ile yapılan işleme Faktoring işlemi denir. Bu amaçlarla kurulan şirketlere de Faktoring şirketi denir

İşletilme halinde olmayan bir aracın sebep olduğu trafik kazasından dolayı sorumlu tutulabilmesi için zarar görenin
-     ya kazanın oluşumunda işleten veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere ilişkin bir kusurun varlığını kanıtlamaktadır
-     ya da araçtaki bozukluğun kazaya sebep olduğunu kanıtlamaktadır

Araç işleten aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur

Konu veya zaman bakımından sınırları yeterince belirli veya belirlenebilir olmak şartıyla ileride doğacak bir alacak temlik edilebilir ama konu veya zaman bakımından herhangi bir sınırlandırma yapmadan ileride doğacak bütün alacakların temliki geçersizdir [zaten böyle bir sözleşme kişilik haklarına da aykırı olur]

Muvazaalı işlemin geçersiz olduğu kural olarak iyiniyetli üçüncü kişilere ileri sürülebilir
Ancak yazılı borç ikrarına dayanarak muvazaalı alacağı kazanan 3 kişiye karşı Muvazaa iddiasında bulunulamaz

Alacaklının temerrüdü halinde borçlunun borçtan kurtulabilmesi için verme eylemlerinde malı tevdi etmesi gerekir
Adi işlerde malın tevdi yerini ifa yerindeki hakim belirler [dikkat sözleşmenin yapıldığı yerdeki hakim değil]
Ticari eşya hakim kararı olmadan da tevdi edilebilir

3. kişi yararına eksik sözleşmede 3 kişi sadece kendisine yapılan ifayı kabul ile yetkili olur. Borcun ifasını talep edemez [yani alacak Hakkı kazanamaz]
Üçüncü kişi yararına eksik sözleşmelerde alacaklı alacak Hakkı üzerinde her zaman tasarruf edebilir.
Üçüncü kişi yararına tam sözleşmelerde 3. kişi borcun ifasını talep hakkını kullanmak istediğini borçluya bildirmişse alacaklı alacak üzerinde artık tasarruf edemez
3. kişi yararına tam sözleşmelerde hem 3. kişi hem de alacaklı ifayı talep edebilir
Üçüncü kişi yararına tam sözleşmeler bu yüzden nisbilik ilkesinin istisnasıdır
Üçüncü kişi yararına sözleşmelerde borçlu 3. kişiye olan borcunu sözleşmenin karşı tarafından olan alacağı ile takas edemez Çünkü karşılıklılık koşulu mevcut değildir

Aydın'ın bürosunda temizlik işlerine bakan Necati, Aydın isteği üzerine ama Aydın'ın adını vermeden Erkan'dan 5 paket sigara satın almıştır. Burada doğrudan temsil söz konusudur
İşlemin karşı tarafı kendisi ile işlem yapan kişinin temsilci olduğunu hal ve durumdan anlayabiliyorsa ya da işlemin temsilci yahut temsil olunandan birisi ile yapılması onun açısından farklı bir durum oluşturmuyorsa doğrudan temsilden bahsedilir
Olayda neden dolaylı temsil yoktur?
Çünkü olayda temsilci başkası adına ve hesabına hareket etmektedir kendi adına  hareket etme durumu yoktur

İpotekli borç senedinin veya İrat senedinin düzenlenmesi ile birlikte kural olarak yenileme meydana gelir [yani borç ilişkisi yenileme nedeniyle son bulur]
Kambiyo taahhüdünde bulunmak, alacak senedi kefalet senedi düzenlemek, rehin verme, ipotek tesis etme, cari hesaba sadece alacağın kaydedilmesi kural olarak yenileme sayılmaz

