Ana içeriğe atla

KEFALET SÖZLEŞMESİ


Kefalet Sözleşmesi ve Genel Nitelikleri
Kefalet sözleşmesi, kefilin bir başka şahsın alacaklısına karşı asıl borcun ifasından sorumlu olmayı taahhüt ettiği sözleşmedir.
Kefalet sözleşmesinde 3 türlü ilişki bulunmaktadır. Bu ilişkiler kefil, alacaklı ve asıl borçlu arasındadır.

Kefalet sözleşmesinin genel nitelikleri:
a) Kefilin borcu fer’i (bağımlı) borçtur. Bununla anlatılmak istenen doğumu, devamı ve ifa mecburiyeti açısından kefalet taahhütü, asıl borca bağlıdır.
b) Kefilin borcu tali borçtur. Bununla kastedilen asıl borçluya karşı takip yapılıp semeresiz kalmadan veya rehne başvurulmadan kefile gidilemeyeceğidir. Talilik niteliği adi kefalette söz konusudur. Müteselsil kefalette asıl borçluya takip yapılmadan kefile başvurulabilecektir.
c) Kefalet sözleşmesi kural olarak ivazsız bir sözleşmedir. Kefil tek taraflı olarak borç altına girmektedir. Asıl borçlu ile kefil arasında bu konuda bir menfaat anlaşması yapıldı ise bu iç ilişkiyi ilgilendiren bir husustur.
Para ile belirlenebilen herhangi bir borç için hukuki sebebi ne olursa olsun kefil olunması mümkündür
Kefalet sözleşmesinde kefil borçlunun borcunu ödemesini temin etmeyi taahhüt etmez; borçlunun borcunu ödememesi halinde bundan dolayı şahsen sorumlu olmayı taahhüt eder
Kefilin borcu paradır. Kefil asıl borçlunun alacaklıya üstlendiği edimi üstlenmiş değildir. Asıl borçlunun edimi yapma veya verme borcu da olabilir.
Kefalet sözleşmesi kefil ile asıl borcun alacaklısı arasında yapılır asıl borçlunun rızası gerekmez
Kefaletin sebebi asıl borçlunun ödeme gücünün bulunmamasına veya borcu ödemek istememesine karşı alacaklıya bir teminat sağlamaktır
Bu nedenle kefaletin hukuki sebebi asıl borcun hukuki sebebinden bağımsızdır
Kefil alacaklıya ifada bulunduğu ölçüde onun haklarına halef olur Yani asıl borç kefilin alacaklıya yaptığı ödeme ile beraber son bulmaz Kanuni halefiyet çerçevesinde kefile geçer Kefilin borcu Feri olduğu için kefalet ancak geçerli ve hukuken tanınan bir asıl borcun varlığı durumunda doğabilir
Kefalet sözleşmesi kural olarak tek tarafa borç yükleyen sözleşmedir. ancak kefaletin Tam iki tarafa borç yükleyen sözleşme şeklinde de yapılması mümkündür. Bunun için alacaklıya Edim yükümlülüğünün getirilmesi gerekir
Kefalet sözleşmesi asıl borcu doğuran hukuki ilişkiden ayrı içeriği ve hukuki sebebi olan tamamı ile bağımsız bir sözleşmedir
KEFALET SÖZLEŞMESİNİN GEÇERLİLİK KOŞULLARI
a) Geçerli bir asıl borcun bulunması gerekmektedir.
Kefilin asıl borçla ile ilgili kesin hükümsüzlük nedenini bilmesi kefaletin geçersizliği etkilemez
Yanılma veya ehliyetsizlik sebebiyle borçlunun sorumlu olmadığı bir borç için kişisel güvence veren 3. Kişi borç altına girdiği sırada sözleşmeyi sakatlayan eksikliği biliyorsa [kefil asıl borçlunun yanıldığını ya da ehliyetsizliğini bilerek kefil olmuş] kefalet ile ilgili kanun hükümlerine göre sorumlu olur [Asıl borçlunun aldatma ya da korkutulması durumunda bu hüküm uygulanmaz ]
Gelecekte doğacak veya koşula bağlı bir borç için de bu borç doğduğunda veya koşul gerçekleştiğinde hüküm ifade etmek üzere kefalet sözleşmesi kurulabilir [Yani asıl borcun kefalet sözleşmesinin yapıldığı anda mevcut olmasına gerek yoktur; muaccel olan kefaletin yerine getirilmesi alacaklı tarafından istenildiği zaman asıl borcun mevcut olması yeterlidir]

