İş
hukukunun konusuna giren çalışmalarda çalışmayı yapanla yaptıran arasında
oldukça sıkı bir bağımlılık ilişkisi söz konusudur.
Karma
nitelikteki iş hukukunun bazı bölümlerinde özel hukuk, bazı bölümlerinde ise
kamu hukuku ilkeleri egemendir.
4587
Sayılı İş Kanunumuzun 4. maddesi iş kanunu kapsamına girmeyen işleri
saymaktadır:
“Aşağıda
belirtilen işlerde ve iş ilişkilerinde bu Kanun hükümleri uygulanmaz;
a)
Deniz ve hava taşıma işlerinde,
b)
50’den az işçi çalıştırılan (50 dahil) tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerlerinde
veya işletmelerinde,
c)
Aile ekonomisi sınırları içinde kalan tarımla ilgili her çeşit yapı işleri,
d)
Bir ailenin üyeleri ve 3 üncü dereceye kadar (3 üncü derece dahil) hısımları
arasında dışardan başka biri katılmayarak evlerde ve el sanatlarının yapıldığı
işlerde,
e)
Ev hizmetlerinde,
f) çıraklar hakkında,
g)
Sporcular hakkında, (Antrenör ve teknik sorumlular iş kanunu kapsamında
olduklarından bunlar ile kulüpleri arasında iş sözleşmesinden doğan
uyuşmazlıklar iş mahkemesinde görülmelidir.)
h) Rehabilite edilenler hakkında,
i) Esnaf ve Sanatkârlar Kanununun 2 nci
maddesinin tarifine uygun üç kişinin çalıştığı işyerlerinde.”
Şu
kadar ki;
a)
Kıyılarda veya liman ve iskelelerde gemilerden karaya ve karadan gemilere
yapılan yükleme ve boşaltma işleri,
k)
Havacılığın bütün yer tesislerinde yürütülen işler,
l) Tarım sanatları ile tarım aletleri, makine
ve parçalarının yapıldığı atölye ve fabrikalarda görülen işler,
m) Tarım işletmelerinde yapılan yapı işleri,
n)
Halkın faydalanmasına açık veya işyerinin eklentisi durumunda olan park ve
bahçe işleri,
o)
Deniz İş Kanunu kapsamına girmeyen ve tarım işlerinden sayılmayan, denizlerde
çalışan su ürünleri üreticileri ile ilgili işler,
bu
Kanun hükümlerine tabidir
iş
mevzuatında, taraflarca uyulması zorunlu ve değiştirilmesi olanağı olmayan
mutlak emredici kurallar yanında işçi yararına değiştirilebilen nispi emredici
kurallara yer verilmektedir.
İş
mahkemeleri, Hâkimler ve Savcılar Kurulunun olumlu görüşü alınarak, tek hâkimli
ve asliye mahkemesi derecesinde Adalet Bakanlığınca lüzum görülen yerlerde
kurulur.
birden
fazla iş mahkemesi bulunan yerlerde, sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan
davaların görüleceği iş mahkemelerinin Hakimler ve Savcılar Kurulu tarafından
belirlenmesi öngörülmüştür
İş
mahkemelerinin bulunduğu yerlerde iş mahkemeleri ile asliye hukuk mahkemeleri
arasında görev ilişkisi bulunmaktadır. Birden fazla iş mahkemelerinin bulunduğu
yerlerde, iş mahkemeleri arasındaki ilişki ise iş dağılımıdır.
Kişi
unsuru açısından iş mahkemelerinin görevli olabilmesi için uyuşmazlığın
taraflarının İş kanununa göre işçi sayılanlar ile işveren veya işveren vekili
sıfatına sahip olması gerekir.
İşçilik
alacaklarına ilişkin bir davanın işçinin halefleri tarafından açılması
durumunda da görevli mahkeme iş mahkemesi olacaktır. Buna karşılık işverenler
arasındaki uyuşmazlıklarda iş mahkemeleri değil genel mahkemeler görevli
olacaktır.
İş
kanununa göre işçi sayılan kişilerle işveren vekilleri arasındaki uyuşmazlığın
iş sözleşmesinden veya İş Kanununa dayanan bir hak iddiasından kaynaklanıyor
olması da şarttır.
İşveren
vekilinin temsil yetkisinin kaynağının iş sözleşmesi olduğu durumlarda, işveren
ile işveren vekili arasındaki uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görülmesi
gerekir. Ancak işveren vekilinin temsil yetkisi vekalet sözleşmesinden veya iş
sözleşmesi dışında başka bir sözleşmeden kaynaklanıyorsa bu uyuşmazlık genel
mahkemelerde görülecektir.
işçi
ile işveren arasındaki toplu iş sözleşmesine dayanan haklara ilişkin
uyuşmazlıklar iş mahkemesinde görülecektir.
Kısaca
iş hukukuna ilişkin tüm uyuşmazlıklarda görevli mahkeme iş mahkemesidir.
(1)
İş mahkemelerinde açılacak davalarda yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel
kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi ile işin veya
işlemin yapıldığı yer mahkemesidir.
(2)
Davalı birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesi de
yetkilidir.
(3)
İş kazasından doğan tazminat davalarında, iş kazasının veya zararın meydana
geldiği yer ile zarar gören işçinin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.
(4)
İş mahkemelerinin yetkilerine ilişkin olarak diğer kanunlarda yer alan hükümler
saklıdır.
(5)
Bu madde hükümlerine aykırı yetki sözleşmeleri geçersizdir.
İşçinin
işini yaptığı yer mahkemesinden, işyerinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi
değil, işçinin fiilen çalıştığı işyerinin bulunduğu yer mahkemesi
anlaşılmalıdır
yetki
kuralını kesin yetki kuralı olarak kabul etmek gerekir. Bu nedenle davanın her
aşamasında yetkiye itiraz edilebilecek ve bu durum hakim tarafından resen dikkate
alınacaktır.
İş
mahkemelerinde basit yargılama usulü uygulanır
Kanun
yoluna başvuru süresi, ilamın taraflara tebliğinden itibaren işlemeye başlar
Kanun
yoluna başvurulan kararlar, bölge adliye mahkemesi ve Yargıtay’ca ivedilikle
karara bağlanır.
12/1/2011
tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun kanun yollarına ilişkin
hükümleri, iş mahkemelerince verilen kararlar hakkında da uygulanır
taraflar
HMK’nın 345. ve 361. maddeleri gereği iki hafta içinde istinaf ve temyiz yoluna
başvurabilecek
İş
Mahkemeleri Kanununda Öngörülen Sistem: Kendine Özgü Zorunlu Arabuluculuk
Dava
şartı olarak arabuluculuk
MADDE
3- (1) Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren
alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya
başvurulmuş olması dava şartıdır.
(2)
Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son
tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava
dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece
davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması
gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye
gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa
tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya
başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem
yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar
verilir
Arabulucu,
yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren üç hafta içinde
sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla bir hafta
uzatılabilir.
Arabuluculuk
bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede
zamanaşımı durur ve hak düşürücü süre işlemez.
İŞ
HUKUKUNUN TEMEL KAVRAMLARI
"Bir
iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişiye işçi denir.
4857
sayalı İş Kanununun istisnalara ilişkin 4. Maddesinin (f) bendinde bu Kanunun
çıraklara uygulanmayacağı hükmüne yer verilmiştir. Bu kişiler hakkında 6356
sayılı Sendikalar ve Toplu İş sözleşmesi Kanunu da uygulanmaz.
Meslekî
Eğitim Kanununa göre, çıraklık sözleşmesi esaslarına göre bir meslek-alanında
mesleğin gerektirdiği bilgi beceri ve iş alışkanlıklarım iş içerisinde
geliştiren kişiye çırak denir
Çıraklık
sözleşmesi işyeri sahibi ile çırak olacak kişinin velisi veya vasisi veya reşit
ise çırak arasında yazılı şekilde yapılmak zorundadır
Çıraklar
öğrenci statüsünde olup işyerlerinde çalışan işçi sayısına dahil edilmezler.
Bunun sonucu olarak, çıraklara Sendikalar Kanunu ile Toplu İş Sözleşmesi Grev
ve Lokavt Kanunu uygulanamaz
6764
sayılı kanun ile yaş şartı kaldırılmış buna karşılık çırak olmak için en az
ortaokul veya imam-hatip ortaokulu mezunu olma şartı aranmıştır.
Stajyer,
bir işyerinde yapılan işleri izleyerek bilgisini geliştirmek için işveren
yanında çalışan kişidir
Stajyeri
işçi ve çıraktan ayıran en önemli unsur sözleşmenin amacında ve konusunda
görülür. Stajyer, işçi gibi geçimini sağlamak için iş yapan değil, bilgi ve
tecrübesini geliştirmek için faaliyette bulunan kişi durumunda olup stajyer ile
işveren arasındaki ilişkide stajyerin yaran ön plandadır. Stajyeri çıraktan
ayıran özellik ise, çıraklık sözleşmesinde olduğu gibi bir mesleği öğrenip işçi
statüsüne geçmesi değil, esasen bir eğitim kurumunda aldığı mesleki ve teorik
bilgisini işyerinde geliştirmesidir
Stajyerler
İş Kanunu ile Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu kapsamına girmezler.
İş
Sağlığı ve Güvenliği Kanununun 2. maddesine göre, bu kanun çırak ve stajyerler
de dâhil olmak üzere tüm çalışanlara faaliyet konularına bakılmaksızın
uygulanır.
“Bir
iş sözleşmesine dayanarak işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişiye yahut tüzel
kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlara işveren denir”. İşveren gerçek kişi
olabileceği gibi, şirket, demek, vakıf, kooperatif, sendika, devlet veya kamu
iktisadi teşebbüsü gibi özel hukuk ya da kamu hukuku tüzel kişisi yahut adi
ortaklık gibi tüzel kişiliği olmayan kuruluşlar da olabilir.
işçinin
işverenin buyruğuna uygun olarak işi yapma (itaat) borcu karşısında, işverenin
işçiden işi yapmasını isteme ve bunun için gerekli talimatı verme haklan
bulunmaktadır.
İŞVEREN VEKİLİ
|
İş Kanununa Göre İşveren Vekili
|
Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi
Kanununa Göre İşveren Vekili
|
"İşveren adına hareket eden ve
işin, işyerinin ve işletmenin yönetiminde görev alan kimselere işveren vekili
denir. İşveren vekilinin bu sıfatla işçilere karşı işlem ve
yükümlülüklerinden doğrudan işveren sorumludur. Bu Kanunda işveren için
öngörülen her çeşit sorumluluk ve zorunluluklar işveren vekilleri hakkında da
uygulanır. İşveren vekilliği sıfatı işçilere tanınan hak ve yükümlülükleri
ortadan kaldırmaz".
Örneğin, işveren adına hareket eden
bir fabrika müdürü, insan kaynaklan yöneticisi, atölye şefi ve benzeri
kişiler ya da aynı işverene ait birden çok işyerinin bulunması halinde, genel
müdür, genel müdür yardımcıları gibi işletme yönetiminde görev alanlar
işveren vekilidirler.
|
Kanunun 2. maddesinde, işletmenin
bütününü yönetenlere işveren vekili denileceği belirtildikten sonra, bu
Kanunun uygulanmasında bunların da işveren sayılacakları hükmüne yer
verilmiştir
|
ALT
İŞVEREN
İşyerinde
iş alan alt işveren kendi işyerinin tescili için asıl işverenden aldığı yazılı
alt işverenlik sözleşmesi ve gerekli belgelerle birlikte Çalışma ve İş Kurumu
il Müdürlüğüne bildirim yapmakla yükümlüdür. Böylece, bu hüküm ile asıl
işveren-alt işveren arasındaki ilişkinin yazılı sözleşmeye dayandırılması
zorunluluğu getirilmiş olmaktadır
Bir
işyerinde yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin "yardımcı işlerde”
veya "asıl işin bir bölümünde” iş alan diğer işverenler, işçilerini sadece
bu işyerinde çalıştırdıklarında asıl işveren-alt işveren ilişkisi doğacak, buna
karşılık, işyerinde yürütülen mal ve hizmet üretimine ilişkin asli ve yardımcı
işler dışında örneğin bina yapımı veya onarımı gibi bir işi üstlenen diğer
işveren İş Kanunu açısından alt işveren olarak nitelenemeyecektir
Alt
işveren bir işveren vekili olmayıp, asıl işverenle eser sözleşmesi veya başka
bir sözleşme yapan aynı bir işverendir
Asıl
işveren alt işveren ilişkisinin unsurları:
a) Bu ilişkinin iki tarafında da
işverenin bulunması
Taraflardan
biri işveren değilse o ilişki asıl işveren-alt işveren ilişkisi olarak
değerlendirilemez.