Tüketicinin korunması hakkında kanun uyarınca ayıba karşı sorumlu tutulanlar ayıba karşı daha uzun bir süre ile sorumluluk üstlenmemişseler ayıplı maldan sorumluluk ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile malın tüketiciye teslimi tarihinden itibaren 2 yıllık zamanaşımına tabidir
Bu süre konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallarda Beş yıldır
Ayıplı malın neden olduğu her türlü zararlardan dolayı ileri sürülebilecek talepler 3 yıllık zamanaşımına tabidir
Bu talepler malın piyasaya sürüldüğü günden başlayarak 10 yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar

Aydın alacağını çarşamba günü Erkan'a Perşembe günü necatiye temlik ederse Necati'ye yapılan temlik geçersiz olur
Çünkü alacağın temliki tasarruf işlemidir ve tasarruf işlemlerinde tarih itibarıyla ilk önce yapılan işlem diğerinden önce gelir
Çünkü Ayni hak üzerinde bir kez tasarruf edilebilir

Aydın Erkan'dan 10.000 TL kredi almış ve 1 ay sonra paranın geri ödeneceği konusunda anlaşmışlardır. Aydın ayrıca aldığı kredinin teminat olarak arazisinin mülkiyetini  Erkan'a geçirmiştir. Taraflar borcun ödenmesi durumunda taşınmazın tekrar Aydın'a iadesi hususunda anlaşmaya varmışlardır
Burada teminat için mülkiyetin inançlı nakil söz konusudur
Neden Kanuna karşı hile yoktur?
Çünkü Taraflar borç ödenmediği durumda mülkiyetin alacaklıya geçeceği konusunda vadeden önce bir anlaşma yapmamışlardır mülkiyeti vadeden önce doğrudan geçirmişlerdir.
Alacaklı temerrüdü borcun ifasına alacaklının katılımının söz konusu olduğu hallerde ortaya çıkabilir. Yapmama borçlarında ifa için alacaklının katılımına kural olarak gerek bulunmadığından bu tür borçlarda alacaklının temerrüdü ortaya çıkmaz

Para borçlarında temerrüt faizi ile karşılanamayan zararın talep edilebilmesi için alacaklının zararını ispat etmesi gerekir Ancak burada alacaklının borçlunun kusurunu kanıtlaması gerekmez. Borçlu kusursuzluğunu kanıtlayarak temerrüt faizini aşan zararın ödenmesini engelleyebilir.
Neden borçlunun kusurunu alacaklı ispatlamak zorunda değildir?
Çünkü borçlu temerrüdü düştüğünde borçlu aleyhine bir kusur karinesi söz konusudur Kusursuzluğunu ispat yükü borçlunun temerrüdünde borçluya aittir
[GECİKME TAZMİNATI,MENFİ ZARAR,MÜSPET ZARAR,TEMERRÜT FAİZİNİ AŞAN MUNZAM ZARAR  > BOR.LU TEMERRÜDÜNÜN KUSURA BAĞŞI SONUÇLARIDIR. ZARARI ALACAKLI İSPATLAR. BORÇLU ALEYHİNE KUSUR KARİNESİ VARDIR. KUSURSUZLUĞUNU BORÇLU İSPATLAR.]

Yabancı para borçlarında sözleşmede Aynen ödeme ya da bu anlama gelen bir ifade bulunmadıkça; alacaklı alacağının aynen veya vade ya da fiili ödeme günündeki rayiç üzerinden TL ile ödenmesini isteyebilir Aynı şekilde borçlu da bu şekilde ödeme konusunda seçimlik bir yetkiye sahiptir

Ödünç konusu şey tüketilebilir nitelikte olmasa da sözleşme sonunda o şeyin aynı değil ancak eşit miktar ve nitelikteki bir benzeri ile geri verilmesi kararlaştırılmışsa bu tür sözleşmeler de karz akdi niteliği taşır Burada ariyet sözleşmesi nden farklı bir durum söz konusudur Ariyet sözleşmesinde malın Aynen iadesi söz konusudur Karz sözleşmesinde ise aynı iadesi gerekmez aynı nitelikteki benzeri de ifa edilebilir