b) Kefilin kefil olma ehliyeti bulunmalıdır. Bundan kastedilen fiil ehliyetidir.
c) Kefalet sözleşmesi yazılı şekilde yapılmalıdır.
d) Kefalet sözleşmesinde kefilin sorumlu olacağı azami miktar açıkça belirtilmelidir. Bu miktara borçlunun kusuru ve temerrüdünün sonuçları, akdi faizler ile dava ve takip masrafları girmektedir.
e) Asıl borçlunun açıkça kefalet sözleşmesinde gösterilmesi gerekmektedir.
f) Asıl borcun ne olduğu; kefilin hangi borç için sorumlu olacağı açıkça belirtilmelidir. Her türlü borç için verilen kefalet geçerli değildir. Ancak asıl borcun tutarının miktar/rakam olarak gösterilmesine gerek yoktur.
- Vesayet veya velayet altındaki küçükler ve kısıtlılar kendileri kefalet sözleşmesi yapamayacakları gibi yetkili temsilcileri de onlar için böyle bir sözleşme yapamazlar
- Sınırlı ehliyetsizler bir meslek veya sanatın yürütülmesi için izin verildiği durumlarda meslek ve sanatın sürdürülmesi ile ilgili olarak kefalet yapabilirler
- Eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir Bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması gerekir [dikkat! sözleşme kurulduktan sonra verilen eşin rızası geçersizdir]
- Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumlu olacağı miktarın artmasına veya adi kefaletin Müteselsil kefalete dönüşmesine ya da kefil yararına olan güvencelerin önemli ölçüde azalmasına sebep olmayan değişiklikler için ise eşin rızası gerekmez [Dikkat edilirse burada kefilin durumunda ağırlaşma değil hafifleme vardır bu durumlarda eşin rızası aranmaz]
- Özel hukuk tüzel kişilerinin hak ve fiil ehliyetleri kuruluş belgelerinde belirtilen amaçları ile sınırlı olduğu için bu tüzel kişiler ancak amaçlarını gerçekleştirmek ile ilgili kefil olabilirler
[Örneğin bir Dernek amacına giren konularda kefil olabilir]
-     Kefalet sözleşmesinde kefilin asıl borçlunun kimliğinde, yaptığı sözleşmenin veya asıl borcun niteliğinde yanılması esaslı bir yanılma teşkil etmektedir
-     Kefilin asıl borçlunun ya da birlikte kefil olduğu kimsenin ödeme gücünde, başka teminatların varlığı konusunda yanılması gibi durumlar saikte yanılma sayılır ve ancak esaslı olması durumunda iptal hakkı verir
Alacaklı; kefilin aynı alacak için başka kişilerin de kefil olduğunu veya olacağını varsayarak kefalet ettiğini biliyor veya bilmesi gerekiyor ise bu varsayımın sonradan gerçekleşmemesi veya kefillerden birinin alacaklı tarafından kefalet borcundan kurtarılması ya da kefaletinin hükümsüz olduğuna karar verilmesi durumunda kefil kefalet borcundan kurtulur
-     Kefalet sözleşmesi gerek kefil gerekse alacaklı tarafından temsilci vasıtası ile yapılabilir
Kendi adına kefil olma konusunda özel yetki verilmesi ve diğer tarafa veya bir Üçüncü kişiye kefil olma vaadinde bulunulması da kefalet sözleşmesi ile aynı şekil koşullarına bağlıdır
-     Kefalet sözleşmesi için aranan şekil şartı nitelikli bir yazılı şekildir
Kefalet senedinde asıl borcun mutlaka gösterilmesi gerekmez [asıl borcun tayin edilebilir olması gerekli ve yeterlidir] Bu nedenle herhangi bir borç için verilmiş kefalet geçerli değildir
Asıl borcun tutarının da mutlaka rakamla kefalet senedinde gösterilmesi gerekmez
Asıl borçlunun kim olduğunun mutlaka kefalet senedinde gösterilmesi gerekir [yani kefilin  kimin borcundan dolayı sorumlu olduğunun senetle yazması gerekir]
Kefalet senedinde kefilin sorumlu olacağı azami miktarın rakamla ve kefilin kendi el yazısı ile gösterilmesi zorunludur
Kefalet tarihinin de kefilin el yazısı ile gösterilmesi zorunludur.
Kefilin Müteselsil kefil olması durumunda bu yöndeki beyanının da kendi el yazısıyla yazması gerekir
Kefilin sorumluluğunu artıran değişikliklerde aynı koşullar aranır ancak kefilin sorumluluğunu azaltan değişikliklerde şekil şartı aranmaz
Borçlar kanununun kefalete ilişkin hükümleri kural olarak kefil aleyhine değiştirilemez yani emredici niteliktedir
Kanunda aksi anlaşılmadıkça kefil bu bölümde kendisine tanınan haklardan önceden feragat edemez
Kefalet vaadi de aynı şekil koşullarına tabidir
KEFALETİN ÇEŞİTLERİ
1. Adi Kefalet :
Borçlar Kanunu’na göre asıl olan adi kefalettir. Adi kefalette talilik özelliği vardır. Yani alacaklı borçluya takip yapıp semeresiz kalmadan kefile gidememektedir. Kefilin açıkça müteselsil kefil olmadığı durumlar dışında kefalet kural olarak adi kefalettir. Adi kefalette alacaklı asıl borçlu yerine öncelikle kefile başvurur ise kefil tarafından iki def’i ileri sürülebilir. Bunlar:
a) Tartışma Def’i:[peşin dava defi] Bunun anlamı alacaklıya önce asıl borçluya başvurması gerektiği itirazında bulunmaktadır. Bu def’i çeşidine aynı zamanda peşin dava def’i de denilmektedir. Tartışma def’inin ileri sürülemeyeceği bazı haller vardır:
1. Borçlu aleyhine yapılan takibin sonucunda kesin aciz belgesi alınması [Borçlunun hakkındaki takibin alacaklının kusuru olmadan semeresiz kalması]
2. Borçlu aleyhine Türkiye'de takibin imkansız hale gelmesi veya önemli ölçüde güçleşmesi
3. Borçlunun iflasına karar verilmesi 4. Borçluya konkordato mehli verilmiş olması
 Kefil tartışma Defi ileri sürmeksizin alacaklıya ödemede bulunmuşsa verdiğini alacaklıdan geri isteyemez, Ancak asıl borçluya rücu hakkı devam eder,
Kefilin tartışma defi imkanından başlangıçta veya sonradan feragat etmesi mümkündür.
Dikkat: asıl borç, borçlunun iflas etmesi nedeniyle vade tarihinden daha önce muaccel olsa bile belirlenen vadeden önce kefile takibat yapılamaz.
[asıl borçlu iflas etti. İflasla birlikte bütün borçlar Muaccel olur. Ancak borç muaccel olsa da vade tarihinden önce kefile başvurulamaz]
Asıl borçlu aleyhine yapılan takibin sonucunda alacaklının başarısız olması kendi kusuruna dayanıyorsa kefile başvuru hakkını kaybeder
[Örneğin; alacaklı ödeme emrine itirazın kaldırılması için dava açmamış w takip semeresiz kalmış olabilir]