Asıl
işin bir bütün olarak başka bir işverene verilmesi halinde de asıl işveren-alt
işveren ilişkisinden söz edilemez
Aynı
işyerinde iki farklı işverenin işçisinin çalıştırılması gereklidir. Örneğin
asıl işi eğitim olan bir üniversitenin hastane binası yaptırmak için başka bir
işverenle anlaşması ve kendisinin bu işte hiç işçi çalıştırmaması halinde bir
asıl işveren ilişkisi olmayacaktır
b) İşyerinde yürütülen mal veya
hizmet üretimine ilişkin bir işin verilmesi
Örneğin
işyerindeki işin yürütümü ile ilgili olmayan, işyerinde yürütülen işe yardımcı
iş niteliğinde olmayan bir asansör bakım işi, çatı onarım işi asıl işveren-alt işveren ilişkisi kurmaz.
c) Alt işverene işin bir bölümünün
verilmesi
Asıl
işin bir bölümünün ya da işyerinde görülen işe yardımcı bir işin başka bir
işverene devredilmesidir. Eğer işin tamamı devredilmişse yine bir asıl işveren
alt işveren ilişkisi söz konusu olmaz.
d) İşin asıl işverene ait işyerinde
yaptırılması
e) Alt işveren işçilerinin sadece
asıl işverenden alınan işte çalıştırılması (münhasıranlık koşulu)
Alt
işverenin işçileri başka başka işverenin işyerlerinde de çalıştırılıyorlarsa
yine bir asıl işveren alt işveren ilişkisinden söz edilemeyecektir.
Asıl
işin bir bölümünde alt işverene verilecek işlere ilişkin koşul:
Kanuna
göre, asıl işin bir bölümünde asıl işveren-alt işveren ilişkisinin kurulabilmesi
için, alt işverene verilen işin işletmenin ve işin gereği ile teknolojik
nedenlerle uzmanlık gerektiren bir iş olması gerekir
Yardımcı
iş kavramı ve yardımcı işin alt işverene verilmesi:
asıl
işveren-alt işveren ilişkilerinin önemli bir bölümünü, niteliği gereği ayrı bir
uzmanlık ve organizasyonu gerektiren ve diğer bir işveren tarafından yapılması
daha rasyonel olan yemek, temizlik, güvenlik, yükleme ve boşaltma (tahmil ve
tahliye), bahçe bakımı gibi işler oluşturmaktadır
işveren
işyerinde yardımcı işleri herhangi bir sınırlamaya tabi olmaksızın alt işverene
verebilecektir.
Yardımcı
iş,
-
İşyerinde
yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin olmakla beraber
-
doğrudan
üretim organizasyonu içerisinde yer almayan,
-
üretimin
zorunlu bir unsuru olmayan
-
ancak
asıl iş devam ettikçe devam eden ve asıl işe bağımlı olan işi
ifade eder
Bu
bağlamda bakım-onarım, yükleme ve boşaltma, güvenlik, temizlik gibi işler
yardımcı işlerdir
asıl
işi otomobil üretimi olan bir işyerinde yemek hizmeti yardımcı iş sayılacakken
asıl işi zaten yemek üretimi olan bir işyerinde bu işin yardımcı iş olarak
kabul edilmeyeceği açıktır.
Sorumluluk
Asıl
işveren, alt işverenin işçilerine karşı alt
işveren ile birlikte sorumludur
İş
Kanununa göre, asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili
olarak;
-
Kanundan,
-
iş
sözleşmesinden veya
-
alt
işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden
doğan
yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur
Asıl
işverenin alt işverenin işçisine karşı sorumluluğu kendi döneminde geçen sürede
doğan alacaklardan dolayıdır
Asıl
işin bir bölümünde iş alan işveren[alt işveren], üstlendiği işi bölerek bir
başka işverene veremez.
Asıl
işverenin sorumluluğu yardımcı iş veya asıl işin bir bölümünde diğer işverenin
iş alması durumu ile sınırlıdır.
Alt
işveren işçilerinin sadece iş alınan işyerinde çalıştırılmaları gerekir.
Başka işverenlere ait işyerlerinde işçilerini değiştirerek çalıştıran alt işverenle asıl işveren
arasındaki ilişkide müteselsil sorumluluk düşünülemez.
Asıl İşveren - Alt İşveren İlişkisinin Sınırları ve Bunlara
Aykırılığın Yaptırımı
1. Asıl işveren işçilerinin alt
işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle
haklan kısıtlanamaz Kanundaki ifade dikkate alındığında daha önce asıl işveren
işçisi olan bir işçinin alt işveren tarafından işe alınarak asıl işverenin
işyerinde çalıştırılmasının yasaklanmadığı, ancak haklarının kısıtlanmasının
yasaklandığı anlaşılmaktadır
örneğin
servisten yararlanmaması, özel sağlık sigortası hakkının kaldırılması gibi
durumlar da hakların kısıtlanması anlamına gelir
2. Daha önce işyerinde çalıştırılan
kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz.
3. Asıl iş bölünerek alt işverenlere
verilemez.
Yasal
sınırlamalara aykırılığın hukukî yaptırımı:
Bu
sınırlamalara aykırı hareket edildiği takdirde ve genel olarak asıl işveren-alt
işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı hallerde alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi
sayılarak işlem görürler
İŞYERİ
VE İŞLETME
İşveren
tarafından mal veya hizmet üretmek amacıyla maddî olan ve olmayan unsurlar ile
işçinin birlikte örgütlendiği birime işyeri denir
İşverenin
işyerinde ürettiği mal veya hizmet ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve
aynı yönetim altında örgütlenen yerler (işyerine bağlı yerler) ile dinlenme,
çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden ve meslekî eğitim
ve avlu gibi diğer eklentiler ve araçlar da işyerinden sayılır.
İşyeri,
işyerine bağlı yerler, eklentiler ve araçlar ile oluşturulan iş organizasyonu
kapsamında bir bütündür.
işyerinin
daha dar ve teknik, işletmenin ise daha geniş ve İktisadî bir kavram olduğunu
kabul edebiliriz
Birden
çok işyerinden oluşan işletmeye bağlı bir işyeri niteliğindeki fabrikanın amacı
doğrudan doğruya kâr sağlamak değil, bunun için mal üretimi yapmaktır. Bunun
gibi, bir hasta-nenin amacı hastalan tedavi etmek suretiyle onlara hizmet
vermektir, öyleyse, işletmenin İktisadî amacı yanında, işyerinin teknik
amacından söz edilecektir
Eğer
işyeri ile diğer yer arasında teknik yönden bir
bağlılık yoksa, biri ötekini tamamlamıyorsa bu yeri asıl işyerinden
saymayarak bağımsız işyeri olarak kabul etmek gerekir.
İşyerinin
kurulmasına ve açılmasına izin vermeye yetkili makam bütün yapılarda olduğu
gibi belediyeler ve ilgili makamlardır
İşyerinin
veya bir bölümünün devri
İşyeri
veya işyerinin bir bölümü hukukî bir işleme dayalı olarak başka birine
devredildiğinde, devir tarihinde işyerinde veya bir bölümünde mevcut olan iş
sözleşmeleri bütün hak ve borçları ile birlikte devralana geçer.
Devralan
işveren, işçinin hizmet süresinin esas alındığı haklarda, işçinin devreden
işveren yanında işe başladığı tarihe göre işlem yapmakla yükümlüdür.
Yukarıdaki
hükümlere göre devir halinde, devirden önce doğmuş olan ve devir tarihinde
ödenmesi gereken borçlardan devreden ve devralan işveren birlikte
sorumludurlar. Ancak bu yükümlülüklerden devreden işverenin sorumluluğu devir
tarihinden itibaren iki yıl ile sınırlıdır.
Tüzel
kişiliğin birleşme veya katılma ya da türünün değişmesiyle sona erme halinde
birlikte sorumluluk hükümleri uygulanmaz.
Devreden
veya devralan işveren iş sözleşmesini sırf işyerinin veya işyerinin bir
bölümünün devrinden dolayı feshedemez ve devir işçi yönünden fesih için haklı
sebep oluşturmaz. Devreden veya devralan işverenin ekonomik ve teknolojik
sebeplerin yahut iş organizasyonu değişikliğinin gerekli kıldığı fesih hakları
veya işçi ve işverenlerin haklı sebeplerden derhal fesih hakları saklıdır.
Yukarıdaki
hükümler, iflas dolayısıyla malvarlığının tasfiyesi sonucu işyerinin veya bir
bölümünün başkasına devri halinde uygulanmaz.
Genel
olarak işverenin değişmesi, gerçek kişi durumundaki işverenin ölümü, iflâsı,
işyerinin devletleştirilmesi veya özelleştirilmesi, ticaret ortaklıklarının
veya bu nitelikte olmayan işverenlere ait işyerlerinin birleşmesi veya birinin
diğerine katılması yahut türünün değişmesi durumlarında da söz konusu
olmaktadır
İşyerini
bildirme
Kanunun
kapsamına giren nitelikte bir işyerini
-
kuran,
-
her
ne suretle olursa olsun devralan,
-
çalışma
konusunu kısmen veya tamamen değiştiren veya
-
herhangi
bir sebeple faaliyetine son veren ve işyerini kapatan işveren,
işyerinin
unvan ve adresini, çalıştırılan işçi sayısını, çalışma konusunu, işin başlama
veya bitme gününü, kendi adını ve soyadını yahut unvanını, adresini, varsa
işveren vekili veya vekillerinin adı, soyadı ve adreslerini bir ay içinde bölge müdürlüğüne bildirmek
zorundadır.
Kanuna
göre iş alan alt işveren; kendi işyerinin tescili için asıl işverenden aldığı
yazılı alt işverenlik sözleşmesi ve gerekli belgelerle birlikte 1 ay bildirim
yapmakla yükümlüdür.
Bölge
müdürlüğünce tescili yapılan bu işyerine ait belgeler gerektiğinde iş
müfettişlerince incelenir. İnceleme sonucunda muvazaalı işlemin tespiti
halinde, bu tespite ilişkin gerekçeli müfettiş raporu işverenlere tebliğ
edilir.
Bu
rapora karşı tebliğ tarihinden itibaren otuz iş günü
içinde işverenlerce yetkili iş mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz
üzerine görülecek olan dava basit yargılama usulüne
göre dört
ay içinde sonuçlandırılır.
Mahkemece
verilen kararın temyizi hâlinde Yargıtay altı ay içinde
kesin olarak karar verir.
Kamu
idarelerince bu raporlara karşı yetkili iş mahkemelerine itiraz edilmesi ve
mahkeme kararlarına karşı diğer kanun yollarına başvurulması zorunludur. Rapora
otuz iş günü içinde itiraz edilmemiş veya mahkeme muvazaalı işlemin tespitini
onamış ise tescil işlemi iptal edilir ve alt işverenin işçileri başlangıçtan
itibaren asıl işverenin işçileri sayılır.
Süreksiz
işlerde işyerini bildirme zorunluluğu yoktur
İşyerleri,
işverenler, işveren vekilleri ve işçiler, bildirim gününe bakılmaksızın Kanun
hükümlerine bağlı olurlar. Şu halde, bildirim yapılmasa da işyerine kurulduğu
günden itibaren İş Kanunu hükümleri uygulanır
İŞ
KANUNU KAPSAM
Aşağıda
belirtilen işlerde ve iş ilişkilerinde İŞ Kanunu hükümleri uygulanmaz;
a)
Deniz ve hava taşıma işlerinde,
b)
50'den az işçi çalıştırılan (50 dahil) tarım ve orman işlerinin yapıldığı
işyerlerinde veya işletmelerinde,
c)
Aile ekonomisi sınırları içinde kalan tarımla ilgili her çeşit yapı işleri,
d)
Bir ailenin üyeleri ve 3 üncü dereceye kadar (3 üncü derece dahil) hısımları
arasında dışardan başka biri katılmayarak evlerde ve el sanatlarının yapıldığı
işlerde,
e)
Ev hizmetlerinde,
f)
Çıraklar hakkında,
g)
Sporcular hakkında,
h)
Rehabilite edilenler hakkında,
ı)
507 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Kanununun 2 nci maddesinin tarifine uygun üç
kişinin çalıştığı işyerlerinde.