Önalım Hakkı kurucu yenilik doğuran bir haktır.
Alım hakkı satışın hak sahibine bildirildiği tarihten itibaren 3 ay ve her halde satışın üzerinden 2 yıl geçmekle düşer [buradaki süreler hak düşürücü suredir]

Sebepsiz zenginleşme sonucu elde edilen alacak hakkı zenginleşmenin ve zenginleşen kimsenin öğrenilmesi tarihinden itibaren 2 yıl ve her halde bu hakkın doğumu tarihinden itibaren 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar
Haksız fiillerde fiilin ve failin öğrenilmesinden itibaren iki yıl ve her halde haksız fiilin gerçekleşmesinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süreleri söz konusudur

Yanılma, aldatma ve korkutma durumları kişiye sözleşmeye iptal hakkı verir. iptal Hakkı bozucu yenilik doğurucu bir haktır ve Yanılma veya aldatmayı öğrendiği korkutmanın  etkisinin ortadan kalktığı andan itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme iptal edilebilir

Aşırı yararlanma halinde ise 1 ve 5 yıllık sureler söz konusudur Aşırı yararlanmada kişi edimler arasındaki orantısızlığın giderilmesini ya da sözleşmeden dönmeyi talep edebilir

Satım sözleşmesinde satıcı daha uzun bir süre için süslenmiş olmadıkça; satılanın aynından Doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile satılanın alıcıya devrinden başlayarak 2 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar [yani kural olarak ayıptan Doğan sorumlulukta zamanaşımı süresi 2 yıldır]
Satıcının ağır kusurlu olması durumunda 2 yıllık zamanaşımı suresi uygulanmaz Tüketicinin korunması hakkındaki kanuna göre ayıptan sorumluluk kural olarak 2 yıldır Konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallarda Süre 5 yıldır
Ayıplı ifa durumunda alıcı veya tüketiciye tanınan haklar yenilik doğuran nitelikte olmasına rağmen bu hakların kullanılması amacıyla öngörülen yukarıdaki süreler hak düşürücü değil zamanaşımı süreleridir.

Sözleşmenin Devrinin geçerliliği devredilen sözleşmenin şekline bağlıdır
Örneğin satım sözleşmesi devrediliyorsa kural olarak sözleşmenin Devri de şekle tabi değildir. Ancak taşınmaz satım sözleşmesi devrediliyorsa sözleşmenin geçerliliği resmi şekle tabidir

Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmede taraflardan birinin borcunu ifada güçsüzlüğe düşmesi ve özellikle iflas etmesi ya da hakkındaki haciz işleminin sonucu kalması sebebiyle diğer tarafın Hakkı tehlikeye düşerse bu tarafa karşı edimin ifası güvence altına alıncaya kadar kendi edimin ifasından kaçınabilir Hakkı tehlikeye düşen taraf Ayrıca uygun bir sürede istediği güvence verilmez ise sözleşmeden dönebilir

Inançlı işlemler sadece tasarruf işlemlerinde yapılabilir
tahsil için alacağın temliki teminat için mülkiyetin nakli gibi borçlandırıcı işlemlerde inançlı işlem yapılamaz

Aydın necati'den 20.000 TL'ye bir mal almıştır Aynı türden mal Erkan tarafından 21000 TL'ye teklif edilmiş ancak Aydın menfaatine daha uygun düştüğü için sözleşmeyi Necati ile yapmıştır
Necati malı zamanında teslim etmeyip temerrüde düşmüştür
Bu arada Aynı türden malın piyasa fiyatı 23 000 TL'ye yükselmiştir
 Bu olayda müspet zarar sözleşmenin yerine getirilmemesinden dolayı uğranılan zarar yani 23.000 TL - 20.000 TL > 3 bin TL müspet zarardır
Menfi zarar ise sözleşme hiç yakılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır 23000 TL - 21.000 TL > 2000 TL menfi zarardır