b) Rehnin Paraya Çevrilmesi Def’i: Alacaklının asıl borçludan olan alacağı, kefaletten önce veya onunla aynı zamanda rehinle teminat altına alınmış ise kefil önce rehnin paraya çevrilmesini isteyebilir.
Rehnin paraya çevrilmesi def’inin ileri sürülemeyeceği bazı haller vardır:
- Asıl borçlunun iflas etmesi: Rehin 3. kişi tarafından temin edilmiş ise bu def’i ileri sürülebilir. Rehin asıl borçlu tarafından temin edildi ise ve asıl borçlu iflas etti ise ileri sürülemez.
- Asıl borçluya konkordato mehli verilmesi

2. Müteselsil Kefalet: Müteselsil kefalette, alacaklı asıl borçluya başvurmadan veya taşınmaz rehninin paraya çevrilmesi yoluna gitmeden doğrudan doğruya kefile müracaat edebilir.
Dolayısıyla müteselsil kefil tartışma ve taşınmaz rehninin paraya çevrilmesi def’inden vazgeçmiş bulunmaktadır.
Ancak asıl borcun varlığına veya muhtevasına ilişkin def’ilerden müteselsil kefil yararlanabilir.
Türk Ticaret Kanunu’nun 7/II. maddesi çerçevesinde ticari borçlara kefalette sözleşmeden aksi kararlaştırılmadıkça müteselsil kefalet söz konusudur.
İcra zabtına geçirilen kefaletler de müteselsil kefalet hükmündedir (İİK m. 38/c.2).
Alacaklının doğrudan Müteselsil kefillere başvurabilmesi için:
-     borçlunun ifada gecikmesi ve
-     ya yapılan ihtarın sonuçsuz kalması ya da açıkça ödeme güçlüğü içinde bulunması şarttır [Ifada geciken borçluya kural olarak İhtar yapılır. Açıkça ödeme güçlüğü varsa [Örneğin iflas gibi] ihtar da yapılmasına gerek yoktur.]
Müteselsil kefil tartışma definden yararlanamaz.
Müteselsil kefil taşınmaz rehni varsa rehnin paraya çevrilmesi definden yararlanamaz.
Müteselsil kefil Teslime bağlı taşınır Rehni veya alacak Rehni varsa benim paraya çevrilmesi definden yararlanabilir.
Ancak alacaklının Teslime bağlı taşınır Rehni ve alacak rehnini paraya çevirmeden Müteselsil kefile başvurabileceği haller de vardır.  Bunlar esas borçlunun iflas etmesi, alacağın rehin ile karşılanamayacağının hakim tarafından belirlenmesi durumlarıdır.
TKHK: Tüketici kredisinin teminatı olarak şahsi teminat verildiği durumlarda kredi veren; asıl borçluya başvurmadan kefilden borcun ifasını isteyemez.