Şu
kadar ki;
a)
Kıyılarda veya liman ve iskelelerde gemilerden karaya ve karadan gemilere yapılan
yükleme ve boşaltma işleri,
b)
Havacılığın bütün yer tesislerinde yürütülen işler,
c)
Tarım sanatları ile tarım aletleri, makine ve parçalarının yapıldığı atölye ve
fabrikalarda görülen işler,
d)
Tarım işletmelerinde yapılan yapı işleri,
e)
Halkın faydalanmasına açık veya işyerinin eklentisi durumunda olan park ve
bahçe işleri,
f)
Deniz İş Kanunu kapsamına girmeyen ve tarım işlerinden sayılmayan, denizlerde
çalışan su ürünleri üreticileri ile ilgili işler,
Bu
Kanun hükümlerine tabidir.
İŞ
SÖZLEŞMESİ
Kanuna
göre, iş sözleşmesi, bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi diğer tarafın
(işveren), da ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşmedir
İŞ
SÖZLEŞMESİNİN UNSURLARI
I.
Bir
İşin Görülmesi
II.
İşin
Ücret Karşılığında Görülmesi
İş
sözleşmesinin varlığının kanıtlanması yazılı olması koşuluna bağlı olmayıp
fiilen çalışmış olmak sözleşmenin varlığım ortaya koyar.
lll. İşin Bağımlılık İlişkisine Dayanması
İşçi
işi, belirli veya belirsiz bir sürede, işverenin talimatına bağlı olarak yapar
ve çalışma yöntemini seçmekte serbest değildir
Yargıtay
iş sözleşmesinin varlığı için hukuki bağımlılık yanında ekonomik riskin
işverende olmasının da göz önünde tutulması gerektiği sonucuna varmıştır
İş
sözleşmesi, bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi, diğer tarafın
(işveren) da ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşmedir. İş sözleşmesi,
Kanunda aksi belirtilmedikçe, özel bir şekle tâbi değildir.
Süresi
bir yıl ve daha fazla olan iş sözleşmelerinin yazılı şekilde yapılması
zorunludur. Bu belgeler damga vergisi ve her çeşit resim ve harçtan muaftır.
Yazılı
sözleşme yapılmayan hallerde işveren işçiye en geç iki ay içinde genel ve özel
çalışma koşullarını, günlük ya da haftalık çalışma süresini, temel ücreti ve
varsa ücret eklerini, ücret ödeme dönemini, süresi belirli ise sözleşmenin
süresini, fesih halinde tarafların uymak zorunda oldukları hükümleri gösteren
yazılı bir belge vermekle yükümlüdür. Süresi bir ayı geçmeyen belirli süreli iş
sözleşmelerinde bu fıkra hükmü uygulanmaz. İş sözleşmesi iki aylık süre
dolmadan sona ermiş ise, bu bilgilerin en geç sona erme tarihinde işçiye yazılı
olarak verilmesi zorunludur
İŞ
SÖZLEŞMESİNİN TÜRLERİ
Taraflar
iş sözleşmesini, Kanun hükümleriyle getirilen sınırlamalar saklı kalmak
koşuluyla, ihtiyaçlarına uygun türde düzenleyebilirler.
İş
sözleşmeleri belirli veya belirsiz süreli yapılır. Bu sözleşmeler çalışma
biçimleri bakımından tam süreli veya kısmî süreli yahut deneme süreli ya da
diğer türde oluşturulabilir
Sürekli
ve süreksiz işlerdeki iş sözleşmeleri
Nitelikleri
bakımından en çok otuz iş günü süren işlere
süreksiz iş, bundan fazla devam edenlere sürekli iş denir.
Bu
Kanunun 3, 8, 12, 13, 14, 15, 17, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 34, 53,
54, 55, 56, 57, 58, 59, 75, 80 ve geçici 6 ncı maddeleri süreksiz işlerde
yapılan iş sözleşmelerinde uygulanmaz. Süreksiz işlerde, bu maddelerde
düzenlenen konularda Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır.
Belirli
ve belirsiz süreli iş sözleşmesi
İş
ilişkisinin bir süreye bağlı olarak yapılmadığı halde sözleşme belirsiz süreli
sayılır. Belirli süreli işlerde veya belli bir işin tamamlanması veya belirli
bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif koşullara bağlı olarak işveren ile
işçi arasında yazılı şekilde yapılan iş sözleşmesi belirli süreli iş
sözleşmesidir.
Belirli
süreli iş sözleşmesi, esaslı bir neden olmadıkça, birden fazla üst üste
(zincirleme) yapılamaz. Aksi halde iş sözleşmesi başlangıçtan itibaren belirsiz
süreli kabul edilir.
Esaslı
nedene dayalı zincirleme iş sözleşmeleri, belirli süreli olma özelliğini
korurlar.
Belirli
süreli iş sözleşmesi, kural olarak, herhangi bir fesih beyanına gerek
olmaksızın sözleşmede belirlenen sürenin geçmesiyle kendiliğinden sona erer
belirli
süreli iş sözleşmesi ile çalışanlar, eğer iş sözleşmesi süresinin bitimi ile
kendiliğinden sona ermişse, kıdem tazminatına hak kazanamadıkları gibi belirsiz
süreli iş sözleşmeleri için öngörülmüş olan bildirim öneli belirli süreli iş
sözleşmeleri için uygulanmaz
belirli
süreli iş sözleşmesi işçiye iş arama izninden yararlanamazlar.
belirli
süreli iş sözleşmesi ile çalışanlar iş güvencesinin kapsamına girmezler.
belirli
süreli iş sözleşmesi ile çalışan işçiler işe iade davası açamazlar.
Belirli
süreli iş sözleşmesi ile çalıştırılan işçi, ayırımı haklı kılan bir neden
olmadıkça, salt iş sözleşmesinin süreli olmasından dolayı belirsiz süreli iş
sözleşmesiyle çalıştırılan emsal işçiye göre farklı işleme tabi tutulamaz
Belirli
süreli iş sözleşmesi ile çalışan işçiye, belirli bir zaman ölçüt alınarak
ödenecek ücret ve paraya ilişkin bölünebilir menfaatler, işçinin çalıştığı
süreye orantılı olarak verilir. Herhangi bir çalışma şartından yararlanmak için
aynı işyeri veya işletmede geçirilen kıdem arandığında belirli süreli iş
sözleşmesine göre çalışan işçi için farklı kıdem uygulanmasını haklı gösteren
bir neden olmadıkça, belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışan emsal işçi
hakkında esas alınan kıdem uygulanır.
Emsal
işçi, işyerinde aynı veya benzeri işte belirsiz süreli iş sözleşmesiyle
çalıştırılan işçidir. İşyerinde böyle bir işçi bulunmadığı takdirde, o
işkolunda şartlara uygun bir işyerinde aynı veya benzer işi üstlenen belirsiz
süreli iş sözleşmesiyle çalıştırılan işçi dikkate alınır.
Tam
Süreli ve Kısmî Süreli İş Sözleşmeleri
İşçinin
normal haftalık çalışma süresinin, tam süreli iş sözleşmesiyle çalışan emsal
işçiye göre önemli ölçüde daha az belirlenmesi durumunda sözleşme kısmî süreli iş
sözleşmesidir
bu
sözleşme türünün mevcudiyeti için üç unsurun bulunması şarttır.
Birincisi,
taraflar arasında gönüllülük temeline dayalı olarak bir sözleşme bulunmalıdır.
İkincisi
bu sözleşme ile belirlenen çalışma süresi tam süreli iş sözleşmesi ile çalışan
emsal işçiye göre önemli ölçüde az olmalıdır.
Üçüncü
olarak ise, bu çalışmanın sürekli ve düzenli olması gerekmektedir.
Tam
süreli bir iş sözleşmesi ile çalışan işçinin çalışma süresinin geçici bir süre
için azaltılması o sözleşmeyi kısmi süreli iş sözleşmesi haline getirmez.
kısmi
süreli iş sözleşmesi süreksiz ya da sürekli olarak da yapılabilir
Kısmi
süreli iş sözleşmesinin özelliği gereği bir işçinin birden fazla işverenle iş
sözleşmesi yapması mümkündür
Kısmî
süreli iş sözleşmesi ile çalıştırılan işçi, ayırımı haklı kılan bir neden
olmadıkça, salt iş sözleşmesinin kısmî süreli olmasından dolayı tam süreli
emsal işçiye göre farklı işleme tâbi tutulamaz.
Kısmî
süreli çalışan işçinin ücret ve paraya ilişkin bölünebilir menfaatleri, tam
süreli emsal işçiye göre çalıştığı süreye orantılı olarak ödenir.
Emsal
işçi, işyerinde aynı veya benzeri işte tam süreli çalıştırılan işçidir.
İşyerinde böyle bir işçi bulunmadığı takdirde, o işkolunda şartlara uygun
işyerinde aynı veya benzer işi üstlenen tam süreli iş sözleşmesiyle
çalıştırılan işçi esas alınır.
İşyerinde
çalışan işçilerin, niteliklerine uygun açık yer bulunduğunda kısmî süreliden
tam süreliye veya tam süreliden kısmî süreliye geçirilme istekleri işverence
dikkate alınır ve boş yerler zamanında duyurulur.
Kısmî
süreli iş sözleşmesiyle çalışanlar, kural olarak toplu iş hukukuna ilişkin
haklardan ve bu arada toplu iş sözleşmesinin tam süre çalışma ile ilgili
hükümleri dışındaki düzenlemeleriyle getirilen haklardan yararlanabilirler
Not:
haftalık yasal çalışma süresini aşan çalışmalara fazla çalışma, tarafların
yasal çalışma süresinin altında kararlaştırdıkları süreyi aşan çalışmaya ise
fazla sürelerle çalışma denilmektedir.
Kısmî
süreli iş sözleşmesi ile çalışan bir işçinin kıdeminin hesabında, işçinin fiilen
çalıştığı sürelerin birleştirilmesiyle bulunacak sürenin değil, sözleşmenin
başlangıç ve sona erme tarihleri arasındaki sürenin göz önünde bulundurulması
gerekir.
Yargıtay
işçinin hafta tatiline hak kazanmak için haftalık 45 saatlik çalışma süresini doldurması
gerektiğini kabul etmektedir
Bazı
ebeveynlerin kısmi süreli iş sözleşmesine geçiş hakkı:
ilköğretim
çağına henüz gelmemiş çocuğu olan ebeveynlere istedikleri takdirde kısmi süreli
iş sözleşmesine geçiş hakkı tanınmıştır.
Bu
hak işverenin kabulüne tabi değildir. İşçinin talebi üzerine işveren işçiye bu
olanağı sağlamak zorundadır
Yararlanma
koşulları
İşçinin
bu haktan yararlanabilmesi için ilköğretim çağına henüz gelmemiş çocuğunun
bulunması, eşinin çalışıyor olması ve işverenden talepte bulunması gerekir. Bu
haktan yararlanabilmesi için işçinin 60 aydan ya da 72 aydan küçük çocuğu
olması gerekir
Ekleyelim
ki, bu hak sadece çocuğun biyolojik anne ve babasına değil üç yaşından küçük
çocuğu evlat edinen işçilere de tanınmıştır.
Bildirim:
Kanuna göre, bu haktan faydalanmak isteyen işçinin bunu en az bir ay önce yazılı olarak işverene bildirmesi gerekmektedir
Kullanma:
Kanuna göre, işçi, analık ve süt izinlerinin bitiminden itibaren çocuğunun mecburi ilköğretim çağının başladığı tarihi takip eden aybaşına
kadar kısmi süreli iş sözleşmesine geçiş hakkını kullanabilir.[ÇOCUK OKULA BAŞLAMADAN ÖNCE KULLANACAK]
Kanuna
göre, kısmi süreli iş sözleşmesine geçen işçi, aynı
çocuk için bir daha bu haktan faydalanmamak üzere tam zamanlı çalışmaya
dönebilir
Taraflar
susarak kısmi süreli iş sözleşmesini devam ettirebilirler
Kısmi
süreli iş sözleşmesi ile çalışan işçi yerine alınan işçinin hukuki durumu
Kanunda
kısmi süreli çalışmaya geçen işçinin tam zamanlı çalışmaya başlaması durumunda
yerine işe alınan işçinin iş sözleşmesinin kendiliğinden sona ereceği
belirtilmiştir
Çağrı
Üzerine Çalışma
Yazılı
sözleşme ile işçinin yapmayı üstlendiği işle ilgili olarak kendisine ihtiyaç
duyulması halinde iş görme ediminin yerine getirileceğinin kararlaştırıldığı iş
ilişkisi, çağrı üzerine çalışmaya dayalı kısmi süreli bir iş sözleşmesidir.