Aşırı yaralanma durumunda zarar gören kanunun kendisine tanıdığı hakları düşüncesizlik veya deneyimsizliği öğrendiği zor durumda kalma da ise bu durumun ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her halde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak beş yıl içinde kullanabilir
Burada belirtilen süre hak düşürücü süredir ve hakim tarafından resen dikkate alınır

Borcun nakli sözleşmesi kural olarak herhangi bir geçerlilik şartına tabi değildir

Yoksun durumda olduğunu zannettiği teyzesine bir miktar ödemede bulunan kişinin daha sonra teyzesinin yoksul durumda olmadığını fark etmesi durumunda verdiği şeyi geri alabileceği kabul edilmektedir
Ø Kumar ve bahisten doğan borçlar hakim tarafından resen dikkate alınır, cezai şarta bağlanamaz, rehin ve kefalet ve teminat altına alınamaz, takas edilemezler
Ø Evlenme tellallığından Doğan borçlar hakim tarafından resen dikkate alınır, cezai şarta bağlanamaz, rehin ve kefalet ile teminat altına alınamaz, takas edilemezler
Ø Ahlaki ödevlerden Doğan borçlarda; bu borçlar kefalet ve teminat altına alınabilir, cezai şarta bağlanabilir, takas ve temlik edilebilir, böyle bir borç yüklenebilir
Ø Zamanaşımına uğramış borç hakim tarafından resen dikkate alınamaz, rehin ve kefalet ile teminat altına alınabilir, cezai şarta bağlanabilir, bazı şartlarda zamanaşımına uğramış borç takas edilebilir, zaman aşımına uğramış bir temlik edilebilir
Ø Nişanlılık evlenmeye zorlamak için dava Hakkı vermez. Evlenmeden kaçınma hali için öngörülen tazminat veya cezai şart dava edilemez; ancak yapılan ödemeler de geri istenemez.

15 yaşındaki Batuhan arkadaşı Cemile babası ile birlikte işlettikleri benzin istasyonundan 20 litre mazot ödünç vermiştir
Cemil mazotu arabasında kullanmıştır. Durumu öğrenen baba yapılan işleme onay verilmemiştir
Batuhan sınırlı ehliyetsizdir. Yasal temsilci Rıza vermediği için işlem geçersiz olur, ancak Burada dikkat edilmesi gereken  nokta karışma, birleşme gibi durumlarda mülkiyet karşı tarafa geçtiği için burada İstihkak davası değil sebepsiz zenginleşme davası açılır
[ÖNEMLİ: KARIŞMA VE BİRLEŞME GİBİ DURUMLARDA MÜLKİYET KARŞI TARAFA GEÇTİĞİ İÇİN İSTİHKAK DEĞİL SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME DAVASI AÇILIR]

Temsil olunan, temsil yetkisini verdiğini üçüncü kişilere ilan suretiyle bildirmişse azil veya sınırlamaları da 3. kişilere bildirmek durumundadır. Aksi halde yapılan hukuki işlemler temsil olunanı Bağlar [yani işlemler geçerli olur]
Temsil olunan yetki belgesini geri almayı ihmal ederse temsilci ile yetki belgesine güvenerek işlem yapan üçüncü kişilerin uğradığı zarlardan yetkisiz temsilci ile birlikte sorumlu olur [dikkat edilirse burada yetkisiz temsilcinin yaptığı işleme onayı vermedikçe temsil olunanı bağlamaz yani geçersizdir] Yetki belgesini geri almayı ihmal etmek temsil olunanın o sözleşme ile bağlı olmasına yol açmaz Yalnızca iyi niyetli diğer tarafın uğradığı zararlardan yetkisiz temsilci ile birlikte sorumlu olmaya sebebiyet verir
Temsilci, yetkisinin sona erdiğini bilmiyorsa bunu öğrenene kadar iyiniyetli üçüncü kişilerle yaptığı işlemler temsil olunan ya da mirasçılarını bağlar. [yani bu halde sözleşme geçerlidir]