3. Toplu Kefalet: Toplu kefalette birden çok kefil bir veya aynı borç için kefil olmaktadır.

a) Bağımsız Kefalet: Borçlar Kanunu’nda düzenlenmemiştir. Bu kefalet tipinde birden çok kefil aynı borca birbirinden habersiz olarak kefil olmaktadır. Burada her bir kefil borcun tamamından alacaklıya karşı sorumlu bulunmaktadır. Bağımsız kefalet adi kefalet veya müteselsil kefalet şeklinde olabilmektedir.
Birbirinden bağımsız olarak aynı borç için kefil olanlardan her biri kefalet borcunun tamamından sorumlu olur ancak borcu ödeyen kefil aksine anlaşma olmadıkça diğerlerine toplam kefalet miktarındaki payı oranında rucu hakkına sahiptir.
Bağımsız toplu kefalette kefillerden hiçbiri borcun kısmen diğer kefil tarafından ödenmesi defini İleri süremez
b) Kısmi Kefalet: Borçlar Kanunu’nda düzenlenmemiştir. Bu tip kefalette kefiller borcun bir kısmı için kefil olmaktadırlar. Sorumlulukları yan yana bulunmaktadır.

c) Birlikte Kefalet : Kefillerin aynı ve bölünebilir tek bir borç için birlikte kefil olmaları durumudur. Asıl borç ve onun borçlusu aynı olmalıdır.
Birlikte kefaletin şartları:
-     birden fazla kişi aynı ve tek bir borca kefil olmalıdır
-     bağımsız toplu kefaletten farklı olarak birlikte kefalette birden fazla kişinin birbirlerinden haberi olmak suretiyle müşterek bir kefalet altına girmeleri gerekir
-     Birlikte kefalet için para borcu niteliğindeki kefalet borcunun bölünebilir olması yeterli olup esas borcunda bölünebilir olması gerekmez

- Adi Birlikte Kefalet: Kefillerden her biri kendi payı için adi kefil, diğer kefillerin payları için kefile kefil gibi sorumludurlar. Her kefilin sorumlu olacağı pay gösterilmemiş ise her biri eşit paylarla sorumludur.
Adi birlikte kefalette kefiller önce bölme def’ini ileri sürebilirler. Diğer kefillerden bazıları ödeme yapamadı ise /acz durumu tespit edildi ise kefiller onların payını yine payları oranında ödemek zorundadırlar.

- Müteselsil Birlikte Kefalet: Bu kefalet iki şekilde gerçekleşir.
* Kendi aralarında müteselsil kefil: Sadece bölme def’inden vazgeçmiş olurlar. bunun dışında tartışma ve rehnin paraya çevrilmesi def’ini ileri sürebilirler.
* Hem kendi aralarında hem borçlu ile müteselsil kefil: Bölme, tartışma ve rehnin paraya çevrilmesi def’inden vazgeçmiş sayılırlar.
[Müteselsil kefalet: Aydın Erkan'ın borcuna kefil olurken Müteselsil kefil sıfatıyla kefil olmuş ise;  alacaklı Erdem'e başvurmadan Aydın'a başvurabilir.
Birlikte kefalet: Aydın ve Erkan Erdem'in borcuna birlikte kefil olmuşlar ise, alacaklı önce Erdem'e başvurmak zorundadır.]

d) Kefile Kefalet: Kefile kefil alacaklıya karşı asıl kefilin borcuna kefil olan kişidir. Adi kefalette asıl kefile başvurulmadan kefile kefile gidilemez. [ALACAKLI – KEFİLE KEFİL ARASINDA YAPILIR.]

4. Rücua ve Açığa Kefalet: Rücua kefil, kefilin asıl borçluya karşı rücu alacağını kapsar. Bu kefalet ilk kefil ve rücua kefil arasında yapılır.
Açığa kefalet, alacaklının asıl borçludan tahsil edemediği miktar için sorumlu olan kefildir. Açığa/Zarara kefalette kefil açığın yani alacaklının borçludan elde edemediği tutarın kapatılmasını borçlanır

KEFİLİN SORUMLULUĞUNUN KAPSAMI
Bunlar:
1. Asıl borç
2. Asıl borçlunun kusur veya temerrüdünün kanuni sonuçları
3. Dava ve takip masrafları
4. İşlemiş 1 yıllık ve işlemekte olan akdi faiz.

Kefilim ceza koşulundan sorumlu olacağına ilişkin anlaşmalar kesin olarak hükümsüzdür
Kefilin sözleşmeden sorumlu olacağı belirtilen azami miktarı, yukarıda bahsedilen kalemler aşıyor ise kefil sözleşmede yer alan miktar ile sorumludur.