Hafta,
ay veya yıl gibi bir zaman dilimi içinde işçinin ne kadar süreyle çalışacağını
taraflar belirlemedikleri takdirde, haftalık çalışma süresi yirmi saat
kararlaştırılmış sayılır. Çağrı üzerine çalıştırılmak için belirlenen sürede
işçi çalıştırılsın veya çalıştırılmasın ücrete hak kazanır.
İşçiden
iş görme borcunu yerine getirmesini çağrı yoluyla talep hakkına sahip olan
işveren, bu çağrıyı, aksi kararlaştırılmadıkça, işçinin çalışacağı zamandan en
az dört gün önce yapmak zorundadır. Süreye uygun çağrı üzerine işçi iş görme
edimini yerine getirmekle yükümlüdür. Sözleşmede günlük çalışma süresi
kararlaştırılmamış ise, işveren her çağrıda işçiyi günde en az dört saat üst
üste çalıştırmak zorundadır.
Çağrı
üzerine çalışma kısmî süreli bir sözleşme türüdür
Uzaktan
Çalışma
Uzaktan
çalışma; işçinin, işveren tarafından oluşturulan iş organizasyonu kapsamında iş
görme edimini evinde ya da teknolojik iletişim araçları ile işyeri dışında
yerine getirmesi esasına dayalı ve yazılı olarak kurulan iş ilişkisidir.
Uzaktan
çalışmaya yönelik yazılı olarak yapılacak iş sözleşmesinde; işin tanımı,
yapılma şekli, işin süresi ve yeri, ücret ve ücretin ödenmesine ilişkin
hususlar, işveren tarafından sağlanan ekipman ve bunların korunmasına ilişkin
yükümlülükler, işverenin işçiyle iletişim kurması ile genel ve özel çalışma
şartlarına ilişkin hükümler yer alır.
Uzaktan
çalışmada işçiler, esaslı neden olmadıkça salt iş sözleşmesinin niteliğinden
ötürü emsal işçiye göre farklı işleme tabi tutulamaz. İşveren, uzaktan çalışma
ilişkisiyle iş verdiği çalışanın yaptığı işin niteliğini dikkate alarak iş
sağlığı ve güvenliği önlemleri hususunda çalışanı bilgilendirmek, gerekli
eğitimi vermek, sağlık gözetimini sağlamak ve sağladığı ekipmanla ilgili
gerekli iş güvenliği tedbirlerini almakla yükümlüdür.
Uzaktan
çalışmanın usul ve esasları, işin niteliği dikkate alınarak hangi işlerde
uzaktan çalışmanın yapılamayacağı, verilerin korunması ve paylaşılmasına
ilişkin işletme kurallarının uygulanması ile diğer hususlar Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı tarafından çıkarılan yönetmelikle belirlenir.
Deneme
Süreli Olan ve Olmayan İş Sözleşmeleri
araflarca
iş sözleşmesine bir deneme kaydı konulduğunda, bunun süresi en çok iki ay
olabilir.
Ancak
deneme süresi toplu iş sözleşmeleriyle dört aya kadar uzatılabilir.
Deneme
süresi içinde taraflar iş sözleşmesini bildirim süresine gerek olmaksızın ve
tazminatsız feshedebilir. İşçinin çalıştığı günler için ücret ve diğer hakları
saklıdır.
Deneme
süresi, belirli süreli olsun ya da olmasın, bütün sürekli iş sözleşmeleri için
söz konusu olabilir.[süreksiz sözleşmede deneme süresi olmaz}
Deneme
süresinde işçiye eğitim verilmesi ve bu eğitim karşılığı giderin sözleşme ile
ödeneceğinin kararlaştırılması halinde, işçi deneme süresi içinde iş
sözleşmesini haklı neden yokken feshederse işveren eğitim giderini işçiden
talep edebilir
Deneme
süresinin geçmesinden sonra sözleşmenin sona erdirilmesi halinde artık genel
hükümler uygulanır.
İşçinin
çalıştığı sürenin belirlenmesinin gerekli olduğu bütün durumlarda, özellikle
ihbar ve kıdem tazminatlarının, yıllık ücretli izin hakkının doğum ve hesabında
deneme süresi göz önünde tutulur
Deniz İş Kanununda, süresi belirli
olmayan iş sözleşmelerinde deneme süresi en çok bir aydır. Basın İş
Kanununda, mesleğe ilk giren gazeteciler için deneme süresi en çok üç aydır.
Borçlar Kanununa göre, taraflar, hizmet sözleşmesine iki ayı aşmamak
koşuluyla deneme süresi koyabilirler. Deneme süresi konulmuşsa taraflar, bu
süre içinde fesih süresine uymak zorunda olmaksızın, hizmet sözleşmesini
tazminatsız feshedebilirler. İşçinin çalıştığı günler için ücret ve diğer
haklar saklıdır.
|
Takım
Sözleşmesi
Birden
çok işçinin meydana getirdiği bir takımı temsilen bunlardan birinin takım kılavuzu
sıfatıyla işverenle yaptığı sözleşmeye takım sözleşmesi denir.
Takım
sözleşmesinin, oluşturulacak iş sözleşmeleri için hangi süre kararlaştırılmış
olursa olsun, yazılı yapılması gerekir.
Sözleşmede
her işçinin kimliği ve alacağı ücret ayrı ayrı gösterilir.
Takım
sözleşmesinde isimleri yazılı olan işçilerden her birinin işe başlamasıyla, o
işçi ile işveren arasında takım sözleşmesinde belirlenen şartlarla bir iş
sözleşmesi yapılmış sayılır
şe
başlamasıyla iş sözleşmesi kurulan işçilere ücretlerini işveren veya işveren
vekili her birine ayrı ayrı ödemek zorundadır.
Takım
kılavuzu için, takıma dahil işçilerin ücretlerinden işe aracılık veya benzeri
bir nedenle kesinti yapılamaz.
Geçici
(Ödünç) İş İlişkisi
Geçici
iş ilişkisi,
-
özel
istihdam bürosu aracılığıyla ya da
-
holding
bünyesi içinde veya aynı şirketler topluluğuna bağlı başka bir işyerinde
görevlendirme yapılmak suretiyle kurulabilir.
Üçlü
iş ilişkisi esasına dayanan geçici iş ilişkisinde, işçi ile kendisini geçici
olarak bir başka işverene devreden işveren arasındaki iş sözleşmesi devam
etmekte olup işçi bu sözleşme ile üstlendiği iş görme borcunu devralan işverene
karşı yerine getirmekle yükümlü olmaktadır. [DEVREDEN İŞVEREN – İŞÇİ – DEVRALAN
İŞVEREN]
Bu
yükümlülük, işçinin yazılı rızasıyla iki işveren arasında kurulan geçici işçi
sağlama sözleşmesinden doğmaktadır
Özel
istihdam bürosu aracılığıyla geçici iş ilişkisi kurulması:
Özel
istihdam bürosu aracılığıyla geçici iş ilişkisi, sadece Türkiye İş Kurumunca
izin verilen özel istihdam büroları ile kurulabilir.
Kanuna
göre, geçici iş ilişkisinin kurulması için özel istihdam bürosu işverenle
geçici işçi sağlama sözleşmesi yapar ve işçisini geçici olarak bu işverene
devreder [ÖZEL İSTİHDAM BÜROSU >>> DEVRALAN İŞVEREN --àGEÇİCİ İŞÇİ SAĞLAMA SÖZLEŞMESİ]
İşçinin
işvereni yine özel istihdam bürosu olarak kalır. Ancak bu ilişkinin kurulması
ile birlikte işçiye emir ve talimat verme hak ve yetkisi geçici işverene geçmiş
olur. Yazılılık koşulunu geçerlik koşuludur. Özel istihdam bürosu de geçici
işçi çalıştıran işveren arasında yapılacak geçici işçi sağlama sözleşmesinde;
sözleşmenin başlangıç ve bitiş tarihi, işin niteliği, özel istihdam bürosunun
hizmet bedeli, varsa geçici işçi çalıştıran işverenin ve özel istihdam
bürosunun özel yükümlülükleri yer alır
Sözleşmeye
geçici işçinin, Türkiye İş Kurumundan veya bir başka özel istihdam bürosundan
hizmet almasını ya da iş görme edimini yerine getirdikten sonra geçici işçi
olarak çalıştığı işveren veya farklı bir işverenin işyerinde çalışmasını
engelleyen hükümler konulamaz. Böyle bir hüküm kısmi geçersizlik yaptırımı ile
karşılaşır ve söz konusu hüküm geçersiz olmakla birlikte diğer hükümler geçerli
olur
!!!
Geçici işçi ile yapılacak iş sözleşmesinde, işçinin ne kadar süre içerisinde
işe çağrılmazsa haklı nedenle iş sözleşmesini feshedebileceği yazılır. Ancak
Kanuna göre bu süre 3 AYI geçemez. Dolayısıyla işçi son geçici iş ilişkisinin
sona ermesinden itibaren üç ay geçmesine rağmen hala özel istihdam bürosunca
işe çağrılmazsa iş sözleşmesini haklı sebeple feshedebilir.
[UNUTMA:
İŞÇİ HER ZAMAN ÖZEL İSTİHDAM BÜROSUNUN İŞÇİSİ KALIR]
Geçici iş ilişkisi kurulabilecek
işler
|
Geçici iş ilişkisi kurulabilecek
haller
|
- mevsimlik tarım işleri
- ev hizmetleri
- işletmenin günlük işlerinden sayılmayan ve aralıklı
olarak gördürülen işler
|
- İşçinin askerlik hizmeti hâlinde
- iş sözleşmesinin askıda kaldığı diğer hâllerde
|
Geçici
iş ilişkisi kurulabilecek diğer haller ise;
İş sağlığı ve güvenliği bakımından acil olan işler ile üretimi önemli ölçüde
etkileyen zorlayıcı nedenlerin ortaya çıkması hâli
İşletmenin ortalama mal ve hizmet üretim kapasitesinin geçici iş ilişkisi
kurulmasını gerektirecek ölçüde ve öngörülemeyen şekilde artması hâli
Mevsimlik işler hariç dönemsellik arz eden iş artışları hâlidir
Geçici
İş İlişkisinin Süresi
-
Geçici
iş ilişkisi kurulabilecek işlerde, yani mevsimlik tarım işleri ile ev
hizmetlerinde bir süre sının bulunmamaktadır
-
Geçici
iş ilişkisi kurulabilecek hallerde ise
1. Geçici iş ilişkisi kısmi süreli
iş sözleşmesine geçiş, analık izni, doğum sonrası yarım çalışma izni ya da
askerlik hizmeti veyahut diğer askı halleri sebebiyle kurulmuşsa bu hâllerin
devamı süresince
2. diğer hallerde ise en fazla dört
ay süreyle kurulabilir
Taraflar
isterlerse geçici iş ilişkisi kuran sözleşmeyi yenileyebilirler.Ancak sözleşme en
fazla iki defa yenilenebilir ve yenileme süresi toplamda sekiz ayı geçemez.
Kanundaki düzenlemeden, her ne kadar ifade kötü olsa da, ilk defa dört ay için
geçici iş ilişkisi kurulup, ardından iki defa yenileme sonucunda toplamda 12 ay
geçici iş ilişkisi kurulabileceği anlaşılmaktadır.
Mevsimlik
işler hariç dönemsellik arz eden iş artışlarında ise yenileme yapılamaz.
Son
olarak ekleyelim ki, geçici işçi çalıştıran işveren, aynı iş için altı ay
geçmedikçe yeniden geçici işçi çalıştıramaz.
Geçici
iş ilişkisinin kurulmasının yasak olduğu haller:
-
kamu
kurum ve kuruluşları ile yer altında maden çıkarılan işyerlerinde özel istihdam
bürosu aracılığıyla geçici iş ilişkisi kurulamaz.
-
Toplu
işçi çıkarılan işyerlerinde sekiz ay süresince geçici iş ilişkisi kurulamaz.
-
geçici
işçi çalıştıran işveren, grev ve lokavtın uygulanması sırasında geçici iş
ilişkisiyle işçi çalıştıramaz.
-
geçici
işçi çalıştıran işveren, iş sözleşmesi feshedilen işçisini fesih tarihinden
itibaren altı ay geçmeden geçici iş ilişkisi kapsamında çalıştıramaz
Kamu
kurum ve kuruluşları ile yer altı maden işyerleri ve toplu işçi çıkaran
işyerleri için öngörülen ve yukarıda sözü edilen yasaklar sadece özel istihdam
bürosu aracılığıyla kurulan geçici iş ilişkilerine değil, aşağıda ayrıca
anlatılacak olan holding bünyesindeki geçici iş ilişkilerine de uygulanacaktır.