Mülkiyeti saklı tutma kaydıyla Necati'den otomobili alan Süleyman bir gece Aşırı derecede alkol alarak trafiğe çıkmıştır
Aldığı alkolün etkisiyle Süleyman'ın kullandığı otomobil Mahmut'un park halindeki otomobiline çarpmıştır
Mülkiyeti saklı tutma kaydı ile satışlarıda aracın işleteni Malik değil alıcıdır
Olayda araç işleten olarak Süleyman kusursuz sorumludur
Süleyman'ın sorumluluğu tehlike sorumluluğudur
Süleyman'ın aynı zamanda alkollü olarak trafiğe çıkması zararın meydana gelmesinde nunzam kusurunun olduğunu gösterir Kusursuz sorumlu olunan hallerde aynı zamanda kişinin kusurunun da bulunması halinde munzam kusur sözkonusu olur bu hal kusursuz sorumluluğa ve tehlike sorumluluğuna engel değildir
Olayda Necati Kusursuz sorumlu değildir Çünkü araç işleten mülkiyeti saklı tutma kaydı ile alıcı olan süleymandır

Hayrettin Aydın'ın evini yakmıştır Aydin evini bir süre önce yangına karşı Ak Sigorta şirketine sigorta ettirmiştir
Olayda aynı zarardan dolayı Birden çok kişi Aydın'a karşı Müteselsilen sorumludur Hayrettin haksız fiil hükümlerine göre Ak Sigorta şirketi ise sigorta kapsamında sorumludur Aydın zararın tazmini için dilediğine başvurabilir [dikkat edilirse önce sigorta şirketine başvurma gibi bir zorunluluk yoktur] mal sigortalarında sigorta şirketi sigorta bedelini ödedikten sonra sigorta ettiren Aydın'a Halef olur ve ödediği miktar için hayrettin'e rücu edebilir

Borç zamanaşımına uğradıktan sonra zamanaşımının kesilmesi ve durması söz konusu olmaz

Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir cezai şart kararlaştırılmışsa aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı ya borcun ya da cezanın infazını isteyebilir Bu durumda seçimlik bir cezai şart vardır
Ancak ceza borcum belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmış ise alacaklı hakkından açıkça feragat etmiş ya da ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça asıl borç ile birlikte cezanın infazını da isteyebilir Bu durumda da ifaya eklenen cezai şart vardır.
Borçlu kusursuzluğunu ispatlayarak cezai şart ödemekten kurtulabilir
Alacaklı hiçbir zarara ulaşmamış olsa bile kararlaştırılan cezanın ifasını isteyebilir Alacaklının uğradığı zarar ceza tutarını aşıyorsa alacaklı borçlunun kusuru bulunduğunu ispatlayarak aşkın zararını isteyebilir

Taşınır veya taşınmaz bağışlaması yapmak için vekilin özel temsil yetkisine sahip olması gerekir [yani bağışlamanın her türlüsü için özel yetki verilmesi şarttır]
Ancak temsil olunana ait bir taşınır devretme için özel temsil yetkisi gerektirmez
Tmsil olunan şey bir taşınırı bağışlama ise özel yetki gerektirir

Alacaklının temerrüdü borcu sona erdirmez Alacaklı temerrüde düşmüş olmasına rağmen daha sonra ifayı talep ederse borçlu borcunu ifa etmek zorundadır
Alacaklının temerrüdü durumunda borçlunun borçtan kurtulabilmesi için malı satması yeterli değildir Herhalde tevdi edilmesi gerekir [ALACKLININ TEMERRÜDÜNDE BORÇ TEVDİ İLE SONA ERER.]