KEFİLİN SORUMLULUĞUNUN BAŞLAMASI VE KEFİLİN TAKİBİ
Ø Kefilin borcu kural olarak asıl borcun muaccel olmasıyla başlar.
Ø Borçlunun iflası sebebiyle asıl borç daha önce muaccel olsa bile,[ki iflas ile borçlunun tüm borçları muaccel olur] belirlenen vadeden önce kefile karşı takibat yapılamaz.
Ø Bütün kefalet türlerinde kefil, ayni güvence karşılığında hâkimden, mevcut rehinler paraya çevrilinceye ve borçlu aleyhine yapılan takip sonucunda kesin aciz belgesi alınıncaya veya konkordato kararına kadar kendisine karşı yöneltilen takibin durdurulmasına karar verilmesini isteyebilir.
Ø Asıl borcun muaccel olması, alacaklı veya borçlunun önceden süre içeren bildirimde bulunmasına bağlıysa, kefalet borcu için bu süre, bildirimin kefile yapıldığı tarihte işlemeye başlar.
Ø Yerleşim yeri yabancı bir ülkede olan borçlunun borcunu ödemesi, döviz işlemleri veya havale ile ilgili yasaklar gibi sebeplerle, o yabancı ülkenin yasal düzenlemeleri gereği imkânsız hâle gelmiş veya sınırlandırılmışsa, yerleşim yeri Türkiye’de olan kefil, takibe bu sebeple itiraz edebilir.
Kefil borçluya ya da mirasçılarına ait tüm defileri alacaklıya karşı kullanma hakkına sahiptir
Kefil asıl borç muaccel olmadıkça takip ve dava edilemez; asıl borçlu ile alacaklının borcun vadesinden önce alınmasına ilişkin olarak yaptığı anlaşma kefilin durumunu ağırlaştırması sebebiyle kefile karşı ileri sürülemez
Kefil genel hükümlere göre ya da kefalet sözleşmesine göre sahip olduğu defileri alacaklıya ileri sürebilir
Asıl borcun muaccel olması ile kefalet borcunun muaccel olması aynı anda gerçekleşir; ancak alacaklı ve kefil, kefalet borcunun muaccel olma zamanını erteleme konusunda anlaşma yapabilirler.
Ø Kefilin asıl borçluya ait defileri ileri sürmesi:
Kefil, asıl borçluya veya mirasçılarına ait olan bütün defileri alacaklıya karşı ileri sürme hakkına sahip olduğu gibi; bunları ileri sürmek zorundadır [Asıl borcun geçerli olarak doğmadığı, asıl borcun sonradan ortadan kalktığı gibi ]
Asıl borçlu zamanaşımı defini ileri sürmekten feragat etmiş olsa dahi, kefil zamanaşımı definde bulunabilir
Zamanaşımı asıl borçluya karşı kesilince kefile karşı da kesilmiş olur; ancak zamanaşımının kefil hakkında kesilmiş olması asıl borçlu için de kesilmesi sonucunu doğurmaz
Asıl borçlunun takası ileri sürme hakkı bulundukça kefil de alacaklıya ifada bulunmaktan kaçınabilir
Kefil, alacağın kumar ve bahisten doğduğunu ileri sürerek de edimden kaçınabilir. Kefil, kefalet sırasında asıl borcun kumar ve bahisten doğduğunu bilmiş olsa bile; alacaklıya ifada bulunmaktan kaçınabilir
Asıl borcun muaccel olmadığı, asıl borçluya mehil verildiği, ödemezlik defi gibi savunmaları kefil de yapabilir
Kefil, asıl borçlunun ödeme güçsüzlüğünden doğan defileri alacaklıya karşı ileri süremez
Asıl borçlu kendisine ait defilerden feragat etse dahi; kefil kural olarak bunlardan yararlanır.
Bu  asıl borçlunun kendi davranışı ile kefilin durumunu ağırlaştıramayacağı kuralının bir sonucudur
Asıl borçlu kendisine ait takas, iptal hakkı gibi yenilik doğurucu hakları kullanmaktan feragat ederse bu feragat kefil hakkında da hüküm ifade eder
Kefilin asıl borçluya ait defilerden kefalet sözleşmesi hükümleri çerçevesinde feragati mümkün değildir
Asıl borçluya ait defilerin varlığından haberdar olmaksızın alacaklıya ödeme yapan kefil; rücu hakkını kaybetmez. Buna karşılık asıl borçlu keyfinin bu defileri bildiğini veya bilmesi gerektiğini ispatlarsa keyfi bunları ileri sürseydi ödemeden kurtulacağı ölçüde rucu hakkını kaybeder