Aynı
şekilde grev ve lokavt sırasındaki geçici iş ilişkisi kurulmasına ilişkin yasak
da hem özel istihdam bürosu aracılığıyla hem de holding bünyesinde kurulan
geçici iş ilişkilerinde geçerlidir.
Buna
karşılık, iş sözleşmesi feshedilen bir işçinin holding bünyesi ya da grup
şirketi içindeki bir başka işverence işe alınıp önceki işvereninin işyerinde
geçici iş ilişkisi çerçevesinde çalıştırılmasına engel bir hüküm
bulunmamaktadır
NOT:
İşletmenin ortalama mal ve hizmet üretim kapasitesinin geçici iş ilişkisi
kurulmasını gerektirecek ölçüde ve öngörülemeyen şekilde artması hâlinde geçici
iş ilişkisi ile çalıştırılan işçi sayısı, işyerinde çalıştırılan işçi sayısının
dörtte birini geçemez. Ancak, on ve daha az işçi çalıştırılan işyerlerinde beş
işçiye kadar geçici iş ilişkisi kurulabilir. [İŞYÜKÜ FAZLA ARTTI İSE EN FAZLA
DÖRTTE BİRE KADAR GEÇİCİ İŞÇİ ÇALIŞTIRILIR]
Geçici
işverenin hak ve yükümlülükleri
aa)
Emir ve talimat verme hakkı
bb)
Eşit davranma yükümlülüğü
Kanuna
göre, geçici işçi bir iş kazasına uğradığında ya da meslek hastalığına
yakalandığında geçici işveren bunu özel istihdam bürosuna derhâl, bildirmekle
yükümlüdür. İşveren, işçisinin (sigortalısının) uğradığı iş kazasını yetkili
kolluk kuvvetlerine derhal, SGK na ise en geç üç iş günü içinde bildirmek
zorundadır. Aynı şekilde işveren işçinin (sigortalının) yakalandığı meslek
hastalığını da öğrenme tarihinden itibaren yine en geç üç işgünü içinde ama
sadece SGK na bildirmekle yükümlüdür. Dolayısıyla geçici işveren de, geçici
işçinin uğradığı iş kazası ya da meslek hastalığını ilgili mercilere bildirmek
zorundadır. Geçici işveren için öngörülen bir diğer yükümlülük ise işyerindeki
boş pozisyonların geçici işçiye bildirilmesine ilişkindir. Nihayet, geçici
işveren işyerindeki geçici işçilerin istihdam durumuna ilişkin bilgileri varsa
işyeri sendika temsilcisine de bildirmekle yükümlüdür.
[İŞ
KAZASI BİLDİRME >>> 3 İŞGÜNÜ]
Geçici
iş ilişkisinde geçici işveren ile işçi arasında bir iş sözleşmesi bulunmamakta,
ancak işçinin geçici işverenin iş organizasyonuna katılması, onun emir ve
talimatı altında çalışması sebebiyle aralarında iş sözleşmesi benzeri bir
ilişki bulunduğu kabul edilmektedir.
Geçici
işçi, geçici işçi çalıştıran işverenden özel istihdam bürosunun hizmet bedeline
mahsup edilmek üzere avans veya borç alamaz.
Geçici
işçileri çalıştıkları dönemlerde, işyerindeki sosyal hizmetlerden eşit muamele
ilkesince yararlandırır. Geçici işçiler, çalışmadıkları dönemlerde ise özel
istihdam bürosundaki eğitim ve çocuk bakım hizmetlerinden yararlandırılır.
Geçici
iş ilişkisinde işveren özel istihdam bürosudur. Özel istihdam bürosu
aracılığıyla geçici iş ilişkisi, geçici işçi ile iş sözleşmesi, geçici işçi
çalıştıran işveren ile geçici işçi sağlama sözleşmesi yapmak suretiyle yazılı
olarak kurulur.
NOT:
İşletmenin ortalama mal ve hizmet üretim kapasitesinin geçici iş ilişkisi
kurulmasını gerektirecek ölçüde ve öngörülemeyen şekilde artması hâlinde
kurulan geçici iş ilişkisinde, geçici işçi çalıştıran işveren işyerinde bir
ayın üzerinde çalışan geçici işçilerin ücretlerinin ödenip ödenmediğini
çalıştığı süre boyunca her ay kontrol etmekle, özel istihdam bürosu ise ücretin
ödendiğini gösteren belgeleri aylık olarak geçici işçi çalıştıran işverene
ibraz etmekle yükümlüdür. Geçici işçi çalıştıran işveren, ödenmeyen ücretler
mevcut ise bunlar ödenene kadar özel istihdam bürosunun alacağını ödemeyerek,
özel istihdam bürosunun alacağından mahsup etmek kaydıyla geçici işçilerin en
çok üç aya kadar olan ücretlerini doğrudan işçilerin banka hesabına yatırır.
Ücreti ödenmeyen işçiler ve ödenmeyen ücret tutarları geçici işçi çalıştıran
işveren tarafından çalışma ve iş kurumu il müdürlüğüne bildirilir.
Sözleşmede
belirtilen sürenin dolmasına rağmen geçici iş ilişkisinin devam etmesi hâlinde,
geçici işçi çalıştıran işveren ile işçi arasında sözleşmenin sona erme
tarihinden itibaren belirsiz süreli iş sözleşmesi kurulmuş sayılır. Bu durumda
özel istihdam bürosu işçinin geçici iş ilişkisinden kaynaklanan ücretinden,
işçiyi gözetme borcundan ve sosyal sigorta primlerinden sözleşme süresiyle
sınırlı olmak üzere sorumludur.
Holding
bünyesi içinde ya da grup içi şirketler arasında geçici iş ilişkisi kurulması
Kanuna
göre, işverenin, devir sırasında yazılı rızasını almak suretiyle bir işçisini,
holding bünyesi içinde veya aynı şirketler topluluğuna bağlı başka bir
işyerinde iş görme edimini yerine getirmek üzere geçici olarak devretmesi
hâlinde geçici iş ilişkisi kurulmuş olur. Bu tür geçici iş ilişkisinde de işin
gereği ve geçici işçi sağlama sözleşmesine uygun olarak geçici işveren geçici
işçiye talimat verme yetkisine sahip olur.
Bu
kapsamda geçici iş ilişkisi, yazılı olarak altı ayı geçmemek üzere kurulabilir
ve en fazla iki defa yenilenebilir.
İşçisini
geçici olarak devreden işverenin ücret ödeme yükümlülüğü devam eder.
Geçici
iş ilişkisi kurulan işveren, işçinin kendisinde çalıştığı sürede ödenmeyen
ücretinden, işçiyi gözetme borcundan ve sosyal sigorta primlerinden, devreden
işveren ile birlikte sorumludur.
Ancak
-
toplu işçi çıkarılan işyerlerinde sekiz ay süresince,
-
kamu kurum ve kuruluşlarında ve yer altında maden çıkarılan işyerlerinde bu
kapsamda geçici iş ilişkisi kurulamaz.
Aynı
şekilde geçici işçi çalıştıran işveren, grev ve lokavtın uygulanması sırasında
geçici iş ilişkisiyle işçi çalıştıramaz.
[GEÇİCİ
İŞ İLİŞKİSİNDE İŞVERENİN EŞİT DVRANMA YÜLÜMÜ VARDIR]
İş Kanununa göre, iş arayanların
elverişli oldukları işlere yerleştirilmeleri ve çeşitli işler için uygun
işçiler bulunmasına aracılık görevi, Türkiye İş Kurumu ve bu hususta izin
verilen özel istihdam bürolarınca yerine getirilir. İş aracılığı geçici iş
ilişkisinden farklı nitelikte olup aracılıkta iş arayan aracıya iş
sözleşmesiyle bağlı değildir. Özel istihdam büroları iş arayanlardan, her ne
ad altında olursa olsun, menfaat temin edemez ve ücret alamazlar. İşe
yerleştirme karşılığı ücret sadece işverenden alınır. Ancak, yönetmelikte
belirlenen meslekler ve üst düzey yöneticiler için işe yerleştirilenlerden
ücret alınmasına izin verilebilir
|
ÇALIŞMA
DÜZENİ
İşverence
yapılacak tek taraflı bir düzenlemenin yani İŞYERİ İÇYÖNETMELİĞİNİN hukuki bir
değer, işçiyi bağlayıcı bir nitelik kazanması için bunun sözleşmenin yapılmasından
önce işverence yazılmış ve işçiye bildirilmiş olması gerekir. İşçi bu bildirim
üzerine iç yönetmeliğe itiraz etmeden işe başlarsa bunu kabul etmiş sayılır.
İŞYERİ
UYGULAMASI
Eğer
işveren belirli koşulların gerçekleşmesiyle işçilere gelecekte bu tür
yararların sağlanacağını, işyeri ilân tahtasında ilân etmek, tamim veya
sirkülerle duyurmak suretiyle açıkça vadetmişse ya da böyle bir beyanda
bulunmamakla beraber, uygulama yolu ile işçilere aynı türden yararları devamlı
olarak sağlamışsa ve bundan vazgeçme hakkını saklı tutmamışsa, artık buna
işverenin her zaman dönebileceği tek taraflı beyan ya da uygulama gözüyle
bakılamaz. [DEVAMLILIK UNSURU]
Uygulama
bir koşula bağlanmışsa, o takdirde yıllarca devam etmiş olsa bile iş sözleşmesi
hükmü haline gelmiş bir çalışma koşulu söz konusu olamaz
İşyeri
uygulaması ile oluşan çalışma koşulunun işçi aleyhine olarak işverence
değiştirilmesi olanağı yoktur. İş Kanunu’nun göre, çalışma koşullarında
değişiklik ancak tarafların anlaşmasıyla gerçekleşebilir
İşverenin
Yönetim Hakkı
İşverenin
yönetim (sevk ve idare) hakkı işçi ile işveren arasındaki çalışma ilişkisinin
karakterinden doğar. İşçi kanun, toplu iş sözleşmesi ve iş sözleşmesine aykırı
olmamak üzere işverence verilen talimata uymak zorundadır. Ancak, iş
sözleşmesinde kararlaştırılmadıkça işveren yönetim hakkına dayanarak sözleşmede
tek taraflı değişiklikler yapamaz. İşverenin belirtilen bu sınırlar içinde
işçiyi çalıştırmak üzere talimat vermesine dayanan hakka yönetim hakkı denir.
İşçinin bunun karşısında yer alan borcu da işverenin talimatına uyma (itaat)
borcudur
SÖZLEŞME
KURULMASI
Ayırt
etme gücü bulunmayan kişi ise iş sözleşmesi yapamaz, yaparsa sözleşme geçersiz
olur. Ayırt etme gücüne sahip olmakla beraber ergin olmayan veya kısıdı olan
kişinin yapacağı iş sözleşmesinin hüküm ifade etmesi veli veya vasisinin iznine
bağlıdır. Çocuk veya genç işçi çalıştıracak işveren, “Çocuk ve genç işçinin
velisi veya vasisi ile yazılı iş sözleşmesi yapmak zorundadır.
İş
Kanununa göre, on beş yaşını doldurmamış çocukların çalıştırılmaları yasaktır.
Küçüğün yaptığı bir iş sözleşmesi askıda hükümsüz iken bu yasağa aykırılık
halinde sözleşme geçersizdir.
Ancak,
on dört yaşım doldurmuş ve zorunlu İlköğretim çağını tamamlamış olan çocuklar;
bedensel, zihinsel, sosyal ve ahlaki gelişmelerine ve eğitime devam edenlerin
okullarına devamına engel olmayacak hafif işlerde çalıştırılabilirler.
On
dört yaşını doldurmamış çocuklar ise bedensel, zihinsel, sosyal ve ahlaki
gelişmelerine ve eğitime devam edenlerin okullarına devamına engel olmayacak
sanat, kültür ve reklam faaliyetlerinde yazılı sözleşme yapmak ve her bir
faaliyet için ayrı izin almak şartıyla çalıştırılabilirler. Buna ilişkin usul
ve esaslar ile diğer hususlar Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Kültür ve
Turizm Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı ile Radyo ve
Televizyon Üst Kurulunun görüşleri alınarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
Yer
altında ve su altında yapılacak; işlerde on sekiz yaşını doldurmamış erkek
çocukların, sanayiye ait gece işlerinde on sekiz yaşını doldurmamış çocuk ve
genç işçilerin çalıştırılmaları yasaklanmıştır
Her
yaştaki kadınların yer ve su altında çalıştırılmaları yasaktır
On
sekiz yaşını doldurmuş kadın işçilerin gece postalarında çalıştırılmalarına ilişkin
usul ve esaslar yönetmelikte gösterilir.