Ön sözleşmme, sözleşme yapıp yapmama özgürlüğünün iradi kısıtlamaları niteliğindedir

Haksız fiillerde tazminatın İrat biçiminde ödenmesine hükmedilmesi durumunda borçlu güvence göstermek ile yükümlüdür
Haksız fiillerden zararı tazmin sorumluluğunun oluşması için malvarlığında bir artışın meydana gelmesi gerekmez
mal varlığındaki artışın meydana gelmesi koşulu sebepsiz zenginleşme ler için geçerlidir

23 kasın cumartesi 2019
OSMANCIK

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

MİLLÎ MÜCADELE (HAZIRLIK DÖNEMİ)

✎ Mondros Ateşkes’i imzalandığı sırada Adana’da Yıldırım Orduları Komutanı iken halkı işgallere karşı mücadeleye davet etmiş, ayrıca burada Ali Fuat Paşa ile de görüşerek mücadelenin gerekliliği üzerinde bir kez daha durmuştur. Mustafa Kemal Anadolu’ya geçmeden önce geldiği İstanbul’da; Düşüncelerini yaymak için Fethi Bey ile birlikte Minber gazetesini çıkarmıştır İstanbul Hükûmeti (Damat Ferit Paşa), İngiltere’nin de baskısıyla, bölgeye çok geniş yetkilerle bir komutanın gönderilmesine karar vermiştir. Bu durum Anadolu’ya geçmek isteyen Mustafa Kemal’e aradığı fırsatı yaratmıştır. ✎ Mustafa Kemal, Damat Ferit Paşa Hükûmeti tarafından IX. Ordu Müfettişi olarak bölgeye atanmıştır. ✎ IX. Ordu Müfettişi göreviyle Samsun’a gönderilen Mustafa Kemal Paşa’nın yetkili olduğu iller arasında Sivas, Erzurum, Van ve Trabzon bulunmakta olup, ayrıca kendisine birtakım görevler verilmişti. ✎ Samsun’da Mıntıka Palas Oteli’nde kalan Mustafa Kemal Paşa, bölgede birtakım güvenlik tedbirler...

Borçlar özel isimsiz sözleşmeler

İSİMSİZ SÖZLEŞMELER (ATİPİK SÖZLEŞMELER) Unsurları ve özellikleri önceden kanunda belirlenmemiş sözleşmelerdir. İsimsiz Sözleşme Örnekleri: 1.       Sulh sözleşmesi 2.       Tek satıcılık sözleşmesi 3.       Satış için tevdi sözleşmesi 4.       Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi 5.       Garanti sözleşmesi İsimsiz Sözleşme Türleri: 1.        Karma Sözleşmeler:  Kanunda düzenlenmiş sözleşme tipine ait unsurların kanunun öngörmediği tarzda bir araya gelmesi ile oluşur. Ör: Hastane kabul sözleşmesi (Kira +vekalet + hizmet) a.        Karma Kombine Sözleşmeler:  Taraflardan biri birden fazla edim yükümlülüğü altına girerken karşı taraf tek bir edim yükümlülüğü altına girer. Ör: Hastane kabul sözleşmesi b....

TBMM İÇTÜZÜK

TBMM İÇTÜZÜK [okundu] Üye   tamsayısı   altıyüzdür.   Türkiye   Büyük   Millet   Meclisi   üyeliklerinde boşalma   olması üye tamsayısını değiştirmez. Türkiye   Büyük   Millet   Meclisi   Genel   Kurulu,   milletvekili   genel   seçimi kesin   sonuçlarının   Yüksek   Seçim   Kurulunca   ilanını   takip   eden   üçüncü   gün   saat   14.00’te çağrısız olarak toplanır Milletvekilleri   andiçerek   göreve   başlarlar.   Andiçmekten   imtina   eden   milletvekilleri, milletvekili   sıfatından kaynaklanan   haklardan yararlanamazlar. Cumhurbaşkanı   yardımcıları   ve   bakanlar,   atandıkları   tarihten   sonra   yapılan   ilk birleşimde andiçerler. Danışma   Kurulunun   önerisi   üzerine   Genel   Kurulca   başka   bir   kara...