Alacaklının kefile karşı olan ödevleri
[dikkat: kefalet sözleşmesi tek tarafa borç yükleyen sözleşmedir ve borçlu da kefildir.]
Ø Teminatları ve ispat vasıtalarını saklama, kefile nakil ve tevdi yükümlülüğü:
Alacaklı, kefalet sırasında var olan veya daha sonra asıl borçludan alacağın özel güvencesi olmak üzere elde ettiği rehin haklarını, güvenceyi ve rüçhan haklarını kefilin zararına olarak azaltırsa, zararın daha az olduğu alacaklı tarafından ispat edilmedikçe, kefilin sorumluluğu da buna uygun düşen bir miktarda azalır. Kefilin fazladan ödediği miktarın geri verilmesini isteme hakkı saklıdır.
Çalışanlara kefalet hâlinde alacaklı, çalışanlar üzerinde yükümlü olduğu gözetimi ihmal eder veya kendisinden beklenebilen özeni göstermezse ve borç da bu sebeple doğmuş ya da bu özeni göstermesi hâlinde ulaşamayacağı ölçüde artmış olursa, bu borcu veya borcun artan kısmını kefilden isteyemez.
Alacaklı, borcu ödeyen kefile haklarını kullanmasına yarayabilecek borç senetlerini teslim etmek ve gerekli bilgileri vermekle yükümlüdür. Alacaklı, kefalet sırasında var olan veya asıl borçlu tarafından alacak için sonradan sağlanan rehinleri ve diğer güvenceleri de kefile teslim etmek veya bunların devri için gerekli işlemleri yapmak zorundadır. Alacaklının, diğer alacakları sebebiyle sahip olduğu rehin ve hapis hakları, kefilin haklarından sıraca önce geldikleri ölçüde saklıdır.
Alacaklı, haklı bir sebep olmaksızın yükümlülüklerini yerine getirmez, ağır kusuruyla mevcut belgeleri veya rehinleri ya da sorumlu olduğu diğer güvenceleri elinden çıkarırsa, kefil borcundan kurtulur. Bu durumda kefil, ödediğinin geri verilmesini ve varsa ek zararının giderilmesini isteyebilir.

Ø Ödemeyi kabul etmedi kefili kefalet borcundan kurtarma
Yükümlülüğü
Borçlunun iflası sebebiyle olsa bile, borç muaccel olduğu takdirde kefil, alacaklıdan yapacağı ödemeyi kabul etmesini her zaman isteyebilir. Bir borca birden çok kişinin kefil olması durumunda alacaklı, kefillerden biri tarafından yapılacak kısmi ödemeyi, bunu öneren kefile düşen paydan az olmamak koşuluyla, kabul etmek zorundadır.
Alacaklı haklı bir sebep olmaksızın ödemeyi kabul etmekten kaçınırsa, kefil borcundan kurtulur; birlikte müteselsil kefalette ise, kefillerin sorumluluğu kendilerine düşen pay miktarınca azalır.

Alacaklının rızası varsa kefil, asıl borcu muaccel olmasından önce de ödeyebilir. Ancak, bu durumda kefil, asıl borçluya karşı rücu hakkını borcun muaccel olmasından önce kullanamaz.
Ø Borçlunun bilgi verme ve iflası veya konkordato talebi halinde alacaklının yükümlülüğü
Asıl borçlu, anaparanın veya yarım yıllık döneme ait faizin ödenmesinde ya da yıldan yıla yapılması öngörülen anapara ödemelerinde altı ay gecikirse, alacaklının durumu kefile bildirmesi gerekir.
İstek hâlinde alacaklı, her zaman asıl borcun kapsamı hakkında kefile bilgi vermek zorundadır.
Asıl borçlunun iflasına karar verilmiş veya borçlu konkordato istemişse alacaklı, alacağını kaydettirmek ve haklarının korunması için gerekeni yapmak zorundadır.
Alacaklının, borçlunun iflas ettiğini veya borçluya konkordato mehli verildiğini öğrendiği anda, durumu kefile bildirmesi gerekir.
Alacaklı, yukarıdaki fıkralarda öngörülen gereklerden birini yerine getirmezse, bundan dolayı kefilin uğradığı zarar miktarınca ona karşı haklarını kaybeder.

KEFİL İLE ASIL BORÇLU ARASINDAKİ İLİŞKİ
Ø Kefilin rücu hakkı
-     Kefil, alacaklıya ifada bulunduğu ölçüde, onun haklarına halef olur.
Kefil, bu hakları asıl borç muaccel olunca kullanabilir.
-     Kefil, aksi kararlaştırılmamışsa, rehin hakları ile aynı alacak için sağlanmış diğer güvencelerden sadece kefalet anında var olan veya bizzat asıl borçlu tarafından, sonradan özellikle bu alacak için verilmiş bulunanlara halef olur.
-     Alacaklıya kısmen ifada bulunan kefil, rehin hakkının sadece bunu karşılayan kısmına halef olur.
-     Alacaklının rehin konusu üzerinde geriye kalan alacak hakkı, kefilin rehin hakkından ön sırada gelir.