Kanuna
göre işveren, çalışanların işe girişlerinde, iş değişikliğinde, iş kazası,
meslek hastalığı veya sağlık nedeniyle tekrarlanan işten uzaklaşmalarından
sonra işe dönüşlerinde talep etmeleri hâlinde, işin devamı süresince, çalışanın
ve işin niteliği ile işyerinin tehlike sınıfına göre düzenli aralıklarla
çalışanların sağlık muayenelerinin yapmasını sağlamak zorundadır.
Sözleşme
yapma zorunluluğu
a)
İşten çıkarılanların yeniden işe alınmaları
İşyerinin
bütünüyle kapatılarak kesin ve devamlı suretle faaliyete son verilmesi halinde,
işveren sadece durumu en az otuz gün önceden ilgili bölge müdürlüğüne ve
Türkiye İş Kurumuna bildirmek ve işyerinde ilan etmekle yükümlüdür. İşveren
toplu işçi çıkarmanın kesinleşmesinden itibaren altı ay içinde aynı nitelikteki
iş için yeniden işçi almak istediği takdirde nitelikleri uygun olanları
tercihen işe çağırır
b)
Engelli ve eski hükümlü işçi çalıştırma
İşverenler
elli veya daha fazla işçi çalıştırdıkları özel sektör işyerlerinde yüzde üç
engelli, kamu işyerlerinde ise yüzde dört engelli ve yüzde iki eski hükümlü
işçiyi meslek, beden ve ruhi durumlarına uygun işlerde çalıştırmakla
yükümlüdürler
Aynı
il sınırlan içinde birden fazla işyeri bulunan işverenin bu kapsamda çalıştırmakla
yükümlü olduğu işçi sayısı, toplam işçi sayısına göre hesaplanır. Bu kapsamda
çalıştırılacak işçi sayısının tespitinde belirli ve belirsiz süreli iş
sözleşmesine göre çalıştırılan işçiler esas alınır. Kısmi süreli iş
sözleşmesine göre çalışanlar, çalışma süreleri dikkate alınarak tam süreli
çalışmaya dönüştürülür
İşyerinin
işçisi iken engelli hale gelenlere öncelik tanınır.
En
az elli işçi sayısının tespitinde çıraklar, stajyerler, meslek eğitimi gören
öğrenciler, alt işveren işçileri, geçici (ödünç) iş ilişkisine göre geçici
olarak çalıştırılan işçiler dikkate alınmazlar.
Yer
altı ve su altı işlerinde engelli işçi çalıştırılamaz ve işyerlerindeki işçi
sayısının tespitinde yer altı ve su altı işlerinde çalışanlar hesaba katılmaz
c)Maluliyeti
sona eren işçileri çalıştırma
Bir
işyerinden malulen ayrılmak zorunda kalıp da sonradan maluliyeti ortadan kalkan
işçilerin eski işyerlerine alınmalarım istemeleri halinde, işveren bunları eski
işleri veya benzeri işlerde boş yer varsa derhal, yoksa boşalacak ilk işe o
andaki koşullarla başka isteklilere tercih ederek almak zorundadır. Aranan
koşullar bulunduğu halde işveren iş sözleşmesi yapma yükümlülüğünü yerine
getirmezse, işçiye altı aylık ücret tutarında tazminat öder.
d)Askerliği
veya kanuni ödevi bitirenlerin yeniden işe alınmaları
Herhangi
bir askeri veya kanuni ödev dolayısıyla işinden ayrılan işçiler, bu ödevin sona
ermesinden başlayarak iki ay içinde işe girmek istedikleri takdirde, işveren
bunları eski işleri veya benzeri işlerde boş yer varsa derhal yoksa boşalacak
ilk işe başka isteklilere tercih ederek o andaki koşullarla işe almak
zorundadır. Aranan koşullar bulunduğu halde işveren iş sözleşmesi yapma
yükümlülüğünü yerine getirmezse, işe alınma isteğinde bulunan eski işçiye üç
aylık ücret tutarında tazminat öder.
f)
İşçi kuruluşlarında görevleri bitenlerin yeniden işe alınmaları
6356
sayılı Kanuna göre işçi kuruluşunda yönetici olduğu için çalıştığı işyerinden
ayrılan işçinin iş sözleşmesi askıda kalır. İş sözleşmesi askıya alman
yönetici; görevinin sona ermesi hâlinde, sona erme tarihinden itibaren bir ay
içinde ayrıldığı işyerinde işe başlatılmak üzere işverene başvurabilir.
İşveren, talep tarihinden itibaren bir ay içinde bu kişileri o andaki şartlarla
eski
işlerine veya eski işlerine uygun bir diğer işe başlatmak zorundadır. Bu
kişiler süresi içinde işe başlatılmadığı takdirde, iş sözleşmeleri işverence
feshedilmiş saydır.
2.Sözleşme yapma hakkının kötüye
kullanılmasının önlenmesi
|
a) İşçinin ayartılmasında
İş Kanunu, bir işverenin başka bir
işverenin işinde çalışan işçinin sözleşmesinin süresinin sona ermesinden önce
yahut fesih bildirimi süresine uymadan işini bıraktırıp bu işçiyi işe alması
halinde, yeni işverenin işçi ile birlikte sorumlu tutulacağını belirtmiştir.
Hatta işveren, böyle bir duruma neden olmasa da, işçinin kanuna aykırı bu
davranışını bile bile onu işe alması veya işçinin bu davranışını daha sonra
öğrendiği halde çalıştırmaya devam etmesi halinde de aynı şekilde sorumlu
tutulmaktadır.
|
b) Sendikalı - sendikasız işçi
ayırımı yapılmasında
STİSK dürüstlük kurallarının
uygulanabileceği bir durumu ayrıca düzenlemeyi gerekli görmüş ve işçilerin
işe alınmalarının belli bir sendikaya girmeleri veya girmemeleri, belli bir
sendikadaki üyeliği sürdürmeleri veya üyelikten çekilmeleri veya herhangi bir
sendikaya üye olmaları veya olmamaları şartına bağlı tutulamayacağını hükme
bağlamış bulunmaktadır
|
c) İşe alımda ayırımcılık yasağı
İş ilişkisinde dil, ırk, renk,
cinsiyet, engellilik, siyasal düşünce, felsefî inanç, din ve mezhep ve
benzeri sebeplere dayalı ayırımcılık yasaklanırken, işverenin biyolojik ve
işin niteliğine ilişkin sebepler zorunlu kılmadıkça bir işçiye, iş
sözleşmenin yapılmasında cinsiyet veya gebelik nedeniyle doğrudan veya
dolaylı ayırımcılık yapamayacağı açıkça düzenlenmiştir
|
Sözleşmenin
İçeriğini Düzenleme Özgürlüğünün Sınırları
a)
Sözleşme yapma zorunluluğu ile ilgili durumlarda
İş
Kanununa göre, işyerinin kapatılması sebebiyle yapılan işten çıkarmadan sonra altı ay içinde işe girmek isteyen işçi, maluliyeti ve
askeri veya kanuni görevi sona eren işçi ile işçi kuruluşundaki yöneticilik
görevi sona eren işçi gibi o andaki koşullarla işe alınacaktır.
b)
Sendikalı-sendikasız işçi ayırımı yapılmasında
6356
sayılı Kanuna göre, işveren, bir sendikaya üye olan işçilerle sendika üyesi
olmayan veya ayrı sendikalara üye olan işçiler arasında, çalışma şartları veya
çalıştırmaya son verilmesi bakımından herhangi bir ayırım yapamaz. Ücret,
ikramiye, prim ve paraya ilişkin sosyal yardım konularında toplu iş sözleşmesi
hükümleri saklıdır (m. 25/2).
d)
İş sözleşmesinin devamında ayırımcılık yasağı
İş
Kanunu, iş ilişkisinde dil, ırk, renk, cinsiyet, engellilik, siyasal düşünce,
felsefî inanç, din ve mezhep ve benzeri sebeplere dayalı ayırımcılığı ve haklı
sebepler olmadıkça tam süreli çalışan işçi karşısında kısmî süreli çalışan
işçiye, belirsiz süreli çalışan işçi karşısında belirli süreli çalışan işçiye
farklı işlem yapma yasaklanmaktadır.
Ayrıca
işverenin biyolojik ve işin niteliğine ilişkin sebepler zorunlu kılmadıkça bir
işçiye, iş sözleşmenin şartlarının oluşmasında ve uygulanmasında cinsiyet veya
gebelik nedeniyle doğrudan veya dolaylı ayırımcılık yapamayacağı
düzenlenmiştir.
Şekil
Serbestisi ve Sınırları:
a)Yazılı
yapılması zorunlu iş sözleşmeleri:
aa)
Belirli süresi bir yıl veya daha fazla olan iş sözleşmeleri
bb)
Çağrı üzerine çalışma sözleşmesi:
cc)
Uzaktan çalışma iş sözleşmesi:
dd)
Geçici iş ilişkisi kapsamında yapılması gereken sözleşmeler:
ee)
Takım sözleşmesi
ff)
Çocuk ve genç işçinin veli ya da vasisi ile yapılan iş sözleşmesi: Kanuna göre,
on dört yaşını doldurmamış çocuklarla sanat, kültür ve reklam faaliyetlerinde
çalışmak üzere yapılacak iş sözleşmesinin yazılı olması gerekir.
b)Yazılı
yapılması zorunlu olmayan iş sözleşmelerinde işverenin yazılı belge verme
yükümlülüğü
Kanuna
göre, yazılı sözleşme yapılmayan hallerde işveren işçiye en geç iki ay içinde, genel ve özel çalışma
koşullarını, günlük ya da haftalık çalışma süresini, temel ücreti ve varsa
ücret eklerini, ücret ödeme dönemini, süresi belirli ise sözleşmenin süresini,
fesih halinde tarafların uymak zorunda oldukları hükümleri gösteren yazılı bir
belge vermekle yükümlüdür. Süresi bir ayı geçmeyen belirli süreli iş
sözleşmelerinde bu fıkra hükmü uygulanmaz. İş sözleşmesi iki aylık süresi
dolmadan sona ermiş ise, bu bilgilerin en geç sona erme tarihinde işçiye yazılı
olarak verilmesi zorunludur.
Borçlar
Kanununa yeni olarak getirilen ve İş Kanunu kapsamındaki işçilere de
uygulanması gereken bir hükme göre, geçersizliği sonradan anlaşılan hizmet
sözleşmesi, hizmet ilişkisi ortadan kaldırılıncaya kadar geçerli bir hizmet
sözleşmesinin bütün hüküm ye sonuçlarını doğurur
hizmet
sözleşmesinin devri her iki işverenin yanı sıra söz konusu işçinin de katılması
gereken üç taraflı sui generis (kendine özgü) bir sözleşme olarak nitelenebilir.
Kanuna göre, iş sözleşmesinin devrinde işçinin yazılı rızasının alınması
şarttır.
İŞÇİNİN
BORÇLARI
İş
Görme Borcu
İki
tarafa borç yükleyen bir sözleşme niteliğinde olein iş sözleşmesinin işçiye
yüklediği temel borç iş görme borcudur
1.İş
görme borcunun unsurları
a)
İşçinin işi kendisinin yapması
İşveren,
ancak devir sırasında işçinin yazılı rızasını almak suretiyle işin yapılmasını
isteme hakkını geçici olarak başka bir işverene devredebilir.
b)
İşçinin çalışma koşullarına uyması
İşçi,
işi sözleşmede kararlaştırılan yerde ve uygulamada görüldüğü gibi, genellikle
işyerinde yapar.
İşverenin
birden çok işyeri olması halinde yazılı rızası olmadıkça işçi bir işyerinden
başka bir işyerine nakledilemez.
Bunun
gibi, işçi işyerinin uzak bir yere taşınmasında yeni işyerinde çalışmaya
zorlanamaz.
c)
İşçinin işi özenle yapması
İşçi
iş görme edimini yerine getirirken özenli davranmak, işini özenle yapmak
zorundadır, özen borcu, işçinin asli edim yükümü olan işin görülmesi sırasında
gereken tüm dikkati göstermesi, mesleki bilgisini, fikri ve bedeni
yeteneklerini gerektiği şekilde kullanmasını ifa eder
2.