-     Kefil ile asıl borçlu arasındaki hukuki ilişkiden doğan istem ve def’iler saklıdır.
-     Bir alacağın güvencesini oluşturan rehin paraya çevrildiği veya borç rehin veren malik tarafından ödendiği takdirde malik, kefile karşı rücu hakkını, ancak kefil ile kendisi arasında böyle bir anlaşma varsa ya da rehin sonradan bir üçüncü kişi tarafından verilmişse kullanabilir.
-     Kefilin rücu hakkına ilişkin zamanaşımı, kefilin alacaklıya ifada bulunduğu anda işlemeye başlar.
-     Kefil, dava hakkı vermeyen veya yanılma ya da ehliyetsizlik sebebiyle asıl borçluyu bağlamayan bir borç için ödemede bulunduğu takdirde, asıl borçluya karşı rücu hakkına sahip değildir. Ancak, kefil zamanaşımına uğramış bir asıl borçtan sorumlu olmayı borçlunun vekili sıfatıyla üstlenmişse asıl borçlu, ona karşı vekâlet sözleşmesi hükümleri uyarınca sorumlu olur.
Ø Kefilin bildirim yükü
-     Borcu tamamen veya kısmen ödeyen kefil, durumu borçluya bildirmek zorundadır.
-     Kefil, bu bildirimde bulunmazsa ve ödemeyi bilmeyen veya bilmesi gerekmeyen borçlu da alacaklıya ifada bulunursa, rücu hakkını kaybeder.
-     Kefilin, alacaklıya karşı sebepsiz zenginleşmeden doğan dava hakkı saklıdır.
Ø Güvence verilmesini ve borçtan kurtarılmasını isteme hakkı
Kefil, aşağıdaki durumlarda asıl borçludan güvence verilmesini ve borç muaccel olmuşsa, borçtan kurtarılmasını isteyebilir:
1. Asıl borçlu, kefile karşı üstlendiği yükümlülüklere, özellikle belli bir süre içinde kendisini borçtan kurtarma vaadine aykırı davranmışsa.
2. Asıl borçlu temerrüde düşmüşse veya yerleşim yerini diğer bir ülkeye nakletmesi yüzünden takibat önemli ölçüde güçleşmişse.
3. Asıl borçlunun mali durumunun kötüleşmesi, güvencelerin değer kaybetmesi veya borçlunun kusuru sonucunda kefil için mevcut tehlike, kefaletin yapıldığı tarihe göre önemli ölçüde artmışsa.

KEFALET SÖZLEŞMESİNİN SONA ERMESİ
I. Kanun gereğince
- Hangi sebeple olursa olsun, asıl borç sona erince, kefil de borcundan kurtulur.
- Borçlu ve kefil sıfatı aynı kişide birleşmiş olursa, alacaklı için kefaletten doğan özel yararlar saklı kalır.
- Bir gerçek kişi tarafından verilmiş olan her türlü kefalet, buna ilişkin sözleşmenin kurulmasından başlayarak on yılın geçmesiyle kendiliğinden ortadan kalkar.
Kefalet, on yıldan fazla bir süre için verilmiş olsa bile, uzatılmış veya yeni bir kefalet verilmiş olmadıkça kefil, ancak on yıllık süre doluncaya kadar takip edilebilir.
Kefalet süresi, en erken kefaletin sona ermesinden bir yıl önce yapılmak kaydıyla, kefilin kefalet sözleşmesinin şekline uygun yazılı açıklamasıyla, azamî on yıllık yeni bir dönem için uzatılabilir.
II. Kefaletten dönme
-     Gelecekte doğacak bir borca kefalette, borçlunun borcun doğumundan önceki mali durumu, kefalet sözleşmesinin yapılmasından sonra önemli ölçüde bozulmuşsa veya mali durumunun, kefalet sırasında kefilin iyiniyetle varsaydığından çok daha kötü olduğu ortaya çıkmışsa, kefil alacaklıya yazılı bir bildirimde bulunarak, borç doğmadığı sürece her zaman kefalet sözleşmesinden dönebilir.
Kefil, alacaklının kefalete güvenmesi sebebiyle uğradığı zararı gidermekle yükümlüdür.
3.Asıl borçlunun değişmesi ile kefaletin son bulması:
- Borçluyu kurtararak borcun üstlenilmesi durumunda kefilin sorumluluğu ancak borcun üstlenilmesine razı olduğu takdirde devam eder[BORCUN DIŞ ÜSTLENİLMESİNE KEFİL RAZI OLMAZSA BORCUNDAN KURTULUR]
- Bir malvarlığı veya işletmenin devralınması veya bir işletmenin diğeri İle birleşmesi ya da tür değiştirmesi durumunda kefilin yeni borçlu ile birlikte sorumlu tutulabilmesi için muvafakati gerekir[ASLINDA BURADA DA BİR TÜR BORCUN DIŞ NAKLİ VAR]

III. Süreli kefalette
Süreli kefalette kefil, sürenin sonunda borcundan kurtulur.
IV. Süreli olmayan kefalette
Süreli olmayan kefalette kefil, asıl borç muaccel olunca, adi kefalette her zaman ve müteselsil kefalette ise, kanunun öngördüğü hâllerde, alacaklıdan, bir ay içinde borçluya karşı dava ve takip haklarını kullanmasını, varsa rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçmesini ve ara vermeden takibe devam etmesini isteyebilir.