İş görme borcunu yerine getirmemenin hukuki sonuçları
a)
İş sözleşmesinin feshi
aa)
Haklı sebeple feshi
İşçi
iş görme borcuna aykırı davranır, bir diğer deyişle bu borcunu hiç ya da gereği
gibi yerine getirmezse (işverene belli bir miktarı aşan zarar verecek biçimde)
işveren işçinin iş sözleşmesini haklı nedenle feshedebilir. İşçinin yapmakla
ödevli bulunduğu görevleri kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar
etmesi haklı sebep oluşturur. İşçinin kendi isteği (kastı) veya savsaması
(ihmali) yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi, işyerinin malı olan
veya malı olmayıp eli altında bulunan makinaları, tesisatı veya başka eşya ve
maddeleri otuz günlük ücretinin tutarı ile ödeyemeyecek ölçüde hasara uğratması
halinde, işverenin iş sözleşmesini süresiz fesih bildirimi ile sona erdirebilir
bb)
Geçerli sebeple feshi
İşçinin
iş görme borcunu gereği gibi, özenle yerine getirmemesi bazı durumlarda geçerli
sebep de oluşturabilir. Bu bağlamda akla gelebilecek ilk sebep, işçinin işini
eksik, kötü, yetersiz ifa etmesidir. Bunun için işçinin bu davranışı uyarılara
rağmen devam ediyor ve işyerinde olumsuzluklara yol açıyorsa artık bunun
geçerli sebep olarak kabul edilmesi gerekir. Bunun dışında, işçinin işverene
otuz günlük ücreti tutarına ulaşmamakla birlikte özen borcuna aykırı davranışı
nedeniyle verdiği bir zarar söz konusu ise haklı sebepten söz edilemez. Ancak
bu durum işçinin iş sözleşmesinin geçerli sebeple feshini gerektirebilir
c)
İşçinin işverene karşı sorumlu olması
İşçinin
özen borcuna aykırı davranması ve bunun sonucunda bir zarar doğması halinde
işçi işverene karşı meydana gelen zarardan dolayı sorumludur. İşçi, iş görme
borcundan dolayı işverene kusuru ile verdiği zarardan sorumludur
İş
Kanununun 23. maddesinde, işçinin, süresi belirli sürekli iş sözleşmelerinde
sürenin bitiminden önce, belirsiz süreli sürekli iş sözleşmelerinde ise
bildirim süresine uymaksızın işini bırakıp başka bir işverenin işine gitmek
suretiyle iş görme borcunu yerine getirmemesi halinde sorumlu tutulacağı
öngörülmektedir
İşverenin
Talimatına Uyma Borcu
İşçi
kanun, toplu iş sözleşmesi ve iş sözleşmesine aykırı olmamak üzere işverence
verilen talimata uymak zorundadır ve bu talimat verme hakkı işverenin yönetim
hakkından doğmaktadır.
Sadakat
Borcu
Hizmet
ilişkisinin devamı sırasında işverenle rekabet edilememesi
Borçlar
Kanununa göre, işçi, hizmet ilişkisi devam ettiği sürece, sadakat borcuna
aykırı olarak bir ücret karşılığında üçüncü kişiye hizmette bulunamaz ve
özellikle kendi işvereni ile rekabete girişemez. İşçi, iş gördüğü sırada
öğrendiği, özellikle üretim ve iş sırlan gibi bilgileri, hizmet ilişkisinin
devamı süresince kendi yararına kullanamaz veya başkalarına açıklayamaz. İşverenin
haklı menfaatinin korunması için gerekli olduğu ölçüde işçi, hizmet ilişkisinin
sona ermesinden sonra da sır saklamakla yükümlüdür.
2.
Sadakat borcuna aykırılığın sonuçlan
İş
Kanununun 25. maddesi uyarınca işveren, sadakat borcuna aykırı hareket eden
işçinin iş sözleşmesini, belirli süreli iş sözleşmelerinde sürenin bitiminden
önce, belirsiz sürelilerde ise bildirim süresinin geçmesini beklemeksizin
feshedebilir. İşverenin ayrıca tazminat isteme hakkı saklıdır.
Teslim
ve Hesap Verme Borcu
Borçlar
Kanununa göre, işçi üstlendiği işin görülmesi sırasında üçüncü kişiden işveren
için aldığı şeyleri ve özellikle paralan derhal ona teslim etmek ve bunlar
hakkında hesap vermekle yükümlüdür. İşçi, hizmetin ifasından dolayı elde ettiği
şeyleri de derhal işverene teslim etmekle yükümlüdür.
Rekabet
Etmeme Borcu
İş
sözleşmesi sona erdikten sonraki rekabet etmeme borcu ancak tarafların bu
konuda açıkça anlaşması halinde söz konusu olur
TBK
göre, “fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden
sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına
rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların
dışında, rakip işletmeyle baş-ka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten
kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir. Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet
ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırlan ya da işverenin yaptığı
işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin
kullanılması işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse
geçerlidir".
Rekabet
yasağı sözleşmesinin geçerlilik koşulları:
-
İşçinin fiil ehliyetine sahip olması
-
Rekabet
yasağı sözleşmesinin yazılı olması
-
Yapılan
işin işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler
hakkında bilgi edinme imkânı sağlaması
-
İşçinin
çalışmasının önemli bir zarara sebep olabilmesi
-
İşçinin
ekonomik geleceğinin tehlikeye düşürülmemesi: Rekabet yasağının yer, zaman ve
konu bakımından sınırlandırılmış olması
Kanuna
göre, özel durum ve koşullar dışında rekabet yasağının süresi iki yılı aşamaz.
Kuşkusuz rekabet yasağının süresi her somut olayın özelliğine göre
belirlenmeli, ancak özel durumlar dışında bu süre iki yılı aşmamalıdır
Rekabet
yasağına aykırılığın sonuçlan
BK
göre, rekabet yasağına aykırı davranan işçi, bunun sonucu olarak işverenin
uğradığı bütün zararları gidermekle yükümlüdür
Rekabet
yasağının sona ermesi
Rekabet
yasağı öncelikle sözleşmedeki sürenin bitmesi ile birlikte sona erer.
Sözleşmedeki süre bitmemiş olsa da yasağın devamında artık işverenin korunması
gereken haklı bir menfaati kalmadığı durumlarda da rekabet yasağı sona erer
İş
sözleşmesi haklı bir sebep olmaksızın işveren tarafından veya işverene
yüklenebilen bir nedenle işçi tarafından feshedilirse, rekabet yasağı sona erer
İŞVERENİN
BORÇLARI
Ücret
Ödeme Borcu
İş
Kanununda genel anlamda ücret, “bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya
üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar” olarak
tanımlanmaktadır.
İşçinin
ücret bordrolarını ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin imzalamış bulunması ödenen
gerçek ücretin bu miktar olduğunu göstermez. Bu durumda işçinin yaptığı işin
niteliği, hizmet süresi, iş tecrübesi ile işyerinin özellikleri, aynı veya
benzer işlerde çalışan işçilere ödenen ücretler göz önüne alınarak, alabileceği
ücret ilgili meslek odası veya kuruluşundan yahut işçi ve işveren
sendikalarından sorularak ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek işçinin
gerçek ücretinin belirlenmesi gerekir. İş sözleşmesinde ücretin tespit
edilememesi durumunda da yukarıdaki esaslara ücret belirlemesi yapılmalıdır.
kanunda
veya iş sözleşmesinde yahut toplu iş sözleşmesinde aksi belirtilmedikçe, kural
olarak, ihbar, kıdem ve kötü niyet tazminatı ile fesih bildirim süresine ait
ücretin peşin olarak ödenmesi dışında, ücret veya ücret zammı olarak yahut
ücret ölçüt alınarak yapılacak bir ödemede çıplak (temel) ücret esas
alınacaktır
Aynı
veya eşit değerde bir iş için cinsiyet nedeniyle daha düşük ücret
kararlaştırılamaz. İşçinin cinsiyeti nedeniyle özel koruyucu hükümlerin uygulanması,
daha düşük bir ücretin uygulanmasını haklı kılamaz
İşveren,
işçiye sözleşmede veya toplu iş sözleşmesinde belirlenen, sözleşmede hüküm
bulunmayan hallerde ise asgari ücretten az olmamak üzere emsal ücreti ödemekle
yükümlüdür
Zamana
göre ücret
Ücretin
çalışma süresinin uzunluğuna göre hesaplanması halinde zamana göre ücret ortaya
çıkar. Başka bir deyişle, zamana göre ücret, belirli bir zaman için bir miktar
paranın saptanması ile doğar. Zaman ölçüsünün saat, gün, hafta veya ay olmasına
göre de ücret saat ücreti, gündelik, haftalık, aylık ücret olarak belirir. Bu
ücret şeklinde önemli olan, zaman ölçüsü karşılığında belirli bir paranın
ödenmesi olup belirli bir işin elde olunması değildir
Akort
ücret
Yapılan
işin sonucuna göre hesaplanan ücrete akort ücret denir. Bir presçinin bastığı
kapak sayısına, bir maden işçisinin çıkardığı madenin ağırlığına veya bir
işçinin boyadığı bezin uzunluğuna göre ücretin hesaplanması durumlarında akort
ücret söz konusudur
Akort
ücret, parça sayısı, büyüklük, uzunluk veya ağırlık gibi birimlere göre
saptanır ve belirli bir çalışma dönemine düşen ücret, her birim için saptanan
ücretin birim sayısı toplamı ile çarpılması sonucu bulunur.
İş
Kanununa bir hüküm getirilerek, işverence işçiye yapabileceği sayı ve tutardan
az iş verilmemesi, bundan az iş verilmesi halinde aradaki ücret farkının zaman
esasına göre ödenmek suretiyle işçinin eksik aldığı ücretin karşılanması, aksi
halde sözleşmenin işçi tarafından haklı olarak feshedilebileceği kabul
edilmiştir
Götürü
ücret
Götürü
ücret de yapılan işin sonucuna göre hesaplanan bir akort ücret şeklidir. Sadece
özellikleri bakımından götürü iş ve ücret akorttan ayrılabilir. Uygulamada
birim saptamanın güç olduğu veya seri olarak yapılması mümkün olmayan veya
birbirine benzemeyen ve genellikle devamlı olmayıp bir süre sonra biten işlerde
işin sonucuna göre ücretin kararlaştırılması halinde götürü ücretten söz
edilir. Hukukî nitelik yönünden götürü ücret ile akort ücret arasında fark
yoktur
Yüzdeye
göre ödenen ücret
İş
Kanununa göre, belirtilen yerlerden yüzde usulünün uygulandığı işyerlerinde
işveren tarafından servis karşılığı veya başka isimlerle müşterilerin hesap
pusulalarına “yüzde” eklenerek veya ayrı şekillerde alınan paralarla kendi
isteği ile müşteri tarafından işverene bırakılan yahut onun kontrolü altında
bir araya toplanan bütün paralar işveren işyerinde çalışan tüm işçilere
eksiksiz olarak ödemek zorundadır. Yüzdelerden toplanan paraların o işyerinde
çalışan işçiler arasında, yapılan işlerin niteliğine göre, hangi esas ve oranlarda
dağıtılacağı Yönetmelikte gösterilir. Bu paraların toplanmasından ve
dağıtımından işveren sorumlu tutulmuştur.
e)
Prim
Prim,
işçinin bireysel olarak veya bir grup içinde üstün çaba göstererek başarılı bir
şekilde yapmış olduğu işi ödüllendirmek için kendisine ödenen ek bir ücrettir.
Prim, işverence tek taraflı olarak ödenebileceği gibi, toplu iş sözleşmesi veya
iş sözleşmesi ile de kararlaştırılmış olabilir. Ayrıca, işverence yapılan tek
taraflı prim uygulamasının çalışma (iş) koşulu haline gelmesi ve işçiye talep
hakkı sağlaması mümkündür
İkramiye
İkramiye
asıl ücrete ek olarak bazı vesilelerle (noel, yılbaşı, iş yılının sona ermesi
gibi) verilen özel bir ücrettir. İkramiye, işçinin işi yapmasından işverenin
duyduğu memnuniyeti ve işçi-işveren bağlılığını gösteren bir anlam taşır. Bunun
yanında, ikramiye gelecekte işçiyi daha iyi çalışmaya teşvik edici bir rol de
oynar
İkramiye
verme serbestisi ve sınırları
Toplu
iş sözleşmesi veya iş sözleşmesinde kararlaştırılmış olmadıkça yahut işverence
tek taraflı olarak yapılan devamlı uygulamalar sonucu çalışma koşulu haline
gelmedikçe, işveren ikramiyeyi verip vermemekte, dilediği şekilde ya da bazı
kayıt ve şartlarla vermekte serbesttir.
Ancak,
işveren haklı bir neden bulunmadıkça aynı durumda bulunan işçi grubuna verdiği
ikramiyeyi bunların bazısından esirgeyemez.
Komisyon
ücreti (Provizyon)
Sosyal
sigortalar mevzuatında sözü edilen komisyon ücreti yani provizyon, iş
sözleşmesi ile bir işverene bağlı olarak çalışan işçiye yaptığı işin değeri
ölçüsünde, genellikle belirli bir yüzdeye göre ödenen paradır.
Ücret
ödeme yeri ve şekli
İş
Kanununa göre ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkak kural
olarak Türk parası ile işyerinde veya özel olarak açılan bir banka hesabına
ödenir.
Bunlar
yabancı para ile kararlaştırılmış ise ödeme günündeki rayice göre Türk parası
ile ödeme yapılabilir. 5 veya daha fazla işçisi olan işverenler ücretleri
bankada işçi adına açılmış bir hesaba yatırmak zorundadırlar. Ayrıca belirtelim
ki, banka aracılığıyla ücret ödeme şeklinin uygulanmasında her dönem ile ilgili
olarak işçiye hesap pusulası verilmesi zorunludur.
İşverenin
ücret ödenirken işçiye ücret bordrosunu imzalatmış olması hesap pusulası verme
yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz.
İş
Kanununda, emre muharrer senet (bono), kupon veya yurtta geçerli parayı temsil
ettiği iddia olunan bir senetle veya diğer herhangi bir şekilde ücret
ödemesinin yapılamayacağı hükme bağlanmıştır.
Ücret
ödeme zamanı
İş
Kanununda, ücretin en geç ayda bir ödenmesi gerektiği, ancak bu sürenin toplu
iş sözleşmeleri veya iş sözleşmeleri ile bir haftaya kadar indirilebileceği
ifade edilmektedir.
İş
Kanununa göre, iş sözleşmelerinin sona ermesinde, işçinin ücreti ile sözleşme
ve kanundan doğan para ve parayla ölçülmesi mümkün menfaatlerin tam olarak ödenmesi
zorunludur.
İşveren
işçinin ücretini kanun, toplu iş sözleşmesi ya da iş sözleşmesi hükümlerine
uygun olarak hesap etmez veya ödemezse, bu durum işçiye iş sözleşmesini sürenin
bitiminden önce veya bildirim süresini beklemeksizin feshedebilme hakkını verir
Ücret
hesap pusulası
İş
Kanununa göre, işyerinde veya işçinin banka hesabına yapılan her ödemede
işveren işçiye bir pusula vermek zorundadır. Ücret hesabım gösterir pusulanın
imzalı olması veya işyerinin özel işaretini taşıması şarttır. Hesap pusulasında,
ödemenin günü ile ilişkin olduğu dönem, fazla çalışma, hafta tatili, bayram ve
genel tatil ücretleri gibi asıl ücrete yapılan her türlü eklemelerin ve vergi,
sigorta primi avans mahsubu, nafaka, icra gibi her çeşit kesintilerin ayrı ayrı
gösterilmesi gerekir.
Ücrete
ilişkin zamanaşımı
İş
Kanununa göre, ücret alacaklarında zamanaşımı süresi beş yıldır. Zamanaşımı
alacağın muaccel olduğu andan itibaren işlemeye başlayacağından, işçinin
devamlı çalışması zamanaşımının işlemesini durdurmaz. İş sözleşmesinin sona
erip ermemesine bakılmaksızın zamanaşımı süresi her ücret alacağı için ayrı
ayrı işleyecek ve hesap olunacaktır. Buna karşılık, yıllık ücretli izin
alacağına ilişkin zamanaşımı iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren
başlar
Ücretin
korunmasına ilişkin yasal düzenlemeler
a) Ücretin güvencesi
aa)
Ücretin bir kısmının haczedilememesi:
İş
Kanununa göre, işçilerin aylık ücretlerinin dörtte birinden fazlası
haczedilemez veya başkasına devir ya da temlik olunamaz. Ancak işçinin bakmak
zorunda olduğu aile üyeleri için hâkim tarafından takdir olunacak miktar bu
paraya dâhil değildir. Nafaka borcu alacaklılarının haklan saklıdır.
bb)
Ücretin takas edilememesi veya rehnedilememesi:
İşveren,
işçiden olan alacağı ile ücret borcunu işçinin rızası olmadıkça takas edemez.
Ancak, işçinin kasten sebebiyet verdiği yargı kararıyla sabit bir zarardan
doğan alacaklar, ücretin haczedilebilir kısmı kadar takas edilebilir. İşçiden
henüz takas hakkı doğmadan alınan bir rızanın geçerliliği yoktur. Ayrıca,
ücretin dörtte birinden fazlası rehnedilemez. BK göre gelecekteki ücret
alacaklarının devredilmesi veya rehnedilmesi de geçersizdir.
cc)
İşçi alacaklarının imtiyazlı olması:
İcra
ve İflas Kanununda, işverenin iflası halinde, işçilerin, iş ilişkisine dayanan
ve iflasın açılmasından önceki bir yıl içinde tahakkuk etmiş ihbar ve kıdem
tazminatları dâhil alacakları ile iflas nedeniyle iş ilişkisinin sona ermesi
üzerine hak etmiş oldukları ihbar ve kıdem tazminatları Rehinle temin olunan
alacaklar ve Devlet alacaklarından sonra birinci sırada gösterilmiş ve bunların
tam olarak ödenmesinden sonra arta kalanın diğer alacaklılara ödeneceği hükme
bağlanmıştır. Aynı sıralar hacizde de uygulanacağından, ücret alacakları haciz
yolu ile takipte birinci sırada yer alacaktır. BK da, işverenin ücret ödeme
güçsüzlüğüne düşmesi halinde, işçinin uygun bir süre içinde ücreti güvenceye
bağlanmazsa sözleşmeyi sona erdirebileceği düzenlenmiş bulunmaktadır.
dd)
İşverenin ödeme güçlüğüne düşmesinde işçinin ücret garanti fonundan
yararlanması
4447
sayılı İşsizlik Sigortası Kanununa göre sigortalı sayılan kişileri hizmet
akdine tabi olarak çalıştıran işverenin konkordato ilan etmesi, işveren için
aciz vesikası alınması, iflası veya iflasın ertelenmesi nedenleri ile işverenin
ödeme güçlüğüne düştüğü hallerde geçerli olmak üzere, işçilerin iş ilişkisinden
kaynaklanan üç aylık ödenmeyen ücret alacaklarını karşılamak amacı ile İşsizlik
Sigortası Fonu kapsamında ayrı bir ücret garanti fonu oluşturulmuştur. İşçinin,
işverenin ödeme güçlüğüne düşmesinden önceki son bir yıl içinde aynı işyerinde
çalışmış olması koşulu esas alınarak temel ücret üzerinden ödeme yapılır.
ee)
Bazı kamu işlerinde çalışanların ücretlerinin korunması:
İşverenler,
alt işverene iş vermeleri halinde, bunların işçilerinin ücretlerinin ödenip
ödenmediğini işçinin başvurusu üzerine veya aylık olarak resen kontrol etmekle
ve varsa ödenmeyen ücretleri hak edişlerinden keserek işçilerin banka hesabına
yatırmakla yükümlüdürler.
b)
Ücret kesme cezası
İş
Kanununda, işverence toplu iş sözleşmesi ve iş sözleşmesinde gösterilmiş olan
nedenler dışında işçiye ücret kesme cezası verilemeyeceği hükme bağlanmıştır.
Kanunda, yapılacak ceza kesintilerinin işçiye derhal sebepleriyle birlikte
bildirilmesi gerektiği ve bu amaçla yapılacak kesintilerin bir ayda iki
gündelikten veya iki günlük kazançtan fazla olamayacağı belirtilerek işverenin
ceza verme yetkisinin sınırları çizilmiştir
c)
Ücretten indirim yapılamaması
Uygulanmakta
olan çalışma sürelerinin yasal olarak daha aşağı sınırlara indirilmesi veya
işverene düşen yasal bir yükümlülüğün yerine getirilmesi nedeniyle veya bu
kanunun uygulanması sonucuna dayanılarak her ne şekilde olursa olsun ücretin
eksiltilemeyeceği ifade edilmektedir.
d)
Ücretin gününde ödenmemesi
İş
Kanununa göre, ücreti ödeme gününden itibaren yirmi gün içinde zorlayıcı bir
neden dışında ödenmeyen işçi, iş görme borcunu yerine getirmekten kaçınabilir.
Bu nedenle kişisel kararlarına dayanarak iş görme borcunu yerine getirmemeleri
sayısal olarak toplu bir nitelik kazansa dahi grev olarak nitelendirilemez.
Gününde ödenmeyen ücretler için mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı
uygulanır. Bu işçilerin bu nedenle iş sözleşmeleri çalışmadıkları için
feshedilemez ve yerine yeni işçi alınamaz, bu işler başkalarına yaptırılamaz.
Ayrıca,
bu düzenleme yanında işçi, yasal bir seçenek olarak, ücretin ödenmemesi ya da
eksik ödenmesi sebebine dayanarak iş sözleşmesini haklı sebeple feshedebilir.
Asgari
ücret
aa)
Asgari ücret hakkı ve bundan yararlananlar
İş
Kanununa göre, iş sözleşmesi ile çalışan ve bu Kanunun kapsamında olan veya
olmayan her türlü işçinin ekonomik ve sosyal durumlarının düzenlenmesi için
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca Asgari Ücret Tespit Komisyonu aracılığı
ile ücretlerin asgari sınırlan en geç iki yılda bir belirlenir
bb)
Asgari ücret ve aile ihtiyaçları
Asgari
Ücret Yönetmeliğine göre, "asgari ücret, işçilere normal bir çalışma günü
karşılığı ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi
zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya
yetecek ücrettir
dd)
Asgari ücreti saptama yetkisi
Asgari
ücretler, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığında toplanacak Asgari Ücret
Tespit Komisyonu tarafından belirlenir. Asgari Ücret Tespit Komisyonu kararları
Resmi Gazete'de yayımlanır ve yayımlandığı tarihi izleyen ayın ilk gününden
itibaren yürürlüğe girer.
Zorlayıcı
nedenlerin ortaya çıkması halinde, zorlayıcı neden işçinin çalıştığı işyerinde
bir haftadan fazla süre ile işin durmasını gerektiriyorsa veya işyerinde işçiyi
bir haftadan fazla süre ile çalışmaktan alıkoyacak şekilde ise çalışmayan veya
çalıştırılmayan işçiye bu bekleme süresi içinde bir haftaya kadar her gün yarım
ücret ödenir.
İşverenin
İşçiyi Koruma Borcu
"İşveren,
hizmet ilişkisinde işçinin kişiliğini korumak ve saygı göstermek ve işyerinde
dürüstlük ilkelerine uygun bir düzeni sağlamakla, özellikle işçilerin
psikolojik ve cinsel tacize uğramamaları ve bu tür tacizlere uğramış olanların
daha fazla zarar görmemeleri için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür”
işveren,
işyerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi
almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak; işçiler de iş sağlığı ve
güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdür
İşçinin
kişisel verilerinin korunması
İş
Kanununun 75. maddesi de kişisel verilerin saklanmasına ilişkin özel bir hüküm
içermektedir. Anılan maddeye göre, "İşveren çalıştırdığı her işçi için bir
özlük dosyası düzenler. İşveren bu dosyada, işçinin kimlik bilgilerinin
yanında, bu Kanun ve diğer kanunlar uyarınca düzenlemek zorunda olduğu her
türlü belge ve kayıtlan saklamak ve bunları istendiği zaman yetkili memur ve
mercilere göstermek zorundadır. İşveren, işçi hakkında edindiği bilgileri
dürüstlük kurallarına ve hukuka uygun olarak kullanmak ve gizli kalmasında
işçinin haklı çıkan bulunan bilgileri açıklamamakla yükümlüdür".
Eşit
Davranma Borcu
İş
Kanunun 5. maddesinde ayırımcılık yasağına aykırılığın hukuki yaptırımı da
düzenlenmiştir. Buna göre, iş ilişkisinde veya sona ermesinde yukarıdaki
esaslara aykırı davranıldığında işçi, dört aya kadar ücreti tutarındaki uygun
bir tazminattan başka yoksun bırakıldığı haklarım da talep edebilir
Yorumlar
Yorum Gönder