Borç, alacaklının borçluya yapacağı bildirim sonucunda muaccel olacaksa kefil, kefalet sözleşmesinin kurulduğu tarihten bir yıl sonra alacaklıdan, bu bildirimi yapmasını ve borç bu suretle muaccel olunca, yukarıdaki fıkra hükümleri uyarınca takip ve dava haklarını kullanmasını isteyebilir.
Alacaklı, kefilin bu istemlerini yerine getirmezse, kefil borcundan kurtulur.

ASIL BORÇLUNUN YA DA KEFİLİN ÖLMESİ KEFALET SÖZLEŞMESİNİ SONA ERDİRMEZ.
Uygulama alanı
Kefaletin şekline, kefil olma ehliyetine ve eşin rızasına ilişkin hükümler, gerçek kişilerce, kişisel güvence verilmesine ilişkin olarak başka ad altında yapılan diğer sözleşmelere de uygulanır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

MİLLÎ MÜCADELE (HAZIRLIK DÖNEMİ)

✎ Mondros Ateşkes’i imzalandığı sırada Adana’da Yıldırım Orduları Komutanı iken halkı işgallere karşı mücadeleye davet etmiş, ayrıca burada Ali Fuat Paşa ile de görüşerek mücadelenin gerekliliği üzerinde bir kez daha durmuştur. Mustafa Kemal Anadolu’ya geçmeden önce geldiği İstanbul’da; Düşüncelerini yaymak için Fethi Bey ile birlikte Minber gazetesini çıkarmıştır İstanbul Hükûmeti (Damat Ferit Paşa), İngiltere’nin de baskısıyla, bölgeye çok geniş yetkilerle bir komutanın gönderilmesine karar vermiştir. Bu durum Anadolu’ya geçmek isteyen Mustafa Kemal’e aradığı fırsatı yaratmıştır. ✎ Mustafa Kemal, Damat Ferit Paşa Hükûmeti tarafından IX. Ordu Müfettişi olarak bölgeye atanmıştır. ✎ IX. Ordu Müfettişi göreviyle Samsun’a gönderilen Mustafa Kemal Paşa’nın yetkili olduğu iller arasında Sivas, Erzurum, Van ve Trabzon bulunmakta olup, ayrıca kendisine birtakım görevler verilmişti. ✎ Samsun’da Mıntıka Palas Oteli’nde kalan Mustafa Kemal Paşa, bölgede birtakım güvenlik tedbirler...

Borçlar özel isimsiz sözleşmeler

İSİMSİZ SÖZLEŞMELER (ATİPİK SÖZLEŞMELER) Unsurları ve özellikleri önceden kanunda belirlenmemiş sözleşmelerdir. İsimsiz Sözleşme Örnekleri: 1.       Sulh sözleşmesi 2.       Tek satıcılık sözleşmesi 3.       Satış için tevdi sözleşmesi 4.       Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi 5.       Garanti sözleşmesi İsimsiz Sözleşme Türleri: 1.        Karma Sözleşmeler:  Kanunda düzenlenmiş sözleşme tipine ait unsurların kanunun öngörmediği tarzda bir araya gelmesi ile oluşur. Ör: Hastane kabul sözleşmesi (Kira +vekalet + hizmet) a.        Karma Kombine Sözleşmeler:  Taraflardan biri birden fazla edim yükümlülüğü altına girerken karşı taraf tek bir edim yükümlülüğü altına girer. Ör: Hastane kabul sözleşmesi b....

TBMM İÇTÜZÜK

TBMM İÇTÜZÜK [okundu] Üye   tamsayısı   altıyüzdür.   Türkiye   Büyük   Millet   Meclisi   üyeliklerinde boşalma   olması üye tamsayısını değiştirmez. Türkiye   Büyük   Millet   Meclisi   Genel   Kurulu,   milletvekili   genel   seçimi kesin   sonuçlarının   Yüksek   Seçim   Kurulunca   ilanını   takip   eden   üçüncü   gün   saat   14.00’te çağrısız olarak toplanır Milletvekilleri   andiçerek   göreve   başlarlar.   Andiçmekten   imtina   eden   milletvekilleri, milletvekili   sıfatından kaynaklanan   haklardan yararlanamazlar. Cumhurbaşkanı   yardımcıları   ve   bakanlar,   atandıkları   tarihten   sonra   yapılan   ilk birleşimde andiçerler. Danışma   Kurulunun   önerisi   üzerine   Genel   Kurulca   başka   bir   kara...